27 Aralık 2024 Cuma

Oluç: Kabataş yalanından sonra Taksim yalanı ortaya çıktı

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde Taksim'de yapılan Gece Yürüyüşe'ne ilişkin Erdoğan'ın sözlerine tepki gösteren HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, "Kabataş yalanından sonra Taksim yalanı ortaya çıktı" dedi.
HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, seçim sürecindeki gelişmeler ve HDP'ye yönelik artan saldırılara ilişkin parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
 
Oluç, "Biliyorsunuz bu seçim sürecinde İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı'nın organize iş olarak yaptığı seçmen kaydırma meselesine itirazımız olmuştu. İki bakanlık organize çalışarak ciddi kaydırma gerçekleştirmiştir. Bizim de buna itirazlarımız olmuştu. Ancak o itirazlarımızın önemli bir bölümü reddedilmişti. Biz o zaman YSK'nın seçime şaibe bulaştırmak konusunda ortaklık yapmaya başladığını söylemiş ve bunu ciddi bir şekilde eleştirmiştik" dedi.
 
Bu konunun ikinci aşamasına gelindiğine dikkat çeken Oluç, "Sandık taşıma ve birleştirme meselesi. Bu konuda da haberler ardı ardına gelmeye başladı. Bizim elimizdeki verilere göre şu anda toplamda 14 il ve 76 ilçede, yaklaşık 150 bin seçmeni ilgilendiren bir çapta taşıma ve birleştirme kararları alınıyor. Bu illeri ve ilçeleri şöyle sıralayabiliriz: Ağrı 6 ilçede, Batman 3 ilçede, Bingöl 6 ilçede, Bitlis 5 ilçede, Diyarbakır 7 ilçede, Hakkari 4 ilçede, Mardin 5 ilçede, Muş 5 ilçede, Kars 1 ilçede, Dersim 8 ilçede, Siirt 5 ilçede, Şırnak 5 ilçede, Urfa 6 ilçede, Van 10 ilçede" diye kaydetti.
 
SEÇİM GÜVENLİĞİ ORTADAN KALDIRILIYOR
 
Tablonun zon derece vahim olduğunu ifade eden Oluç, "150 bin seçmeni ilgilendiren bir durumdur bu. Bu birleştirme ve taşıma kararlarıyla seçim güvenliği ortadan kaldırılıyor. Bunların gerekçesi ise seçim güvenliği olarak açıklanıyor. Oradaki idari amirlerin yaptığı açıklamalar, köylerde güvenliğin sağlanamadığı yönünde" diye belirtti.
 
YSK'nın bu uygulamalara cevaz vermesi ve bunları onaylaması çok büyük bir seçim usulsüzlüğü olduğunun altını çizen Oluç, "Seçimlerin güvenliği neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Adil ve demokratik bir seçim olmadığı net olarak bir kez daha görülmüştür. Bu sadece HDP'nin sorunu değildir. Seçime giren ve AKP-MHP ittifakının karşısında olan bütün partilerin sorunudur. Seçimlere bu kadar şaibe düşürülmesi ve seçim sonuçlarını, seçim öncesi oyunlarla ve YSK aracılığıyla belirleme tutumu bütün partileri ilgilendirir. AKP ve MHP dışındaki bütün partilere buradan çağrı yapıyoruz. AKP ve MHP'ye de söylüyoruz, ama onların bu konuda siyasi etiğe uymayacaklarının farkındayız. Bütün partilere diyoruz ki, usulsüz seçmen taşıma, sandıkları birleştirme ve taşıma meselesi seçim güvenliğini tamamen ortadan kaldıracak bir duruma gelmiştir. Bu konuda susmayın" dedi.
 
ADALET BAKANLIĞI SEÇİM ÇALIŞMASI YAPIYOR
 
Seçim çalışmalarına yönelik baskılara değinen Oluç, "Dün yılların siyasetçisi, bir dönem milletvekilliği yapmış, belediye eşbaşkanlığı yapmış Selim Sadak konuşmasından hemen sonra gözaltına alınıyor, avukatlarıyla görüşmesi engelleniyor. Seçim çalışması sırasında türkü söyleyenler bile gözaltına alınıyor. Adalet Bakanlığı da seçim çalışması yapıyor, ama bu şekilde. Bunların hepsi seçim çalışmalarının iktidar açısından birer parçasıdır" diye konuştu.
 
