9 Ağustos 2025 Cumartesi

YPJ Genel Komutanı Rohilat Efrîn: Saldırıların olduğu yerde halkların özsavunma hakkı vardır

YPJ Genel Komutanı Rohilat Efrîn, son süreçte yaşananların özsavunmanın önemini bir kez daha ortaya koyduğunu kaydetti. Rohilat Efrîn, "Süveyda'da verdikleri mesaj 'bugün buradayız diğer gün Fırat'ın doğusundayız' oldu. Cihat mesajı verdiler, hem de bunu açık bir şekilde yaptılar. Bu saldırı karşısında özsavunma geliştirmemek mümkün değildir. Tüm halkların özsavunma hakkı vardır" dedi. 

Kadın Savunma Birlikleri (Yekîneyên Parastina Jin-YPJ) Genel Komutanı Rohilat Efrîn, Suriye'de hem Baas döneminde hem HTŞ döneminde kadınların durumunu, neden kadınları kaçırmaların durdurulamadığını değerlendirdi. Rohilat Efrîn, Arap Alevilerin yaşadığı Akdeniz kıyısı kentleri Lazkiye, Tartus, Banyas gibi yerin neden birkaç günde cihatçı çeteler tarafından altüst edilebildiğini, benzer durumların yaşanmaması için atılması gereken adımları açtı.

'SURİYE GEÇİCİ HÜKÜMETİ BİR ALTERNATİF, ÇÖZÜM DEĞİL'
Rohilat Efrîn Süveyda'da yaşananlara ilişkin Yeni Yaşam'dan Doğan Cihan'a konuştu. Rohilat Efrîn, "2010-2011'den itibaren uluslararası güçlerin Suriye yaptığı müdahaleyle başlayan krizler siyasi, toplumsal alanlarda o tarihten itibaren günümüze dek sürüyor. Müdahale Baas sistemine yapıldı. Bununla birlikte birçok katliam talan yağma, hırsızlık, insan kaçırma, işkence genel itibariyle Suriye toplumu çok büyük acılar çekti. Geçen 15 yıllık süreçte doğru okuyarak Baas rejimin yıkılması ile gelen geçici Suriye hükümetini ele alırsak bu anlamıyla bir alternatif, bir çözüm olamadığını söyleyebiliriz" dedi. 

'KADINLAR AÇISINDAN ÖRGÜTLENME OLSAYDI BU KADAR SALDIRIYLA YÜZ YÜZE KALMAYABİLİRLERDİ'
Suriye'de yaşayan bütün halk ve inançlara zulüm eden Baas rejiminin yıkılmasına Suriye toplumunun sevindiğini ancak geçici hükümetin gelişiyle Suriye halklarının sevinmediğini belirten Rohilat Efrîn, "Aralık ayından itibaren ele alırsak günümüze kadar birçok saldırı ve istikrarsızlık yaşanıyor. Suriye gerçekliğinde BAAS rejiminin zihniyet anlamında sol görüşlü olduğu biliniyor ve böyle yıllarca ülkeyi yönetti. Geçici suriye hükümeti de BAAS'ın sağ görüşlü yüzünü ve zihniyetini temsil ediyor. Bu durum da Suriye toplumunda olumsuz anlamda çok farklı duruma yol açtı. Sahil kentleri Lazkiye, Tartus, Banyas ve Dürzi topluluğunun kenti olan Süveyda'ya yapılan saldırılar esas olarak saldırganların gerçek yüzünü çok açık ortaya koydu. Bu sistem bu zihniyetle topluma, demokrasiye, halk ve inançlara, cinsler arasındaki eşitliğe hizmet edemez. Yaşananlar bu gerçekliği göz önüne seriyor. Saldırılarda katledilen ve kaçırılan kadınlar, Süveyda'da Dürzi kadınlar, sahil kentlerinde Alevi kadınlar açısından eğer örgütleme, kendini eğitme, kendini bilme olsaydı bu kadar saldırılarla yüz yüze kalmayabilirlerdi" ifadelerini kullandı. 

