15 Eylül 2025 Pazartesi

Polat: Türk gençliği Kürt halkının taleplerini görmek zorunda

SGDF, gençlik kitleleriyle Kürt halkının taleplerini buluşturmak, şovenizmin gençlik üzerindeki etkisini kırmak için "Eşitlik için gençlik ayağa, özgürlüğü kazanmaya" şiarıyla yeni bir kampanya başlatıyor. Şovenizmle gençliğin öfkesinin yönünün değiştirilmek istendiğini belirten SGDF Eşbaşkanı Polat, "Türk gençliği özgürlüğünü, geleceğini kazanmak istiyorsa, Kürt halkının ulusal demokratik talepleriyle buluşmak, burayı görmek, burayla yüzleşmek zorunda" dedi.

Yıllardır AKP-MHP iktidarının geleceksizlik, yoksulluk, baskı ve sömürüsü altında yaşayan gençlik kitleleri, 19 Mart Ayaklanmasıyla bir kez daha politik talepleriyle sokaklara döküldü. Toplumsal muhalefetin en dinamik ve canlı, yön gösterici bileşeni olan gençlik hareketi, son yıllarda Boğaziçi Direnişi, Barınamıyoruz eylemleri, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in katledilmesi ve iktidarın baskı ve operasyonları gibi pek çok anda bu rolü üstlendi ve hareketi ileriye taşıyan bir rol oynadı. Ancak, rejimin de kışkırtmasıyla şovenizmin gençlik kitleleri üzerinde giderek daha etkili olduğu bir gerçek. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), şovenizmin gençlik kitleleri üzerindeki etkisini kırmak, son dönemde süreçle birlikte tekrar yükselen Kürt halkının adil, demokratik bir barış talebini gençliğin talepleriyle buluşturmak üzere yeni bir kampanya örgütlüyor. "Eşitlik için gençlik ayağa, özgürlüğü kazanmaya" şiarıyla yürütülecek kampanyanın içeriği, neden böyle bir kampanyaya ihtiyaç duyduklarını, SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat ETHA'ya değerlendirdi.

 

Polat'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

BU İKTİDARDA YAŞAYAMAYAN VE BUNA İTİRAZ EDEN BİR GENÇLİK TABLOSU VAR

Son dönemde gelişen gençlik hareketini ve gençliğin güncel tablosunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye ve Kürdistan'da gençlik kitleleri sokakta daima politik taleplerini yükselterek, bu talepler ekseninde yer aldı. Bunun en büyük sacayağını oluşturan bir dönem ise 19 Mart ayaklanması; gençlik kitleleri, adalet ve özgürlük talebini sokakla buluşturduğu bir dönemi geride bıraktı. Ancak sadece 19 Mart ayaklanmasıyla birlikte görmemek lazım bunu, özellikle İkbal ve Ayşenur süreciyle de başlayabileceğini söyleyeceğimiz bir üniversite gençliğinin hareketliliği. Buna liseli gençliği de ekleyebiliriz. Bu hareketlilikle birlikte, AKP iktidarında yaşayamayan, nefes alamayan, buna itiraz eden bir gençlik tablosu var bugün ve bu, en temel istek olarak adalet ve özgürlük isteğiyle sokaklarda buluşuyor.

