10 Ekim 2025 Cuma

Mustafa Öner yazdı | Devrimci teori-pratik ilişkisi için okuma

Eleştirilen bir düşüncenin iyi bilinmesi ve kavranması önemlidir. Sosyalizm kuramından sapmalar ne kadar iyi bilinir, içerikleri kavranırsa, ideolojik mücadele de bir o kadar etkili olur. Devrimci çizgide sağlam duruşu da besler, daha fazla pekiştirir.

"Bilinç, eylemin çocuğudur. Eylemde bilincin öğrencisi."
(Teoride Doğrultu, Sayı 8)

Başta bilimsel sosyalist düşünce gelmek üzere teorik okumalar ise bunların can suyu, yaşam kaynağıdır.
Okuma, araştırma, inceleme ve yazı yazma da başlı başına bir eylem biçimidir. Dolaysıyla, okuma ilgisizliğine, zorlanmasına, okuma tembelliğine yönelik ideolojik mücadele de başlıca eylem biçimlerinden birisidir. Doğayı, toplumları, sınıfları, sınıflar arası çelişkileri, çatışmaları, nedenlerini anlamaya çalışıp sonuçlar çıkartmak, sonuçları devrimci pratikte birleştirmek yine eylem çeşitleri arasındadır. Sosyalizm nedir, neden gereklidir sorularının yanıtlarını derinlemesine kavramak, hafızaları sürekli tazelemek de eylem biçimlerinden birisidir. Dünyayı değiştirme eylemi ifadesini burada bulur.

Denklemler, diyalektik materyalist yöntemle bu şekilde konulduğunda bilinç, eylem, teori, pratik bütünlüğü üzerinde durulan devrimci zemini fazlasıyla güçlendirir. Bilinçli, kararlı bu duruş faşizmin her türlü -politik, ideolojik, kültürel- saldırısını daha kolay en az hasarla savuşturma kabiliyeti kazandırır. Devrimci zeminde, çizgide sarsılmadan kalmak da böyle sağlanır.
Bilinç açıklığıyla bu hatta kalındığı sürece o "an" geldiğinde kritik eşikte nasıl bir politik, ideolojik tavır takınılacağı hususunda bilinemezlik, kafa karışıklığı, sağa sola yalpalamalar yaşanmaz. Yaşayanlar bir sendeleme geçirseler de hızla toparlanır. Ola ki kendini toparlama iradesi, kararlılığı gösteremeyenler çıkarsa onlar da devrimci, ilkeli duruş zemininde düşüş yaşarlar.

İlkeli, tutarlı, programatik, devrimci çizgide duruşu besleyen, geliştirip güçlendiren bir dizi temel etken vardır. Öncünün programında, stratejisinde somutlaşan, devrimci, sosyalizm, komünizm, proletarya diktatörlüğü, parti ve leninist kadro politikası bunlardan başlıcalarıdır.

Bunların her biri hakkında yeterince bilinç açıklığı sağlanırsa ve her defasında gerektiği kadar yenilenme başarılırsa üzerinde durulan devrimci temeli güçlendirir. İdeolojik duruşu daha fazla sağlamlaştırır. Karmaşık süreçlerde kılavuz olur. Burada okumaya ilgi düzeyi önemli bir yer tutar. Kilit nokta okumanın ne kadar önemsenip önemsenmediğidir. Önemseyip okuma eylemini sürdürenler düşünsel ve pratik alanda enerjik, üretken, bu anlamda güçlü ve zengindirler. Yetenekleri gelişir, potansiyeli daha kolay açığa çıkar. Okumayı pek de önemsemeyenler, küçümseyenler düşünsel verimsizliğe, kuraklığa kayarlar. Bu anlamda fakirleşirler. Üzerinde durduğu devrimci zeminde, çizgide kalmada zorluklar yaşanır, uzaklaşmanın yolu açılır.

Devrimci zeminde, çizgide ilkeli, sağlam durmayı güçlendiren bir diğer saç ayağı da 20. yüzyılda yaşanmış sosyalizme, kurucularına, önderlerine, kapalı, örtük, açıktan eleştiri adı altında saldırılara karşı cepheden ideolojik duruş sergilemektir. Bu saldırıların temeli bilimsel sosyalizme karşı 1870'lerde Bakuninler ile Proudhonlar ve 1880'lerde revizyonist Bernsteinler tarafından atıldı. Devamını menşevikler, Kautskyler partiden atılıp sürgün edildikten sonra Troçkiler, 1956'da ise revizyonist Kruşçev kliği marksizm leninizme saldırıları devraldı. Marksizm karşıtı bu akımların çeşitli versiyonlarından beslenen odaklar, bugün de sosyalizmin devrimci özünü boşaltmaya devam etmekteler.

