27 Aralık 2024 Cuma

Temelli: Çöktürme planı hazırlayanlar ülkeyi çökertti

Viranşehir'de halkla buluşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Erdoğan'ın Diyarbakır mitinginde yaptığı konuşmayı eleştirerek, "Sen Diyarbakırlılara bir şey anlatacaksan o çözüm masasının nasıl devrildiğini anlat. Çöktürme planlarını hazırlayanlar, ülkeyi çökerttiler. Nereye el atsanız, sorunlar girdabına giriyorsunuz" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, seçim çalışmaları kapsamında Urfa'nın Suruç ilçesinin ardından Viranşehir mitingine katıldı. Yüzlerce araçlık konvoyla Viranşehir girişinde polis tarafından durdurulan seçim otobüsünde GBT sorgulaması yapılmak istendi. Bunun üzerine yurttaşlar, araçların kontağını kapatarak kente doğru yürüyüşe geçti. Polis, GBT yapmaktan vazgeçerek, araçlarda arama yapacaklarını söyledi. Buna da tepki gösterilmesi üzerine araçların önü açıldı. Her geçen dakika artan konvoy kent merkezinde büyük bir coşkuyla karşılandı. Hayvan pazarının yanında bulunan alanda bir araya gelen yurttaşlar, davul zurna eşliğinde HDP’lileri karşıladı. On binlerin buluştuğu alanda, kadınların renga renk giysileriyle katılırken, coşku doruğa çıktı. Kitle sık sık "Viranşehir ya me ye" sloganını attı.
 
HDP'nin Viranşehir Belediye Eşbaşkan Adayları Roza Yazmacı ve Hıdır Oktay'ın halkı selamlaması esnasında coşku, ıslık ve sloganlar yükseldi. Roza Yazmacı, yaptığı konuşmada, Leyla Güven'in direnişini selamladı. Kitle, uzun bir süre belediye eski başkanları olan Leyla Güven için "Leyla Güven onurumuzdur" sloganları attı.
 
Yazmacı'nın ardından konuşan DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan, "Kürtler olarak, Kürdistan toplulukları olarak barış için, demokrasi için mücadele vermekteyiz. Ne yazık ki özgürlükten, barıştan, demokrasiden anlamayanlar bu halkın iradesine kayyum atıyor. 31 Mart'ta bunlara gerekli mesajı vermeliyiz" dedi.
 
SADAK'TAN İMRALI'YA DİLEKÇE ÇAĞRISI
 
DTK Divan Kurulu üyesi Selim Sadak da, yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin beka sorunu değil, Kürt sorunu var" dedi. Sadak, İmralı tecridine tepki göstererek, "Buradan çağrı yapıyorum. Herkes İmralı'da görüşme yapmak için Adalet Bakanlığı'na dilekçe yazsın. Buradan avukatlarıma çağrı yapıyorum, Selim Sadak adına şu anda görüşmek için dilekçe versinler" dedi.
 
Viranşehir'in ilk kadın belediye başkanı Leyla Güven'i selamlayan Temelli, "Merhaba Urfa, Merhaba Viranşehir, Merhaba İbrahim Ayhan'ın yoldaşları, merhaba kadınlar, gençler, merhaba 12 bin yıllık tarih. Binlerce yıldır bir arada yaşayanlar Kürdü, Arabı, Türküyle. Kadim halkların ve ilklerin beşiği, inançların beşiği merhaba. Binlerce yıldır bir arada yaşayan halklar şimdi geleceğine bir kez daha bu ceberut devlet karşısında, bu tekçi anlayışın karşısında sahip çıkıyor. Bir kez daha yan yana duruyor" dedi.
 
'BİNLERCE YILDIR BURADAYIZ, BURADA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
 
Temelli, "Diyor ki bu halklara dönüp bakarak, bu erdemli ve onurlu halka dönüp bakarak, bu ülkeden defolun diyor. Biz de ona diyoruz ki, biz binlerce yıldır buradayız, burada olmaya bir arada olmaya da devam edeceğiz. Hiçbir yere gitmiyoruz, 31 Mart'ta sandıklara gidiyoruz. Biz sandığa gidiyoruz, sen kayyımlarınla beraber iktidardan gidiyorsun" diye konuştu.
 
