28 Nisan 2024 Pazar

Açlık Grevleri Takip Platformu: 5 bini aşkın tutuklu açlık grevinde

Açlık Grevleri Takip Platformu'ndan Avukat Gulan Çağın Kaleli, cezaevlerinde 5 binin üzerinde tutuklunun açlık grevinde olduğunu belirterek, yüzlerce tutuklunun hayati tehlike arz eden "kritik sürece" girdiğini söyledi.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015 tarihinde katledilen Tahir Elçi'nin faillerinin bulunması amacıyla Diyarbakır Barosu tarafından her hafta yapılan eylemin 167'ncisi gerçekleştirildi.
 
Diyarbakır Adliyesi önündeki eylemde konuşan Baro Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Çelebi, Elçi dosyasının unutturulmaya çalışıldığını ifade ederek, "Diyarbakır barosu ve Tahir Elçi'nin meslektaşları ve yoldaşları, soruşturma dosyasını ilk günden beri çok titiz bir şekilde takip edip katillerin yargı önünde hesap vermeleri çok çalıştı ve taleplerini soruşturma makamına bildirmiştir. Ancak maalesef tüm çabalara rağmen soruşturma dosyasında tek bir plisin şüpheli olarak ifadesi alınmamıştır. En son işin uzmanlarından alınan bilirkişi raporunda olay yerinde olan 3 polisin muhtemel fail olduğu yönündeki uzman görüşüne rağmen savcılık söz konusu polislerin şüpheli olarak ifadesine daha başvurma gereği dahi duymamıştır. Bu husus bizi ayrıca kaygılandırmakta olup soruşturmanın etkin yürütülemediğini zamana yayarak unutturmaya çalışıldığını düşünmemize sebebiyet vermektedir" dedi.
 
Çelebi, soruşturmanın takipçisi olacaklarını söyleyerek, "Katilleri yargı önüne çıkaracağız. Çünkü biz sevgili başkanımız Tahir Elçi'nin hukuk mücadelesine tanıklık etmiş meslektaşlarıyız" şeklinde konuştu.
 
'İL BİNASININ BASILMASI İNSANİ DEĞİL'
 
2019 Türkiye'sinde cezaevlerinde insanların ülkenin Anayasası ve yasaları uygulansın diye bedenlerini ölüme yatırdığını belirten Çelebi, "DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Sayın Leyla Güven ile başlayan açlık grevleri üzülerek belirtmek isteriz ki bir çok cezaevine yayılmış durumda. Açlık grevinde olan insanların tek bir talebi bulunmaktadır. Ceza infaz kanununun tüm mahpuslara aynı şekilde uygulanması ve tecridin sonlandırılmasıdır. Bu kadar masumane meşru ve yasal talepler için insanların bunca acı çekiyor olmasını anlamak mümkün değildir. Açlık grevleri düşüncenin ifade biçimlerindendir. Düşüncesini ve taleplerini kimseye zarar vermeyecek şekilde açlık grevleri ile duyurmaya çalışmak isteyen kişilere yapılan uygulamaların özelikle bir siyasi patinin il binasında bunu yapmak isteyen kişilere yapılan uygulamaların hukuki ve insani olmadığını belirtmek isteriz. Hukuk devleti yurttaşların taleplerini tutuklamakla bastırmak yerine yurttaşların taleplerine kulak verip çözmeye çalışan devlet olduğunun altını çizmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.
 
İMRALI İNFAZ REJİMİ
 
Açlık Grevleri Takip Platformu adına konuşan Avukat Gulan Çağın Kaleli de mahkeme kararına rağmen İmralı'daki tecridin devam ettiğini belirterek, İmralı İnfaz Rejimi olarak adlandırılan; Abdullah Öcalan ve beraberindeki üç mahpusa uygulanan tecridin Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna aykırı olduğuna dikkat çekti. Kaleli, "Dolayısıyla İmralı Hapishanesi'nde uygulanan tecridin hiçbir hukuki dayanağının olmadığı, hukuk dışı bir infaz sistemi olduğu, Devletin İdari Yapısı tarafından ve Güvenlik Merkezli olarak yönetilip ve sürdürüldüğü görülmektedir" dedi.
 
