30 Ekim 2024 Çarşamba

Suruç'tan bugüne birleşik direniş ve herkes için adalet mücadelemiz

Suruç'tan bugüne 9 yıl boyunca sosyalist gençliğin yanında birleşik politik direniş kavgasında yer alan tüm siper yoldaşları birleşik adalet mücadelemizin uzun menzil bayrak koşucularıdır. Haziran-Temmuz aralığına politik eylem mührünü vuran Suruç için adalet politik gündemi ve yoğunlaştırılmış faaliyetleri kazanılmış bir mücadele düzeyi ve mevzisidir.

Suruç katliamının 9. yıldönümüne giriyoruz. Düş yolcularımızın ölümsüzleşmesinin ve bayrağı dövüşenlere emanet etmesinin 9. yılında, yine çatlayan tohumda, yine büyüyen kavgada, yine faşizme karşı omuz omuza alanlardayız. Suruç'tan bugüne dost omuz başlarıyla birleşik direnişin kavga boylarında tüm ezilenlerin adalet mücadelesini bayraklaştırıyoruz. "Hrant için adalet herkes için adalet" bayrağını sırtlanıp yürüyen sosyalistler olarak, ezilenlerin adalet ve hesap sorma mücadelesini "Suruç için adalet herkes için adalet" şiarıyla yeni kavga alanlarına taşıyoruz.

Direnen ve savaşan öncünün iradesiyle birleşik mücadeleyi örgütleme ve büyütme kararlılığıyla yürüyoruz.

Faşist saray rejimi, 20 Temmuz Suruç katliamıyla Rojava devriminin tasfiyesini amaçlayan çöktürme planı adlı yeni sömürgeci savaş konseptini devreye soktu. AKP-MHP işbirlikçisi ve faşist islamcı katil sürüsü DAİŞ'in Suruç'ta Amara Kültür Merkezi'nde yaptığı gençlik katliamı, halkların birleşik devrim fikri ve mücadelesine yönelik stratejik saldırının başlangıç eylemidir. Suruç Rojava devrimine dokunmak isteyen sosyalist gençliğin birleşik devrim isteği ve çizgisinin yalın bir anlatımıdır. Kobanê'ye gitmek, Gezi onur ve özgürlük isyanının devrimci okulunda hazırlığını yapan tüm ezilen sınıf ve kategorilerdeki devrimci güçlerin Ortadoğu'nun orta yerinde bir özgürlük vahası olarak açan Rojava devrimine kanatlanması ve akmasıdır. Suruç'tan Kobanê'ye gitmek, devrimin inşasına Gezi isyanının ruhunu ve rengini katma arzusudur. Sömürgeci faşist rejimin sınırlarını yıkarak özgür Rojava ve devriminde bütünleşme eylemidir. İşte tam da bu nedenle sömürgeci faşist rejim ve onun işbirlikçi faşist aparatı olan DAİŞ, Suruç'ta sosyalist gençliğe ve devrimcilere karşı vahşi katliama girişti. Sömürgeci faşist Türk burjuva devleti DAİŞ vasıtasıyla halkların birleşik devrim fikrini ve eylem köprüsünü havaya uçurmak istedi.

Ne bombalar, ne seri kitle katliamları halklarımızın birleşik devrim iradesini kıramadı. Katliamın ardından bugüne hep aynı inat, ısrar, kararlılık ve azimle mücadele ilmek ilmek örüldü. Suruç'ta filizkıran fırtınasıyla biçilen sosyalist gençliğin geri kalan güçleri daha ilk anda düş yolcularının yarım kalan eylemlerini tamamlamaya cüret etti. Düş yolcusu yoldaşlarının intikamını ve devrim saflarındaki yerini almak için kimliklerini yakarak özgür Rojava'ya geçtiler. 33'lerin düşlerini ve amaçlarını Rojava'da ve özgür alanlarda gerçekleştirmek için coşkuyla devrimci görevlere koştular. Düş yolcularının vasiyetini ve çağrısını Rojava devrimine nakşettiler. Devrimin mevzilerinde ve atılımlarında yer aldılar. İslamcı faşist katil sürüsü DAİŞ'ten Amed, Suruç, Ankara Gar ve Antep katliamlarının hesabını sordular.