Oluç, "Seçim çalışmaları bu şekilde devam ederken, en tepede nasıl oluyor bu işler diye bakıyoruz. Yani tabii ki, en tepede şimdi konuşacağımız gibi olunca, RTÜK de YSK da taraflı davranma cesaretini kendinde buluyor. Nefret söylemi aldı yürüdü. AKP Genel Başkanının meydanlarda yaptığı konuşmalar seçim çalışması açısından ibretliktir. Tarih hakikaten bunları yazacak, ama hiç iyi yazmayacak, bu açıktır. HDP'ye, HDP seçmenine ve Kürt halkına hakaret etti, onları düşmanlaştırmaya çalıştı. Bu yetmedi, arada 'ben hakaret edecek kadar enayi miyim' dedi, ama biz buna evet ya da hayır diye cevap vermeyelim şimdi. Ama çok açık bir şekilde Kürt halkına, HDP seçmenlerine, yöneticilerine ve milletvekillerine yönelik kendisi ve yamağı her türlü hakareti ve rencide edici konuşmayı yaptı. Yamağın kim olduğunu siz biliyorsunuz" dedi.
 
KABATAŞ YALANINDAN SONRA ŞİMDİ DE TAKSİM YALANI
 
Oluç konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Bu tutmadı, şimdi de din istismarına başladı. Bu bir seçimdir, toplumu bu kadar bölüp, parçalamayın. Kabataş yalanından sonra, şimdi de Taksim yalanı çıktı ortaya. 8 Mart'ta kadınlar ezanı ıslıklamışlar, ezana saygısızlık etmişler. Külliyen yalan, kadınlar buna cevabı verdi zaten.
 
"Fakat biz şu açıdan önemsiyoruz bu yalanı: Toplumu bölüyorsunuz, kutuplaştırıyorsunuz. Bu mesele külliyen yalandır. Eğer ezana bir saygısızlık edildiyse orada, esas saygısızlığı yapanlar, ezan okunurken kadınlara yönelik saldırılarını, gaz sıkmayı, coplamayı, kalkan şaklatmayı, kadınlara yönelik tacizlerini engellemeyenlerdir. Orada o emri sürdürenlerdir ezana saygısızlık yapanlar, ezan okunurken kadınlara saldıranlardır. Kadınların asla böyle bir yaklaşımı olmamıştır. Şimdi bu yalanı bu şekilde sürdürmeyin. Toplumda büyük gerginlik yaratıyorsunuz. Din, bayrak istismarından vazgeçin.
 
"Yerel seçim yapıyoruz, ama siz bir savaş yapıyor gibi hissediyorsunuz kendinizi. Bunları bir tarafa bırakın başka şeyleri konuşalım.
 
"Biraz evvel ekonomideki veriler açıklandı. Ekonomideki veriler böyle olduğu için siz bu din, bayrak istismarını, toplumu bölmeyi ve kutuplaştırmayı gerçekleştiriyorsunuz.
 
"Ekonomiyi konuşmaya başlasak, ne diyeceksiniz? 2017'de yüzde 7 olan büyüme 2018'de yüzde 2,6'ya düşmüş. Sizin Orta Vadeli Program'da hedefiniz yüzde 5,5'ti, şimdi 2,6 olmuş. Yeni Ekonomi Programı'nda hedefiniz yüzde 3,8'di, şimdi yüzde 2,6 olmuş. Bunu konuşalım.
 
"2018 son çeyrekte imalat sanayi yüzde 7.4 küçülmüş, bunu konuşalım. İnşaat sektörü yüzde 8,5 küçülmüş, bunu konuşalım. 2018 son çeyrekte toplamda yüzde 3 küçülme olmuş, bunu konuşalım. Hane halkı tüketimi yüzde 9 düşmüş, bunu konuşalım. Yatırımlar yüzde 14 düşmüş, bunu konuşalım.
 
