3 Mayıs 2024 Cuma

Özak direnişi sona erdi: Nasıl bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu gösterdi

Özak Tekstil patronunun sarı sendika dayatmasına karşı BİRTEK-SEN öncülüğünde devam eden Özak işçilerinin çadır direnişi 80'inci gününde sona erdi. Haklarını almak için hukuki ve çeşitli yollarla mücadeleyi sürdüreceklerini kaydeden BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, Özak direnişinin nasıl bir sendikal mücadeleye ihtiyaç olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) öncülüğünde Urfa'dan İstanbul'a direnişi sürdüren Özak Tekstil işçileri, direnişlerinin 80'inci gününde Zeytinburnu'nda bulunan Özak Holding önündeki çadır direnişini sona erdirdiklerini açıkladı.

Şişli'de bulunan TGS Akademisi'nde düzenlenen basın toplantısına Özak Tekstil işçileri, BİRTEK-SEN yöneticileri ve çok sayıda sendika, siyasi parti temsilcisi katıldı.

TÜRKMEN: ÖZ İPLİK-İŞ'İN ÖRGÜTLÜ OLDUĞU 7 YILIN 4 YILI ONDAN KURTULMAYA ÇALIŞMAKLA GEÇTİ
İşçiler adına konuşan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, Özak Tekstil'de 7 yıldır Öz İplik-İş'in örgütlü olduğuna işaret ederek, "Bu 7 yıl boyunca Özak Tekstil'de, başta tazminatsız işten atmalar, günde 18-20 saati bulan zorla çalıştırma, baskı, mobbing, kadın işçilerin uğradığı taciz ve tehdit gibi haksızlıklar olmak üzere, işçilerin görmediği zulüm kalmadı" dedi.

Levi's, Zara, Hugo Boss gibi uluslararası markalara üretim yapan bu fabrikada işçiler hak ihlalleri yaşarken yetkili sendikanın sessiz kalmakla da yetinmediğini ve işçilerin tepkilerini bastırmak için uğraştığını belirten Türkmen, Öz İplik-İş temsilcilerinin işçiler patrona dava açtığında patrona şahitlik yaptığını hatırlattı.

Öz İplik-İş'in 7 yıldır örgütlü olduğu bu süreçte işçilerin 4 yıldır bu sendikadan kurtulmak için mücadele verdiğine dikkat çeken Türkmen, Özak işçilerinin 2023 Kasım ayından itibaren sarı sendikadan istifa ederek BİRTEK-SEN'de örgütlenmeye başladığını dile getirdi.

'İÇERİDE İKNA VE SORGU ODALARI KURULDU'
700 işçinin çalıştığı fabrikada kısa sürede 500 işçinin BİRTEK-SEN'e üye olduğunu kaydeden Türkmen, şöyle devam etti: "Üyelikler başlayınca fabrika yöneticileri ve Öz İplik-İş temsilcileri içeride ikna ve sorgu odaları kurdular. Sendikamıza üye olan onlarca işçi tek tek bu sorgu odalarına çekilerek, baskıyla, işten atma tehditleriyle sendikamızdan istifa edip tekrar Öz İplik-İş sendikasına üye olmaya zorlandı. Bazı kadın işçiler, özel hayatları ve aileleriyle tehdit edildiler. Ve en son bir kadın işçi üyemiz, bu tehdit ve baskılar sonucunda istifa etmeyince işten atıldı. İşten atmalar başlayınca, bu baskı ve tehditlerden bunalan ve işten atmaların devam edeceğini bilen sendikamız üyesi 450'den fazla işçi iş bırakarak direnişe başladı."

'SALDIRILAR İSTANBUL'DA DA DEVAM ETTİ'
Direnişin üçüncü gününde patronun isteğiyle eylem yasağı getirildiğine ve işçilere polis saldırdığını ifade eden Türkmen, "Yasak bitti ama buna rağmen, yine patronun talimatıyla hukuksuz bir şekilde fabrikanın olduğu sokağın giriş ve çıkışı asker barikatlarıyla kapatıldı. Fabrikanın sokağına dahi girmemiz yasaklandı" dedi.

