28 Nisan 2024 Pazar

'Açlık grevlerinde durum ağırlaşıyor'

HDP Diyarbakır İl binasına yapılan baskın ve gözaltılara tepki gösteren yüzlerce kişi, açlık grevlerine duyarlılık çağrısında bulunarak, eylemcilerin kritik aşamayı geçtiği ve geri dönüşü olmayan durumların olabileceğini belirtti.
Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle 128 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile hapishanelerdeki açlık grevcilerine destek için HDP Diyarbakır İl binasında basın açıklaması yapıldı.
 
Basın açıklamasına HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ve açlık grevindeki HDP milletvekilleri, ESP üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı.
 
Açıklamada konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, içinde bulundukları sürecin tarihi bir dönem olduğunu kaydederek, "Cezaevleri, Başur, Avrupa ve dünyanın birçok yerinde açlık grevleri var. Ve durumları kritik aşamayı geçti. Açlık grevleri üzerinde baskılar var ama bu baskılara karşı direniş veriliyor. Evet üzerimizde baskı ve saldırılar var ama bizim mücadelemiz de bitmeyecektir, devam edecektir. Halkımız bilsin eylemcilerin durumy kritik ve seslerine ses olalım. Her alanda direnişlerini yükseltelim, sessiz kalmayalım" diyerek il binasında başlayan açlık grevlerine de dikkat çekti.
 
İl binalarının açlık grevleri nedeniyle sık sık basılmasına tepki gösteren Farisoğulları, dün yapılan baskında üç kişinin gözaltına alındığnıı söyledi. Farisoğulları, "Bizi direnişimizde durduramazlar. Halkımızla yan yana durarak açlık grevlerine sahip çıkacağız. Bir şehadet kabul edilemez" diyerek herkese duyarlılık çağrısında bulundu.
 
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, "Dört bir yanında ve zindanlarda 1 Mart'a kadar 335 tutsak ve 1 Mart'tan sonra binlerce tutsak Sayın Öcalan üzerinde yürütülen mutlak ve hukuksuz tecridin kaldırılması için açlık grevi eylemi sürdürüyorlar. Şu anda, ilk gruptaki yoldaşlarımız 90'lı günlere geldiler. Biz bu süreç içinde onların talebinin Kürt halkının, kadınların, Türkiye halklarının, Ortadoğu'nun talebi olduğunu her yerde ifade ettik" diye kaydetti.
 
TECRİT TÜRKİYE'DE BİR YÖNETİM BİÇİMİ HALİNE GELDİ
 
Tecridin aslında İmralı'dan başlayıp Türkiye'de bir yönetim biçimi haline geldiğini, Türkiye'nin izolasyon politikası altında olduğunu ifade eden Başaran, "Tecridin bir savaş politikası olduğunu, kırım politikası, halkları birbirine kırdırma politikası olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz" dedi.
 
Başaran, "Binlerce yoldaşımız, DTK Eşbaşkanımız ve Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven öncülüğünde, Kürt halkının ve Türkiye halklarının barış ikliminin oluştuğu bir ortamda yaşayabilmesi için 3 yıldır devam eden bu kırım politikasına dur demek için bedenlerini açlığa yatırdılar" diye kaydetti.
 
KRİTİK AŞAMAYA GEÇİLDİ
 
Başaran konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Artık Leyla Güven ve zindandaki tüm yoldaşlarımız kritik aşamayı geçti. Daha önceki açlık grevi deneyimlerinde de gördüğümüz kritik aşamanın birkaç verisi karşımızda. Bu bilgiler cezaevlerinden peyderpey geliyor. Vücutta kanama, halsizlik, yürümede zorlanma, mide krampları... İlk grup arkadaşlarımızda bu semptomların çoğu görülmektedir. Özellikle Van'da, Gebze'de, Tarsus'ta, Amed'de ilk grupta olan arkadaşlarımız artık bu kritik aşamayı aştı. Bu yoldaşlarımız greve başladıklarında ölüm orucundan farklı olarak bir amaca yönelik, bir amaç uğrunda direnişle seslerini yükseltme eylemi gerçekleştirdiler. Bizim de görevimiz bu yoldaşlarımızı sesine ses vermektir.
 