"Ne oldu Hazine ve Maliye Bakanı Damat bey? Resesyon var Türkiye'de dediğimiz zaman, yok diye konuşup duruyordunuz. Her şey çok iyiye gidiyor, şahane, hele 31 Mart'tan sonra en güzel günler geliyor diye konuşuyordunuz. Ne oldu?
 
"2018 verilerine bakalım, gelin bunu konuşalım. Domates, biber, patlıcanın fiyatını konuşalım. Hakikaten hayat pahalılığı azaldı mı?Çıkın bir sorun sokaklarda. Bunları konuşalım.Ama yok, bunları konuşmuyorsunuz, bunları konuşmamak için zaten din istismarına başlıyorsunuz. Bunları konuşmamak için Kürtleri ve HDPyi hedef alıyorsunuz. Sorun da zaten buradan kaynaklanıyor.
 
"Geçen gün İçişleri Bakanınız açıkladı, 510 binden fazla gözaltı, 31 binden fazla tutuklu olmuş FETÖ ile ilgili. İçişleri Bakanlığı'ndan 44 bin insan ya ihraç edilmiş ya da görevden uzaklaştırılmış, Mili Savunma Bakanlığı'ndan yaklaşık 16 bin insan ya ihraç edilmiş ya da görevinden uzaklaştırılmış. Sayılar uçuşuyor havada.
 
"Ama bir tane AKP'li yok içlerinde. FETÖ'nün siyasi işlerini sürdürenlere dair bir tane gözaltı, bir tane yargılama ya da ihraç yok. Nerede bu siyasi ayak?
 
"Hala her gün FETÖ operasyonları yapıyorsunuz, orduda, başka devlet kurumlarında yapıyorsunuz. Nasıl oluyor da siyasi ayağını hala ortaya çıkaramadınız? 510 binden fazla gözaltı, 31 binden fazla tutuklama içinde bir siyasi yok mu? AKP tertemiz mi?
 
"Hiçbir şey bulamadınız mı? Kendi içinizde hiçbir kişiyi bulamadınız mı?Bunlar uzaya mı gittiler? Diyorsunuz ya, biz uzaya gideceğiz diye, önce bunları mı gönderdiniz uzaya? AKP içinde "hocam ne olur geri dön" diyenleri mi gönderdiniz uzaya? Bunları konuşalım, bırakın din istismarını, bırakın Kürt halkına düşmanlık yapmayı.
 
"Gelin ekonomi ile FETÖ'yü konuşalım. Bu seçim çalışmasıdır. Siz seçim çalışmasını aştınız, toplumda gerginlik yaratıyor, 31 Mart'tan sonrasını düşünmüyorsunuz. Varsa yoksa tek düşündüğünüz şey 31 Mart'ı kazanalım da, ne olursa olsun. Böyle kazanamayacaksınız, kazansanız da bu zihniyetle devam etseniz yönetemeyeceksiniz. Bu ciddi bir tehdit haline gelmiştir.
 
"Özellikle AKP seçmenlerine sesleniyoruz. Bakın, AKP seçmeni olabilirsiniz.Sizler bizim ne düşmanımızsınız, ne de size öyle bakanlara hak veririz. Ama AKP seçmenleri bu gidişe dur demezlerse, bu toplumdaki gerginleşmeyi sona erdirecek, bu üsluba, bu dile, bu tutuma, bu tarza fren yapacak, terbiye edecek adımı AKP seçmenleri atmazlarsa,Türkiye her gün daha kötü bir noktaya gidecektir.
 
"Son olarak AKP'ye oy veren Kürt seçmenlere sesleniyoruz. Yapılan bu hakaretleri, bu düşmanlaştırma girişimlerini kabullenmeyin. Bu yapılanların ne anlama geldiğini bir kez daha düşünün. Yaptığınızı gözden geçirin ve AKP'ye siz de bir ders verin."