'TOPLUM DEĞERLERİ KADININ ŞAHSINDA VURULUYOR'
Geçici hükümetin saldırıları zapt edemediği gruplar tarafından yapıldığına yönelik söylemlerine işaret eden Rohilat Efrîn, ancak saldırıların geçici hükümetin denetiminde yapıldığının altını çizdi. "Yapılanların sorumlusu geçici Şam hükümetidir" diye vurgulayan Rohilat Efrîn, uluslararası toplumun da kendini sorumlu görmesi gerektiğini söyledi. Rohilat Efrîn, "Eğer toplum-kırım saldırıları yapılıyorsa, toplum içerisindeki yükselen sesi, demokrasiyi esas almıyor demektir. Kadının rolünün esas olarak öne çıkmasına izin vermiyor demektir. Bundan dolayı Şam yönetiminin sahildeki ve Süveyda'daki saldırılarla gerçek saldırgan yüzünü çok açık bir biçimde ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Toplum değerleri kadının şahsında vuruluyor. Şam hükümeti gerçekleşen katliamların hesabını sormalıdır. Birçok kanun, din ve cihat adı altında değerleri ortadan kaldırıyor. Bu sadece bir kesime yapılmıyor, Suriye toplumunun tamamına yapılıyor. Bu o nedenle birçok korku, kaygı ve tereddüt doğuruyor. Bunun karşısında uluslararası toplum ve demokrasi adına hareket edenler konuşmazsa, karşı durmazsa daha fazla cesaret alırlar. Eğer karşı konulmazsa daha kötü olaylar ile karşı karşıya kalabiliriz" ifadelerini kullandı.

'ÖZSAVUNMA GÜÇLERİ OLSAYDI SALDIRILAR BU AŞAMAYA GELMEZDİ'
Lazkiye, Tartus, Banyas gibi kentlerde halka "rejim kalıntıları" adı altında saldırıldığını söyleyen Rohilat Efrîn, buralarda özsavunma güçleri olsaydı saldırıların bu aşamaya gelmeyeceğinin altını çizdi. Rohilat Efrîn, "Eğer sahil kentlerinde ve Süveyda'da özsavunma bir aşamaya gelmiş olsaydı belki bu kadar saldırılara maruz kalmayacaklardı. Şu an yapılanlara bakıldığında bir intikam alma olduğunu görüyoruz. Suriye toplumunun tamamı için düşündüğümüz zaman Özerk Yönetim 13 yıldır çalışma yürütüyor. Özerk Yönetim kendi içerisinde toplumsal tüm alanlarda çalışma yürütüyor. Peki, YPG ve YPJ ne yaptı? Özsavunmayı ekmekten ve sudan daha öncelikli gördü ve bun direniş içerisinde oldu" dedi.

'SÜVEYDA'DA ÖZSAVUNMANIN YENİ ÖRNEĞİNİ GÖRDÜK'
Özellikle son süreçte Süveyda'da özsavunmanın yeni örneğini gördüklerini dile getiren Rohilat Efrîn, "Son yapılan saldırıları Şam hükümeti resmi olarak kendisi üstlenmiyor. Aşiretlerin yaptığını söylüyor. Emir ve talimatları dinlemeyen grupların yaptığını söylüyor. Ama sonuç itibariyle hükümetin emri altında gelmişler. İnsanlık suçu işleniyor. Suriye'de farklılıklar var. Baas rejimi döneminde de halk tekçi, milliyetçi, dinci zihniyete karşı büyük bir direniş gösterdi. 2010'da 2011'de neden bu kadar Baas rejimine başkaldırı oldu? Çünkü kadınların, halkların hakkı tanınmıyordu. Bugünkü saldırılara baktığımızda aynı gerçeklik açığa çıkıyor. Yapılan saldırılar merkezi sistemden kaynaklanıyor" diye konuştu. 

