25 Kasım 2024 Pazartesi

Suruç gazileri yaralarının iyileşmesi için adalet istiyor

Doktor Çağla Seven, Suruç katliamının üzerinden geçen 3 yılı "Adaletin sağlanmaması için kırk takla atılan ülkede yaralarımız taptaze duruyor, üstelik her gün yeniden kanatılıyor" diye tarif ederken Koray Türkay ise "Suruç katliamından bugüne kadar ortaya çıkan korkunç tablo Türkiye?nin karanlık siyasi tablosudur" sözleri ile özetliyor.
Suruç'ta katledilen 33 düş yolcusu ile birlikte yaralanan Suruç gazileri, aradan geçen 3 yılda hem fiziksel hem de yüreklerinde olan yaralarını sarmaya devam ediyor.
 
Katliamın failleri yargılanmadan yaralarının iyileşemeyeceğini ifade eden Suruç gazisi Çağla Seven ve Koray Türkay aradan geçen 3 yılı ve Suruç davasını ETHA'ya değerlendirdi.
 
ACILARIMIZ HER GÜN KANATILIYOR
 
Vücuduna 100'den fazla bilye isabet eden ve hala tedavisi devam eden doktor Çağla Seven aradan geçen zamanı "Adaletin sağlanmaması için kırk takla atılan ülkede yaralarımız taptaze duruyor, üstelik her gün yeniden kanatılıyor" diyerek tarif ediyor.
 
Seven, "Suruç yaralılarını, ailelerini, hatta Suruç avukatlarını tutuklayan yargı, 5 duruşmadır sanıkları 'güvenlik' gerekçesiyle getirmeyerek davayı bir noktaya kilitliyor. Oysa ki ciğeri yanmış analarımız, yakınlarımız, hala tedavisi süren yaralıları ve tanıkları bin bir zorlukla her duruşmada sorumlularının yargılanması için hazır bulunuyor" diyerek mahkemenin işkenceye dönüştüğünü anlatıyor.
 
SURUÇ ORGANİZE BİR KATLİAMDI
 
Seven her duruşmada ailelerin yaşadıklarını şu sözlerle tarif ediyor: "Evlatlarının üzerini, otobüslerini defalarca arayan ama istihbarat olduğu halde bombacıyı emniyetin önünden  geçmesine rağmen aramayan kolluk tarafından her defasında aranıyorlar. Sözlü tacize maruz kaldıkları her duruşma sonrası elleri boş, ümitleri bir nebze daha kara oluyor. Üstelik meramlarını kamuoyuna anlatabilmek için yapacakları basın açıklamasına dahi saldırıldırılıyor." 
 
Üç yılda ülkede çok şeyin değiştiğini ve Suruç'un bu değişimin miladı olduğunu belirten Seven, Suruç'u "legal-illegal olarak organize edilmiş bir katliam" olarak değerlendiriyor.
 
HER ŞEYE RAĞMEN BARIŞ VE KARDEŞLİK UMUDU VAR
 
"Katliamın yıl dönümüne girerken o süreçte iktidar olanlar 24 Haziran da bir kez daha onaylandı. Aradan geçen bunca zamanda kötülük, zalimlik sıradanlaşıp para eder, saygı duyulur oldu. Gücün tüm değerlerin üzerinde olduğu böyle bir ülkede mazlumların kanının daha uzun sürede yerde kalacağı aşikar maalesef" diyen Seven, mahkemelerden adalet beklemiyor.
 
Ancak hemen peşi sıra ekliyor: "Barış ve kardeşliğin, evrensel değerlerin çimento olduğu bir toplum yaratma yetisine sahip olduğumuzu ve bunun birbirimize borcumuz olduğunu ve böyle bir Türkiye de ancak katliamların tekrarlanmayıp  hesabının sorulabileceğini düşünüyorum."
 
3 YIL KARANLIK SİYASİ TABLONUN ÖZETİDİR
 
Suruç katliamında vücuduna çok sayıda bilye isabet eden ve çeşitli yerleri yanan ve Koray Türkay'ın tedavisi 1.5 yılı aşkın bir zaman sürdü. Türkay, Amara Kültür Merkezi'nde yaşananları "Suruç katliamından bugüne kadar ortaya çıkan korkunç tablo Türkiye’nin karanlık siyasi tablosudur" diye ifade ediyor.
 
Türkay, 3 yıldır devam eden adalet mücadelesini şu sözlerle özetliyor: "Bu karanlık talihi değiştirmek için sadece Suruç katliamının hesabının sorulması değil katliamla ile birlikte açılan Türkiye'nin karanlık siyasi tarihinin kapanması içinde mücadele veriyoruz. Suruç  katliamının hesabının sorulması Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesidir. Suruç aileleri ve yaralıları olarak tüm duyarlı muhalefet ve demokratik kurumlar ile birlikte bu mücadeleyi yürütmeye çalıştık. Sadece Suruç değil Amed, Ankara, İstanbul katliamları başta olmak üzere AKP/IŞİD eliyle yapılan katliamların aydınlatılması için adalet istiyoruz."
 
SURUÇ ANMALARI MÜCADELE KARARLIĞIDIR
 
Suruç katliamın 3. yıl dönümünün sadece katliam anması olmadığını ifade eden Türkay, "Türkiye tarihinin en keskin kırılma noktasının hatırlanmasıdır" diyor.
 
Türkay, "Mücadeleye kararlılıkla devam edilmesi gerekliliğini ortaya koyması bakımında tüm muhalefet ve demokratik kesimler tarafından hatırlanılması ve hatırlatılması sorumluluğu vardır. 20 Temmuz’daki anmaya demokratik ve aydınlık bir gelecek düşleyen tüm insanların ve halkların katılacağını umuyorum" dediği anma etkinlikleri için kamuoyuna katılım çağrısı yapıyor.