İşçilerin direniş boyunca sürekli polis ve jandarma tarafından yoğun saldırılara maruz kaldığını hatırlatan Türkmen, 56. günden sonra fabrika önüne direnişi sürdürme imkanı kalmayınca direnişi İstanbul'a taşıdıklarını dile getirdi. Ancak burada da iktidarın işçi düşmanı ve patron yandaşı saldırılarının sürdüğüne işaret eden Türkmen, "Patron ve sarı sendika baskısına karşı anayasal hakkı olan sendika seçme hakkını kullanan, bu yüzden topluca işten atılan ve 80 gündür bu işçi düşmanlığına karşı direnen Özak İşçilerini Urfa'ya sığdırmayan bu iktidar ve emrindeki mülki amirler, işçileri İstanbul'a da sığdırmadılar" dedi.

'DÜZENİN BÜTÜN GÜÇLERİ ÖZAK İŞÇİSİNE SAVAŞ AÇTI'
"Valisi, kaymakamları, kolluk güçleri, yargısı, müftüsü, iktidar ve devleti temsil eden bütün kurumlarıyla bu düzenin bütün güçleri, anayasayı ve işçilerin yasal haklarını ayaklar altına alan işçi düşmanı bir patronun çıkarları için, kendi yasalarını ve anayasayı da çiğneyerek hak arayan Özak işçilerine kelimenin tam anlamıyla savaş açtı" diyen Türkmen, Özak işçilerinin direnişi başarıyla sonlandırma ihtimalinin Urfa ve bölgedeki sermaye güçleri tarafından tehdit olarak görüldüğünü belirtti.

'TÜM ENGELLEMELERE RAĞMEN ÖZAK İŞÇİSİ OLAĞANÜSTÜ BİR MÜCADELE SERGİLEDİ'
"Özak işçilerinin direnişinin başarıyla bitmesi ve BİRTEK-SEN'in burada örgütlenmesi, bölgeyi Türkiye'nin Bangladeş'i, ucuz iş gücüne dayalı köle merkezi yapmak isteyenlerin hesaplarını bozacaktı çünkü. Patron ve iktidar işbirlikçisi sarı sendikalarla kontrol etmek istedikleri bu ucuz kölelik düzeni için, Özak işçilerinin ve BİRTEK-SEN'in bu direnişi büyük tehlikeydi çünkü. Bir iktidarın ve onun emrindeki resmi kurumların, ne kadar işçi düşmanı ve patron yanlısı olduğunu göstermek için yapabildiği her şeyi yaptığı en çarpıcı örneklerden biri olarak tarihe geçti Özak Tekstil işçilerinin direnişi" ifadelerini kullanan Türkmen, bütün engellere rağmen Özak işçilerinin 80 gün boyunca olağanüstü bir kararlılık, cesaret ve destansı mücadele örneği ortaya koyduğunu belirtti.

'ÖZAK DİRENİŞİ NASIL BİR MÜCADELEYE İHTİYAÇ OLDUĞUNU GÖSTERDİ'
Özak işçilerinin direnişinin işçilerin nasıl bir sendikal mücadele anlayışına ihtiyacı olduğunu gösterdiğini vurgulayan Türkmen, "Urfa'da kurulduğu 13 yıldan beri yüzlerce işçiyi tazminatsız işten atmış, tarihinde tek bir işçiye bile tazminatını tam vermemiş bir fabrika olan Özak Tekstil'de, ilk defa, işçilerin ve sendikamızın kararlı mücadelesi ve direniş sayesinde işten atılan işçilerin yüzde 96'sının kıdem ve ihbar tazminatları ve senelik izin gibi alacakları tam olarak alınmıştır. Kalan 24 arkadaşımız için ise işe iade ve sendikal tazminat davaları açılmıştır" dedi.

Ayrıca direnişle Özak Tekstil'in üretim yaptığı uluslararası markalar üzerindeki baskıya dikkat çeken Türkmen, böylece Levi's'ın siparişleri kesmek zorunda kaldığını kaydetti.

'İLK VE SON KEZ 1 ŞUBAT'TA ÖZAK PATRONUYLA GÖRÜŞEBİLDİK'
Özak Tekstil yönetimiyle 1 Şubat'ta ilk ve son kez bir görüşme gerçekleştirdiklerini hatırlatan Türkmen, "Bu görüşmede işveren tarafı, işçilerin işe geri alınması konusunda aşamalı ve üretimin yeniden artması koşuluna bağlı bir formül önermişti. Diğer iki talebimiz konusunda ise tamamen uzlaşmaz ve olumsuz bir tutum sergilenmişti" dedi.

