24 Kasım 2024 Pazar

Soma Davası mütalaaya karşı savunmalarla devam ediyor

Soma Davası'nda savcılık mütalaasına karşı savunma yapan avukatlar, mütalaanın tespitlerinin yerinde olmasına rağmen değerlendirme kısmının hukuk skandalı olduğuna vurgu yaptı.
Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te meydana gelen ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciaya ilişkin 5'i tutuklu 51 sanığın yargılandığı davanın 22. duruşması görülmeye başlandı.
 
Duruşmaya; tutuklu sanıklar getirilirken tutuksuz sanıkların ise bir kısmı katıldı. Duruşmada taraf avukatları ile mağdur ailelerinin yanı sıra, HDP ve CHP milletvekilleri ve adayları ile demokratik kitle örgütü temsilcileri katıldı. 
 
Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada, savcılığın önceki duruşmada verdiği mütalaa tekrarlandı. Önceki duruşmada verilen mütalaada aralarında maden sahipleri Alp Gürkan, Can Gürkan ile genel müdür Ramazan Doğru ve yönetim kurulu üyeleri Akın Çelik, Hayri Kebapçılar, Mustafa Yiğit, İsmail Adalı hakkında, "Bilinçli taksirle öldürme" ve "Bilinçli taksirle yaralama" suçlamalarıyla 22 yıl 6'şar ay hapis cezası istemişti.
 
Savcılık ayrıca tutuksuz sanıklardan patron Alp Gürkan ile Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yiğit'in de tutuklanmasını istemişti. Yine mütalaada, 33 sanık hakkında beraat kararı verilmesi talep edilirken, 11 sanık hakkında da "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçlamasıyla 15 yıl hapis cezayla cezalandırılmaları istenmişti.
 
TUTUKLU AVUKAT KOZAĞAÇLI DİLEKÇE GÖNDERDİ
 
Duruşmada, ilk olarak tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı'nın cezaevinden göndermiş olduğu savunma dilekçesi okundu. Kozağaçlı, dilekçesinde savcılığın mütalaasında işveren ve işveren vekillerinin tüm kusurlarını sıralayıp ardından, "Olası kastla birden fazla kişinin ölümüne sebep olunduğunu" görmediğini ve cezalandırmanın, "Bilinçli taksirle" yapılmasını istenmesinin cezasızlık uygulanmasıyla eş değer olduğunu ifade etti. 
 
Dilekçede Kozağaçlı, "Savcı kast ve taksirin ayrılması için kullanılacak ölçütün 'neticeyi isteme(me)k; razı olmak, olursa olsun inşallah olmayacak demek, olmaz canım bir şey diye düşünmek, Allah'ım lütfen olmasın diye dua etmek' türünden sübjektif bir ayrıma dayanarak halledebileceğini sanmaktadır. Cevap arka arkaya üç tane şişirme genellemeyle geliyor; 'hayatın olağan akışına aykırı, kimse bedelini görebileceği kusurlu davranışta sebat etmez, sonuçları hafifletmek için cansiperane uğraşmış bu basit nedamet olamaz. Başka? Yok. İçsel bir davranış olan ihmalle mi, yoksa bir hedefi, iradesi, bilinci olan, dışsal bir davranış kabul edilen ihmali eylemle mi gerçekleştiğini inceleriz. İşveren galeriyi yapmayı unutsaydı yahut dikkat ve özen göstermeyerek kusurlu kazsaydı, taksir konuşurduk. Eğer savcılık galerinin iradi bir biçimde, para harcamamak için kazılmadığına kanaat getirdiyse taksirden söz edemez. TCK'nin 83. maddesini iş cinayetlerinde görmezden gelmek, hiç böyle bir madde yokmuş gibi davranmak şeklindeki kusurlu davranışınızda daha ne kadar sebat etmeyi düşünüyorsunuz? Malum kusurlu davranışta sebat mümkün değildir" ifadelerine yer verdi.
 
‘SAVCILIK DEĞERLENDIRMESİ HUKUK SKANDALIDIR'
 
Ardından söz alan avukat Can Atalay da savcılık mütalaasında bahsedildiği gibi "Bilinçli taksir" olamayacağını, aksine "Olası kastla" cezalandırmanın yapılması gerektiğini belirtti. Mütalaadaki eksik ve çelişkili hususlara dikkat çeken avukat Nergiz Tuba Aslan da  mütalaanın subjektif bir değerlendirme olduğunu söyledi. Aslan, "Biz hala katliam olduğunu düşünüyoruz. Bunu hamaset olarak söylemediğimizi de kanıtladık. Tarihsel bir karar vereceğinizin eminim ki farkındasınızdır. Özellikle; tayinle gelmiş olmanız nedeniyle de zorlukla karşı karşıyasınız. Ancak şunu bilin ki; bu mütalaanın bir bütünlüğü yok" dedi.
 
