25 Kasım 2024 Pazartesi

Nusaybin davası 15 Ekim'e ertelendi

53 kişinin yargılandığı Nusaybin davasının 3. duruşması ikinci gününde sona erdi. Tahliye çıkmayan duruşma 15 Ekim'e ertelendi.
Mardin'in Nusaybin ilçesindeki "sokağa çıkma yasağı" sırasında tahliye edildikten sonra tutuklanan 53 kişi hakkında açılan davanın 3. duruşması 2. gününde devam etti. Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binasında ayrılan bölümde görülen dava duruşmasına ailelerden sadece 10 kişi alındı.
 
SEGBİS'İ RET ETTİLER
 
Çok az sayıda tutuklunun getirildiği duruşmada ilk olarak savcıya söz verildi. Savcı tutukluların tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Daha sonra duruşma salonuna getirilmeyen bazı tutukluların, tutuklu bulundukları cezaevlerinden SEGBİS aracılığıyla ifadesi alınmak istendi. Tutuklular, SEGBİS ile savunma yapmayı ret ederek, duruşma salonuna getirilmeyi talep etti.
 
'İŞKENCEDEN DOLAYI İKİ KULAĞIMDA YIRTIK VAR'
 
Ardından söz alan tutuklu Tufan İlbaş, tutuklu bulunan yaralı arkadaşlarının durumuna dikkat çekerek, "Biz arkadaşlarımızın tedavi edilmesini istiyoruz. Burada sizin tarafsız olmanız gerekir. Bu yaptığınız işkenceler ile bir yere varamazsınız" dedi. Tutuklu İbrahim Halil Ildız ise tahliye edildiği sırada maruz bırakıldığı işkenceye işaret ederek, "İşkenceden dolayı şu anda iki kulağımda yırtık var. Burnumda halen şarapnel parçası var. Ama öyle bir faşist zihniyet ile karşı karşıyayız ki; baktığı, gördüğü halde 'hiçbir şey yok, gayet iyisin' diyor" dedi.
 
İDDİA MAKAMINA TEPKİ
 
Cezaevlerinde yaşanan baskıların had safhaya ulaştığını kaydeden Ildız, şöyle devam etti: "Böyle bir uygulama Muz Cumhuriyeti'nde bile yok. Mahkeme heyeti savcının etkisi altında kalmıştır. Ona göre davranıyor. Bu faşist zihniyetle yıllardır uğraşıyoruz. Karşımızda eril zihniyetli savcı duruyor. O kadar okumuşsunuz ama boş. Ben burada iddia makamını kınıyorum."
 
İDDİALARA İLİŞKİN SAVUNMA RET EDİLDİ
 
Tutuklulardan Hamit Acu ise bir sonraki duruşmada daha iyi koşulların yaratılması gerektiğini belirterek, "Sözde hukuk devletidir. Ama bize koşul sağlanmıyor. Biz Tokat'tan 12 saat yol geliyoruz. Yolda bırak sigara, su dahi verilmiyor. Diğer arkadaşlarımızın da burada olması gerekir" diyerek savunma yapmadı. "Mahkemeden adalet beklentimiz yok" diyen tutuklu Baver Başak da Mardin'e yakın cezaevlerine sevk edildikleri takdirde daha sağlıklı savunma yapabileceklerini vurguladı. Başak, talebin kabul edilmemesi durumunda duruşmalara katılmak istemediklerini ifade etti.
 
'HASTA ARKADAŞLARIMIZ TEDAVİ EDİLSİN'
 
Devamında konuşan tutuklu Fırat Çiftçi, ikinci duruşmadan cezaevine giderken zorla çıplak aramaya maruz bırakıldığını aktardı. Osmaniye'deki cezaevinde tutuklu bulunan arkadaşlarına gönderdikleri mektupların yerlerine ulaşmadığını anlatan Çiftçi, "Hasta olan arkadaşlarımızın tedavi edilmesi gerek. Siz Anayasaya aykırı davranıyorsunuz. Bütün arkadaşlarımız buraya gelmeden, bizi de mahkemeye getirmesinler. Savcının mütalaasından da hiçbir umudumuz yok" diye konuştu.
 
'MÜVEKKİLİMİN ADI MÜTALAADA GEÇMİYOR'
 
Tutukluların ardından avukatların savunmalarına geçildi. İlk savunma yapan tutuklu Sadık Tan'ın avukatı Rengin Ergül, dosyadan, ismi geçen askerlerin ne şekilde hayatını kaybettiklerini anlayamadıklarını belirtti. Tutuklulara yapılan işkenceleri ortaya çıkarmaya çalıştıklarını dile getiren Ergül, şunları söyledi: "Savcılıktan işkence dosyasını kavga ederek alabildim. İşkence görüntülerini istediğimde savcılık utanmadan, 'Eğer böyle yaparsınız dosyaya takipsizlik kararı veririm' dedi. Ölenlerin yarısını 'şehit', yarısını 'terörist' ilan ederek Nusaybin'de yaşanan olayların üzeri örtbas etmek isteniyor. Delileri karartan Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisidir. Şu an dosyada 53 sanık var. Benim müvekkilimin adı mütalaada bile geçmiyor."
 
Konuşmasının devamında delillerin ve suçlamaların sanıklarla tek tek ilişkilendirilmesini isteyen Ergül, "Burada sanıklar, düşman ceza hukuku ile yargılanıyor. Gitar çalan Erkan Benli'nin kolunun kırılması bunun en büyük örneğidir" dedi.
 
Tutukluların cezaevlerine götürülürken işkence ve hakarete maruz kaldıklarını dile getiren Ergül, SEGBİS aracılığıyla ifade alınmasına itiraz ettiklerini ifade etti. "Bu yargılamalar aynı zamanda Kürt halkının kazanımlarına karşı yapılan bir yargılamadır" diyen Ergün, duruşmaların kayıt altına alınmasını, gözaltı süreci görüntülerinin dosyaya eklenilmesi ve tutukluların yargılamanın yapıldığı yere yakın bir yere sevk edilmesini talep etti.
 
Savunmaların ardından duruşmaya bir saat ara veren mahkeme heyeti, savunma yapmayan tutukluların bir sonraki duruşmaya kadar savunma yapmasını, aksi halde "susma hakkını" kullanılmış sayacağına karar verdi. SEGBİS ile savunma yapmak istemeyen tutukluların, salonda hazır bulunma taleplerini kabul eden heyet, Kürtçe savunma için ise Adalet Bakanlığı'ndan tercüman talebinde bulunacak.
 
Heyet ayrıca, avukatların dosya içerisine girmesini istedikleri işkence ve gözaltı görüntülerinin inceleneceğini belirterek, geriye kalan tüm talepleri ret etti.
 
Tutukluların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, bir sonraki duruşmayı 15 Ekim'e erteledi.