Görüşmenin ardından işçilerle yaptıkları toplantı sonucu ortaya çıkan sonuçları Özak patronlarına ilettiklerini aktaran Türkmen, "Görüştüğümüz işçilerin tamamının, işe dönmek isteyen işçilerin koşulsuz ve aynı anda topluca işe alınması talebinde ısrarcı olduğunu ifade ettik. Eğer işçilerin işe geri alınması ve sendika seçme hakkının tanınması ile ilgili taleplerimiz kabul edilirse, dışarıda geçen günlerin ücretleri ile ilgili talebimizde de esneyebileceğimizi söyledik" ifadelerini kullandı.

'BÜTÜN ÇABAMIZA RAĞMEN DİYALOG YOLU KAPATILDI'
En önemli taleplerinden birinin işçilerin geri alınmasına dair koşulların ve taleplerinin protokolle imza altına alınması olduğunu hatırlatan Türkmen, diyalog ve çözüm sürecinde bir tıkanma yaşanmaması için alternatif bir öneri de sunduklarını belirtti. Özak yönetiminin taleplerin kabul edildiğini kamuoyuna açık bir şekilde deklare etmesinin kendileri için yeterli olacağını ifade eden Türkmen, "Çünkü eğer bu hak ihlallerini ortadan kaldıracak ve işçilerin işe geri dönmesini sağlayacak bir anlaşma olmazsa Levis buradan tamamen çekilecek ve bu Urfa'daki fabrikanın kapanması demek" dedi.

Bunun olmaması için patrona defalarca çağrı yaptıklarını, siparişlerin kesilmesini, fabrikanın kapanmasını istemediklerini kaydeden Türkmen, bütün çabalarına rağmen Özak patronlarının tüm sorumluluğu işçilere ve BİRTEK-SEN'e yıkan, suçlayıcı bir dille yazılmış ve diyalog yolunu tamamen kapatan bir maille kendilerine yanıt verdiğini aktardı.

'İKTİDAR TÜM DEVLET GÜÇLERİNİ PATRONU KORUMAK İÇİN SEFERBER ETTİ'
"Bu hem suçlu hem güçlü bir özgüvenle ve son derece şımarıkça yazdıkları yanıtın tek dayanağı ise, Çalışma Bakanlığı müfettişlerine yazdırdıkları rapor. Çalışma Bakanlığı tarafından, bizzat Özak patronunun talimatıyla ve patron ne söylemişse olduğu gibi rapor yazmak için yapılan denetimden, mağdur ve şikayetçi taraf olarak ne işçilerin ne de sendikamızın hiç bir şekilde haberi olmadığı gibi, denetim sırasında işten atılan ve direnişte olan sendikamız üyesi 450 işçiden ve sendikamızdan tek bir kişiyle dahi görüşülmemiştir" diyen Türkmen, iktidarın Özak patronunu korumak için tüm devlet güçlerini seferber ettiğine dikkat çekti.

'MÜCADELEMİZ SÜRECEK'
Türkmen, şöyle devam etti: "İlçe kaymakamlıklarının son yasak kararlarının da ardından, bugün itibariyle İstanbul'daki çadır direnişimizi bitiriyoruz. Ancak atılan işçilerin geri alınması, işçilerin sendika seçme haklarının tanınması ve bu koşulla Levi's'in bu işyerine üretim yaptırmaya devam etmesi ve fabrikanın kapanmaması için aynı sorumlulukla elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Özak Tekstil yönetiminin bütün diyaloğa son veren ve düşmanca bir dille yazılmış son yanıtına rağmen, iki gün önce Levi's'a aynı çağrıyı yapan bir yazı daha yazdık. 80'inci gününde bugün direnişi bitiriyoruz ancak mücadelemiz devam edecek. İşten atılan bütün işçiler işe geri alınıncaya ve sendika seçme hakkı tanınıncaya kadar hem Özak Tekstil hem de Levi's'a yönelik kampanyamız ve mücadelemiz aynı şekilde sürecek."