5 BİNİ AŞKIN KİŞİ AÇLIK GREVİNDE
 
DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkâri milletvekili Leyla Güven'in başladığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevinin 128'inci gününe ulaştığını kaydeden Kaleli, "Bu gün itibariyle ile Türkiye hapishanelerinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevcilerinin sayısı 1 Mart tarihi itibariyle 5 bini aşmıştır. Leyla Güven'den sonra 16 Aralık 2018 tarihinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan 41 kişilik birinci grup ise eylemlerinin 90'ıncı günündedir. Açlık grevlerinin sonlanması için siyasal iktidar ve yetkili kurumlar, eylemcilerin taleplerini yerine getirmeye ve tecridi kaldırmaya yönelik olarak herhangi bir adım atmamışlardır. Bu nedenle süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemcilerinin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Leyla Güven ve ilk grupta bulunan açlık grevindeki mahpusların sağlık durumları gelinen gün itibariyle kritik aşamadadır" diye konuştu.
 
'YÜZLERCE KİŞİ KRİTİK SÜREÇTE'
 
Bugün itibariyle yüzlerce kişi kalıcı hasar ya da hayati tehlike arz eden ''kritik sürece'' girdiğine dikkat çeken Kaleli, açlık grevlerinin geldiği aşamanın artık yaşamı tehdit eden bir sorun haline geldiğini söyledi.
 
TUTUKLULARIN SAĞLIK SORUNLARI
 
Açlık grevine giren mahpuslara yönelik tespit ettikleri hak ihlallerine işaret eden avukat Kaleli, Diyarbakır E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda açlık grevindeki eylemcileriyle yaptıkları görüşmelerde edindikleri izlenimleri paylaştı. Kaleli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "16 Aralık 2018 tarihinde greve başlayan 3 kadın mahpusa yönelik olarak ilk önce idare tarafından kendilerine disiplin soruşturması açılmıştır. Açlık grevinin 98. gününe gelmiş olmasına rağmen halen daha kendilerine karbonat verilmemiştir. Mahpuslardan Evin Kaya ile yapılan görüşmede; diş etinde kanamaların meydana geldiğini ve iltihaplanmadan kaynaklı sağlık sorunları yaşadığı aktarılmıştır. Yapılan görüşmede yanak bölgesinde şişlik olduğu görülmüştür. Diğer mahpusların uzamış açlık grevleri nedeniyle sağlık sorunlarının kritik bir aşamaya geldiği tespit edilmiştir. Bu hapishanede 16 Aralıkta greve başlayan 5 kişi bulunmaktadır. Açlık grevi eylemini başlattıkları gün idare tarafından kendilerine disiplin soruşturması açılmış ve bazı sosyal etkinliklerden men cezası almışlardır. Greve giren mahpuslar aynı odaya alınmış ve yanlarında bir refakatçi bulunmaktadır. Revire çıkmadıkları için sağlık kontrolleri düzenli olarak yapılmamaktadır. Greve giren bazı mahpusların diş eti kanamaları ve ağız içi yaraları oluşmuştur. Kilo ve tansiyon takipleri sağlık personeli tarafından yapılmaktadır. Uzamış açlık grevi nedeniyle; mahpuslarda sese karşı duyarlılık, yürümede güçlük, ışığa karşı hassasiyet gibi birçok sağlık sorunları meydana gelmiştir. Açlık grevinden kaynaklı olarak uyuyamama vb. birçok sorunla mahpuslar karşı karşıyadır. 1 Mart tarihinde bu hapishanede 100'ü aşkın mahpus süresiz dönüşümsüz açlık grevine başlamıştır. Söz konusu hapishanede açlık grevine giren 1. grupla yapılan son görüşmede; mahpusların son süreçte ışığa, kokuya ve sese aşırı duyarlılıklarının başladığı tespit edilmiştir. Bulanık görme; anlık hareketlerde ise göz kararması gibi durumlarla karşılaştıkları aktarılmıştır. Uzamış açlık grevleri nedeniyle ilk gruptaki mahpusların yürümekte zorluk yaşadıkları, halsizlik ve yorgunluklarının arttığı tespit edilmiştir. Mahpusların ciltlerinde pullanma ve kuruluk olduğu görüşmelerde tespit edilmiştir."
 