Eleştirilen bir düşüncenin iyi bilinmesi ve kavranması önemlidir. Sosyalizm kuramından sapmalar ne kadar iyi bilinir, içerikleri kavranırsa, ideolojik mücadele de bir o kadar etkili olur. Devrimci çizgide sağlam duruşu da besler, daha fazla pekiştirir.
Uluslararası ölçekte olduğu gibi coğrafyamızda da marksizm, leninizm, bilimsel sosyalizmin özüne, ruhuna, devrimci zor mantalitesine (devrimci çizgisi dahil) yönelik politik, teorik, ideolojik saldırılar koro halinde sürdürülmekte. Bu saldırıların da etkisiyle devrimci, demokratik yapılar, çevreler saflarında tasfiyeci dalga da devam etmekte. Bu dalgaya karşı da teorik, ideolojik donanımlar, yenilenmeler, birikim ne kadar artırılırsa üzerinde durulan devrimci zemin o kadar güçlenir, sağlamlaşır.

Uluslararası alanda olduğu gibi onun bir parçası Türkiye ve Bakur'daki devrimci marksist leninist parti tarihleri de belgelemiştir. Bir devrim partisinin politika yapış tarzı, düzen karşısında konumlanış biçimi, kadro politikası, eğitime biçtiği rol ve antimarksist düşünce çeşitleriyle arasına koyduğu ideolojik, teorik duruş o partinin gelişmişlik düzeyinin sağlamlığını, niteliğini belirler. Ölçüsü olur. Bu bağlamda kadroların, etkin öznelerin programı kılavuz edinebilmesi için onu daha fazla derinlikli anlama, öğrenme ve bilince çıkarması gerekir. Bunun için de sürekli hafızaları tazelemek icap eder.

Sınırlı, yamalı bohça misali, parçalı, eskimiş, donuk, ihtiyaçları karşılamada geri kalmış, ezberci, kitabi bilgi yığınları eylem kılavuzu olmaktan, devrimci yönde değiştirip dönüştürme etkisi olmaktan uzaktır. Devrimci zemini güçlendirmek şöyle dursun zayıflatıcı rol oynar. Marksizmin özünü boşaltır, sapmalara, çarpıtmalara karşı ideolojik mücadeleyi zayıflatır.

Her zaman için geçerli olan devrimci çizgide ilkeli, sağlam duruş teori, pratik ışığında, sosyalist ideolojiyle ısınıp yoğrularak, demir değil çelik kıvamında şekil almayla olur. Nasıl ki çelik her defasında yeterince ısıtılıp suyunu aldıkça sağlamlaşırsa, devrimciler de her ideolojik gıda alarak yenilenip daha dayanıklı olurlar.

Tüm bunlar olumlu, olumsuz yanlarıyla düşünüldüğünde gözleri yeniden teorinin ve okumanın ne kadar önemli olduğuna yöneltiyor. Bu yönelim, bilimsel sosyalizmi okumayı kim ne kadar önemseyip önemsemediğini, okumaya ilgi zayıflığını, okuma tembelliğini akla getirmekte. Akla gelen, gelebilecek sorulara açık net dolambaçsız verilecek her yanıt devrimci zeminde kararlı, ilkeli duruşun ölçüsü olacaktır.

Her devrimcinin bildiği, gördüğü, tanık olduğu gibi günümüz dünyasında geçmişle kıyaslandığında özellikle de devrimci sosyalist yayınlarla ilgili okumaya ilgisizlik, fazla önemsememe, okuma tembelliği artmış durumda. Bunun birden fazla nedeni sayılabilir. Bu nedenin önde geleni teknoloji, telefon, internet, sosyal medya ağlarının kimilerinde bağımlılık derecesinde kullanılmasıdır. Bu ağların bağımlılık derecesinde sosyal, siyasal yaşama girmesi durumunda insanla çevresinden sosyal yaşamdan uzaklaşma geliştirdiği gibi içe dönmeyi çoğul ortamlarda bile yalnızlaşmayı getirmekte olduğu sır değil. Ayrıca işin kolayına kaçılarak seçmeli okuma tercih edilmekte. Bu iletişim araçları bilinçli ve gerektiği kadar ihtiyaç oranında kullanılmadığında okuma tembelliğinin pekişmesinde önemli bir araca dönüştüğü bilinen bir gerçek.

"İdeolojik olarak tembelleşme fakirleşmeyi getirir" demiş Kutsiye yoldaş. Devrimcilerin fakirleşmesi, okumaya ilginin azalmasıyla, teorik, ideolojik olarak yenilenmenin, gelişmenin yavaşlamasını da aşarak durmasıyla başlar. Devrimcilikte fakirleşme gelişkin üretken özelliklerin, yeteneklerin körelmesi demektir. Devrimci mücadelede, kolektif yaşamda devrimci çizgiden kopuşun başlangıcıdır. Geriye ve dışa düşüştür. Devrimci coşkuyu, heyecanı yitirmektir.

Yine Kutsiye yoldaşın belirlediği gibi "Öğrenmenin yerini bellemeye, okumanın yerini bakmaya bıraktığı zamanlardayız". Bu saptamanın günümüzde daha çok yaygınlaştığı da eklenirse, okumaya ilgisizliğin, okuma tembelliğinin vahameti yaratacağı ideolojik tahrifatlar daha net görünür olur.
Devrimci çizgide duruşa, okuma, teori, pratik üçlemesinin ışığıyla bir de buralardan bakmak, ilkeli duruşa çok şey katacaktır.