Temelli: Ortadoğu'da yaşanan dramın çözümü barış siyasetinden geçiyor
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Ortadoğu'da yükselen savaş riskine dikkat çekerek, bölge halklarının kurtuluşunun barış siyasetinden geçtiğini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek güncel gelişmeleri değerlendirdi.
6-8 Ekim Kobanê serhıldanının yıldönümü olduğuna dikkat çeken Temelli, "Tam 10 yıl önce Kobanê direnişi sayesinde IŞİD durduruldu. Belki de insanlık tarihinin en önemli direnişlerinden biri gerçekleşti. Buna karşılık tam da 7 Ekim günü çağrımızı yaptıktan bir gün sonra, dönemin başbakanı Erdoğan Antep'te çıktı dedi ki 'Kobanê de düştü düşecek.' Yani Kobanê'nin düşmesi için neredeyse bir çağrı yaptı. Bu konuşmanın tetiklediği olaylardan sonra tam 54 kişi bu ülkede yaşamını yitirdi. Bu 54 kişiden 47'si HDP'liydi" dedi.
Hayatını kaybeden 54 kişiden sadece Yasin Börü'nün isminin dosyaya girdiğini ve bunun üzerinden siyaset yapıldığını belirten Temelli, "Bunu da Yasin Börü'nün haklarını savunmak için yapmadılar, HDP'yi suçlamak için yaptılar ve bir kumpas davası yarattılar" dedi.
Yasin Börü davasında olmayan delillerle Mazlum İçli'nin mahkum edildiğini ve bu davanın da kumpas davasının bir parçası olduğunu belirten Temelli, "Kumpas davasından dolayı eş genel başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve MYK üyelerimiz hala cezaevinde, hala tutsaklar. Bu davanın gerekçesi olarak gösterilen gerekçeler aslında kumpas davası mahkemesi tarafından da reddedildi. Cinayetlerle, ölümlerle bu dosyanın bir alakasının olmadığı bütün çıplaklığıyla ortadadır. Buna rağmen arkadaşlarımız hala cezaevinde tutsak. Çünkü Kobanê kumpas davası, 2014 yılında hazırlanan çöktürme planının bir parçası olarak hayata geçirildi. O planı hazırlayanlar, ülkeye demokratik bir düzenin gelmesine karşı olanlardır" dedi.
'BÖLGE YANGIN YERİNE DÖNMÜŞ DURUMDA'
Ortadoğu'nun yangın yeri olduğunu ifade eden Temelli, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de 42 bine yakın insanın katledildiğine, bir soykırım gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Lübnan'da ise İsrail saldırılarında 2 bine yakın insanın katledildiğini vurgulayan Temelli, "Bölge adeta yangın yerine dönmüş durumda. Bölge bu yangın yerinden nasıl çıkılacağını bilmiyor. Oysa çıkış yolu belliydi. Eğer Türkiye Çözüm Sürecinde ısrar edebilseydi, o süreci ilerletebilseydi, Kürt meselesinin demokratik çözümü hayata geçirilebilseydi, barış siyaseti bölgede hakim olabilseydi, barışın hinterlandı Ortadoğu'yu kaplayabilseydi, İsrail'in bu fütursuz saldırıları hayata geçmezdi. İsrail halkının ve bütün Arap halklarının kurtuluşu da tüm halkların ortak kaderinde saklı. Bu ortak kaderin yolu da barış siyasetinden geçiyor, demokratik çözümden geçiyor Suriye, Irak, Türkiye, İsrail ve Filistin için" dedi.
Türkiye'nin izlediği siyasetle yol almanın mümkün olmadığını belirten Temelli, "Sınırımızın ötesinde bir siyasi kriz, bir savaş var ama Türkiye'de her şey güllük gülistanlık mı? Hayır. Bütün bu yaşananların ağır bedelini Türkiye halkları, emekçileri, kadınları, çocukları yaşıyor. Buna katlanmaya devam ediyorlar. Bu krizin her boyutuyla etkisi günlük yaşamımızda bütün çıplaklığıyla var. Her gün biz aslında bir yanıyla büyük bir savaşın içindeyiz. Toplumsal barışımızı yitirdik" dedi.
'BU İKTİDAR ÇOCUK DÜŞMANIDIR'
8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesine dair verdikleri araştırma önergesinin AKP-MHP oylarıyla reddedildiğine işaret eden Temelli, "O köydeki mermiler silahlar nerede? DNA'ların yok edilmesine yönelik organize işler nasıl olmuş? Bu çocuk katledilirken, 19 gün boyunca çocuğun cesedine ulaşılamazken neler olup bitmiş? Neden bu sorumlular gereğini yerine getirmemiş? Bunların araştırılmasını istiyoruz ama karşımıza hep aynı klişe laf çıkıyor. Bu iktidar çocuk düşmanıdır" ifadelerini kullandı.
