21 Kasım 2024 Perşembe

Temel: Öfkeli yalnızlığı örgütlü direnişe çevirecek mücadeleye ihtiyacımız var

Faşizmin son 5 yıldır artan saldırganlığına karşı birleşik bir hattın oluşturulmasına ilişkin sorularımızı yanıtlayan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, "Türkiye halkları son derece öfkeli, rahatsız bu rejim gerçeğinden ama son derece de dağınık. Bu öfkeli yalnızlığı örgütlü direnişe çevirecek bir öncü güce ihtiyaç var" dedi.

Faşizme karşı birleşik mücadelenin ihtiyaçları konuşmaya devam ediyoruz. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, öfkeli ve faşist rejimden rahatsız Türkiye halklarının dağınıklığına son verme, birleşik bir mücadele yürütmenin olanaklarına odaklanma ihtiyacına dikkat çekti. Temel, sorularımıza şu şekilde yanıt verdi:

Faşizmin 5 yıldır artan saldırganlığına karşı işçiler, kadınlar, Kürtler, son dönemde esnaflar, çiftçiler yani birçok kesimde öfke hali söz konusu. Bunlar sistemin çıkmazını derinleştiriyor. Bütün bunlara bakınca süreci siz nasıl ele alıyorsunuz?
Son 5 yıldır rejimin iç problemlerle karşı karşıya kalması, kesinlikle halkların direnişi ve muhalefeti, temelde de devrimci muhalefetin ne pahasına olursa olsun geri adım atmadan karşı durmasıyla mümkün oldu. Faşizm belki Türkiye tarihinin en ağır uygulamalarına imza attı. En baskıcı, en katliamcı yüzünü gösterdi Türkiye halklarına, özelde de Kürt halkına. Ama biz her koşulda gördük ki bu halk, baskıyla, zulümle, işkenceyle hatta katliamlarla geri adım atacak, sinecek halk değil. Ama Türkiye halklarının birleşme ve mücadeleyi ortaklaştırma sorunu var. Yine Türkiye halklarının bu mevcut rejimin teşhir edilmesinde ortak hareket etme sorunu var.

Şartlar ne olursa olsun, ülke ve bu dünya cehenneme de çevrilse, toplumlar bu gerçeği görür ve toplumsal kimlikler buna boyun eğmez. Türkiye halkları son derece öfkeli, rahatsız bu rejim gerçeğinden, ama son derece de dağınık. Bir öncü parti, öncü örgüt, tüm muhalefeti, toplumu yan yana getirecek, bu öfkeli yalnızlığı örgütlü direnişe çevirecek bir çalışmaya ihtiyaç var.

'ÖNCÜ BİR MÜCADELE BİRLİĞİ OLUŞTURULMALI'

Bu dağınıklık nasıl giderilebilir?
Devletin özel savaş politikaları muhalefetin bir araya gelmesinin önünde engeller oluşturmuş. Muhalefetin ne kadar öfkeli ve kızgın olursa olsun, örgütler, partiler, inanç grupları, kimlikler nezdinde parçalı olmasına yönelik özel bir politika sürdürmüşler. Bu bir nebze de olsa başarılı olmuş.

Şu an bu rejimden kurtulmanın tek yolu birleşmektir. Bu duygu oluşmaya başlamış Türkiye'de. Şu an neredeyse Türkiye halklarının yüzde 65-70'inin, bu rejimin bu ülkeyi felakete götürdüğüne dair inancı tam. Geriye öncü bir mücadele birliğini oluşturmak kalıyor. Bu mücadele birliği, demokratik, renkli, bütün kimlikleri içerisinde barındıran, sadece seçimle, sandıkla değil, ona bağlı olarak da mücadeleyle, toplumsal örgütlenmeyle, sokağı da, Meclisi de, meydanları da etkili bir muhalefet alanına dönüştürerek iktidarın değişebileceğine inancı örgütlemesi lazım.

Muhalefetin mücadele yöntemlerinde, detaylarda, basit güncel politikalarda ayrışmak yerine esas birleşkede birleşmeyi başarması şart. Türkiye'nin bu felaketten kurtulmasının yolunun birleşik mücadeleden geçtiğine, birleşik mücadelenin faşist zihniyeti yenilgiye uğratacağına inanç yeterlidir.

'SOKAĞIN ÖRGÜTLENMESİNDE CHP'DEN MEDET UMAMAYIZ'

Peki, CHP bu birleşik mücadelenin neresinde duruyor?
Bu sık sık sorulan bir soru. Hatta yer yer faşizme karşı mücadelede CHP karşıda mı duruyor, yanında, kenarında mı duruyor diye kuşkuyla soruluyor.

CHP, devleti AKP'den daha uzun süre yöneten bir parti. Bu yönetimi sırasında antidemokratik uygulamalar, büyük katliamlar, toplum karşıtı politikalar geliştirmiş. Resmi ulus devletin kodlarıyla donanmış bir parti gerçeği var karşımızda. O açıdan bugünkü söylemleri, bugün ortaya koyduğu projeler, planlar geçmişi çok aşan, geçmişin özeleştirisini veren, geçmişle hesaplaşan bir CHP gerçeğinden uzak. Bu Gelecek için de geçerli, Deva için de.

CHP'yi seçim ittifakları, parlamenter sistemde dönemsel taktik ittifaklar kategorisinde ele almalıyız. Mevcut iktidarı İstanbul'da olduğu gibi zayıflatma, yenilgiye uğratmak için dönemsel ittifaklar yapılabilir.

