16 Kasım 2024 Cumartesi

Suruç katliamı davası: Abdullah Ömer Arslan neden tutuklanmıyor?

IŞİD çetelerinin gerçekleştirdiği bombalı saldırı sonucu 33 düş yolcusunun yaşamını yitirdiği Suruç katliamı davasının 13. duruşması görülüyor. Suruç aileleri, katliam sırasında fotoğraf çekerken yakalanan ve polislere teslim edilen Abdullah Ömer Arslan'ın tutuklanmasını istedi. Duruşma birkez daha ertelendi. 

33 düş yolcusunun hayatını kaybettiği Suruç katliamı davasının 13. duruşması görüldü. Urfa'nın Hilvan T Tipi Hapishanesi Kampüsü'nde bulunan duruşma salonunda yapılan duruşmayı, HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü, SGDF Eş Genel Başkanı Deniz Bahçeci, Suruç Aileleri İnisiyatifi ve çok sayıda kişi izledi. Duruşma, 20 Mayıs'a ertelendi. 

Kimlik tespitinin ardından katliamda yaşamını yitiren Nazegül Boyraz'ın eşi Bayram Poyraz, konuştu. Boyraz, "Katillerin mahkeme huzuruna getirilmesini, katliam yerinden polis tarafından alınıp bırakılan Abdullah Ömer Arslan'ın tutuklanmasını istiyoruz" dedi.

'ABDULLAH ÖMER ARSLAN'IN ELİNDE IŞİD BAYRAĞINI GÖZLERİMİZLE GÖRDÜK'
Oğlu Emrullah'ı kaybeden M. Şerif Akhamur da Abdullah Ömer Arslan'ın tutuklanmasını istedi. Murat Yurtgül'ün annesi Şemsi ve babası Nimet Yurtgül, adalet istediklerini ve davanın peşini bırakmayacaklarını vurguladı ve ekledi: "Fotoğraf çekerken yakalanan Abdullah Ömer Arslan'ın elinde IŞİD bayrağını gözlerimizle gördük."

Suruç şehidi Polen Ünlü'nün babası Şemsettin Ünlü, kızı Polen'i kaybettiği katliamın ardından adalet mücadelesi yürüten oğlu Doğukan'ın hukuksuzca tutuklandığını söyledi. Eşi Şennur Ünlü'nün de, kızını yitirdikten sonra verdiği adalet mücadelesi sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiğini hatırlatan Şemsettin Ünlü, "Buna rağmen adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz" diye vurguladı.

'ARSLAN'IN AYRICALIĞI NEDİR, NEDEN TUTUKLAMIYORSUNUZ?'
Süleyman Özkan'ın babası Mehmet Özkan, mahkemeye şu sözlerle tepki gösterdi: "Katliam yerinde IŞİD bayrağıyla yakalanan Abdullah Ömer Arslan'ın ayrıcalığı nedir, neden bırakılmış, neden tutuklamıyorsunuz?"

13 duruşmadır sanık sandalyesinin boş olduğunu ve taleplerin reddedildiğinin altını çizen Suruç şehidi Hatice Ezgi'nin babası Ali Sadet, Abdullah Ömer Arslan'ın serbest bırakılmasının ardından adil yargılamanın olmayacağı endişesini taşıdıklarını kaydetti. Sadet, "Mahkemeniz üzerinde bir baskı olduğu endişesi içerisindeyiz" dedi.

'ARSLAN'IN SERBEST BIRAKILMASININ AÇIKLANABİLİR YANI YOK'
Suruç yaralısı Ali Deniz Esen ise "33 gencin katledildiği yüzlerce insanın yaralandığı katliam davasında huzurda sanık yok, mahkeme önünde tanık olarak dinlenip çelişkili ifadeler veren, kurye olduğu açık olan Abdullah Ömer Arslan'ın serbest bırakılmasının açıklanabilir yanı yoktur" diye belirtti.

Oğlu Çağdaş'ı kaybeden kendisi de katliamda yaralanan Feti Aydın, katliam gününe ilişkin görüntülerden 5 saatlik bölümün kayıp olduğunu hatırlattı. "Delillerin karartıldığının göstergesidir" diyen Aydın, mahkemenin buna kesinlikle izin vermemesi gerektiğini söyledi.

Suruç katliamında yaralanan Erkan Keskin, "Firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı'nın yakalanması başka katliamları da önleyecektir ve bu kişilerle bağlantıları olanların da soruşturulması gerekir" dedi.

'KATLİAMIN AYDINLATILMASI İÇİN TEK SORU SORMADINIZ'
Suruç yaralısı Çağla Seven ise 13 duruşma boyunca yaşananları hatırlattı. Mahkemenin katliamın aydınlatılması için çaba sarfetmediğini dile getiren Seven, şunları söyledi: "Bu güne kadar katliamın aydınlatılması için tek soru sormadınız, katliamın aydınlatılması için hiçbir şey yapmadınız."

Suruç yaralısı Seyfettin Kabay da sonuna kadar davanın peşinde olacaklarını kaydetti.