ŞOVENİZM, GENÇLİK HAREKETİNE SET OLUŞTURUYOR
19 Mart evet, İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla, CHP'ye yapılan operasyonlarla başlayan bir süreç ancak bir bütün olarak gençliğin politik özgürlük sorununun, bu soruna karşı itirazın da geliştiği bir süreç oldu. Üniversitelerde, liselerde, kent merkezlerinde bir dizi eylemler yapıldı. Gençliğin öncülük ettiği bir 19 Mart ayaklanması gerçekleşti ancak, bu gençlik kitlelerini değerlendirirken tabloyu şöyle de görüyoruz. Çok değişik kesimlerden, çok farklı fikirlere, renklere sahip gençlik kesimlerinin bir araya geldiği, sokaklarda buluştuğu, yan yana yürüdüğü bir tablo vardı. Bu, çeşitli sorunları da içerisinde barındırıyordu. İkbal ve Ayşenur süreci öncesi sosyalist gençlik olarak, dünyada yayılan yeni faşist hareketlerin, şovenizmin gençlik içerisinde bir karşılığı olduğunu ve bunun, önümüzdeki dönemde açığa çıkacak bir gelişmede, hareketlilikte önemli bir set oluşturabileceğini değerlendiriyorduk. Bunun, İkbal ve Ayşenur sürecinde yapılan eylemlerde "Jin, jiyan, azadî" sloganıyla başladığını gördük. Kadın cinayetine karşı gelişmiş bir gençlik hareketliliği, Kürtçe bir slogan hedef gösterilerek, rejimin de yönlendirmesiyle kesilmiş, önü alınmış oldu. Bunun ardından gelişen, gençliğin en dinamik, yönlendirici olduğu, önünü açtığı bir hareketlilik olarak da 19 Mart'ı görebiliriz. Burada da aynı şeyi gördük.

DEVLET, GENÇLİĞİ SAVAŞ GERÇEKLİĞİNE GÖRE DİZAYN EDİYOR
Kürt sorunuyla yüzleşemeyen, halkların eşitliği temelinde hareket edemeyen ve şovenizmin etkisiyle yürüyen bir ırkçı faşist genç kuşağı olduğunu görmemiz gerekiyor. Militarizmin yükseldiği, bunun devlet eliyle örgütlendiği bir savaş gerçekliği var ve bu savaş içerisinde devlet, gençliği buna göre dizayn ediyor. Teknofestler, savaş sanayinin liselere kadar götürülüyor olması, eğitimin buna göre şekillendiriliyor olması gençlikte yaratılmak istenen profili bize gösteriyor. Biz 19 Mart ayaklanmasında da bu gençlik profiliyle karşılaştık ve 19 Mart'taki gençlik hareketliliğinin önünün kesilmesinde, hareketin belli sınırlara dayanmasında en büyük sebeplerden bir tanesinin de bu ırkçı, şoven yaklaşımların çok üst düzeyde olduğunu söylemek gerekiyor. Bu sınırı aşamamak, gençliği bu sınırın ötesine taşıyamamak gençlik hareketinin temel bir gündemi olması gerekiyor. Bu sınır aşılamadığında, egemen devletin aklıyla hareket etmek, bundan kopuşamamak, onların kodlarına sarılarak yürümek gençlik kitlelerinde Kürt halkının talepleri ve sorunlarıyla buluşmada çeşitli engeller oluşturuyor, halkların eşitliği, ortak talepleri etrafında birlikte yürütülecek bir mücadelenin de önüne geçmiş oluyor. Bugün gençlik kitlelerinin adalet ve özgürlük talebi, Kürt halkının adalet ve özgürlük talebiyle buluşmadan bir sonuca eremeyecektir ama bu eksende gençliğin gelip dayandığı nokta bir şovenizm duvarı oluyor. Biz de gençlik kitleleri içerisinde bunu görerek ve bunu değiştirme iddiasıyla yeni bir dönem, yeni bir kampanya hazırlığı yapıyoruz.

İKTİDAR, GENÇLİĞİ ŞOVENİZMLE ZEHİRLİYOR

Son dönemde şovenizmin gençlik kitleleri içerisinde karşılık bulmasının sebepleri neler?
Üniversiteliler niteliksiz eğitim altında, diplomalı işsizler haline getiriliyor. Liseli gençler geleceksizlik sarmalı içerisinde, sermayeye ucuz işgücü olarak görülüyor. Gençler uyuşturucu ve çeteleşme altında emekçi semtlerde bir bataklığa sürükleniyor. Bugün gençliğin en temel demokratik hak ve özgürlüklerinde bir baskı aracı olarak gözaltı, tutuklama terörü devam ediyor. Gençliğin içerisinde bulunduğu durum karşısında açığa çıkan öfkesinin, bu sorunları yaratan iktidara yönelmemesi için şovenizm öne sürülüyor. İktidarın bunu yapabileceği en temel alanlar Kürt düşmanlığı, mülteci karşıtlığı, ırkçılık. İşsizliğin, yoksulluğun sebebinin mülteciler olarak gösterilmesi. Bugün açığa çıkan bu savaşın halklara yoksulluk ve ölümden başka bir şey vaat etmediğini söylüyoruz ancak iktidar, yoksulluğu yaratan bu savaşa asker yetiştirmek istiyor. Gençliği bu savaşın bir parçası haline getirmek istiyor. Bugün izlediği bütün politikalar da bunun bir yansıması. Gençliğin içerisinde bulunduğu yoksulluk, geleceksizlik ve adaletsizlik kıskacından çıkması, iktidarın onu zehirlediği bu şovenizm bataklığından da çıkmasıyla mümkün. Çünkü bugün gençliğe yönelen tüm bu faşist saldırılar, baskılar, Kürt halkına yönelik saldırılardan bağımsız değildir.

