24 Kasım 2024 Pazar

Küba seçimleri üzerine

19 Nisan'da ulusal meclisin seçeceği yeni Küba liderinin tarihsel önemi, aslında yeni isimden veya Castrosuz bir dönemin açılıyor oluşundan çok Küba devrimine karşı başlatılacak yeni bir ideolojik ve politik saldırı dalgasının nasıl göğüsleneceği ile alakalı. ABD'nin istekleri doğrultusunda bir değişim için baskı, toplumsal ayrıştırma ve koşullar yaratma çabası gözle görülür bir şekilde mevcut.
2017 yılından 2018'e geçerken Küba'nın gündemde Nisan yapılacak seçimlerin neredeyse hiçbir yeri yoktu. Türkiye'de 2019'un hesapları daha 1.5 yıl öncesinden başlamışken Küba'da 19 Nisan'da gerçekleşecek başkanlık seçimiyle tamamlanacak olan geçen yıl başlamış seçim süreci, ülkede geride kalan yılda elde edilen sağlık alanındaki başarılardan, ALBA gibi bölgesel işbirliği çabalarından veya Venezuela'daki direnişten elbette daha az yer tutmaktaydı. Hatta 14 Haziran'da kutlanacak Che'nin 90. doğum yıl dönümü ve sömürgeciliğe karşı 1959 devriminin önsözü olarak görülen 1868 ayaklanmasının 150. yıl dönümü halkta daha büyük heyecan yaratmakta. Üstelik seçimlerin bu son aşamasının diğerlerine göre tarihsel açıdan önemi ise başkanlığının ikinci dönemini dolduran Raul Castro'nun görevden ayrılacak oluşu.
 
2006'da Fidel Castro'nun görevi bırakmasıyla görevi devralan Raul Castro, başkanlık süresine iki dönem sınırlaması getirdi ve bu sürenin sonunda şu an görevden ayrılıyor. Küba 1976'da yapılan ve en son 2002'de kapsamlı bir reforma uğrayan anayasa ile yönetilmekte. 1976 anayasası kendinden öncekilerin bazı özelliklerini taşısa da esasında devlet yönetimine köklü bir değişim getirdi. "Halk İktidarı Ulusal Meclisi", devlet iktidarının en üst organı olarak kabul edildi. Rejim, bu anlamıyla ne başkanlık ne de parlamenter sistemdir, tamamen orijinal de değildir, ancak şu an için dünyada tektir denilebilir. Sosyalizm geleneğinin özelliklerini taşımaktadır, örneğin yerel ve bölgesel taban örgütlenmeleri ve meclis seçimleri takvimi bir yıldan fazladır işlemektedir.
 
Raul Castro'nun başkanlık döneminde adada önemli ekonomik, politik ve sosyal değişiklikler yaşandı. 2011'de başlanan kapsamlı reformların bir kısmı halen uygulama aşamasında. Kâr yapmayan devlet işletmelerinin bazılarının kapatılması, doğrudan yabancı yatırıma alan açılması, bazı sektörlerde özel ve kooperatif işletmelere izin verilmesi, kişisel cep telefonu ve bilgisayar kullanımının yaygınlaşması, ev ve araba satışında devletin söz hakkı azaltılarak özel alım-satıma alan açılması gibi önemli reformlar uygulandı. Küba ekonomisi yıllık 2.5 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım çekmekte. 2016 yılı itibariyle 313 reform paketinin yüzde 21'i gerçekleştirilmişti. İlk dönemde özel sektörün ekonomideki payı 5 kat artarken kapitalist ekonomiye hızlı bir kayışın önüne geçmek için yapılan son dönem düzenlemeleriyle bu dizginlendi.
 
Raul Castro'nun halefi olması beklenen Miguel Diaz-Canel'in bu reformları hangi yönde devam ettireceği Küba'nın yakın geleceğini açısından belirleyici olacak. Diaz-Canel, on yıl kadardır ulusal ve bölgesel düzeyde hükümetlerde yer almış Küba Komünist Partisi'nde (KKP) etkili olmuş bir isim. Politik anlamda Raul Castro'nun görevi devretmesi keskin bir değişiklik yaratmayacak Küba'da. Yeni dönemde ekonomik reformların devamının ne yönde gelişeceği, internet kullanımının yaygınlaşmasıyla hızla evrim geçiren toplumsal yapının taban örgütlenmelerinde sosyalist demokrasiye katılımının nasıl korunacağı iki önemli meseleyi oluşturuyor.
 
