7 Mayıs 2024 Salı

'26 yıldır Hasan'ı unutmuyorum, her daimi Hasan'ı istiyorum'

Cumartesi Anneleri 834. hafta eylemi gözaltında kaybedilen Hasan Ocak için düzenlendi. Anne Emine Ocak, "Ben Hasan'ı unutmuyorum, her daim Hasan'ı istiyorum. Hasan'ın katilleri bulunana kadar peşini bırakmıyorum" dedi. 

"Ben Hasan'ı 26 senedir kaybettim. Yollara düştüm, fotoğraflarıyla karakollara gidip oğlumu istedim." 

Oğlu Hasan Ocak için her türlü saldırıya ve işkenceye karşı 26 yıldır adalet arayan, faillerinin yargılanması için mücadele eden Emine Ocak, Cumartesi Anneleri 834. hafta açıklamasında bu sözlerle seslendi. Kayıp yakınlarının Covid-19 salgınından kaynaklı online düzenlediği eylemde bu hafta Hasan Ocak dosyası ele alındı. 

"Ben oğlumu istedim, dediler ki, 'burada yok, başka yerde ara" diyen Anne Ocak, kapısını çalmadığı yetkili kalmadığını dile getirdi. Anne Ocak, "Ben Hasan'ı unutmuyorum, her daim Hasan'ı istiyorum. Hasan'ın katilleri bulunana kadar peşini bırakmıyorum. Hasan çok iyiydi. Herkesin çok sevdiğiydi, çalışkandı. Bebekleri, köydeki çocukları çok seviyordu" dedi. 

ALİ OCAK: HAKİKATLE YÜZLEŞİN
Hasan Ocak'ın kardeşi Ali Ocak da, yalnızca kardeşi için değil bir insanlık suçu olan gözaltında kayıpların ve cezasızlık politikasının son bulması için yıllardır mücadele ettiklerini söyledi. Hakikatlerle yüzleşme çağrısı yapan Ali Ocak, "Bu suçlara duyarsız kalarak belki bazen yüzünüz kızararak yaşadınız. Hiç olmazsa çocuklarınız, torunlarınız bu suçla yaşamasın" diye konuştu. 

ANNE YILDIZ: HASAN KARANLIKTA KAYBEDİLENLERİN AÇIĞA ÇIKARILMASINA VESİLE OLDU
Ocak ailesiyle oğlu Murat'ı gözaltında kaybettikten sonra Galatasaray meydanında tanıştığını dile getiren Hanife Yıldız, "Ama Hasan Ocak sadece kendi ailesinin ya da kendi annesini oğlu değildi hepimizin evladı, kardeşi, ağabeyi oldu. Bütün karanlıkta kaybedilen insanların açığa çıkarılmasın vesile oldu. Bizim için Hasan Ocak ve ailesi çok değerlidir. Hiçbir zaman da unutmayacağız, unutturmayacağız. Onun bize gösterdiği yolda, karanlıkların aydınlatılması için biz de onun arkasından, kayıplarımızı aramaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. 

AV. YOLERİ: HUKUKİ MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ
Dosyanın avukatlarından Gülseren Yoleri de yıllardır süren hukuksuzlukları hatırlattı. Zamanaşımı gerekçesiyle verilen takipsizlik kararına itiraz ettiklerini dile getiren Yoleri, "İtirazımızı kabul eden Sulh Ceza Mahkemesi dosyada var olan deliller üzerinden dava açılması gerekirken takipsizlik kararı vermenin hukuken yanlış olduğuna karar vermişti. Etkin bir soruşturma yürütülmesini beklerken, o günden bugüne etkin bir soruşturma yürütülmedi. Halen ciddi bir cezasızlık tehdidiyle karşı karşıyayız Hasan Ocak dosyasında. Bizler hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz, adalet sağlanıncaya kadar" dedi. 

'HASAN OCAK İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Cumartesi Anneleri 834. haftanın basın metnini Hasan Ocak'ın kardeşi Aysel Ocak okudu. Hasan Ocak dosyasında etkin, eksiksiz, insan haklarına saygılı ve adil bir soruşturma yürütülmesi için yargı makamlarını göreve çağıran Aysel Ocak, şöyle devam etti: "Kaç yıl geçerse geçsin Hasan Ocak ve tüm kayıplarımız  için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 135 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz."

NE OLMUŞTU?
Sosyalist kimliği ile bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak, atama bekleyen bir öğretmendi. Bu bekleme sırasında da Beyazıt'taki bir iş hanında çay ocağı işletiyordu. 21 Mart 1995 gününün akşamüzeri işyerinden Avcılar'daki evine gitmek için yola çıktı ve bir daha kendisinden haber alınamadı.
Hasan'ın gözaltına alındığını ancak bu durumun inkar edildiğini kamuoyuna açıklayan ailesi savcılıklara başvurarak onun akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu.

Bunun üzerine dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir "Hasan Ocak'ın gözaltında olmadığı, suçlu olarak aranmadığı"nı açıkladılar.

Oysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan'ı şubede gördüklerini söyledi. İki kişi de Hasan Ocak'ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde gördüklerini açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan bir tanık ise şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin "Hasan Ocak getirildi" diye aralarında konuştuklarını aktardı.

Büyük bir kampanya yürüterek kamuoyu yaratan ailesi 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda Hasan'ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine "meçhul kişi" olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaştı. Hasan'ın cansız bedeni tüm ilgili makamlardan geçirildiği halde onu soran ailesine "bizde yok" denildiği açığa çıktı. Olayla ilgili düzenlenen resmi rapor; Hasan'ın işkence ile öldürüldüğüne, olay yeri tutanağı ise onun gözaltında bulunan kişilere yapılan rutin uygulamalardan geçtiğine işaret ediyordu.

Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak "Ocak'ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz'a attılar"dedi. Ayrıca Hacaloğlu, Devletin Hasan Ocak'ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, Devletin bazı unsurlarının Ocak'ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini söyledi.

AİHM, Hasan Ocak'ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verse de, Ocak Ailesi'nin iç hukuktaki tüm girişimleri sonuçsuz bırakıldı. Dosya 26 yıldır Beykoz Cumhuriyet Savcılığı'nın tozlu raflarında bekletilmeye devam ediyor.

26 yıldır ısrarla söylüyoruz: Hasan Ocak dosyasında olaya ilişkin deliller hızla toplanmadı. Tanıklar dinlenmedi. Araştırma, haklarında isnatta bulunulan kolluk görevlilerine rutin yazılar yazmaktan ibaret kaldı. Soruşturmayı yürüten farklı savcılar arasında eşgüdüm sağlanmadı. Yargı makamları güvenlik güçleri aleyhinde delil toplama konusunda isteksiz davrandı."