Türkoğlu: Kadınların can güvenliği yok, 'adalet' fail erkekler lehine işliyor
DEM Parti Kadın Meclisi toplantısının açılışında söz alan Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Rojin ve Narin'in öldürülmesinin baş sorumlularından birinin iktidar olduğunu vurguladı. Üniversitelerde genç kadınlara yönelik faşist saldırılara da işaret eden Türkoğlu, Kürdistan'da genç kadınlara yönelik özel savaş politikaları ve istismar saldırılarına izin vermemek için mücadeleyi büyüteceklerini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, Ankara'da genel merkez binasında toplandı. Toplantının açılışında söz alan Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Van'da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan Rojin Kabaiş'in intihar ettiği algısı yaratılmasına tepki gösterdi. Rojin ve katledilen tüm kadınları anan Türkoğlu, cinayetin aydınlatılmasını isteyerek, bunun hesabını sormak için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Kürdistan'ın her kentine, mahallesine mobeseler kurulduğunu, insanların evlerinin içinin dahi iktidar tarafından izlendiğini belirten Türkoğlu, bu kadar kameraya rağmen Rojin'in 19 gün boyunca bulunmamasına tepki gösterdi.
'NARİN VE ROJİN'İN ÖLÜMÜNÜN BAŞ ŞÜPHELİSİ İKTİDARDIR'
Rojin'in kaybettirildiği ilk günden beri arama ve kurtarma çalışmalarının genişletilmesi gerektiği çağrısında bulunduklarını hatırlatan Türkoğlu, "Bu çağrılara sessiz kalan, olay yerine bir hafta sonra termal kamera getiren, arama kurtarma çalışmalarını genişletmeyen bu iktidar Rojin'in ölümünde baş şüphelidir. Bu cinayet tüm yönleriyle soruşturulmadan, failler açığa çıkıp yargılanmadan bu davanın peşini bırakmayacağız. Tıpkı 23 Ağustos'ta katledilen ve 8 Eylül'de cansız bedeni bulunan Narin Güran'ın katliamından sorumlu olduğu gibi, bu iktidar Rojin'in ölümünde de baş şüphelidir" dedi.
Narin'in katledilmesinin üzerinden neredeyse 2 ay geçtiğini, her gün yeni bir iddia, belge ortaya çıkarıldığını ancak Narin'e ne olduğunun somut verisinin ortaya konulmadığını kaydeden Türkoğlu, "İyi bilinsin ki bizler Narin'i unutturmayacağız. Bu ülkede kadınlar sokak ortasında katledilirken, bedenleri parçalanırken, bizler bu cinayetlerin üçüncü sayfa haberi olarak kalmasına asla izin vermedik, vermeyeceğiz. 'Öldüren kadar ölenler de suçludur' diyen zihniyet bu cinayetlerden sorumludur. Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'i katleden fail için 'sabıka kaydı yok' diyerek psikolojik tanımlarla bu katliamı açıklamaya çalışan zihniyet bu katliamlardan sorumludur. Tüm bunlar bir kez daha göstermiştir ki kadın cinayetleri politiktir ve fail tek bir kişiden ibaret değildir. Kadınları koruyan ve kollayan yasaları uygulamayanlar, İstanbul Sözleşmesi'ne saldıranlar, 'kadın katliamlarının İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmaması ile alakası yok' diyenler, faillere beraat veren erkek yargı kadın katliamlarının sorumlusudur" diye vurguladı.
'ADLİYELER FAİLLERİN BERAAT ETTİRİLDİĞİ YERLER HALİNE GELDİ'
Adliyelerin faillerin beraat ettirildiği yerler haline geldiğini, adaletin fail erkeklerin lehine işlediğini vurgulayan Türkoğlu, Siirt'te evli olduğu erkeğin babası tarafından 15 yaşından itibaren sistematik istismara uğrayan ve hamile kalan Z.Ç'nin 2003 yılından bugüne adalet haykırışını sürdürdüğünü hatırlattı. Z.Ç'ye tecavüz saldırısında bulunan erkeğin beraat ettirilmesine tepki gösteren Türkoğlu, Manisa'da Sudenaz Atak'a şiddet uygulayan ve 18 suç kaydı bulunan fail Yılmaz Akman'ın ilk duruşmada adli kontrolle serbest bırakıldığını, Karabük'te katledilen Gabonlu üniversite öğrencisi Dina'nın katledilmesine ilişkin davada tek bir gelişme yaşanmadığını hatırlattı.
