21 Mart 2025 Cuma

'Mücadelemizi sürdüreceğiz'

İHD İstanbul Şubesi, Ekrem İmamoğlu ve 106 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan İHD Genel Başkanı Eren Keskin, "Türkiye Cumhuriyeti devleti tamamen kuvvetler birliğini uyguluyor. Kuvvetler birliği faşizmdir. Bu tehlikeli gidişata karşı insan hakları savunucuları olarak herkesi uyarıyoruz" dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, İstanbul Büyükşehir Belediye'sine (İBB) dönük gözaltı saldırısı ve kayyum hazırlığına ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) yöneticileri ve çok sayıda demokratik kitle örgütü katıldı. 

'KUVVETLER BİRLİĞİ FAŞİZMDİR'
Toplantıda, İHD Genel Başkanı Eren Keskin söz aldı. Geçmişten bugüne ifade özgürlüğüne dönük saldırıların karşısında olduklarını belirten Keskin, "Adeta darbe yapılmış gibi yolları kapatmak, polis araçlarını her yere yığmak, ulaşım araçlarını engellemek akıl dışı. İmamoğlu'nun emniyette doktor getirilerek sağlık kontrolünün yapılması tamamen akıl dışı. Bunların yerleştiriliyor olduğunu düşünmek bile korkunç geliyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti tamamen kuvvetler birliğini uyguluyor. Kuvvetler birliği faşizmdir. Bu tehlikeli gidişata karşı insan hakları savunucuları olarak herkesi uyarıyoruz" diye konuştu

İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ İLKELERİNİ SAVUNMA ÇAĞRISI
Basın metnini İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu. Yoleri, temel haklara yönelik tüm ihlallere son verilmesini istedi. İnsan hakları ve demokrasi ilkelerini savunmaya çağıran Yoleri, "Yerel seçimlerde sağlanan kent uzlaşısının  kriminalize edilerek  terörle ilişkilendirilmesi ve bunun üzerinden İBB hakkında terörle ilişkili soruşturma başlatılmış olması ile devam eden bu akıl dışı süreçte yaşanan hukuksuzluklara karşı halkın tepkisini göstermesi de yasaklarla engellenmektedir. İstanbul Valiliği tarafından duyurulan 4 günlük eylem yasağı yanında metro ve tramvay ulaşımına getirilen kısıtlamalarla yaratılan hak ihlalleri aynı zamanda kent halkının günlük hayatını sürdürmesinde, işine gidip gelmesinde dahi  ciddi sorunlara yol açmakta, bant daraltma yoluyla internetin kısıtlanması halkın bilgiye ulaşma ve iletişim hakkını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Dün Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve İnsan Hakları Derneği tarafından yayınlanan açıklamamızda da dediğimiz gibi; Aslında bugün yaşananlar, gündelik hayatta yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerinin daha da yoğunlaşmasının çok ötesinde, hakları sistematik olarak ihlal eden bir devlet pratiğinin artık hak temelli bir rejim fikrinin tamamen terk edildiği bir sürece ulaştığı endişe verici boyutu ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı.

'OPERASYONLARA SON VERİN'
Bu uygulamalar aynı zamanda birlikte yaşama iradesini yıkıcı biçimde tahrip ederek barışa ve geleceğe dair tüm umutları yok edildiğini söyleyen Yoleri, "Bir kez daha; bağımsız düşünme ve yargı yetisine sahip, bu toplumun geleceğine dair sorumluluk duyan herkesi, insan haklarına, adalete, barışa ve demokrasiye, yani ortak geleceğimize sahip çıkmaya, iktidarı ise hukuk yok sayılarak yürütülen gözaltı ve operasyonlara son vermeye çağırıyoruz" dedi.

'BU YAKLAŞIMDAN VAZGEÇİN'
TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, "Biz yıllardır bu tür yaklaşımları takip eden kurumlar olarak, insanlar haklarının güven normlarını ortadan kaldırılırsa yarattığınız belirsizlik ve duyarsızlığın size karşı döneceğini söyleyebiliriz. Toplumsal barışın sağlanması, toplumsal barışın ikame edilmesi ve insan haklarına dair temel normların kurulması için sizi acilen davet ediyor. Bu davetimize karşılık icabet edileceği konusunda inanmak istiyoruz. Derhal bu yaklaşım ve bu zihniyetten vazgeçin diyoruz. Bu süreci bu normlar oluşturuluncaya kadar takip edeceğimizi söylüyoruz.” ifadelerini kullandı.

'MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ'
THİV Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Biçer, hukuk ihlallerinin artık bir kural haline geldiğini söyledi. Bu hukuk ihlallerini kabul etmediklerini bunlara karşı mücadeleyi ısrarla sürdüreceklerini ifade eden Biçer, “İşkence ve kötü muamele uygulaması anlamına gelecek her türlü davranışın mutlak yasak olduğu bilinmesine karşın, gözaltı süreçlerinin başından itibaren yapılan muayenelerde bu süreçte yaşananlarda İstanbul Protokol'üne uygun olmaması, kişilerin emniyet birimlerinde muayene edilmek istenmesi ve bu muayenelerde protokolün tanımladığı çerçevede yapılmaması işkence ve kötü muamele fiillerininde görünmez kılınmasına bir anlamda meşrulaşmasına yol açıyor. THİV olarak İstanbul Protokol'ünün oluşma sürecinden itibaren işkence ile mücadelede Birleşmiş Milletler'in tek kılavuz olarak önerdiği bu çerçeve uygun davranılmasını, herhangi bir uygulamanın emniyet birimlerinde yapılamayacağını bu incelemelerin sağlık değerlendirmesi olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bu hak ihlallerini her zaman ortaya çıkarmak için çabalayacağımızı, bununla ilgili mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade etmek isteriz" dedi.