31 Ekim 2024 Perşembe

Özkan: Biz yemeğimizi onurlu insanlarla paylaşırız

'Alevilerin yemeği yenmez' biçimindeki hakaretlerle ilgili konuşan PSAKD Genel Başkan Yardımcısı Turgay Özkan, "Bizim yemeğimiz onurlu ve direnişçi insanların paylaşabileceği bir lokmadır. Sırça köşklerde, egemenlerden yana olan bir yemek değil" diyerek Aleviler için kutsal olan Muharrem ayında söylenen bu sözlerin 1600 yıllık nefret geleneğinin devamı ettiğinin göstergesi olduğunu ifade etti.
İstanbul'un Arnavutköy İlçesi'ndeki Cumhuriyet Ortaokulu'nda din dersi okutan G.B. isimli öğretmenin, Muharrem ayında Alevilerin oruç tuttuğunu fakat onların yaptığı yemeğin yenilmeyeceğini söyleyerek hakaret etmesi kamuoyunda tepkiye neden oldu.
 
Arnavutköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Dağ, hakaretleri "öğretmenin tecrübesizliğiyle" ile geçiştirmeye çalışmış ve yaşananları doğrulamıştı. Dağ'ın, G.B.'nin görevinin sonlandırıldığını söylemesine rağmen herhangi bir resmi açıklama yapılmadı.
 
Konuya dair ETHA'ya açıklama yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı Turgay Özkan, G.B.'nin hakaretlerinin tecrübesizlik değil Alevilere yönelik nefret dilinin bir parçası olduğunu belirtti.
 
Her eğitim ve öğretim yılının başında dile getirdikleri zorunlu din dersi uygulamasının Alevileri yok saydığı ve asimilasyon aracı olduğu yönündeki açıklamalarının görmezden gelindiğini hatırlatarak "Zorunlu din dersinin yetiştirdiği öğretmenler bugün bu hakaretler ile Alevilere yönelik nefretlerini dışa vuruyorlar. Yaşananlar bin yıllık inkar, imha ve nefret politikasının dışa vurumudur" dedi.
 
Özkan, Alevi çocuklarını asimile etmek için daha önce zorunlu din derslerinin yarında seçmeli olarak peygamberin hayatı, güzel ahlak gibi müfredatlar aracılığı ile asimilasyoncu ve nefret suçu işleyen öğretmenler ile Alevi çocuklarının daha fazla karşı karşıya geldiğini ifade etti.
 
Alevi toplumunun ötekileştirilmeyen, mazlum ve darda olmayanlarla aynı sofraya oturmak ve yemek yemek gibi bir derdi olmadığını söyleyen Özkan, "Biz mazlum, darda olan, ötekileştirilen ve ezilenlerle dayanışmayı esas alan bir inanca sahibiz. Ne saraylardan ne müftülerden ne de Diyanet'in güdümünde olanlarla aynı masada oturmak gibi bir derdimiz yok. Bu insanlar kendi kindar nesilleri ile baş başa kalmak isteyen güruhlar. Mümkünse bizimle de aynı masada oturmasınlar" dedi.
 
"Bizim yemeğimiz onurlu ve direnişçi insanların paylaşabileceği bir lokmadır. Sırça köşklerde, egemenlerden yana olan bir yemek değil" diyen Özkan, Aleviler için kutsal olan Muharrem ayında söylenen bu sözlerin 1600 yıllık nefret geleneğinin devam ettiğinin göstergesi olduğunu söyledi.
 
"Bu dil Kerbela'da İmam Hüseyin ve 72 yarenini katleden ve susuz bırakanların, Hallacı Mansur'u, Pir Sultan'ı katledenlerin, Sivas'ta, Çorum'da, Suruç'ta ve Ankara'da insanları katledenlerin dilidir" diyen Özkan, Alevilerin bu kindar ve katliamcı dile karşı mücadele ettiğini söyledi. 
 
Özkan son olarak "Aleviler var ve var olmaya devam edecekler. İbadethanelerini, kültürlerini ve inançlarını nerede olursa olsun yaşayacak ve inancının mücadelesini yürütecektir" dedi.