Zulmün, adaletsizliğin, hukuksuzluğun her yerde olduğunu söyleyen Temelli, "Bu zulüm, bu adaletsizlik bitsin, bu ülkeye adalet gelsin, hukukun üstünlüğü yeniden tesis edilsin diye mücadeleyi her geçen gün büyütüyoruz. Barış, demokrasi, hukuk ve adalet için her gün mücadeleyi büyüteceğiz, güçlendirmeye devam edeceğiz. Tıpkı Leyla Güven, tıpkı Sebahat Tuncel, Selma Irmak gibi 330'dan fazla yoldaşımız gibi Strazburg'da, Galler'de Hewler'de olan tüm yoldaşlarımız gibi. Adalet isteyeceğiz. Bu arkadaşlarımızın bir an önce açlık grevlerinin bitmesi ve sağlıklarına kavuşmasını istiyoruz. Onları kaybetmek istemiyoruz. Yapılması gereken şey hukuka, adalete uymaktır. Kim uyacak? Adalet Bakanı. Adalete uymayan bir Adalet Bakanı olabilir mi? Adaletin, yasaların gereği ne ise onu yapın. Bu tecride son verin. Sayın Öcalan avukatları ve ailesi ile düzenli bir şekilde görüşebilsin. Türkiye'deki bütün hükümlülerin ve herkesin sahip olduğu bu haklara, Sayın Öcalan da sahiptir. Hukukun gereği ne ise onu yapın" diye belirtti.
 
'TOPLUMU, İNSANLARI BÖLMELERİNE İZİN VERMEYELİM'
 
Temelli konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Bu iktidar, hukuk tanımazlıkla, adaleti yok sayarak, yargı haklarını hergün ihlal ederek iktidarda kalacağını sanıyor. Kürt düşmanı savaş politikaları ile iktidarda kalacağını sanıyor. Bu iktidar, her gün bu ülkeye kötülük yapıyor, kötülük yapmaya devam ediyor. Bu kötülüğe son vereceğiz, iyilik kazanacak, HDP kazanacak. İyi insanlara, dürüst insanlara, vicdanlı insanlara, Türkiye'nin her yerinde bu iktidara katlanan tüm mağdurlara sesleniyorum; gelin şimdi yan yana olma zamanıdır, bu kötülüğe karşı çıkma zamanıdır. Ne zaman ağızlarını açsalar hep kötülük, hep düşmanlık. Halkı toplumu bölüyorlar, birbirine düşman ediyorlar. Baba ile kızı bile birbirine düşman edecek kadar bir kötülük her yeri sardı, sarmaladı. Şimdi buna son verme zamanı. Halkları, insanları, farklı kimlikleri olanları bölmelerine izin vermeyelim, farklı inançları olanları bölmelerine izin vermeyelim.
 
"31 Mart'ta sandıklarımıza sahip çıkmak, geleceğimize sahip çıkmaktır. Tecride karşı çıkmaktır, savaşa karşı çıkmaktır. Bunu yapacak mıyız?  İşte bundan korkuyor, bundan korktuğu için de iktidarı kaybedeceğini anladığı için de her gün bize saldırıyor, bizi düşmanlaştırıyor. Bir gün ülkeden kovuyor, bir gün terörist oluyoruz, bir gün bütün nefret söylemlerinin hedefi haline geliyoruz. Bizi bulamayınca soğana saldırıyor. Millet senin yüzünden soğan ekmeyecek. Herkesi, her şeyi terörist yaptı, soğanı patatesi bile terörist yaptı. Buna son vermek bizim elimizde. Bu savaş politikalarına, savaş diline bu düşmanlaştıran her mahallede her evde şiddet uygulayan anlayışa son vermek zorundayız."
 
SUÇLUYU ANKARA, SURUÇ, CİZRE VE SUR KATLİAMLARINDA ARA
 
Suruç'ta, Viranşehir'de HDP'lilere yapılan GBT'ye tepki gösteren Temelli, "Defalarca söyledik bizden suçlu çıkmaz bizden insan çıkar insan. Suçlu arıyorsan Suruç katliamını kim yaptı, git orada ara. Şenyaşar ailesini kim katletti, orada ara. Suçlu arıyorsan, 10 Ekim Ankara katliamını kim yaptı, orada ara. Cizre katliamında, Sur'un yıkımında ara. Suçlu arıyorsan, sınırda elini kolunu sallayarak geçen DAİŞ'lilerde ara. Bizde ne suçlusu olacak. Şimdi DAİŞ'liler teslim oluyorlar, itiraf ediyorlar, nasıl gidip geldiklerini, nasıl örgütlendiklerini, silahlara nasıl kavuştuklarını anlatıyorlar. Kimse bunu görmüyor" dedi.
 
