Sri Lanka'da sosyalizm iddialı partiler politik hareketliliği yükseltmenin yol ve yöntemlerini arıyor
Geçtiğimiz yıl başkanlık sarayını basan, Rajapaksaların başkan olanının can korkusuyla ülkeden kaçmasına neden Aragalaya'nın (halk ayaklanması) ardından geçen sürede eski düzen koruyucu güçlerinin manevralarıyla yeniden istikrar kazanmaya çalışıyor. Sri Lanka'nın sosyalizm iddialı partileri ise politik hareketliliği yeniden yükseltmenin yol ve yöntemleri arayışını sürdürüyor
Sri Lanka parlamenter demokrasisinin iflasının tümüyle teşhir olması için 70 yıl gerekti. Burada vurgulanan nokta ezilen kitlelerin çıkarlarını savunmak için bir araç olarak seçim siyasetini reddetmek değildir. Aksine egemen sınıfın çıkarlarının galebe çaldığına işaret etmektir.
İşçi sınıfı, sömürge ve yarı-sömürge dönemleri boyunca hakları için savaştı. Sol önderlik tarafından ulusal burjuvazi SLFP yönetimi sırasında önemli zaferler kazanıldı. Sendikalaşma ve grev hakkı daha adil ücretler ve çalışma koşullarını sağlamaya hizmet etti. Ancak zaferler herkesi kucaklamıyordu; işçilerin vatandaşlıklarının reddedilerek sakat bırakıldığı plantasyonların karanlık dehlizlerindekiler gibi.
1956'dan beri yabancı işletmelerin ve askeri üslerin kamulaştırılmasına yönelik her adım, işçilerin haklarını kendilerine ve emperyal efendilerine bir engel olarak gören komprador seçkinleri kızdırıyordu.
Petrol ürünleri işletmesinin 1961'de kamulaştırılmasının ardından 1962'nin başlarında başarısız bir darbe ile karşılık verdiler. 1972'de çay plantasyonlarının kamulaştırılması kızgınlıklarını artırdı. İntikam için sıralarının gelmesini beklediler, ki 1977'de işçiler arasındaki örgütlülüğünü kaybetmiş olan eski solun yalpalaması ve antiemperyalistler arasındaki birliğin bozulması sayesinde bu sıra geldi.
UNP hükümeti seçimle kendisine verilen yetkiyi, ülkenin şimdi ABD emperyalizminin başını çektiği yeni sömürgeciliğe satışına değin her bir işçi sınıfı ve ulusal burjuva kazanımını tersine çevirmek için istismar etti. UNP ulusal sorunu savaşa dönüştürerek dikkatleri özelleştirme, liberalizasyon ve yırtıcı yabancı sermayeye açılma halk düşmanı ekonomi politikalarından kaçırdı. 30 yıl süren önlenebilir iç savaş nedeniyle oluşan ekonomik hasar ülkenin açık ekonomi altında geliştirilen borcunu arşa vardırdı.
2009'da iç savaşın askeri bir biçimde sona ermesi sosyal uyum ya da ekonomik iyileşmeye meyil etmedi. Rajapaksa ailesi iktidara hakimiyetlerini artırdı, "savaş zaferi"ni arkalayarak ve yolsuzluğun görülmemiş düzeylere erişmesine izin vererek kendini zenginleştirdi. 1994'te UNP hükümetinin yenilmesinin ardından demokrasiye benzer bir şeyin restore edilmesinde sağlanan sınırlı bir başarıyı dahi alay edercesine geri saran Rajapaksalar 2015'te halk tarafından defedildi, ta ki UNP öncülüğündeki ittifakın kaotik yönetimi nedeniyle 2019'da iktidara geri dönene kadar.
Koşulların ve bunların kötü mali yönetiminin bir bileşkesi, yakıt dahil temel ihtiyaçlarda kıtlığa neden olan mali ve ekonomik bir kaosa yol açtı. Ölümcül taktik hatalar ve Micreants'ın yanlış yönlendirmeleri başkana ve hükümetine karşı gelişen "apolitik" Aragalaya ayaklanmasının başarısız olmasına neden oldu.
Rajapaksaların manipülasyonu, şeytani Ranil Wickremesinghe'nin başkanlığını mümkün kıldı. Ranil, amcası JR Jayawardene tarafından başlatılan görevi sürdürüyor, ki bu görev de ekonomik iyileşme adına demokrasiye dair kalan en ufak kırıntıları dahi ortadan kaldırırken ülkenin egemenliğini ABD'ye ve onun mali kurumlarına teslim etmekten başka bir şey değil.
Ekonomideki istikrar iddiaları ve IMF tarafından desteklenen vadedilmiş iyileşme süregiden kıtlıklar, temel ihtiyaçlarda artan fiyatlar ve baş aşağı giden yaşam standartları ile yüzleşen halkın günlük yaşamlarında görünür değil. Güvenilir bir politik ve ekonomik programdan yoksun parlamentodaki muhalefet partileri parlamentodaki gücü ele geçirme ve başkanı değiştirmeyi takıntı haline getirirken yolsuzluk ve iktidarın suistimal edilmesi önceki kadar azgınca sürüyor. Bunların vizyonsuzluğu IMF kurtarma paketine onaylarında, ulusal ekonominin canlandırılmasını ihmal edişlerinde ve hükümet tarafından kışkırtılan Sinhal Budist şovenizmine yamanırken ulusal sorunu bir kenara atışlarında bariz olarak görünür.
Halkı burjuva demokrasisinin sahte bir demokrasi olduğu, ulusal kurtuluşa giden bir yol olmadığı, ülkeyi ve halkı sömürmede ve ezmede emperyalizme ve bölgesel hegemonlara destek olduğu konusunda uyarma zamanıdır. Emekçi kitleleri emperyalizm ve bölgesel hegemonyanın çifte yükünden kurtararak bu kitlelerin çıkarlarına seslenmek için alternatif bir demokratik sistem inşa etme görevi gerçek solun omuzlarındadır.
*Devrimci Parti ve Örgütlerin Enternasyonal Koordinasyonu (ICOR) üyesi Yeni Demokratik Marksist Leninist Parti'nin (NDMLP) teorik yayın organı Marksist Leninist Yeni Demokrasinin Mayıs 2023 tarihli 76. sayısında yer alan yazı ETHA Çeviri Grubu tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir.
(NDMLP) teorik yayın organı Marksist Leninist Yeni Demokrasi'nin Mayıs 2023 tarihli 76. sayısı Sri Lanka'daki güncel siyasi tartışmalara tarihsel arka plan bilgileriyle ışık tutuyor. Geçtiğimiz yıl başkanlık sarayını basan, Rajapaksaların başkan olanının can korkusuyla ülkeden kaçmasına neden Aragalaya'nın (halk ayaklanması) ardından geçen sürede eski düzen koruyucu güçlerinin manevralarıyla yeniden istikrar kazanmaya çalışıyor. Sri Lanka'nın sosyalizm iddialı partileri ise politik hareketliliği yeniden yükseltmenin yol ve yöntemleri arayışını sürdürüyor. NDMLP, Ukrayna-Rusya savaşı sonrasında ICOR içerisinde baskın olan emperyalizmin farklı bloklarını da sorumlu tutan görüşün aksine savaşın sorumluluğunun sadece NATO'ya ait olduğunu, Rusya'nın kendini savunmak zorunda bırakıldığını iddia ediyor ve sonuç olarak Rusya ve Çin'in emperyalist ülkeler olmadığını savunuyor.