GÜNCEL
Süleyman Yeter 20 yıl önce bugün katledildi: Daima bizimlesin, daima seninleyiz...
Limter-İş Sendikası eğitim uzmanıyken 7 Mart 1999 tarihinde, siyasi polis tarafından işkenceyle katledilen Süleyman Yeter, ölümsüzlüğünün yirminci yılında unutulmadı. Yeter'in mezarı başında yapılan anma töreninde, ?Süleyman yoldaş, o günden bugüne yanı başımızdan hiç eksik olmadı, en zor günlerimizde onu hatırladık. En zor günlerimizde yol göstericimiz oldu. Manevi gücümüz oldu? denildi.
Süleyman Yeter katledilişinin 20'nci yılı dolayısıyla mezarı başında anıldı. DİSK'e bağlı Limter-İş ve Dev Yapı-İş sendikalarının üye ve yöneticilerinin katıldığı anmada, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu, Sosyalist Kadın Meclisleri üyeleri, Süleyman Yeter'in ailesi ve sevenleri yer aldı.
7 Mart 1999'da işkenceciler tarafından katledilen Süleyman Yeter'in Alibeyköy'de bulunan mezarı başında anma gerçekleştirildi. Saygı duruşunun yapıldığı anmada, “Daima bizimlesin, daima seninleyiz” yazılı pankart açıldı.
Burada konuşan Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kanber Saygılı, “Süleyman Yeter'i yirminci kez anıyoruz. Bundan 20 yıl önce terörle mücadele şubesinde işkence sonucu katledildi. Aramızdan 20 yıl önce koparıp aldılar. Süleyman yoldaş, o günden bugüne yanı başımızdan hiç eksik olmadı, en zor günlerimizde onu hatırladık. En zor günlerimizde yol göstericimiz oldu. Manevi gücümüz oldu. Zorda kaldığımız zamanlarda onu hatırlayarak zor koşulları alt etmenin yol ve yöntemlerini bulduk. Süleyman yoldaş gerçek anlamda işçi sınıfı içinde sosyalist damarımızdı, işçi sınıfımızın sosyalist bir evladıydı. O yaşadığı ve mücadele ettiği süre içerisinde, grev çadırlarından asla vazgeçmemiştir, işçi havzalarından asla vazgeçmemiştir. Fabrika fabrika dolaşarak işçi sınıfının örgütlenmesi noktasında çok büyük bir çaba sarf etmiştir. Bizler Limter-İş Sendikası yöneticileri ve üyeleri olarak, tersanelerde çok zor koşullar olamasına rağmen, devletin ablukasına rağmen, patronların mafyatik örgütlenmelerine, kuşatmalarına rağmen mücadele ediyorsak, bir anlamıyla Süleyman yoldaşın bize bırakmış olduğu miras üzerinden yürüdüğümüzü de bilmenizi isteriz” diye belirtti.
Ölümsüzlerin ve Tutsakların Sesi Platformu adına yapılan konuşmada ise “Süleyman yoldaşın en büyük özelliği zor zamanların devrimcisi olmasıydı. Süleyman yoldaşı anlatanlar, onun mutevazılığı, sorunları çözme gücü ve yoldaş sevgisinden bahsediyorlar. Onun ailesiyle, işçi sınıfıyla ve emekçi halkımızla kurduğu ilişkiyi anlatıyorlar. Biz de bulunduğumuz her noktada onun devrimciliğini örnek alarak onun yürüdüğü yoldan yürümeye devam ediyoruz” denildi.