Temelli konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hala diyor ki Rojava, hala diyor ki Mınbiç, oraları temizleyeceğiz. Sen savaş politikaları ile beslenerek 3-5 tane belediye kazanacaksın diye halklara zulüm etmene son vereceğiz. Suriye'nin geleceğini, Suriye halkları belirleyecek; Suriye'deki Kürtler, Araplar, Türkmenler, Süryaniler belirleyecek. Senin gibi düşmanlığı ihraç edenler belirlemeyecek. Nasıl ki bu ülkeye düşmanlık yapıyor, Suriye'ye de düşmanlık yapıyor. O yüzden bizler, barış mücadelesini, demokrasi mücadelesini yükselttikçe, Türkiye'ye de Suriye'ye de barış gelecek.
 
"Ne zaman sıkışsalar, Kürt düşmanlığı ile Kürt meselesinin çözümsüzlüğü ile yol alıyorlar. Ne zaman sıkışsalar, dönüp diyorlar ki beka sorunu var. Sizin beka sorununuz var mı? Niye olsun? Akşam evinize gidiyorsunuz, sabah işinize gidiyorsunuz. Doğal insanlar gibi yaşıyorsunuz. Onların beka sorunu var. İktidardan gidecekler ya. 17 yıldır bu ülkenin en temel sorununu, Kürt sorununu çözemediler. Şimdi bu sorunları çözemedikten sonra, kalkmış beka sorunu var diyor. Beka sorunu yok; geçim, işsizlik, yoksulluk sorunu var. İşsizler elini kaldırsın. Hiç mi bu tabloyu görmüyorsun? Kendi iktidarınız için insanlara beka sorunu var deyip şiddet uygulamaya, zulmü uygulamaya devam ediyorsunuz. Ama size en güzel cevabı sandıkta bu işsizlik, bu geçinemeyen yurttaşlar verecek, çiftçiler, esnaf verecek, emekliler verecek. Emeklilikte Yaşa Takılanlar verecek. Emekli olup geçinemeyenler, çalışmak zorunda olanlar verecek. İşinden gücünden olanlar, KHK ile ihraç edilenler, kayyım zulmüne uğrayanlar verecek. Ataması yapılmayan öğretmenler verecek. İşte o zaman sorun beka sorunu mu başka bir şey mi sandıkta anlayacaksın. 
 
'İŞTE TÜRKİYE'DE ÇİFTİÇİNİN, ESNAFIN HALİ'
 
"Viranşehir'de yaşayıp da mevsimlik işçi olarak çalışmak zorunda olanlar sana cevabı verecek. Günde 20 TL'ye çalışmak zorunda olanlar verecek. Yoksulluğa mahkum edilenler, emeği, aşı çalınanlar sana yanıt verecek. Sorun beka mı, işsizlik mi işte o zaman anlayacaksınız. O zaman kendi yalanlarınızdan utanacaksınız.
 
"Saray'da yatıyor, 1150 odalı Saray'da yaşıyor. Saray'ın ışıkları hiç sönmüyor ama Viranşehir'de elektrik yok, Suruç'ta elektrik yok. Çiftçi elektrik faturasını ödeyemiyor. Çiftçi haczediliyor. Utanmadan bir de çiftçiye haciz memuru yolluyorsun, sen önce çiftçinin hakkını ver. Çiftçinin bütçeden doğan anayasal hakkı var, 64 milyon lira vermediler çiftçiye. Çiftçiyi borçlandırıyor. Kaşıkla veriyor, gübre zammı, mazot zammı ile geri alıyor. İşte Türkiye'de geçim sıkıntısı, işte Türkiye'de çiftçinin hali. Esnaf perişan, bütçe açık verdikçe esnafa vergi yüklüyor. Esnaf vergisini ödeyemiyor, dükkanını kapatıyor. O çıkmış "Esnafa kredi dağıttım" diyor. Hangi esnafmış? Biz de bir görelim o esnafı. Kimmiş bu esnaf, bu kredileri kim alıyor, kim yiyor bu kredileri?  Halkın hali ortada, halk meydanlarda.
 
"O da miting yapıyor. Nasıl mı? Hani taşımalı eğitim vardı ya şimdi yeni bir şey var; taşımalı miting. Biz sizi bir yerden taşıyıp getirdik mi? Sizi buraya zorla getirdik mi? Size okul müdürü, size vali yazı yazdı mı mitinge gidin diye? O ise taşımalı miting yapıyor. 24 Haziran'da Denizli'de Ödemiş'i anmıştı. Şimdi Diyarbakır'da miting yapmış, çevre illerden ne kadar otobüs, minibüs varsa toplaşıp gelmişler. Sonra onlara Diyarbakır'ı anlatıyor, yahu onlar Diyarbakırlı değil. Onlar akşam kendi memleketine gidecekler. Sen gerçekten Diyarbakırlılara bir şey anlatmak istiyor musun? 2015'te o çözüm masasını nasıl devirdin gel onu anlat. Bu kadar insan barış için umutlanmışken, barış gelecek diye bütün kalbiyle sana destek olmuşken sen insanların arkasından Çöktürme Planı hazırlamışsın. Gel bi onu anlat Diyarbakır'da. O çöktürme planlarını hazırlayanlar, ülkeyi çökerttiler. 
 
