GÜNCEL
Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar: Komplo sürüyor, direniş de sürmeli
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar'a göre, İmralı tecrit sistemi, "9 Ekim Uluslararası Komplosu"nun devam ettiğini gösteriyor. "Komplocuların hedeflerine ulaşamadığını, Rojava'da halklar adına bir alternatifin yaratıldığını düşünsek de, İmralı tecrit sistemi komplonun tamamen ortadan kaldırılmadığını ve bir mücadele gerekçesi olarak durduğunu gösteriyor" diyen Şakar, komploya karşı direnişin büyüyerek devam etmesi gerektiğine işaret ediyor.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, emperyalist devletlerin ve Türk devletinin baskısı ile 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye'den çıkmak zorunda bırakıldı.
Avrupa'ya geçen Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinde Türk devletine teslim edildi.
Kürt halkının mücadele tarihinde 9 Ekim, "Uluslararası Komplo Günü" olarak yer aldı.
Kürt halkı ile devrimciler ve sosyalistler, Öcalan'ın özgürlüğü için yıllardır eylemler yapıyor.
Bu yıl da Avrupa'dan İran'a kadar pek çok kentte eylem ve etkinlikler düzenleniyor.
Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar, "9 Ekim Uluslararası Komplosu"nun yıl dönümünde ETHA'nın sorularını yanıtladı.
ÖCALAN, ROJAVA DEVRİMİ İLE ORTADOĞU'YA DÖNDÜ
Şakar, komplo sürecinin içinde ABD başta olmak üzere bilinen tüm güçlerin yer aldığını hatırlattı ve ekledi: "Sayın Öcalan, Ortadoğu'ya bir müdahale öncesinde kendinin Ortadoğu'dan koparıldığını düşünüyordu. Komplodan sonra ABD'nin Irak işgali ve Ortadoğu'nun yeniden şekillendiği bir süreç söz konusuydu. 2003 yılında Atina'da yapılan bir mahkemede, komplo döneminde dışişleri bakanı olan Pangalos, yıllar sonra şu gerçeği iade etti. 'Biz şimdi anlıyoruz Öcalan neden ortadoğu'dan koparıldı. Çünkü Ortadoğu'ya bir müdahale söz konusuydu.'"
Komplo sürecinin iki temel olgusu bulunduğuna dikkat çeken Şakar, "Biri; komplocu güçlerin hedefleri. Diğeri de komplo karşısında Sayın Öcalan'ın, Kürt halkının ve dostlarının verdiği direniştir" dedi.
"Sayın Öcalan İmralı'ya getirildikten sonra temel odaklanma noktası komplonun nasıl boşa çıkarılacağı oldu" diyen Mahmut Şakar, şöyle konuştu: "Yeni bir paradigma ile ağırlıklı olarak düşünsel, ideolojik bir direnişle komploya karşı bir direniş gerçekleştirdi. 2011 sonrasında Suriye'de yaşananlar Sayın Öcalan'ın bu süreci öngördüğünü bunun karşısında yeni bir fikirle; ne yerel güçlerin ne de küresel güçlerin müdahalesi değil, halklar adına üçünçü bir yol açarak, halklar için bir yeni yaşam alanı yaratabildi. Rojava devrimi bu realitenin sonucu oldu. Sayın Öcalan Ortadoğu'dan 9 Ekim'de koparıldı. Ama daha sonra Ortadoğu'ya bir düşünce, bir devrim ile yeniden geri döndü. Bugün kendisi ağır tecrit koşulları altında yaşamasına karşın onun düşünceleri, temsil ettiği fikriyat, Ortadoğu'da Kürt halkı ve diğer halkların emeğiyle bir devrim olarak var edildi. Komploya karşı direnişi de Sayın Öcalan önemli bir noktaya getirdi. 20 yıllık süre içinde komploya karşı direnişten çıkartacağımız temel sonuç bu."
İMRALI TECRİT SİSTEMİ KOMPLONUN BİR PARÇASIDIR
Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar, İmralı'daki tecrit sistemine dikkat çekti, "İmralı tecrit adası, komplonun bir parçası olarak oluşturuldu. Komplocuların hedeflerine ulaşamadığını, halklar adına bir alternatifin yaratıldığını düşünsek de, İmralı tecrit sistemi komplonun tamamen ortadan kaldırılmadığını ve bir mücadele gerekçesi olarak durduğunu gösteriyor" dedi.
İmralı tecrit sistemini "Kürt halkına karşı yürütülen bir savaş" olarak değerlendiren Şakar, "İmralı'da Sayın Öcalan'a reva görülen ne ise, aslında sistemin Kürt halkına reva gördüğü de odur. Sayın Öcalan şahsında Kürt halkını tecrit etmiş durumda" diye konuştu.
Bu nedenle Kürt halkının, Öcalan'a yönelik uygulamalar kendi yaşamı ve geleceği arasında bir bağ kurmasının zorunlu olduğuna dikkat çeken Şakar, "Bu tecrit sistemi devam ettikçe, Kürt halkının da kimliği ve onuru ile yaşabileceği bir gelecek projesinin olmadığını görmesi gerekiyor. Tecrite, komploya karşı direnirken geleceğimiz için direndiğimizi unutmayalım" dedi.
Direnişin büyüyerek sürmesi gerektiğinin altını çizdi ve ekledi: "Kürt halkı ve dostları yıllardır komploya ve tecride karşı direniyor. Ancak, bu direniş, henüz İmralı tecrit sistemini ortadan kaldırmaya, Sayın Öcalan'ı özgürleştirmeye yetmedi. Dolayısıyla bu mücadelenin çok daha güçlü, istikrarlı ve hedefine ulaşana kadar sürmesi gerekiyor. Bu aynı zamanda kendi özgürlüğümüz için de bir mücadeledir. Kürt halkının dostlarının, Türkiyeli, Avrupalı devrimci ve demokratların da özgürlük mücadelesidir. Sayın Öcalan'a tecrit sürerken, Türkiye'de demokratik bir yaşam mümkün olamaz. "