24 Kasım 2024 Pazar

Onlarca tanık vardı, 'bizde yok' denildi

Evine yapılan baskında başına torba geçirilerek gözaltına alınan Mirza Ateş ve Kuddusi Adıgüzel'den 24 yıldır haber alınamıyor. Ateş'in eşi Rında Ateş, yıllardır haber beklediklerini dile getirirken, Milletvekili Tanrıkulu, 24 yıl önceki işkencenin bugün Türkiye'nin 81 iline yayıldığını ve cezasızlık politikasının sürdüğünü kaydetti.
Yüreğinde kayıplarının acısını taşıyan Cumartesi Anneleri bir kez daha sessiz çığlıklarıyla bu acıyı haykırdı.
 
Galatasaray Meydanı'nda "Failler belli kayıplar nerede?" pankartıyla bir araya gelen kayıp yakınları, gözaltında kaybettiklerinin fotoğrafları ile karanfiller taşıdı. Bu haftaki eylem 24 yıl önce kaybedilen Mirza Ateş için yapıldı. Ateş'in fotoğrafı pankartın üzerine bırakıldı.
 
37 yaşında 5 çocuk babası Mirza Ateş, Kulp'un İnkaya köyünde yaşıyordu. Köyün güvenlik güçleri tarafından yakılması üzerine ailesi ile birlikte Konuklu Köyü'ne bağlı Sadıka Mezrası'na göç etmek zorunda kaldı. Göç etmelerinin üzerinden 3 ay kadar geçmişti ki bölgede operasyona çıkan asker ve korucular civar köylere baskın düzenledi ve çok sayıda köylüyü gözaltına aldı.
 
'O GÜN BUGÜNDÜR HABER ALAMADIK'
Bu operasyon 18 Mart 1994 tarihinde gerçekleşti. Gece saat 02.00 civarında Ateş'in evi ateşe verildi. Jandarma, Mirza Ateş, Kuddusi Adıgüzel ve diğer bazı köylüleri ellerini kelepçeleyip başına torba geçirerek gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar ayrıca birbirlerine halatlarla bağlandı.
 
Eylemde konuşan eşi Rında ateş, o günden bu yana haber alamadıklarını söylüyor. Ateş, “Kaç yıldır bekliyoruz, bugün bunun için buradayız" dedi.
 
Gözaltına alınanlar önce Sivrice Karakoluna, oradan Kulp Jandarma Komutanlığına götürüldü. Burada 3-4 gün tutulan köylüler Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığına sevk edildi. Olaydan bir ay sonra Mirza Ateş'in kardeşi Eşref Ateş de gözaltına alınarak Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığına götürüldü. Eşref Ateş, burada Kuddusi Adıgüzel ile karşılaştı ve ondan kardeşi Mirza ile aynı yerde olduğunu öğrendi. Gözaltına alınan köylüler aylarca gözaltında tutuldu ve ağır işkence gördü. DGM'ye çıkartılan bu insanlardan bazıları serbest bırakıldı, bazıları tutuklandı, Mirza Ateş ve Kuddusi Adıgüzel'den ise bir daha haber alınamadı.
 
Mirza Ateş ve Kuddusi Adıgüzel'in aylarca gözaltında tutulduğuna dair çok sayıda tanık olmasına rağmen ailelerinin bütün girişimleri sonuçsuz kaldı. Deliler ve tanıklar dikkate alınmadı. Onların akıbetleri karanlıkta bırakıldı, onları gözaltına alanlar ve kaybedenler bilinmesine rağmen failleri cezasızlıkla korundu. 3 Haziran 1996 tarihinde Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı gözaltına alınmadıklarını, Mirza Ateş'in de köyünü terk ederek İstanbul'a yerleştiğini öne sürdü.
 
'24 YIL SONRA İŞKENCE 81 İLE YAYILDI'
 
Eylemde yaptığı konuşmada 24 yıl önce bölgede bir generalin talimatıyla korkunç katliamlar gerçekleştiğini dile getiren CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır Barosu Genel Sekreteri olduğu dönemde zorla kaybetmelere ilişkin savcının dilekçe almadığını, işkencenin ve zorla kaybetmenin rutin bir uygulama haline geldiğini söyledi. Tanrıkulu bugün de yargının olmadığının altını çizdi ve şöyle devam etti: "24 yıl sonra bugüne bakıldığında değişen bir şey yok. İşkence, kötü muamele ve zorla kaybetme bütün illere yayıldı. 81 ilde OHAL var, cezaevlerinde işkence ve kötü muamele var. Yargı denen kurum yok. Bu meydan burada durdukça bu hafıza canlı olacak ve adalet arayışımız bu meydanda sürecek."
 
'KAYIPLARIMIZ İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
 
Cumartesi Anneleri 677 hafta oturumunun basın metnini okuyan Nimet Tanrıkulu, bugüne kadar Mirza Ateş ve Kuddusi Adıgüzel'in gözaltında kaybedilmeleri ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmediğini belirtti. Tanrıkulu, "Deliler ve tanıklar dikkate alınmadı. Onların akıbetleri karanlıkta bırakıldı, failleri cezasızlıkla korundu. Mirza Ateş ve Kuddusi Adıgüzel'in akıbetlerinin açıklanması, faillerinin yargılanması insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir Türkiye ile mümkündür. Mirza Ateş, Kuddusi Adıgüzel ve bütün kayıplarımız için adalet istemekten, temel hak ve özgürlüklerimiz için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.