19 Nisan'da ulusal meclisin seçeceği yeni Küba liderinin tarihsel önemi, aslında yeni isimden veya Castrosuz bir dönemin açılıyor oluşundan çok Küba devrimine karşı başlatılacak yeni bir ideolojik ve politik saldırı dalgasının nasıl göğüsleneceği ile alakalı. ABD'nin istekleri doğrultusunda bir değişim için baskı, toplumsal ayrıştırma ve koşullar yaratma çabası gözle görülür bir şekilde mevcut. 2016'da Fidel Castro öldüğünde batı basınının yaptığı sosyalist ekonominin artık devam ettirilemeyeceği, tek partinin artık imkansız olduğu, ABD ilişkilerinin artık daha da esneyeceği yönlü haber bombardımanı şimdi Castro isminin değişecek olmasıyla bir kez daha tekrarlanmak istiyor. Nesil değişimi ısrarla vurgulanıyor. Ancak Küba'da yönetimsel anlamda bir nesil değişimi bir süredir yaşanmakta. 35 yaşındaki Yailan Orta, 2017 Aralık'ta KKP merkez komitesinin internet sitesi granma.cu'nun ilk kadın editörü oldu. Çoğunluğu genç olmak üzere halkın yüzde 40'ından fazlasının internet erişimine kavuşmasıyla taban örgütlenmelerine gençlerin katılımının arttığı gözlenmekte. Yine yakın zaman önce açıklanan küresel ısınmayla mücadele planı kapsamında tarım, altyapı, üretim gibi pek çok alanda çeşitli uzun vadeli proje ve reformların seçim sürecinden etkilenmeden uygulanacağı Granma'daki konuyla ilgili detaylı açıklamada mevcut.
 
Obama döneminde Aralık 2014'te ABD ile karşılıklı diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması ile atılan cesur adımlar Trump döneminde şimdilik beklemede. O dönemde karşılıklı elçilikler açılmış ve bir dizi anlaşma imzalanmıştı. Trump ise 2017 Haziran'ında göreve gelir gelmez bunların bir kısmını iptal etti. Küba'daki elçilik çalışanlarını elçiliği çalışamaz hale getirecek kadar azaltırken ABD'deki Kübalı elçilik çalışanlarını ülkelerine geri gönderdi. Daha geçen ay, Trump yönetimi "Küba İnternet Görev Gücü" adlı bir yapı oluşturarak Küba hükümetinin sınırlarını gevşettiği internet kullanımı üzerinden devletin altını oymak için bir adım attı. Trump bir yandan politik olarak bu adımları atarken özellikle cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu eyaletlerin Küba'yla yürütecekleri ticaret ilişkilerini arttırma çabası içinde. ABD'den Küba'ya giden turistlerin sağladığı gelirin artışı Küba ekonomisi için önemli bir kalem olsa da bir bağımlılık ilişkisine dönüşmüş durumda değil. Yani 2016'da Fidel Castro'nun Obama ziyareti sonrasında ABD'nin "soft power" kullanarak entegrasyon çabasının açık düşmanlıktan daha tehlikeli olabileceğine karşı uyaran yazısı Trump döneminde de geçerliliğini korumakta.
 
Castro kardeşlerin dönemi boyunca uygulanan sert ambargo ve özellikle Sovyetler'in yıkılmasından sonraki ekonomik bunalımın yarattığı koşullar karşı devrimin saldırılarına karşı Küba halkını her dönemde canlı tuttu. Halkın devrime bağlılığı sayesinde ABD'ni yanı başında bir ülke ayakta kalmayı başardı. Castro dönemleri sonrasında da adadaki kamusal ekonominin emperyalist kapitalizmin varoluşsal krizi koşullarında ayakta kalmasının koşulu kapitalizme daha fazla taviz vermek değil halk egemenliğine dayalı yönetim kurumlarında sosyalist ekonomiyi inşa edici adımlar atmakta.
 
Kaynaklar:
americasquartely.org
oncubamagazine.com
granma.cu
reuters.com
telesur.net
laredcubana.blogspot.com