'KADIN YOKSULLUĞU AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI'NIN UTANÇ TABLOSUDUR'
Kadınlar katledilirken, onları koruma sorumluluğu bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın Sayıştay'ın 2023 raporuna yansıyan yolsuzluk belgelerini açıklayan Türkoğlu şöyle devam etti: "Rapordaki bulgularda ne usulsüzlük deseniz var. İhalelerin yapım aşamasında yaşanan usulsüzlükler, kişi ve kurumlar tarafından yapılan bağışların mali tablolarda yer almaması, işçiler için ayrılan kıdem tazminatı karşılıklarının mali tablolarda eksik görülmesi ve ilgililerine ödenemeyen yaşlı ve engelli aylıkları ile doğum yardımlarının bütçe emanetleri hesabında izlenmemesi… İşte sevgili kadınlar, kadınların yaşamlarından sorumlu olan bakanlığın tablosu bu! Ben buradan söz konusu bakanlığa söylüyorum: Kadınlar yoksulluğun en derinini yaşarken, engelli, hasta ve yaşlı bakımı kadınların omuzlarına yüklenmişken açığa çıkan bu tablo sizin utanç tablonuzdur."
Ödenmeyen yaşlı ve engelli aylıklarının, doğum yardımlarının bütçe hesabında işlenmemesinin nedenlerinin açıklanması gerektiğini söyleyen Türkoğlu, işçilere ayrılan ve mali tabloda eksik işlenen kıdem tazminatlarının nerede olduğu sorusunu yöneltti.
'HARRAN ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ İSTİSMAR ÇETESİNİN ÜYELERİ DERHAL YARGILANMALI'
Rojin'in ölümünün özel savaş politikalarından bağımsız olmadığını, Kürdistan'da genç kadınlar üzerinden yürütülen bu politikalar sonucunda onlarca kadın cinayeti yaşandığını söyleyerek örnekler veren Türkoğlu, Harran Üniversitesi'nde genç kadınların çeteler eliyle istismar edildiğini, özel evler tutulduğunu, aralarında akademisyenler, şube müdürleri, daire başkanlarının da bulunduğu kişilerin bu istismarın faili olduğunu söyledi. Üniversite yönetiminin araştırma yapmak yerine üniversiteyi karalama kampanyası yürütüldüğünü söyleyerek olayın üstünü örtmeye çalıştığına dikkat çeken Türkoğlu, "Bu olayın üzerinin örtülmesine izin vermeyiz. Bu çetenin üyeleri derhal bulunmalı ve yargılanmalıdır" diye ekledi.
Munzur Üniversitesi'nde bir öğretim görevlisinin genç kadınları istismar ettiğine ilişkin şikayetlerin dikkate alınmadığını ve bu kişinin hale görevinin başında olduğunu aktaran Türkoğlu, neden görevden alınmadığını, kimler tarafından korunduğunu sordu. Kadınlara yönelik saldırılara karşı "Jin, jiyan, azadî" diyerek sokağa çıkan üniversiteli genç kadınların faşist güruhların saldırısına uğradığını hatırlatan Türkoğlu, "Jin jiyan azadî felsefemizin terörize, illegalize edilmesine asla izin vermeyeceğiz" diye vurguladı.
19 yaşındaki üniversite öğrencisi Fatma Akbaş'ın sosyal medyadan bir çetenin elinde olduğu, bir yıldır tehdit edildiğini anlattığını hatırlatan Türkoğlu, "Yaşanan bu olay tüm detaylarıyla araştırılmalı, bu çete üyeleri cezalandırılmalıdır. Fatma Akbaş'ın başına gelebilecek en küçük şeyden bu iktidar sorumludur. Genç kadınlarla dayanışmayı büyüterek Fatma'nın başına bir şey gelmesine asla izin vermeyeceğiz" dedi. Bu çetelerin gücünü cezasızlık politikasından, erkek egemen iktidarın kadın düşmanı politikalarından aldığını söyleyen Türkoğlu, çete-mafya devletine dikkat çekti.
Kadınların kazanılmış haklarını gasp etme, etki ajanlığı düzenlemelerine de değinerek bu yasa tekliflerinin geri çekilmesi çağrısında bulunan Türkoğlu, "Yenidoğan Çetesi"ne de değindi.
