11 Mayıs 2024 Cumartesi

Seçim ve tarihsel günler

İki tarihsel yıldönümünün bize yüklediği seçim zamanı antifaşist görevlerini başarıyla gerçekleştirmek gerekir ki, Paramaz'ların idamıyla başlayan soykırım sürecinin ve 3 işçinin şehit edildiği Haziran büyük işçi direnişinin dersleriyle donanarak antifaşist direniş büyüsün, Erdoğan faşizmi yenilgiye götürülsün!
15 Haziran 1915, Sosyal-Demokrat (o zaman sosyalizmi amaçlayan partilerin aldıkları ad) Hınçak Partisi liderleri Paramaz ve yoldaşlarının, 20 Ermeni devrimcinin idam edildikleri tarih.
 
15-16 Haziran 1970 işçi sınıfı hareketinin, Demirel Hükümeti'nin sendikal örgütlenme özgürlüğünü gaspına karşı bölgesel genel direnişi yükselttiği iki gün.
 
Paramaz ve yoldaşlarının idamı, 1908 burjuva tepeden devrimiyle iktidarı alan ve seçimleri de kitlesel destek aracı yapan İttihat Terakki Partisi'nin (İT), Ermeni Soykırımını başlatma saldırısıydı.
 
1908 Meşrutiyeti getirmiş, ilerici güçlerde de parlamenter ve yarı-padişahlık koşullarında, demokrasinin geliştirileceği beklentisi yaratmıştı.
 
Enver-Talat paşaların gerçekleştirdiği idamlar bu beklentiyi de yerle bir edecek olan sürecin başlangıcıydı. İdamlar hazırlanırken, seçilmiş vekiller de içinde olmak üzere Ermeni aydınları toplanıp sürgüne gönderilmeye başlanmıştı. İdamların sonrası Ermeni tehcir ve tenkili, soykırımı yaşatıldı. İT paşalarının sabırsızlıkla girdikleri emperyalist savaş şiddetlenerek büyüdü.
 
Şimdi ise bastırılamayan '29. Kürt isyanı'na karşı, diktatör Erdoğan idam cezasını yeniden getireceğini seçim meydanlarında höykürüyor, taraftarlarına "idam idam" sloganı attırıyor. Yardımcısı Bahçeli de öteden beri seçim meydanlarında ip sallayarak başlattığı idam histerisini sürdürüyor.
 
Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğü 24 Haziran'da kazanırsa, idam cezasını yeniden yasallaştıracak. İçte-dışta Kürde savaşa ve devrimcilere vahşi katliamlara yanı sıra darağacını da ekleyecek.
 
İttihat Terakki diktatörlüğünün yaptığına benzer biçimde Kürde soykırımcı saldırıları yükseltmeye ve dışta da Efrîn, Cerablus ve Kandil'de savaşını yoğunlaştırcak.
 
Demirel Hükümeti'nin 15-16 Haziran'a neden olan saldırısı, DİSK'i yetkisiz ve işlevsiz bırakacak, sendikalaşma ve grev hareketini bastıracak olan yasa değişiklikleriydi. Muhalefetteki CHP vekilleri de bu saldırıyı desteklemişlerdi. Yasa değişiklileri, sendika ve federasyonların, işkolu ve ülke çapında işçi toplamının 1/3'ünü barındırmıyorsa faaliyet gösteremeyecekleri ve aynı işyerinde 3 yıl çalışmamış işçinin sendika kuramayacağına ilişkindi.
 
Diktatör Erdoğan da defalarca benzer değişiklikleri parlamento komisyonuna getirdi, işyeri ve işkolu barajını yüzde 50'ye yükseltmeye çalıştı. Ama oy kaybına ve işçi hareketinde eyleme yol açacağını sezince ertelemek zorunda ve çok azını yasallaştırmakla şimdilik sınırlı kaldı.
 
Fakat, TÜSİAD'a "OHAL en çok size yarıyor" diyerek, OHAL'le grev yasaklamayı süreklileştirerek yapmak istediği işçi düşmanı yasaları şimdilik fiilen uygulamaya çalışıyor. 24 Haziran seçimlerini kazanırsa, işkolu ve işyeri barajını yükselterek, şu andaki sınırlı ekonomik grev hakkını bile ortadan kaldırarak, işçi hareketinin gelişmesinin nefes borularını tıkıyacağına şüphe yok. Hatta DİSK ve KESK'i de kapatmaya çalışacaktır.
 
Demirel, 15-16 Haziran'a karşı tankları ve polisi saldırıya geçirmiş, 3 işçi yoldaşı katletmişti. Erdoğan da Gezi isyanında 8 yoldaşı katletmiş, polis-jandarmayı saldırıya geçirmiş, isyan sürerse askeri saldıraya geçireceğini Arınç'ın ağzından söyletmişti.
 
24 Haziran seçimi kritik son kavşak. Erdoğan, kazanırsa, bunu kitle desteğini tazeleyerek, tetikçilerini ve devlet bürokrasisini kendisine sıkıca tabi kılarak saldırılar için harekete geçirmede, coşturmada kullanacak. Erdoğan faşizmini kalıcı kılmanın, bütün demokratik kitle örgütlerini, sosyalist ve demokratik partileri kapatmaya varacak biçimde inşasının manivelası yapmaya çalışacak.
 
24 Haziran, Erdoğan'a seçim yenilgisi tattırılırsa, antifaşist güçler açısından da dönemeç noktası yapılabilir. Erdoğan seçim kaybederek faşizmini inşada kırılan manivelasını kullanamayacak. İktidarı burjuva muhaliflerine/millet ittifakına vermemek için düzenleyeceği saldırılarda, azalan kitle desteğini seferber etmede zorlanacak. Kan dökme saldırganlığında pervasızlığına çelme olacak.
 
Dahası Erdoğan faşizmine karşı direniş güçlerinin, moral ve kitle desteği artırma imkanı bularak Erdoğan faşizmini yenmeleri için mücadele olanaklarını büyütecektir.
 
Bu nedenle 24 Haziran'da Erdoğan faşizminin seçim kaybettirmek, seçimde kitle çalışmasını büyütmek ve Erdoğan'ın hilelerini engellemek, HDP etrafındaki Halk(lar) Demokrasisi Bloku için hayati önemdeki güncel görevdir. Bu ittifaka katılmayan devrimci demokratik güçler de fiili ve objektif pasifliği bir yana bırakmalı, bu hayati görev için çalışmalıdır.
 
Böylece Erdoğan faşizmine seçim yenilgisi tattırarak, faşizm inşasındaki manivelayı kırıp, 24 Haziran'dan başlayarak antifaşist kitlesel direnişi yükseltmenin moral verici, direnişi besleyici adımları atılmalı. Erdoğan faşizmini yenmede direnişe yeni bir halka eklenmelidir.
 
Yazıya konu ettiğimiz iki tarihsel yıldönümünün bize yüklediği seçim zamanı antifaşist görevlerini başarıyla gerçekleştirmek gerekir ki, Paramaz'ların idamıyla başlayan soykırım sürecinin ve 3 işçinin şehit edildiği Haziran büyük işçi direnişinin dersleriyle donanarak antifaşist direniş büyüsün, Erdoğan faşizmi yenilgiye götürülsün!