25 Kasım 2024 Pazartesi

Yahudi ulus devlet ilanını kınayan 'tekçi' Erdoğan

21. yüzyılda Türk devleti halen Kürt halkını tarihten silmeye çalışıyor. Tek dil, tek bayrak, tek vatan, tek millet deyip Kürt halkına karşı inkar ve imha politikasını değiştirmeden sürdürüyorlar.
Hakkari'de mayın patlaması sonucu bir astsubayın eşi ve çocuğu yaşamını yitirdi. Türk devleti bütün basını ve partileriyle olayın üstüne atlayıp ırkçı ve faşist bir dalga yaratmaya, işledikleri insanlık suçlarını gözden kaçırmaya çalışıyorlar. Bölgeyi asker ve polisle doldurmuş, her gün uçaklar dağ ve taşı bombalıyor, doğayı tahrip ediyor, Efrîn'de yüzlerce insan katlediliyor, yüz binlercesi de topraklarından sürgün ediliyorlar. Kürtlerin yerine silahlı grupları yerleştirerek etnik temizlik yapıyorlar. Binlerce tank, top, uçak eşliğinde dünyanın gözü önünde Efrîn'i yıkıma uğrattılar. Buna rağmen kaç bin insanı öldürdüklerini iftiharla açıklıyorlar.
 
Devlet Bahçeli gibi tescilli ırkçı bir faşist tamamen savaş ipine sarılmış, kan ve ölüm üzerinden siyasete tutunmaya çalışıyor. Daha düne kadar Erdoğan bile ona kafatasçı ve kandan beslenen birisi diyordu. Sur'da, Cizre'de, Nusaybin'de Türk ordusu tanklarla şehirleri yıkarken yine dünyanın gözleri önünde yüzlerce insanı yakarak, infaz ederek öldürürken Bahçeli 'taş üstünde taş, omuz üzerinde baş kalmasın' diyordu. Tam Moğolların hortlamış ve günümüze sirayet etmiş ırkçı bir versiyonu. Hakkari'de, Diyarbakır'da, Şırnak'ta Kürdistan'ın birçok yerinde istedikleri zaman yasak bölge ilan ederek halkın yaşamını çekilmez kılan sadece askeri zor ve şiddetle halkı elinde tutmaya çalışan kendileri değilmiş gibi şimdi demagojiye sarılıyorlar. Kürdistan'ın neresine el atarsan altında cesetler, talan edilmiş köyler ve şehirler, faili meçhule gitmiş kurbanlar, işkenceye uğramış onbinler karşına çıkar. Bunlar öyle gözükara katliamcılar ki Anadolu halklarını, başta Ermeniler olmak üzere jenoside tabi tutarak devlet olmaya çalışıyorlar. Devleti o kadar şişirip kutsallaştırdılar ki bütün bölge halklarını bu ırkçı iktidar aygıtına kurbanlık koyun gibi sunuyorlar. Aynı zamanda Türk halkını da bu devletin rehinesi haline getirdiler. Kürdistan'da o kadar asker hayatını kaybediyor, Türkiye halkı duymuyor bile. Basını ellerine geçirip halklarını hem yanlış bilgilendiriyor hem de sansür uyguluyorlar. Bu savaşa kaç milyar dolar harcadığını Türk halkı bilmiyor.
 
21. yüzyılda Türk devleti halen Kürt halkını tarihten silmeye çalışıyor. Tek dil, tek bayrak, tek vatan, tek millet deyip Kürt halkına karşı inkar ve imha politikasını değiştirmeden sürdürüyorlar. Her gün savaş uçaklarını kaldırıp şurayı-burayı bombalayıp 'şu kadar Kürt öldürdüm' deyip övünen devlet şimdi de dizlerine vurup ağıtlar yakarak haksızlığa uğramış mazlum numarasına yatıyor. Türk basını ve devlet yetkililerine bakarsan kendileri mazlum, Kürtler ise zalim, saldırgan ve işgalci durumdadırlar. Öyle kör bir düşmanlığa girdiler ki tarihsel olarak düşman belledikleri Yahudiler, Yunanlar, Ruslar dahil herkesle Kürtlere karşı ittifak kuruyorlar. Kim olursa olsun, ne olursa olsun yeter ki Kürt olmasın. Halbuki yüz binlerce Kürt genci onlara askerlik yapıyor, milyonlarcası onların okullarında okuyor, onlara memurluk yapıyor. Buna rağmen başta DAİŞ, Nusra gibi faşist çeteler olmak üzere dünyada herkesle Kürtlere karşı ittifak yapıyor, Kürtlere saldırtmaya çalışıyorlar. Kürdistan'ın birçok bölgesine mayın ekiyorlar, kalekollar kuruyorlar, bütün sokaklara mobeseler yerleştiriyor, halkın tümünün iletişimleri denetim altında. Kürdistan adeta ölüm tarlasına çevrilmiş. Bütün bunlar olmamış gibi belki de kendilerinin döşedikleri mayına basmış bir astsubayın eşi ve çocuğu, bu kirli savaşa kurban olan iki insanı gündemleştirip durdular.
 
24 Temmuz 2015'ten beri ölen insan sayısını Türkiye halkı bilmiyor. Çünkü Türk devleti ölümleri olağanlaştırdı, ölümleri rakamlara indirerek akıllarda ve vicdanlarda köreltmeye ve karartmaya gittiler. Kürtler öldürüldüğünde 'şu kadar terörist etkisiz hale getirildi' diyorlar. Dikkat ederseniz içinde insan ve ölüm kelimeleri geçmiyor, herhangi bir şeyden bahseder gibi insanların ölümleri gizlenip sıradanlaşıyor. 'Terörist etkisizleştirildi' derken insan ve ölüm bilince çarpmaz oluyor. Halbuki her insanın bir ailesi, sevenleri, dostları ve akrabaları vardır. Kürdistan'ın her köyüne ya da mahallesine ateş düşüyor, birçok aile doğru-dürüst cenazelerini bile alamıyorlar. Cenazeyi alabilenler de istedikleri gibi geleneklerine göre kaldıramıyorlar. Bırakalım sağları ve cenaze törenleri düzenlemeyi mezarlıklar bile tahrip ediliyor ve bombalanıyor. Kürtlerden iz kalmasın diye mezar taşları ortadan kaldırılıyor. Dünyanın neresinde görülmüş ki mezarlıklar sistemli bir şekilde tahrip ediliyor. Türk devleti hem Güney Kürdistan'da hem de Kuzey'de hemen hemen bütün gerilla mezarlıklarını bombalayıp tahrip etmiş. Kürtlerin mezarlarına bile saldıranlar hangi yüz ve hakla konuşabiliyorlar. Bahçeli gibi halkların katili, ırkçı faşistlerin kimseye  söyleyecek bir sözü yoktur. O ve onun gibiler ancak ve ancak halkların vicdanında ve eğer bir gün hukuk işlerse insanlık suçlarından ötürü mahkemelerde yargılanacaklardır.