BAĞIRSAKLARDA KANAMA, IŞIĞA VE SESE DUYARLILIK, KAN KUSMA...
 
"Şimdi, sadece birkaç örnek vereceğim. Ama ilk gruptakilerin aynı semptomlarla karşı karşıya olduğunu bilmeniz gerekiyor. Cihan Tamur, Van Cezaevinde. 90'ıncı gününde burnundan kan aktığı, böbreklerinde yoğun ağrıların olduğu bilgisi ailesi tarafından iletildi. Yine bunun yanında Van Cezaevi'nde ve Van'daki 152 arkadaştan biri olan Azim Sökemen yoldaşımız, mide krampları, baş ağrıları, şeker ve tuz alımında zorlanma yaşıyor. Yine Van Yüksek Güvenlik'te Şahin Öncü arkadaşımızın bağırsaklarında kanama var. Mide krampları olduğu ve kalp hastası olduğu için her an kalbinin durabileceği iletildi. Tarsus Cezaevi'nde Dilbirin Turgut arkadaşımız iki defa üst üste kan kusmuş ve yoğun, katılaşmış bir kan. Kadın yoldaşımız Hepatit B hastası. Boğazında ve midesinde oluşan sorunlar nedeniyle sıcağı algılayamıyor, bir şeyler içerken bile ne kadar sıcak olduğunu hissetmiyor. Dün yine Gebze'de avukatlar bize; ilk gruptaki arkadaşlarda sese ve ışığa hassasiyet oluştuğu, kendilerini ifade etmekte ve bir şeyleri hatırlamakta zorlandıklarını ifade ettiler. Daha önceki grev deneyimlerinden biz bunlara aşinayız. Bu sonuçlar artık kritik aşamaya geldiğimizin göstergesi. 
 
YAŞAMAK VE YAŞATMAK İÇİN AÇLIK GREVİNE BAŞLADILAR
 
"Onun için bir dakika hatta bir saniyenin bile ne kadar önemli olduğunu bilerek yaklaşmak zorundayız. Bu yoldaşlarımız ölmek için greve başlamadılar. Bu yoldaşlarımız yaşamak daha güzel, özgür yaşamak, demokratik bir ortamda barış içinde yaşamak için bu greve başladılar. Ve hepsini yaşatmak da; onları, kendimizi yaşatmak da bizlerin sorumluluğumuz. Başta en büyük sorumlu olan iktidara sesleniyoruz. 
 
GREV KIRICILIĞI YAPMAYIN, TALEPLERİ DİKKATE ALIN
 
"Grev kırıcı olmak hiç kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Aileler üzerinden baskı olduğunu biliyoruz. Bu direnişin sonuçlanmasının tek bir yolu ve yöntemi var: Gelin kendi yasalarınıza, imzaladığınız uluslararası sözleşmelere uyun. Bugün binlerce insan Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında siz kanunlarınızı uygulayın diye açlık grevindeler. Gelin altında kalacağınız, hesabını veremeyeceğiniz bir sonuç ortaya çıkmadan Sayın Öcalan üzerindeki bu tecridi kaldırın. 
 
KENETLENİRSEK KIRAMAYACAĞIMIZ HİÇBİR FAŞİZM YOK
 
"Bir ikinci çağrımız da kamuoyuna duyarlı halkımıza; bugün değilse ne zaman? Bugün sesi yükseltmenin, bu talebi her yerde dillendirmenin ve bu talep etrafında kenetlenme zamanıdır. Hiçbir arkadaşımızın talebi kendileriyle ilgili değildir. Tam da bu sessizliği kırmak bize uyguladıkları bu mutlak sindirme politikalarını kırmak için grevdeler. Kenetlenir ve yekvücut olursak karşımızda duracak hiçbir güç yoktur. Durduramayacağımız hiçbir tecrit, kıramayacağımız hiçbir faşizm yoktur. Bütün halkımızı da tutsakların sesine ses vermeye ve bu talep etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz."