20 Temmuz 2025 Pazar

Yüzler Kadıköy'de yürüdü: Adaleti ancak kendi gücümüzle sağlayabiliriz

Suruç katliamının 10. yıldönümünde yüzlerce insan Halitağa'dan Süreyya Operası önüne yürüdü. Gençlik örgütleri, "Biz adaleti ancak kendi gücümüzle ve kavgamızla sağlayabiliriz. İşte bu yüzden 10 yıldır sokaklardayız ve sokaklarda olmaya devam edeceğiz" diye haykırdı.

Suruç katliamının 10. yıldönümünde yüzler Halitağa'dan Süreyya Operası önüne yürüdü. Yıllardır her 20 Temmuz'da polisin yoğun saldırısı, işkence ve gözaltısının ardından bu sene, gençlik örgütleri Halitağa'dan Süreyya Operası önüne çıktı.

Halitağa'daki Suruç için adalet oturumunun ardından "10. yılında Suruç'un izinde gençlik ayakta" pankartı açarak yürüyüşe başlayan gençlik örgütleri, "33 düş yolcusunun hesabını sormak için yürüyoruz" diye haykırdı. Yürüyüş boyunca 33 düş yolcusunun fotoğrafları taşındı.

Yürüyüş ve eylem boyunca "Suruç için adalet, herkes için adalet", "Biji berxwedana Kobanê", "Suruç'u unutma, unutturma", "Biji berxwedana Rojava", "Suruç'un izinde, gençlik ayakta", "Onlara sözümüz devrim olacak", "Katillerden hesabı gençlik soracak" sloganları atıldı.

Yürüyüşe Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve milletvekilleri, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Murat Çepni ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi de katıldı.

Sloganlarla Süreyya Operası önüne gelen gençlik örgütleri, 33 düş yolcusu anısına saygı duruşuna geçti. Ardından 33 düş yolcusunun isimleri sayılarak "Yaşıyor" diye haykırıldı.

'SURUÇ KATLİAMI SINIR TANIMAYAN BİR YOLCULUĞA YANITTI'
Gençlik örgütlerinin ortak basın metnini okuyan Eda Kalafat, "Türkiye ve Kürdistan'ın farklı bölgelerinden; işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ+'lar, devrimciler; yıkılmış bir kenti, Kobanê'yi inşa etmek üzere yola çıktılar. Bu katliam bu sınır tanımayan yolculuğa bir yanıttı" dedi.

20 Temmuz 2015'te devlet destekli DAİŞ çeteleri tarafından gerçekleştirilen katliamda 33 kişi ölümsüzleşirken yüzlercesinin yaralandığını hatırlatan Kalafat, "Bu saldırı, Ortadoğu'da paylaşım savaşlarına devam eden emperyalizmin aparatları tarafından; Rojava Devrimine, halkların özsavunmasıyla düşmeyen Kobanê'ye, kadınların öncülüğünde gelişen toplumsal dönüşüme, coğrafyamızda devrimle kurulacak bir köprüye ve birleşik mücadeleye karşı yapıldı" ifadelerini kullandı.

'10 YILDIR SOKAKLARDAYIZ, SOKAKLARDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Tüm saldırılara rağmen 10 yıldır mücadeleyi büyüttüklerini kaydeden Kalafat, şöyle devam etti: "Bugün 'Suruç için adalet, herkes için adalet' demek; Gezi'de yitirdiklerimiz için, faili meçhul cinayetler, Şule Çet, Hande Kader şahsında sistematik bir biçimde katledilen kadınlar ve LGBTİ+lar, Arda Tonbul şahsında MESEM'lerde ölüme sürüklenen çocuk işçiler, Soma'da katledilen 301 madenci şahsında daha fazla kar ve rant uğruna canları hiçe sayılan işçiler için adalet demektir. Ama bizler; adaleti, 'bombalar patladıkça oyumuz artıyor' diyen egemen sermaye düzeninden ve onun mahkemelerinden beklemiyoruz. Biz adaleti ancak kendi gücümüzle ve kavgamızla sağlayabiliriz. İşte bu yüzden 10 yıldır sokaklardayız ve sokaklarda olmaya devam edeceğiz."

'SURUÇ'TA KATLEDİLMEK İSTENEN GENÇLİĞİN BİRLEŞİK MÜCADELESİDİR'
Suruç'un faillerinin bugün Filistin başta olmak üzere Ortadoğu'yu kana buladığını, isyan eden gençliği baskı ve tutuklamalarla ehlileştirmek istediğini, devrimcileri kuyu tipi hapishanelerde teslim almaya çalıştığını belirten Kalafat, "Suruç'ta katledilmek istenen gençliğin birleşik, devrimci mücadelesidir. O mücadele de 33 düş yolcusu şahsında tüm ezilenler için büyütülen adalet mücadelesi de bizim omuzlarımızda yükseliyor. Hiçbir zaman adaletsizliğe ve umutsuzluğa teslim olmadık, olmayacağız" dedi.

33 düş yolcusundan Vatan Budak'ın babası Murat Budak, "Suruç, 10 yıl oldu. Yoldaşlar diyor ki, büyük acı. Suruç bizim acımız değil, onurumuzdur. İnsanlar doğar, yaşar ve ölürler. Ne kadar yaşadığınız değil, yaşamınız boyunca ne yaptığınız önemlidir. Bizim yoldaşlarımız da bize bunu gösterdiler. Onlar bizim onurumuzdur. İyi ki Vatan benim yoldaşım oldu. Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Mücadelemize devam edeceğiz. Suruç için adalet, herkes için adalet."

POLAT: 10 YILDIR HER BARİKATI AŞTIK
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Berfin Polat, Ankara'da 33 düş yolcusu için Güvenpark'a yürüyen gençlik örgütlerine dönük polis saldırısına tepki göstererek, "10 yıldır kurulan her barikatı aştık, her engeli aştık. Her onları anamazsınız dediklerinde, onları yaşatamazsınız dediklerinde onların isimleriyle karşılarına dikildik. Hepimiz Polen'iz, hepimiz Cebrail'iz, hepimiz Hatice Ezgi'yiz, hepimiz Vatan'ız dedik. Bugün ne bu saldırılar ne bu gözaltılar bizleri yıldıramadı, yıldıramayacak" dedi.

'BESRA ANNENİN SÖZLERİNİN TAKİPÇİSİYİZ'
"On yıl da geçse, yüz yıl da geçse, bin yıl da geçse bu sokakları Cebolaşarak, Polenleşerek, Büşralaşarak adımlamaya devam edeceğiz" diyen Polat, Suruç'ta ölümsüzleşen Evrim Deniz Erol'un mezarı başında yaptığı konuşma sebebiyle tutsak edilen annesi Besra Erol'u da selamladı.

Besra Erol'un tahliyesinin pişman olmadığı gerekçesiyle 3 kez ertelendiğini hatırlatan Polat, "Eğer Besra anne bugün burada olsaydı aynı sözleri yinelerdi. Bizler onun evlatları olarak, Evrim Deniz olarak, Evrim Deniz'in yoldaşları olarak Besra annenin sözlerinin takipçisiyiz. Burada onun sözlerinin de, iradesinin de yanındayız. Onu yalnız bırakmamaya, onu her yerde savunmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.