'SÜLEYMANLAŞMAK' FAŞİZME KARŞI MÜCADELEYİ İFADE EDER
Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkan Vekili Şahin Tümüklü, “İçinden geçtiğimiz süreç hepimize bir işaret fişeğini önümüze koymuş durumda. Süleymanlaşmak olarak tarif edilen ve bu ülkede ablukayı, tecridi, faşizme karşı mücadeleyi ifade eden bir kavramdır” dedi. “İçinden geçtiğimiz süreçte tüm ülkeyi ablukaya almayı amaçlayan faşist bir rejimle karşı karşıyayız. O dönemde de aynı şekilde teslim alınmaya çalışılan, esir edilmeye, yok edilmeye çalışılan Kürt halkıyla, tamamen haklarından vazgeçirilmeye çalışılan emekçilerin mücadelesinin kesiştiği bir zaman dilimiydi. Bugün de benzer zamanlardan geçiyoruz” diyen Tümüklü sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşçi sınıfı bir çok noktada direnmeye, krizin yarattığı sonuçlara karşı mücadele etmeye devam ediyor. Diğer yandan Leyla Güven ve arkadaşları, tecride karşı ve Kürt sorununun barışçıl çözümü için kendi bedenlerini açlık grevine yatırarak özgürlük mücadelesini bir nehir haline getirmeye devam ediyorlar. Kadınlar barikatları zorlamaya, gençler özgürlük mücadelesine akmaya devam ediyor. Süleymanlaşmak, ezilenler ile emekçilerin kuvvetlerini birleştirerek aynı nehre akmasıdır. Süleyman Yeter, faşizme, sömürgeciliğe ve zorbalığa karşı mücadelede bize bir fener olarak yol gösteriyor. Bu anlamıyla Süleyman Yeter'i anmak demek özgürlük mücadelesinin çağrısını yapmaktır.”
HAYATINI İŞÇİ SINIFININ KURTULUŞUNA ADADI
1962'de Erzincan'da dünyaya gelen Süleyman Yeter, lise öğrenimini tamamlamak üzere 1970'li yılların ortalarında İstanbul'a geldi. Daha sonra fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başladı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından birçok fabrikada çalışan Yeter, Petrol-İş Sendikası'nın çalışmalarına katıldı. 1980'li yılların sonlarında kurulan Devrimci Sendikal İşçi Muhalefeti'nin örgütleyicileri arasında yer aldı. Şubat 1997'de ilk kez gözaltına alındığında işkence gördü. DİSK'e bağlı Limter-İş'te eğitim uzmanı olarak görevini sürdürürken 5 Mart 1999'da gözaltına alındı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde 7 Mart'ta işkencede katledildi. Ölümüne sebep olan polislerden Ahmet Okuducu 2013 yılında yakalanarak 10 yıllık hapis cezasına çarptırıldı ancak asıl sorumlular iktidar tarafından korunmaya devam edildi.
7 Mart 1999'da işkenceciler tarafından katledilen Süleyman Yeter'in Alibeyköy'de bulunan mezarı başında anma gerçekleştirildi. Saygı duruşunun yapıldığı anmada, “Daima bizimlesin, daima seninleyiz” yazılı pankart açıldı.
Burada konuşan Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kanber Saygılı, “Süleyman Yeter'i yirminci kez anıyoruz. Bundan 20 yıl önce terörle mücadele şubesinde işkence sonucu katledildi. Aramızdan 20 yıl önce koparıp aldılar. Süleyman yoldaş, o günden bugüne yanı başımızdan hiç eksik olmadı, en zor günlerimizde onu hatırladık. En zor günlerimizde yol göstericimiz oldu. Manevi gücümüz oldu. Zorda kaldığımız zamanlarda onu hatırlayarak zor koşulları alt etmenin yol ve yöntemlerini bulduk. Süleyman yoldaş gerçek anlamda işçi sınıfı içinde sosyalist damarımızdı, işçi sınıfımızın sosyalist bir evladıydı. O yaşadığı ve mücadele ettiği süre içerisinde, grev çadırlarından asla vazgeçmemiştir, işçi havzalarından asla vazgeçmemiştir. Fabrika fabrika dolaşarak işçi sınıfının örgütlenmesi noktasında çok büyük bir çaba sarf etmiştir. Bizler Limter-İş Sendikası yöneticileri ve üyeleri olarak, tersanelerde çok zor koşullar olamasına rağmen, devletin ablukasına rağmen, patronların mafyatik örgütlenmelerine, kuşatmalarına rağmen mücadele ediyorsak, bir anlamıyla Süleyman yoldaşın bize bırakmış olduğu miras üzerinden yürüdüğümüzü de bilmenizi isteriz” diye belirtti.