TÜRK GENÇLİĞİ KÜRT HALKININ TALEPLERİYLE BULUŞMAK ZORUNDA
Türk gençliği söz, eylem, örgütlenme hakkını kazanmak, buraya dönük saldırılara ses çıkarmak, özgürlüğünü, geleceğini kazanmak istiyorsa, Kürt halkının ulusal demokratik talepleriyle buluşmak, burayı görmek, burayla yüzleşmek zorunda. Mültecilerin içerisinde bulunduğu saldırılara karşı durmak, ırkçılığa karşı ses çıkarmak zorunda. Bugün adil, demokratik bir barışın halkların eşitliği temelinde gerçekleşeceğini, bunun için verilecek ortak mücadeleyle mümkün olacağını söylüyoruz. Bunun da Kürt halkının taleplerinin savunulmasıyla gerçekleşeceğini söylüyoruz. Bu saflaşmayı yaratmak zorundayız. Gençlik, adalet ve özgürlük arayan herkesin, yoksulluğa, adaletsizliğe karşı duran herkesin taleplerini savunmak ve bu talepler etrafında birlikte mücadeleyi yükseltmek zorunda. Çünkü bunun kaynağı aynı iktidar. Bu saldırıların muhatabı ezilenler ve ezilenlere dönük bu saldırıları bertaraf etmenin tek yolu birlikte hareket etmekten geçiyor.

BİR SAFLAŞMA YARATMAK İSTİYORUZ

Neden böyle bir kampanya örgütleme ihtiyacı duydunuz? Bu kampanyanın amaçları neler?
Bizler de gençlik kitlelerinin şovenizme, ırkçılığa, milliyetçiliğe karşı bir arada olduğu, özgürlük ve adalet mücadelesinde ortak yürüyüşü başlattığı bir kampanyayla bu saflaşmayı yaratmak istiyoruz. Sadece gençlik örgütlerini değil, tüm emekçi halkı, tüm gençlik hareketini saflaştırmak istiyoruz ve buradan hareketle de "Eşitlik için gençlik ayağa, özgürlüğü kazanmaya" şiarıyla yeni dönemde bir kampanyayla geliyoruz. 19 Mart sonrası sokağa çıkan gençliğin talepleriyle Kürt halkının taleplerini buluşturmak, gelişen süreçle de bağını kurarak gençliğin taleplerini öne çıkarmak istiyoruz. Devrimci demokratik gençlik hareketinde bir saflaştırma yaratmak istiyoruz ve çeşitli talepler etrafında yeni döneme hazırlanıyoruz.

TERÖRLE MÜCADELE KANUNU KALDIRILMALI
Bu taleplerden en temeli gençlik için, anadilde eğitim. Bir diğeri, Terörle Mücadele Kanununun kaldırılması. Sadece siyasi tutsaklar veya devrimciler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılan faşist bir yasanın kaldırılmasını istemiyoruz. Bunun üniversitelerde yansımaları var, gençliğin söz, eylem, örgütlenme hakkı üzerinde çeşitli yansımaları var. Örneğin üniversitelerde soruşturmalar açılıyor, üniversiteliler okullardan atılıyor. Liselerde, yurtlarda yönetmelikler buna göre belirleniyor. Dolayısıyla öğrencilerin demokratik hak ve özgürlüklerini baskılamaya yönelik her türlü uygulamanın, TMK'nın kaldırılmasını istiyoruz. Bir diğeri ise, 2911 Sayılı Kanun gibi, gençliği gözaltı, tutuklama saldırısıyla bastırmak için kullanılan bir kanun da var. Bunun da kaldırılması için mücadele edeceğiz.

