DÜNYA
Maxmur'dan dünyaya: 8 yuva kurduk, yıktınız. Teslim olmadık, yine olmayacağız
Kendi değerlerimize ihanet edersek, ekmek ve su vereceklerini söylüyorlar. Bizi açlıkla, susuzlukla terbiye etmeyi başaramayınca da üzerimize uçaklarını gönderiyorlar, evlerimizi yıkıyorlar, katliam yapıyorlar.
Türk devletinin Güney Kürdistan'da bulunan Maxmur'daki Şehit Rüstem Cudi kampına yönelik hava saldırısı yine bir katliamla sonuçlandı. Aynı aileden 4 kadın yaşamını yitirdi. 73 yaşındaki Asya Ali Muhammed, 26 yaşındaki kızı Narinç Ferhan Qasim ve torunu 14 yaşındaki Evin Kawa ile 23 yaşındaki Eylem Muhammer Emer, AK/Saray iktidarının işgal politikalarının canını aldığı insanlar oldu.
Katliamın ardından Maxmur halkının tamamının katıldığı bir törenle 4 kadın son yolculuklarına uğurlandı. Tören, AKP iktidarına ve Erdoğan'a karşı büyük bir öfkeye dönüştü.
13 Aralık gecesi gerçekleşen saldırı Türk devletinin son bir yıl içerisinde gerçekleştirdiği ikinci katliam saldırısı oldu. Türk savaş uçakları, 6 Aralık 2017 tarihinde saat 18.45 sıralarında kampa hava saldırısı düzenlemiş, halkın savunmasını üstlenen 5 savaşçı katledilmişti.
Maxmur halkı, 2014 yılının Ağustos ayında faşist dinci DAİŞ çetelerinin de saldırısına maruz kalmış, HGP öncülüğünde oluşturulan özsavunma birlikleri sayesinde halk soykırımdan kurtulmuştu.
Kampta bugün 3 bini çocuk 12 bin sivil yaşıyor. Hepsi de köyleri yakılıp yıkıldığı için Güney Kürdistan'a göç etmek zorunda kalan halk.
Maxmur Halk Meclisi Eşbaşkanı Hüseyin Kara, Maxmur halkı teslim olmadığı için saldırıların hedefinde olduğunu söylüyor.
KENDİ TOPRAKLARIMIZDA MÜLTECİ OLDUK
Kara, kampta yaşayan halkın durumuna ilişkin şu bilgileri veriyor:
"Maxmur halkı yurtsever bir halk. Değerlerimize sahip çıkıyoruz. '90'lı yıllarda köylerimiz bombalandı, yerle bir edildi. Burada yaşayan halk, Türk devletinin vahşetinin canlı şahididir. Kuzey Kürdistan'da 4 bin köyümüzü yerle bir ettiler. Biz buraya kendi isteğimizle gelmedik, göç etmek zorunda kaldık. Onurumuzdan vazgeçirmek için bize ihaneti, koruyuculuğu dayattılar, kendi çocuklarımızı öldürmemesi istediler. Bunu kabul etmedik, bu nedenle göç etmek zorunda kaldık. Kendi topraklarımızda mülteci olarak yaşamak zorunda bırakıldık."
Maxmur, halkın 8. durağı oldu. Bihere, Şeraniş, Besive, Etruş A, Etruş B, Ninova ve Nehdara kamplarında saldırılara maruz kalan halk, en son Maxmur kampına yerleşti.
Hüseyin Kara, yaşadıkları bu trajediyi şu sözlerle özetledi: "Biz 8 yerde yuva kurduk. 8 yerde de yuvamızı yıktılar."
Kara'ın söylediği gibi Maxmur açlıkla da terbiye edilmek isteniyor. Kamp, BM'nin denetiminde ancak DAİŞ saldırıları başladığı 2014 yılının yaz aylarından bu yana kampa hiçbir insani yardım gitmiyor. Sürekli su, elektrik, gaz sorunu yaşanıyor. Kampta yaşayan halk üzerinde abluka giderek artırılıyor. Maxmurluların Hewler'de çalışması yasak. Kente çalışmaya giden 4 genç, 5 aydır hapishanede tutuluyor. Gerekçesi ise "süresi geçen kimlik kullanmaları". Kimliklerin süresini uzatmayan ise Güney yönetimi ile Merkezi Irak yönetimi. Hewler'deki tüm işyerlerine de "Maxmurlulara iş vermeyin" diye de talimatlar gönderiliyor.
AÇLIKLA TERBİYE EDEMEYİNCE UÇAKLARINI GÖNDERİYORLAR
Maxmur Halk Meclisi Eşbaşkanı Hüseyin Kara, gençlerin serbest bırakılması için yaptıkları tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını anlatıyor ve ekliyor: "Kendi değerlerimize ihanet edersek, ekmek ve su vereceklerini söylüyorlar. Bizi açlıkla, susuzlukla terbiye etmeyi başaramayınca da üzerimize uçaklarını gönderiyorlar, evlerimizi yıkıyorlar, katliam yapıyorlar. "
Kara, halkın 25 yıldır kendi çabası ve alınteri ile ayakta kaldığını belirtiyor. Üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeyen BM, Federal Kürt yönetimi ve Irak devletini eleştiriyor.
"Bu kampta olanlar karşısında dünya neden sessiz kalıyor?" diye soruyor.
Başta Kürt halkı olmak üzere halklara, "Bu kampa sahip çıkın" çağrısını yapıyor ve ekliyor: "Bu halk, sizin onurunuzu koruyor."
Maxmur Halk Meclisi Eşbaşkanı Hüseyin Kara'nın son sözü ise Erdoğan'a: "İyi bil, bu kampı teslim alamayacaksın. O hayallerinden vazgeç. Başaramayacaksın. Biz onurumuzla yaşamaya alıştık. Onurumuzu asla terk etmeyeceğiz."