Toplumsal zemindeki direniş mücadelesinin CHP ile yürütülebileceğini -CHP'yi parti yönetimi olarak kastediyorum, tabanını ayrı yere koyuyorum- düşünmek yanılgılı olur. Rejimin demokratikleşmesi, faşizmin yenilgiyi uğratılması, meydanın, sokağın her türden mücadele alanlarının örgütlenmesi noktasında CHP'den medet ummamak gerekir.

Ama CHP tabanında, CHP'nin öfkeli seçmeninde -Gezi örneği var, İstanbul'da 23 Haziran seçim örneği var- muazzam bir öncülük geliştirilirse, mutlaka demokratik direniş gücü, potansiyeli çıkar diye düşünüyorum.

'BİRLEŞİK MÜCADELE GELİŞİRSE DEMOKRASİ BLOKU GÜÇLENİR'

Demokrasi ittifakı ile faşizme karşı mücadelenin bileşenleri aynı mı?
Demokrasi bloku, başka bir yolun mümkün olduğunu kabul eden, örneğin Türkiye'deki anayasa sorunu, emek sorunu, özgürlük sorunu, demokrasi sorunu, Kürt sorununun bir şekilde çözümünde nispi de olsa ortak zemin yakalayan güçlerin, seçimde, parlamenter sistem içerisinde mevcut iktidara karşı birliktelik oluşturması denilebilir. Yani mevcut sistem içerisinde halklar lehine çözüm yaratmaya çalışan bir birlikteliktir.

Fakat birleşik mücadele alanı, direnen bütün kesimleri harekete geçiren, dolayısıyla kendi mücadelesini yürütürken toplumu örgütleyen, toplumun faşizm karşısındaki savunmasız yanlarını güçlendiren, Türkiye'nin faşizme karşı devrim seçeneği olduğunu ortaya koyan daha duru, daha net ve mevcut faşizmi yıkma zeminini toplumsal, örgütsel ve eylemsel olarak örgütleyen mücadele zeminidir.

Birleşik mücadele gelişirse, demokrasi bloku güçlenir, harekete geçer. Kendi yolunu yaratmış olur. Üçüncü yolun garantisi, sigortasıdır aynı zamanda. Aynı zamanda demokrasi blokunun yoldan sapmasını önleyecek, toplum lehine kurgulanmasını da sağlayacak olan birleşik mücadele hattıdır.

'HDP BİRLEŞİK MÜCADELEYE SIRTINI DÖNEMEZ'

HDP kendisini nasıl tanımlıyor birleşik mücadele içinde?
HDP siyasi bir parti, temsil görevi ile parlamenter sistemde mücadele eden bir çatı partisi. HDP'nin Türkiye toplumunun tümünü asli bir muhalefet gücüne dönüştürme iddiası var. Tabii ki HDP'nin yaratmak istediği ülke ile birleşik mücadelenin yaratmaya çalıştığı ülke hayali aynı. Fakat HDP bu mücadelede bir çatı, merkez, yürütücü, öncüsü olamaz. HDP belki bunun birleşeni olur, toplumsal zeminde bunun destekleyeni, bu çalışmanın kolaylaştırıcısı rolü oynayabilir. HDP'nin bileşen sayısı düşünüldüğünde, kapsadığı toplumsal zemin düşünüldüğünde HDP'yi aşan bir çalışmadır bu. Ama HDP'nin sırtını döneceği, 'içinde yokum' diyebileceği bir çalışmada da değil. Bu çalışma ile HDP'nin ilişkisi çalışmanın gelişimi ve seyri içerisinde bir zemine oturur.

Direniş hattı oluşturan Kürtleri, Alevileri, işçileri, kadınları yan yana getirmenin yöntemi nedir?
Muazzam bir öfke, tepki var bu sisteme ama muazzam bir dağınıklık ve yalnızlık var. Mesela Kürtlerin dostu var, mücadele birliği yaptığı güçler var. Türkiye'deki birçok vicdan sahibi sol, sosyalist, demokrat, mütedeyyin kesim Kürtlerin yanında yer alıyor, omuz omuza da mücadele ediyor. Ama son tahlilde Kürtlerin direnişi İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da hak edilen ya da beklenilen desteği ya da yanıtı bulamıyor. Yine fabrikalardaki işçilerin direnişi, Türkiyeli kadınların direnişi, karşı koyuşu, ekolojistlerin direnmesi, Kürdistan'daki mevcut soykırım ve katliamcı politikalar düşünüldüğünde o düzeyle, o mücadele hattıyla meydanda, alanda, sokakta buluşmuyor, birleşmiyor yeteri kadar. Bunu aşmanın yolu, daha çok sokağa, meydanlara, direnişe ve eyleme dönük olan birleşik mücadele hattını örmekle mümkün.

Faşizm her türlü faşizan yönteme başvurmasına rağmen toplumsal ve siyasal muhalefetin güçlenmesinin önüne geçemiyor. Toplum nezdinde sürekli güç kaybediyor. Gerçek bu iken buna karşı durma iddiası taşıyan tüm güçlerin bir araya gelebileceği platformlar, zeminler oluşturmak lazım. Bütün mesele bu. Demek ki bir öncülük, program sorunu var. Demek ki bu kuvvetleri bir araya getirme sorunu var. Tek çözümün bu olduğuna inanıyorum.