HEM BELEDİYELERDE HEM ÜNİVERSİTELERDE KAYYUMLAR ÇEKİLMELİ
Taleplerden bir diğeri, Kürdistan'da başlayan kayyumlar Kürdistan'la sınırlı kalmadı. Türkiye'de de birçok belediyeye kayyumlar atandı. Ancak kayyumlar yalnızca belediyelere değil, üniversitelere de atanıyor. Biz bu kayyumların hem üniversitelerden, hem belediyelerden çekilmesi ve hem üniversite bileşenlerinin hem halkın iradesini yok sayan bu uygulamaların son bulmasını talep ediyoruz. Bir metni imzaladığı için ihraç edilen Barış Akademisyenleri, KHK'lı hocalarımız var. Bu süreçte aynı zamanda Barış Akademisyenleri ve KHK'lı hocaların görevlerine iade edilmesi talepli çalışmalarımız da olacak.

Kürdistan'da özel savaş politikalarıyla katledilen, kaybedilen kadınların davalarının tekrar görülmesi, etkin soruşturmalar yürütülmesi talepli çalışmalar yürüteceğiz. Gülistan Doku'nun nerede olduğunun açıklanması, Rojin Kabaiş'in faillerinin yargılanması, uzman çavuş Musa Orhan tarafından intihara sürüklenen İpek Er dosyasında, kadınlara açılan soruşturmaların geri çekilmesi ve Musa Orhan'ın tekrar tutuklanması yönlü taleplerimiz olacak. Bugün tutuklu öğrenciler, siyasetçiler, belediye başkanları var. Demokratik kitle örgütlerine, siyasi partilere, devrimcilere dönük siyasi kırım operasyonları sürüyor. Tutuklu öğrenciler, siyasetçiler, belediye başkanları ve tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması talebiyle de çalışmalarımızı yürüteceğiz.

ADALETİN SAĞLANMASI TEMEL BİR EKSEN
Kürt ulusal sorununun hakikatini, bu toprakların hakikatini anlattığımız, burada yaşanan suçlarla yüzleşme çağrıları yaptığımız ve tüm bu suçların adaletinin sağlanması için mücadele edeceğimizi belirttiğimiz çeşitli çalışmalar yapacağız. Hakikatle başlayan, yüzleşmeyle devam eden ama sadece yüzleşmeyle sınırlı kalmayan bir adalet mücadelesini de sağlayacağız. Adaletin sağlanması temel bir eksen olarak önümüzde duruyor. Anadilde eğitim hakkından bahsettik, bir seçmeli ders olarak, lütuf gibi sunulan anadilde eğitim hakkının tanınması için mücadele yürüteceğiz Anadilde eğitim haftası düzenleyip üniversitelerde, liselerde çeşitli buluşmalar, etkinlikler yapacağız. 

9 KASIM'DA KADIKÖY'DE GENÇLİK YÜRÜYÜŞÜNDEYİZ

Son olarak yapmak istediğiniz bir çağrı, eklemek istedikleriniz var mı?
Başta Türk gençleri olmak üzere tüm gençliğe çağrımız, şovenizme karşı halkların eşitliği mücadelesinde omuz omuza yürümek olacak. Buradan hareketle de kampanyamızın finalini, İstanbul'da Kadıköy'de 9 Kasım'da "Adil ve demokratik barış için gençlik yürüyüşü"yle sonlandıracağız. Tüm kentlerden gençlerin katılımıyla 9 Kasım'da Kadıköy'de bir gençlik yürüyüşü gerçekleştireceğiz. Adil, demokratik bir barışın çağrısını gençlik olarak hep birlikte haykıracağız. Bu topraklarda yaşanan tüm adaletsizliklere, eşitsizliklere karşı bir arada yürümeye, bir arada olmaya çağırıyoruz.