'NEREYE EL ATSANIZ SORUNLAR YUMAĞI'
 
"Bakın ülkenin haline, iyi giden bir şey var mı? her şey kötü gidiyor. Ekonomi kötü gidiyor, siyaset kötü gidiyor, toplumsal yaşam kötüye gidiyor. Nereye el atsanız sorunlar dağ gibi, nereye el atsanız içinden çıkılmaz bir girdabın içine sürükleniyorsunuz. Eğitim ve sağlık sorunları... Ama onların derdi bizim Kürtçe tabelalarımız, Kürtçe bilboardlarımız. Tahammül edemiyorlar! Kürtçe'yi akıllarınca o bilboardlardan indirince yok edeceklerini, insanların konuşmayacağını sanıyorlar. Yahu o bizim anadilimiz ana! İnsan anadilini unutur mu? İnsan anadilinden vagzeçer mi? Bu zihniyet işte böyle. İnsanların anadilini yok sayarak, tabelaları indirerek, halkı yok sayarak inkar politikaları ile aslında toplumu bölüyorlar. Bir toplum farklılıklarından güç alır, farklılıkları ile büyür. Farklılıkları yok sayan bir anlayış işte bu ülkeyi çökertiyor. Hepimiz kendi kimliklerimiz anadilimiz ve farkılıklarımızla bir aradayız. Bu tekçi anlayışı kabul etmiyoruz. 
 
"Bana diyor ki, aklınca Kürtlere beni şikayet ediyor. Diyor ki Kürt bile değil. Bana hakaret ederken, Kürtlere "Kürt bile" diyerek ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapma peşinde. Böyle ayrımcılık olur mu? Buradan söylüyorum, bir kez daha söylüyorum ben Urfalıyım, ben Türkiyeliyim. İşte sen bunu anlayamıyorsun. Dedik ki bu tekçilik bu ülkeye uymaz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olmaz. Sizin bir cumhurbaşkanınız, sizi temsil eden bir cumhurbaşkanı var mı? Olmaz dedik, çünkü bu sistem uydurma bir sistem. Bu ülkeye bir sürü cumhurbaşkanı geldi gitti. Hiçbiri Kürt sorununu çözemedi, hiçbiri bu ülkeyi demokratikleştiremedi ama hiçbiri de bu ülkede bu kadar ayrımcılık yapmadı. Kürtlere defolup gidin demedi. Bu nasıl cumhurbaşkanı, böyle cumhurbaşkanı olur mu! 
 
"Bir ülkenin cumhurbaşkanı o ülkenin partiler üstü bir kurumunu işgal eder. Yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını savunur. Ama Erdoğan diyor ki; ben hem Cumhurbaşkanı olacağım, hem parti başkanı hem de başbakan. Ama hepsi bir arada olmaz! O yüzden yerellerden iktidara geleceğiz. Türkiye'yi laik, demokratik bir sisteme kavuşturacağız. O zaman bu ülkede herkesi kucaklayan bir cumhurbaşkanı olacak, bundan kimsenin şüphesi olmasın. 
 
"31 Mart'a 3 hafta kaldı. 3 hafta boyunca 7/24 çalışacağız. 7 gün 24 saat her yere gideceğiz, herkese ulaşacağız. Herkes sandığa gidecek. Nerede bir Viranşehirli varsa, sandığa gidip oyunu kullanacak. Oyu başka yerde olan Viranşehirliler, Viranşehir için olduğu yerde oy kullanacak. Nerede bir HDP logosu görüyorsanız bilin ki o barış, demokrasidir, Figen Yüksekdağ'dır, Selahattin Demirtaş'tır, Gültan Kışanak'tır, Sebahat Tuncel'dir, Selma Irmak'tır, İbrahim Ayhan'dır. Mührünüzü HDP'ye, özgürlüğe ve geleceğe vurun. HDP'nin mührü olmayan yerler de var. Demokrasi güçlerini iktidara taşımak için tüm Türkiye'yi bu kayyım utancından kurtarmak için ittifaklarımız ve demokrasi güçlerimizle bir aradayız, işte o demokrasi güçlerine mühür vuracağız. Biz Türkiye'de bir demokratik seçenek yarattık. Şimdi herkesi bu demokratik seçenekte buluşmaya davet ediyoruz. Gelin yan yana duralım omuz omuza olalım, bu faşizmi hep beraber yıkalım."