AV. ÖZBİNGÖL: YARGILAMANIN CİDDİYE ALINMADIĞINI GÖSTERMEKTEDİR
Ardından söz alan Avukat Sevda Çelik Özbingöl, "Sürekli hakim değişikliği, bu yargılamanın ciddiye alınmadığını göstermektedir" dedi. Abdullah Ömer Aslan hakkında herhangi bir tedbir kararı olup olmadığını soran Özbingöl, "Suç duyurusunda bulunuldu, yakalama kararı var mı? Bu durumu yetersiz görüyorum. Soruşturma etkin yapılmadı. Ama etkin bir kovuşturma yapılabilir. Abdullah Ömer Aslan hakkında ek bir iddianamenin hazırlanıp bu dosya ile birleştirilmesi gerekiyor. DAİŞ ile bağlantısı olduğu ortaya çıkmıştır telefon kayıtlarında. Bu kişilerin adreslerinin tespit edilip, kaçmamaları için önlemlerin alınması gerekiyor. Abdullah Ömer Aslan'ın Aile Ceza Mahkemesi'nde boşanma davası açtığını öğrendik. Bu durum adamın kaçma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. Suriye'ye yapılan müdahaleler ile çok sayıda DAİŞ üyeleri yakalandı. Aranan kişilerin bunlar içinde olup olmadığını öğrenmek istiyoruz. Dışişleri Bakanlığı tarafından bu kişilerin tespit edilip, zamana yayılmadan buraya getirilmesi gerekiyor" diye konuştu.

AV. UÇAR: DAVUTOĞLU'NUN DİNLENMESİ KİME NE KAYBETTİRECEK?
Avukat Sezin Uçar ise katliamın hukuksuzluklarla dolu bir celsesini daha geride bırakacaklarını, çok fazla talepte bulunduklarını, fail, kurum, tanıklar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, ancak kabul edilmediğini söyledi. Sınırlı bir iddianameyle davanın devam ettiğini kaydeden Uçar, şu ifadeleri kullandı: "Suruç katliamı bu ülkenin yaşanmış en büyük katliamlarından. DAİŞ bu ülkede birçok katliam yaptı. Bu katliamların hepsi ayrı ayrı ele alınıyor. Olması gereken bu dosyaların bir bütün olarak ele alınmasıdır. Abdullah Ömer Aslan'ın fail olduğunu defalarca kez söyledik. Yine tanık olarak dinlenmesi hep reddedildi. Bu kişinin çelişkili ifadeler verdiğini hep söyledik. Sonuç itibari ile suç duyurusunda bulunuldu ama yine de bir ilerleme yok. Davutoğlu'nun açıklamalarını herkes biliyor. 7 Haziran ile 1 Kasım sürecine yönelik resmen itiraflarda bulundu. Ama bunu gören yargı hiçbir adım atmadı. Davutoğlu'nun dinlenmesi kime ne kaybettirecek. Yine bu katliamda ihmali bulunan herkes hakkında suç duyurusunda bulunduk. Yine DAİŞ'e üye olan kişiler bu devletin üst kademelerindeki kişiler ile görüşmeler gerçekleştirmiş bu durum neden görülmüyor? Yine MİT'in mahkeme ile elde ettiği bilgileri paylaşmama durumu var, mahkeme heyeti olarak neden talep etmiyorsunuz?”

'TEM ŞUBE AMİRİ NEDEN DİNLENMİYOR?'
Dönemin TEM Şube Amiri Ahmet Oğuz Davarcı'nın dinlenmesini talebini hatırlatan Uçar, “Çünkü kendisi sosyalist gençlere yönelik canlı bomba saldırısının gerçekleşebileceğinin istihbaratını aldıklarını söyledi. Bu adam neden dinlenilmiyor? Kamera görüntülerine yönelik büyük bir sorumsuzluk var. Görüntüler ortaya çıkarılmıyor ve kayıp" dedi.

'DAVUTOĞLU NEDEN DİNLENMESİN?'
Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, yaptığı savunmada, katliamın toplumun vicdanını yaraladığını, 80 milyon Türk vatandaşının bu dosyaya müdahil edilmesi gerektiğini dile getirdi. "Biz bu barbarlara Türkiye'de siyasetçiler tarafında göz yumulduğunu gördük" diyen Öncel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdiye kadar etkin bir soruşturma yapılmamış olabilir ama hala geç değil. Biz dosyanın tek tutuklusu Yakup Şahin'in mahkemeye getirilmesini istiyoruz. Getirilmiyorsa bize gerekçesini söylesinler. Bugün MİT uluslararası operasyonlar yapıyor. Yani bu devletin gücü var. Bu devletin gücü Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı'yı getirmeye yetmiyor mu? Yine Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları var. Diyarbakır, Ankara Suruç katliamları yaşandığında Davutoğlu bu ülkenin başbakanıydı, neden dinlenmesin? Mahkeme heyeti olarak bu ailelerin çocuklarını geri getiremezsiniz ama adaleti sağlayabilirsiniz. Bu devlet Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali'yi getirip yüz yüze bu davayı sürdürebilir. Yine Yakup Şahin'i bu mahkemeye getirin" talebinde bulundu.

TALEPLER REDDEDİLDİ
Mahkeme, savunmalar ardından karar için duruşmaya ara verdi. Verilen bir saat aranın ardından mahkeme heyeti, avukatların sanık Yakup Şahin'in duruşma salonunda hazır edilmesi, İmam Abdullah Ömer Aslan'ın tutuklanması taleplerini reddederek, patlamanın yaşandığı günün tüm görüntülerinin analiz edilip, canlı bomba Abdurrahman Alagöz ile İmam Abdullah Ömer Aslan'ın bağlantısının olup olmadığının tespit edilmesine karar verdi. Duruşma, 20 Mayıs'a ertelendi.