Politik islamcı faşist saray rejiminden Suruç katliamının hesabını sormak ve adalet mücadelesini yükseltmek için her yıl temmuz ayı özel ve tarihsel bir kesit haline getirilmiş bulunuyor. Hiç kuşkusuz bu özel tarihsel-politik kesit, faşizme karşı aktif savunma çizgisinde direnen ve savaşan öncü iradenin eseridir. Suruç katliamına karşı daha ilk andan başlayarak gösterilen politik tepki ve ardından inşa edilen birleşik direniş ve adalet mücadelesi faşist saray rejimine karşı bir hesap sorma pratiğidir.

Sosyalist gençlik ve devrimci sosyalistler bu kavgada cephenin en önünde olma iradesiyle faşizme karşı birleşik direnişin ilk adımını atmış ve öncü mayası olmuştur. Suruç'tan bugüne 9 yıl boyunca sosyalist gençliğin yanında birleşik politik direniş kavgasında yer alan tüm siper yoldaşları birleşik adalet mücadelemizin uzun menzil bayrak koşucularıdır. Haziran-Temmuz aralığına politik eylem mührünü vuran Suruç için adalet politik gündemi ve yoğunlaştırılmış faaliyetleri kazanılmış bir mücadele düzeyi ve mevzisidir.

Özellikle faşizme karşı gençliğin birleşik politik mücadelesinin yükseltildiği bu anlamlı tarihsel sınıf savaşımı kesiti ve mücadele mevzisi, etkin bir politik bir direniş damarını ve imkanını realize ediyor. Suruç Aileleri İnisiyatifi ve Suruç yaralılarının bütünleştiği bu birleşik politik direniş, "Suruç için adalet herkes için adalet" şiarı ve eylemiyle devletin gadrine uğramış tüm ezilen kesimlerin direniş bileşkesi işlevi oynuyor. Faşist saray cuntasına karşı birleşik adalet mücadelesinin devrimci katalizörü oluyor. Devrimci bir odak olarak pozisyon alan antifaşist gençlik örgütlerinin bir siyasal kampanya biçiminde yürüttüğü mücadele, işçi sınıfı ve ezilenlerin birleşik politik direnişinin önemli bir öncü kolunu ve kulvarını oluşturuyor.

Geride kalan tüm yıllarda emekçi sol hareketin belirli antifaşist devrimci gençlik bölükleri, Suruç için adalet ve faşizmden hesap sorma mücadelesinde anlamlı, güçlü, kararlı ve sürükleyici bir pratik ortaya koydu. SGDF'li gençlikle aynı antifaşist mücadele siperlerine konumlanan tüm antifaşist gençlik örgütleri, halk gençliğinin en ileri ve militan mücadelesini örgütledi. Her Suruç yıldönümü politik islamcı faşist saray rejimiyle bir politik kapışma anına dönüştü. Faşist saray rejiminin kuşatma, işkenceli gözaltı ve tutuklama saldırıları göğüslenip aşılarak bugüne gelindi. Suruç için adalet ve birleşik direniş mevzisi cüretli ve bedel ödemeyi göze alan bir militanlık pratiğiyle inşa edildi. Bu anlamda Suruç için adalet mücadelesi birleşik politik direnişin mayası oldu.

Bugün de Suruç yıldönümlerinde bir ay boyunca birleşik mücadeleyi birlikte omuzlayan gençlik örgütlerinin pratiği devrimci bir odak ve mevzi olarak çok önemli bir rol oynuyor. Yön ve yol açıyor. Politik islamcı faşist şeflik rejimine karşı işçi sınıfı ve tüm ezilenlerin mücadele isteğini somutluyor. Fiili meşru mücadele araç ve biçimleriyle örgütlenen birleşik direniş çizgisi emekçi sol hareketimize faşizme karşı mücadelede yürünmesi gereken hattı da gösteriyor.