Olgusal anlatımlarla ilgili kaygı taşıdıklarını ve mütalaada doğru tespitlerin olduğunu vurgulayan Aslan, mütalaaya dair, "Bu tespitlere rağmen bu değerlendirme bir hukuk skandalıdır. Kanundan ve sözleşmeden kaynaklanan garantörlük yükümlülüklerini ihmal etmişlerdir. TCK'nın 83.maddesi uygulanmalı ve ailelerin adalet beklentisi karşılanmalıdır" ifadelerini kullandı.
 
Avukat savunmalarının ardından savcılık makamı, mütalaasını tekrarladığını belirterek, mütalaaya göre cezaların verilmesini istedi. Mahkeme, duruşmaya bir saat ara verdi.
 
Aranın ardından duruşma, sanıkların mütalaaya karşı savunmaları ile devam edecek.
 
‘KARAR HAFTAYA AÇIKLANABİLİR'
 
Verilen arada adliye önünde açıklama yapıldı. Avukat Can Atalay, davada karar aşamasına gelindiğini belirterek, kararın önümüzdeki hafta verilebileceğini söyledi. Önümüzdeki hafta demokratik kamuoyunun Akhisar'da olması gerektiğini vurgulayan Atalay, Soma Davası'nın kaderinin bir avuç avukat ile ailelerin sırtına yüklenemeyeceğini belirtti.
 
KAMUOYUNU DAVAYA SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI
 
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de karardan önceki son duruşma olduğunu belirterek, facia yaşandığında, "Soma'yı unutma unutturma, unutursak kalbimiz kurusun" diyenlere şöyle seslendi:  "Siz neredesiniz? İlk duruşma günü 15 bin kişi kapıdaydınız. Her aileden birer kişi içeriye alındı. Türkiye'deki siyasi partiler üst düzeyde buradaydı. Sendikalar, dernekler buradaydı. Türkiye'nin en meşhur gazetecileri, köşe yazarları buradaydı. Ve rüzgar adaletten yana esiyordu. Rüzgar ailelerden yana esiyordu. Ama ilgi azaldı ve şimdi tam tersi bir hava var. Herkesin haberi olsun. Yarın ah vah demeyin. Gelecek hafta tweet atmayın niye böyle oldu diye. Siz burada olmazsanız Soma'ya verdiğiniz sözü tutmazsanız. Bu ilgisizlik devam ederse haberiniz olsun içeride rüzgar artık şirketten yana esiyor. Bir tarafta Saray'da bağlantısı olanlar, öbür tarafta halkın mücadelesi var. Gelirseniz bu mücadeleyi biz kazanacağız."
 
Özel, 24 Haziran'da yapılacak seçimlere de dikkat çekerek, "Her gün madenlere inen insanların, Türkiye işçi sınıfının kaderi senin elinde. 24 Haziran'da sandığa gidip, işçiden, emekçiden, madenciden yana oy kullanırsanız bu ülkenin kaderi değişir" diye konuştu.
 
‘YENİ FACİALARA DAVETİYE ÇIKARILIYOR'
 
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel de madencilik alanında yanlışların yapılmaya devam ettiğini dile getirerek, Soma'daki kömür sahalarının madencilik ilkelerine aykırı bir şekilde bölünerek, parçalanarak ihale edildiğine dikkat çekti. Soma'daki maden sahalarının hukuka uygun olmayan bir yöntemle ihale edilmesinin yeni facialar davetiye çıkaracağının altını çizen Yüksel, kamuoyuna uyarıda bulundu.
 
ÇEPNİ: SOMA'NIN HESABINI SORACAĞIZ
 
Davaya ilişkin Dokuz8HAber'e konuşan HDP İzmir Milletvekili Adayı Murat Çepni, "Soma davası işçilere dönük güvencesiz, ucuz ve kar hırsının yönettiği bir siyasetin sonucunda yerin yüzlerce metre altında katledildiği bir dava" dedi. Soma katliamının tarihin en büyük iş cinayeti olduğunu kaydeden Çepni, "Bu dava 4 yıldır sürüyor. Ama 4 yıldır oyalama, süründürme, aslında adalet çığlığını susturma davası" dedi. Soma'nın aslında sermaye iktidarının daha fazla kar hırsının sonucu olduğunu vurgulayan Çepni, "Dolayısıyla onlar işçilerin emeklerini, hayatlarını sömürerek kendilerini semiriyorlar. Daha fazla kar elde etmek için işçileri katlediyorlar. Dolayısıyla biz bunlara kaza değil cinayet diyoruz. AKP iktidarı da 16 yıllık iktidarı döneminde bu katliamlara sessiz kaldı, önünü açtı. Güvencesiz çalışmanın önünü açtı" diye belirtti.
 
Katliamlara maruz kalan emekçiler, işçi sınıfı bunun hesabını mutlaka soracağını ifade eden Çepni, "Biz kuşkusuz bu mahkeme salonunlarında değil bu sınıfının iktidarına karşı bu burjuva iktidara karşı mücadeleyi çok daha büyüteceğiz. Mutlaka ve mutlaka hesabını soracağız" diye konuştu.