Ölümsüzlerin ve Tutsakların Sesi Platformu adına yapılan konuşmada ise “Süleyman yoldaşın en büyük özelliği zor zamanların devrimcisi olmasıydı. Süleyman yoldaşı anlatanlar, onun mutevazılığı, sorunları çözme gücü ve yoldaş sevgisinden bahsediyorlar. Onun ailesiyle, işçi sınıfıyla ve emekçi halkımızla kurduğu ilişkiyi anlatıyorlar. Biz de bulunduğumuz her noktada onun devrimciliğini örnek alarak onun yürüdüğü yoldan yürümeye devam ediyoruz” denildi.
'SÜLEYMANLAŞMAK' FAŞİZME KARŞI MÜCADELEYİ İFADE EDER
Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkan Vekili Şahin Tümüklü, “İçinden geçtiğimiz süreç hepimize bir işaret fişeğini önümüze koymuş durumda. Süleymanlaşmak olarak tarif edilen ve bu ülkede ablukayı, tecridi, faşizme karşı mücadeleyi ifade eden bir kavramdır” dedi. “İçinden geçtiğimiz süreçte tüm ülkeyi ablukaya almayı amaçlayan faşist bir rejimle karşı karşıyayız. O dönemde de aynı şekilde teslim alınmaya çalışılan, esir edilmeye, yok edilmeye çalışılan Kürt halkıyla, tamamen haklarından vazgeçirilmeye çalışılan emekçilerin mücadelesinin kesiştiği bir zaman dilimiydi. Bugün de benzer zamanlardan geçiyoruz” diyen Tümüklü sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşçi sınıfı bir çok noktada direnmeye, krizin yarattığı sonuçlara karşı mücadele etmeye devam ediyor. Diğer yandan Leyla Güven ve arkadaşları, tecride karşı ve Kürt sorununun barışçıl çözümü için kendi bedenlerini açlık grevine yatırarak özgürlük mücadelesini bir nehir haline getirmeye devam ediyorlar. Kadınlar barikatları zorlamaya, gençler özgürlük mücadelesine akmaya devam ediyor. Süleymanlaşmak, ezilenler ile emekçilerin kuvvetlerini birleştirerek aynı nehre akmasıdır. Süleyman Yeter, faşizme, sömürgeciliğe ve zorbalığa karşı mücadelede bize bir fener olarak yol gösteriyor. Bu anlamıyla Süleyman Yeter'i anmak demek özgürlük mücadelesinin çağrısını yapmaktır.”
HAYATINI İŞÇİ SINIFININ KURTULUŞUNA ADADI
1962'de Erzincan'da dünyaya gelen Süleyman Yeter, lise öğrenimini tamamlamak üzere 1970'li yılların ortalarında İstanbul'a geldi. Daha sonra fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başladı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından birçok fabrikada çalışan Yeter, Petrol-İş Sendikası'nın çalışmalarına katıldı. 1980'li yılların sonlarında kurulan Devrimci Sendikal İşçi Muhalefeti'nin örgütleyicileri arasında yer aldı. Şubat 1997'de ilk kez gözaltına alındığında işkence gördü. DİSK'e bağlı Limter-İş'te eğitim uzmanı olarak görevini sürdürürken 5 Mart 1999'da gözaltına alındı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde 7 Mart'ta işkencede katledildi. Ölümüne sebep olan polislerden Ahmet Okuducu 2013 yılında yakalanarak 10 yıllık hapis cezasına çarptırıldı ancak asıl sorumlular iktidar tarafından korunmaya devam edildi.