"Suruç için adalet herkes için adalet" şiarıyla birleşik politik direniş çizgisini yaratan antifaşist gençliğin öncü iradesi, halklarımızın mücadeleci bölüklerine güç ve umut taşıyor. Aynı zamanda birleşik mücadele mevzileri kurmada somut bir örnek oluyor, yol gösteriyor. Bu birleşik direniş hattı başkaca politik gündemlerde birleşik mücadeleyi geliştirmenin zeminlerinden biri oluyor. Suruç için adalet mücadelesi gibi birleşik mücadele alan ve zeminlerini çoğaltmak, birleşik mücadele örgütleri ve formlarını inşa etmek, daha ileri düzeye çekmek ve halkların birleşik devrimci cephesine doğru ilerletmek bugün daha yakıcı bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor.

Suruç'un 9. yılına girerken işçi sınıfı ve ezilenlerin adalet isteği katlanarak büyüyor. Devlet ve kapitalist düzeninin durmadan üretip büyüttüğü adaletsizliklere karşı işçi sınıfı ve ezilenlerin öfkesi artıyor. Faşist saray cuntası IMF patentli OVP ekonomik ve politik saldırı konseptiyle emekçi sınıfları yoksulluk krizinin sefalet, açlık ve ölüm uçurumuna itiyor. Faşist şeflik rejiminin zulüm ve gadrine uğrayan, politik adalet ve hak-hukuk arayan ezilen toplumsal kesimlerin süren adalet arayışının yanına, zengin-fakir uçurumunu derinleştiren ekonomik eşitsizlik ve toplumsal adalet istekleri diziliyor.

Yoksulluk krizi işçi sınıfı ve ezilenler bakımından adaletsizliği daha da boyutlandırıp derinleştiriyor. Yoksulluk krizinin ağır toplumsal ve politik sonuçları her gün farklı biçimlerde dışa vuruyor. Faşist saray rejimi yoksulluk kriziyle boğuşan ve her tür adaletsizliğe, faşist baskı ve zulme, politik özgürlük yoksunluğuna, yaşam tarzı dayatmalarına karşı ırkçı ve faşist politikalar devreye sokuyor. Mülteci ve göçmen düşmanlığı tam da böyle bir hedef şaşırtma politikasıdır. Suriyeli göçmen ve mülteciler faşist devletin kontrgerilla aparatı olan yeni faşist hareket çetelerinin ırkçı linç saldırılarına, gadrine uğruyor.

Suruç'un 9. yılında herkes için adalet mücadelesini görev olarak omuzlayan antifaşist gençlik örgütleri ve sosyalistler tüm adaletsizlikleri politik ajitasyon ve eylem konusu yapma perspektifiyle yürümelidir. Sömürgeci kayyum politikasına karşı Colemêrg halkı için adalet eyleminin yanına Suriyeli göçmenler ve mültecilere adalet-eşit haklar eylemini koymayı başarmalıdır. Tüm adalet konularını birleşik adalet mücadelesinin birer halkası haline getirip, ezilenlerin birleşik politik direnişini hazırlayan ve örgütleyen bir pratiği geliştirebilmelidir.

9. yılında Suruç için adalet mücadelesinin güçlü ve birleşik bir adalet mücadelesi tablosu yaratmak için tüm güç, deneyim ve birikimimiz seferber edilmelidir. Türkiye ve Bakurê Kürdistan'ın dört bir yanında "Suruç için adalet herkes için adalet" şiarı yankılanmalıdır. Kent meydanları, mahalleler, sokaklar fiili meşru mücadelenin devrimci ajitasyon ve eylem biçimleriyle kuşatılmalıdır. Ölümsüz düş yolcularının mezar anmalarından Amara buluşmasına, duvar yazılamalarından Halitağa oturmasına tüm eylem ve etkinliklerimiz dönemin gelişen kitle eğilimlerini ve ruhunu yakalamalıdır.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 12 Temmuz tarihli 175. sayı başyazısı.