Kaleli, mahpusların açlık grevi eylemi konusunda siyasal iktidarın ölümler yaşanmadan barışçıl yollarla gerekli tedbirleri alması ve talepleri değerlendirmek üzere harekete geçmesini istedi.
 
GÜVEN SAĞLIK DURUMUNA İLİŞKİN BİLGİLER
 
Ardından Diyarbakır Tabip Odası Hekim heyetinin Leyla Güven ziyaretine ilişkin gözlem ve önerileri paylaşıldı. Doktor Cengiz Günay, şunları söyledi: "Leyla Güven'in devam eden açlık grevi eyleminde günlük yaşamsal ihtiyaçlarını tek başına gidermekte zorlandığını söyleyebiliriz. Hareket kabiliyetinde azalma, desteksiz yürümede zorlanma, konuşma sırasında dahi olan yorgunluğun artarak devam ettiği görüldü. Temel alınması gereken sıvı miktarını zorlansa da aldığı izlendi. Yine Dünya Tabipleri Birliğinin Malta Bildirgesi ile düzenlediği açlık grevi eylemcileri için hekim tutumunda belirttiği B 1 vitaminin yeterli dozda alındığı görüldü. Bazı mineral ihtiyaçlarının aldığı sıvı içindeki glukoz-tuz-karbonat ile ortalama olarak karşılandığı tespit edildi. Ancak minerallerin tümünde dair bir cümle kurmak mümkün görünmedi. Besleyici olabilecek gıdaların alınmamasına bağlı belirgin kilo kaybının devam ettiği tespit edildi. Vücut için gerekli olan başka vitaminlerin alınmamasının oluşturacağı potansiyel etkilerden tekrar bahsedildi ve Leyla Güven'in tüm bu riskleri hatırladığı teyit edildi. Beslenmemeye bağlı mide bağırsak sisteminde yoğun şikayetler bulunmaktaydı. Bu şikayetlere ağız için yaraların etkilendiği görüldü. Özellikle beslenmesi iççin ek sıkıntı oluşturan bu durumun bağışıklık sisteminin zayıflaması ile ilişkili olduğu kendisine anlatıldı. Enfeksiyon riski ile karşı karşıya olduğu vurgulanarak dışarı ile temasın getireceği ek riskler konusunda bilgilendirildi. Son 1 haftadır kendisi tarafından bu risk nedeniyle ziyaretlerin kısıtlandığı ifade edildi. Gün içinde yaşadığı karın kramplarının daha önceki ziyaretimizden kısıtlandığı ifade edildi. Gün içinde yaşadığı karın kramplarının daha önceki ziyaretimizden bu yana artarak devam ettiği izlendi. İlerleyen günlerde bazal ihtiyaçlarının alımında bu durumun sorunları büyüteceğine ilişkin bilgiler kendisi ile tekrar paylaşıldı. Bu konuda da açlık grevi eylemcisi Leyla Güven'in bilgisi olduğu görüldü. Zihinsel olarak erken yorulma yeni bilgilerin unutulması daha önceki ziyarete göre belirgin bir semptom olarak kendini göstermişti. Işıktan rahatsız olma, geçmeyen baş ağrıları, bulanık görme şikayetlerinin son ziyaretten bu yana artarak devam ettiği tespit edildi. Kas-iskelet sisteminde uzun süren kramplar ve yaygın ağrılar mineral ve vitaminlerin alımında ki eksikliklerle ilişkili olabileceği düşünüldü. Ve Leyla Güven'le bu bilgi tekrar paylaşıldı. Günlük kan basıncı, ateş, nabız ölçümleri yapılan eylemcinin tansiyon değerlerinin düşük izlemeye devam ettiği görüldü.
 
Göğüs ağrısı ve ani genel durum bozukluğu nedeniyle acil hastaneye kaldırılması açısında kardiyoloji uzmanı tekrar değerlendirme yaptı. Tedaviyi reddetmesi ve tetkikleri yaptırmayı kabul etmemesi nedeniyle risk altında olduğu bilgisi kendisiyle paylaşıldı. Ara ara devam eden kardiyak semptomları açısından önerilerde bulunuldu. Kan tetkiki için bilgilendirme yapıldı. Leyla Güven kan vermeyi kabul etmedi. Aralıklı muayene ve günlü izlemlerle takip kararı alınarak tekrar ziyaret planlaması yapıldı."