'SAVAŞ KARŞITI EN GÜÇLÜ CEPHEYİ OLUŞTURACAĞIZ'
"Erkek devlet şiddetine, özel savaş politikalarına karşı en güçlü mücadeleyi yürütmek başta biz kadınlar olmak üzere tüm toplumun sorumluluğundadır" sözleriyle devam eden Türkoğlu, savaş bütçesine itirazını dile getirdi.
Türkoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşadığımız coğrafyada Kürt halkına ve kadınlara düşmanlık üzerinden uygulanan savaş politikalarını iliklerimize kadar hissediyoruz. Ortadoğu'da halkları birbirine kırdırarak savaşı körükleyen kapitalist erkek egemen iktidarların savaşlarına karşı, halkların bir arada özgür ve eşit yaşamasına dönük en güçlü paradigmayı ortaya koyan sayın Öcalan bu yüzden tecrit altındadır. Bugün yaşanan kadına yönelik şiddet, katliamlar, kadın yoksulluğu tecridin derinleşmesinden bağımsız değildir. Bakın, daha 3 gün önce bu ülkenin 2025 yılı bütçesi açıklandı. Açıklanan bütçede savaşa ayrılan miktar 1 trilyon 608 milyar. Savunma harcamaları için 913,9 milyar lira, iç güvenlik için 694,5 milyar lira ödenek öngördüklerini söylüyorlar. Açıkça söylüyoruz: savaşa ayrılan bu bütçeyle öngördükleri şey, tecridi derinleştirerek kadın katliamlarını, yoksulluğunu meşrulaştırmaktır. Öngördükleri şey, kadına yönelik şiddeti ve kadın yoksulluğunu artırmaktır, kadın emeğinden daha fazla çalınmasının önünü açmaktır. Bu bütçeyi asla kabul etmeyeceğiz. Kadınların yaşamlarından çalınan bu bütçeye karşı bulunduğumuz her yerde en güçlü kadın muhalefetini yapacağız. Tarlalarda, fabrikalarda, evlerde, işyerlerinde, mahallelerde, mecliste kadınlarla en güçlü birlikteliği oluşturarak bu bütçeyi reddedeceğiz. Savaş ve şiddet politikaları karşısında onurlu barışı savunacak, bunu öreceğiz. Bu ülkeye gelecek onurlu barışın öncüsü biz kadınlar olacağız."
Barış Annelerine yönelik saldırıya da değinen Türkoğlu, "Bizler Jin jiyan azadî felsefesini yaşamsal kılarak bu topraklarda onurlu barışı inşa edeceğiz. Afganistan'da Taliban rejimine karşı direnen kadınlarla, İsrail'in soykırımına karşı Filistin'de direnen kadınlarla, İran faşist molla rejiminin kadın düşmanı politikalarına karşı cezaevlerinde direnen kadınlarla, Rojava kadın devriminin öncüsü kadınlarla dayanışmayı büyüterek bu topraklarda onurlu barışı inşa edeceğiz" diye konuştu.
Kadın eğitim emekçilerinin giyimlerine yönelim müdahaleye tepki gösteren Türkoğlu, bunun cinsiyetçi ve militarist politikalarla toplumu dizayn etme çabalarının ürünü olduğuna dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanı'na "Haddinizi bilin" uyarısında bulunan Türkoğlu, "Eğitim emekçisi kadınların ne giyeceğine, nasıl giyineceğine karar vermek sizin işiniz değildir. Sizin işiniz; eğitimde bilimsel eğitim politikalarını hayata geçirmektir, kız çocuklarının okumasının önündeki engelleri kaldırmaktır, ataması yapılmayan binlerce genç kadın öğretmenin atamasını yapmaktır, özel okul öğretmenlerinin talebini yerine getirmektir. Tekrar ediyoruz, bu uygulamanın hayata geçmesine izin vermeyeceğiz. Eğitim emekçisi kadınlarla sonuna kadar dayanışma içerisinde olacak ve cinsiyetçi eğitim modeline karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz" dedi.
Kadınlara yönelik örgütlü saldırıya örgütlü mücadele edeceklerini vurgulayan Türkoğlu, "Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız, örgütleniyoruz" kampanyası kapsamında yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Kampanya kapsamında 31 Ekim'de Adana'da, 2 Kasım'da Mersin'de paneller, buluşmalar gerçekleştireceklerinin bilgisini veren Türkoğlu, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerini kadınlarla ilgili yürüttükleri çalışmalardan dolayı kutladı.