DÜNYA
'Sarı Canavar' kafese girmedi
Hükümetin tek derdi "Sarı Canavar"ı tekrar nasıl kafesine koyabileceği derdiydi. Devlet saldırıyor, tehdit ediyor, tutukluyor ama olmuyor. "Sarı Canavar" daha da öfkeleniyor.
İki ayı geride bırakan Sarı Yelekliler gişeleri, kavşakları bloke ediyor, kent merkezinde sokakları sarı renkle donatıyor, kitleselliğini konuşturuyor yer yer polislerin saldırılarına direnişleri ile cevap veriyor ve taleplerinde ısrar ediyor.
İki aydır hükümet verdiği demeçler ile Sarı Yelekliler hareketini itibarsızlaştırmak, halk desteğini kırmak için tüm gücüyle seferberlik halinde ve eylemcilere karşı aşırı şiddet yönetmelerine başvuruyor.
Yine iki aydır hükümet medyayı kullanarak yalan ve asılsız haberler yapıyor ve eylemcilere darbeciler, isyancılar, çeteler, homofobikler, Yahudi düşmanları, faşistler, aşırı solcular, kırıcılar, dökücüler gibi söylemlerle bölmeye, etki alanını daraltmaya çalışıyor.
Fakat Sarı Yelekliler, eylemlere başladıkları ilk hafta halktan aldığı yüzde 70 desteğini koruyor. Devletin ideolojik olarak saldırdığı ve halkın desteğini azaltmayı hedeflediği eylemler de devam ediyor. Oysa Macron'un uyguladığı saldırı politikaları ve yönetememe krizi ile hükümete destek puanları azalıyor. 10 Fransız'dan yedisi Macron'un politikalarını eleştiriyor ve desteklemiyor "Büyük Ulusal Danışma" olarak ortaya attığı "Grand Debat" sadece isim olarak büyük kaldı ve gerçek tartışmalar yapılamadı. Belediye başkanlarının katıldığı iki toplantıda konuşulan ve tartışılan konular ve ardından Macron'un verdiği cevaplar olayın sadece bir şov olduğunu gözler önüne serdi. Birkaç belediye başkanı dışında yapılan konuşmalar Sarı Yeleklilerin yani halkın beklentilerinden çok uzak söylemler oldu. Ve toplantının son bölümünde Macron adeta Hollywood yıldızlarına taş çıkaran tarzda rolünü oynadı ve patronların programını sonuna kadar uygulayacağını ifade etti. Katılımcıların ezici bir çoğunluğu bu şovu ayakta alkışladı.
İki aydır sokaklarda, kavşaklarda, yollarda taleplerini dile getiren Sarı Yeleklilerin katılmadığı bir tartışma büyük bir ulusal danışma olabilir mi? Macron'un toplantıda seçilmişlere "Hükümet vergi ve kamu harcamaları", "devletin yeniden organizasyonu ve kamu hizmetleri", "çevre ve yenilenebilir enerji", "demokrasi ve vatandaşlık" şeklinde 4 ana başlık altında yönelttiği sorulara verilen cevaplar ne kadar objektif olabilir ki ?...zaten yapılan konuşmalar yöneltilen sorular da bunu gösterdi.
Asıl sorunlardan olan, vergi sistemin adilleştirilmesi, terk edilmiş, iptal edilmiş kamu hizmetinin yeniden nasıl aktifleştirilebileceği, yaşam standartının nasıl yükseltileceği, konut sorunu, maaş artışı, alım gücü, eğitim, emeklilik, sağlık ve başka da taleplerin konuşulmadığı çözüm geliştirilmediği objektif bir tartışma yapılmadığı, halkın isyanı ve taleplerinin dile getirilmediği bu toplantılar asıl olarak sanal bir toplantıdan ileri gitmedi. Hükümetin asıl amacını gözler önüne serdi.
Hükümetin tek derdi "Sarı Canavar"ı tekrar nasıl kafesine koyabileceği derdiydi. Devlet saldırıyor, tehdit ediyor, tutukluyor ama olmuyor. "Sarı Canavar" daha da öfkeleniyor. Sarı Yelekliler sosyal medya üzerinde akıllı telefonlar, tekellerin hizmetinde olmayan bazı TV kanalları ile propagandaya devam ediyor. Polis şiddetinin videolarını yayınlayarak teşhir ediyor, gişelerde ücretsiz geçiş sağlıyor ve başkaca aktivitelerle halkın desteğini diri tutuyor.
Eylemci kitleyi arkasına alan ve polisin şiddetine yanıt veren boksör eylemi savunduğunu açıklayan demecinden sonra kendisi teslim olurken, tutuklu bir şekilde yargılanmayı bekliyor. Ama öbür taraftan Toulon kentinde bir eylemciyi duvara yapıştırarak yumruklayan polis ki başka eylemcilere de şiddet uyguladığı görüntüleri ile tescil edildi ama yargılanmadı. Hatta hakkında herhangi bir işlem dahi yapılmadı. Devlet tarafından polisin şiddeti savunuldu. Bir yandan halkın kahramanı boksör içerde ama devletin polisi iş başında ve şiddet uygulamaya devam ediyor. Kamuoyunda paylaşılan bu görüntüler ve yaşanan adaletsizlik halkın Sarı Yeleklilere desteğini artırıyor. Aynı zamanda tutuklanan diğer Sarı Yeleklilere 4 aydan başlayan hapis cezaları verildi ve polis saldırısı sonucu yaralanan, sakat bırakılan eylemcilerin sayısı her geçen gün artmakta. Yaşanan haksızlık ve adaletsizlik "Sarı Canavar"ın öfkesine öfke katıyor.
Sonuç olarak, "Grand Debat" ile Sarı Yelekliler isyanını manüple etmek isteyen Macron kaybetti ve 10. Cumartesi eylemi daha da kitlesel geçti. Bir yakıt vergisi zammına karşı isyan olarak başlayan süreç içinde demokrasi talebinin öne geçtiği bir sosyal harekete dönüştü ve nitel bir sıçrama ile politik taleplerin yoğun olduğu bir harekete evrildi.
Burjuva seçim sisteminde adaylar sosyal hakları iyileştirme vaatleri yaparken bunu sadece oy avcılığı amacıyla programlarında yer verir ve propagandasını yaparlar. Ama asıl dertleri sosyal hakları iyileştirmek olmayan burjuva partiler iktidara geldikten sonra vaatleri unutur ve ezilenlere yönelik saldırı politikalarını devreye sokarlar. Bunun tipik örneği olan Macron'da bu çarpık burjuva politikasının yıllardan beri biriktirdi öfkenin yarattığı patlamanın artık eskisi gibi kolay kontrol edilmeyeceğini anlamak istemiyor.
Görünen o ki Sarı yelekliler Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un hesaplarını bozmaya devam edecek.