'OKULLARDA SORUNLAR DAĞ GİBİ'
Eğitim yılı başlayalı bir ay olmamasına rağmen okullarda sorunların dağ gibi olduğunu söyleyen Temelli, okulların hijyenik olmadığına işaret etti. "Bu kadar pisliğin içine çocukları göndermek akıl alır gibi şey değil. Veliler okul temizliyorlar çocukları sağlıklı ortamda olsun diye. Taşımalı eğitimde çocukları okula götürecek servisler kaldırıldı, 30 km ötesine servis yok. Neden? Tasarruf tedbiriymiş. Tasarrufa buradan başlayan bir yaklaşım nasıl bir vicdandır! Bu ülkede tasarruf yapacağınız şey çocukların okul servisi midir? Saray'a bakmayanlar, talan yapan müteahhitlere bakmayanlar çocukların okul servislerine gözünü dikebiliyor" diyen Temelli, çocukların beslenme çantalarının da boş olduğunu vurguladı. "MESEM'ler ve ÇEDES'lerle eğitim sistemi artık bir sistem olmaktan çıkmış durumda" diyen Temelli, eğitim sisteminin her getirilen yasayla daha da kötü bir hale getirildiğini belirtti.
'SİZ KADINLARA SADECE MEZAR KAZDINIZ'
2024 yılı içerisinde en az 292 kadının katledildiğine işaret eden Temelli, "Dün 6 kadının katledildiğini öğrendik. İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil'in hunharca katliamı hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir katliamdır" dedi. Kadın cinayetlerinin politik olduğunu vurgulayan Temelli, şöyle devam etti: "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 'Kadın cinayetlerini bu coğrafyadan kazıyacağız' diyor. Nasıl kazıyacaksınız? Bugüne kadar neden kazımadınız? Bu konuda ne yaptınız? Kadın düşmanı politikalarla mı kazıyacaksınız? İstanbul Sözleşmesini iptal ederek mi, bu eril dille kadınları aileye ve eve hapseden anlayışlarla mı kazıyacaksınız? Ne ile kazıyacaksınız? 22 yıl geçmiş. Siz kadınlara sadece mezar kazdınız."
'SERMAYENİN BAKANI VE EMEKÇİ DÜŞMANI ŞİMŞEK'
İktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Temelli, "Şimşek, sermayenin bakanı ve emekçi düşmanı olduğu için hala asgari ücrete ve emekli maaşlarına yükleniyor. Ücretli çalışanların ve emeklilerin taleplerini kısarak enflasyonla mücadele edeceklerini sanıyorlar. İktisat fakültesi 2. sınıf öğrencisi bile bilir ki satın alma gücü düşen bir insan enflasyona neden olamaz, satın alma gücünüz çok yüksekse enflasyona neden olursunuz. Bu ülkede kimi satın alma gücü yüksek, sermayenin. Bunu nereden biliyoruz, açıklanan karlardan. Merkez Bankası Başkanı bilmiyor mu, biliyor. Şimşek bilmiyor mu, biliyor. Fakat Laurel & Hardy gibi bize 'cambaza bak' diyorlar, öbür yandan kendi hesaplarını hayata geçirmeye devam ediyorlar" dedi.
'GEÇİNEMİYORUZ LAFI, YAŞAYAMIYORUZ İFADESİNE DÖNDÜ'
Bütçeyi beklemeden derhal asgari ücrette bir iyileştirme yapılması ve emekli maaşlarının asgari ücretle paralel olarak iyileştirilmesi gerektiğini belirten Temelli, şu ifadeleri kullandı: "Çünkü 'geçinemiyoruz' lafı neredeyse artık 'yaşayamıyoruz' ifadesine dönmektedir. Bunu da nereden biliyoruz? Artan intihar vakalarından biliyoruz. Üniversite öğrencileri canlarına kıyıyor. Çünkü okuyamıyorlar, geçinemiyorlar, karınlarını doyuramıyorlar. Türkiye'de durum bu kadar vahim bir hal almışken, biz artık bu ikilinin parodilerini dinlemek, bu ikilinin komikliklerine katlanmak zorunda değiliz. Buradan çıkmanın yolu, çok net söylemeliyiz ki, bu iktidarın değişimi ile mümkündür. Bu iktidarın ekonomi politikaları ve siyasi anlayışıyla devam ettiğimiz sürece bu krizlerden kurtulmamız mümkün değildir."
DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli ayrıca, Ortadoğu'da artan savaş riskine karşı hükümetin bugüne kadar nasıl bir sınav verdiğinin ve bundan sonra hangi adımların atılması gerektiğinin araştırılması için Meclis Başkanlığına araştırma önergesi verdi.