'GEÇİCİ HÜKÜMET SÜREKLİ BASKI ALTINDA TUTULMALIDIR'
Alevi kentlerine dair geçici hükümet temmuz ayının sonuna doğru raporunu açıkladı. Rapora ilişkin konuşan Rohilat Efrîn, "Şam hükümetinin uluslararası toplumun baskılardan kaynaklı olarak soruşturmayı başlattığını düşünüyorum. Yayınlanan rapor da uluslararası baskılarla yayınlandı. Şu an en büyük düşman Suriye'de yaşanan istikrarsızlıktır. Bu istikrarsızlığa neden olan da geçici hükümettir. Bu istikrarsızlığa yol açanların başında da Şam ordusunda yer alan yabancılar geliyor. Bu dışarıdan gelen yabancı çetelere burada resmi olarak Suriye Ordusunda resmi yer verileceği, kabul görülecekleri konuşuluyordu. Biz bu yabancıların orduda yer almasını Suriye'ye yönelik çok ciddi bir tehdit olarak görüyoruz. Çünkü katliam, talan ve ölümden başka bir kimlikleri yok. Bizler Kuzey ve Doğu Suriye olarak yaşanan sürece baktığımızda Şengal'de yaşanan kaçırma, tecavüz ve öldürmeyi gördük. Toplumun kendisini inşa ettiği değerler ortadan kaldırılıyor. Alevi kadın şahsında ne yok edilmek isteniyor? Bu soru bizler için esas bir sorudur. Suriye'de farklılıklar; Alevi kadınlar ya da Dürzi kadınlar şahsında ortadan kaldırılmak isteniyor. Dün Alevi, bugün Dürzi, peki yarın hangi halk olacak? Muhtemelen yarın Kürtlere saldırı olacak, Kürtler katledilmek istenecek. Eğer büyük baskı ve uluslararası baskı oluşmazsa kaybettirilen kadınlar bulunamayacak, tecavüze uğrayan kadınların failleri bulunmayacak. Kadınların akıbetine ilişkin dışarıda da çok yoğun tartışmalar var. Acaba kaçırıldılar mı, öldürüldüler mi diye. Acaba başka bir biçimde mi kullanıyorlar. Eğer zihniyet buysa failleri bulunamayacak. Geçici hükümet sürekli hak, hukuk, adalet, demokrasi baskısı altında tutulmalıdır. Ancak bu baskı ile kaçırılan kadınların geleceği belirlenebilir" dedi.

'SALDIRILAR TÜM SURİYE HALKLARINADIR'
Rohilat Efrîn,  son olarak Süveyda'da yaşanan gelişmelere ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: "Süveyda'da yaşanan gelişmeler, gözleri bir kez daha geçici hükümete çevirdi. Yapılanlar ve hedef neydi bir kez daha belli oldu. Katliamın kimler tarafından yapıldığını bir kez daha gözler önüne serdi. Süveyda'da birçok görüntü paylaşıldı. Süveyda'da verdikleri mesaj 'Bugün buradayız diğer gün Fırat'ın doğusundayız' oldu. Cihat mesajı verdiler, hem de bunu açık bir şekilde yaptılar. Bir tehlike var. Bu tehlike sadece Kürtler için değil diğer tüm halklar içindir. Sistem karşısında olan herkes hedef haline getiriliyor. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren herkese düşmandırlar. Dilini isteyen, haklarını isteyen, kültürünü savunanlara saldırı yapılıyor. Süveyda'ya saldırı insanlığa yapılan bir saldırıdır. Süveyda'ya yönelik saldırılar tüm Suriye halklarına yöneliktir. Buna dikkat çekmek istiyorum.

'ÖZSAVUNMA BİR KEZ DAHA TÜM GERÇEKLİĞİYLE ORTADA DURUYOR'
"Dikkat edelim Şam hükümetine birçok yol açılmaya çalışılıyor. Ekonomi, siyasi, diplomasi alanında birçok destek sözleri verildi. Yaptırımlar, cezalar kaldırılıyor. Süveyda'da yaşanan durumların Şam hükümetine yönelik gelişen bu politikaları durduracağını düşünüyoruz. Hükümete bir fırsat verdiler. Birçok güç, Şam hükümetine, 'eğer Suriye'de tüm farklılıklar korunmazsa durumlar farklı olur' dedi. Şam hükümeti şu an bir takip edilme altındadır. Süreci geçecek mi kalacak mı? Yüzde 25 süreci atlatacağı düşünülüyordu ama Süveyda'da yaşananlar bir kez daha gerçeği ortaya koydu. Suriye'de olan ve Suriye'de huzurun gelişmesini isteyen güçler de anladılar ki böyle başarıya ulaşamaz. Şu an Suriye'de hakimiyet altına alınamayan bu güçlerin bir bomba gibi nerede patlayacakları belli değil. Yaşanan bu saldırı karşısında özsavunma geliştirmemek mümkün değildir. Saldırıların olduğu yer de tüm halkların özsavunma hakkı vardır. 3. dünya savaşının yaşandığı böylesi bir süreçte özsavunma bir kez daha tüm gerçekliği ile ortada duruyor."