3 Mayıs 2024 Cuma

Koray Can yazdı | İşbirlikçi hainlerin de sabrının bir sınırı varmış!

"Barzani ailesinin ve şürekasının İran'ı kınamasından daha doğal ne olabilir" diye sorulabilir. Evet bunda bir sorun yok, olması gereken de budur. Bizim sorun olarak gördüğümüz, Barzani ve şürekasının, sömürgeci faşist Türk devletinin başta Güney Kürdistan olmak üzere, Kürt halkına karşı gerçekleştirdiği binlerce saldırı ve bu saldırılarda yüzlerce Kürdün katledilmesi karşısında üç maymunu oynamasıdır.

İran'daki faşist molla rejiminin, Kürdistan'ın Hewlêr kentinde on ayrı noktaya yapmış olduğu balistik füze saldırısı sonrasında Mesut Barzani ve şürekasının yapmış olduğu açıklamalarla birlikte İşbirlikçi hainlerin de sabırlarının bir sınırı olduğunu öğrenmiş olduk. İşte saldırı sonrasında Mesut Barzani ve şürekasının yapmış olduğu açıklamalar.

Mesut Barzani: Bu haksızlık ve zulme karşı daha fazla sessiz kalamayız. Artık sabrımızın da bir sınırı var.
IKYB başkanlık ofisi: Kürt halkına karşı işlenmiş bir suçtur.
Mesrur Barzani: Hiçbir nedeni olmayan namertçe bir saldırı. Bu dayanaksız saldırılar hiçbir şekilde cevapsız kalmamalı.

Merkezi Londra'da bulunan ve dünya çapında gazetelere ve uydu yayınlarına yolladığı haber raporlarıyla tanınan Reuters haber ajansının analizine göre sömürgeci faşist Türk burjuva ordusu 2018 başından Haziran 2023'e kadar Batı ve Güney Kürdistan'a yönelik en az 6 bin hava saldırısında bulunmuştur. Bu hava saldırılarına Kuzey Kürdistan'da gerçekleştirilen hava saldırılarını da eklediğinizde sömürgeci faşist Türk devletinin Kürdistan'ın bütününde gerçekleştirdiği saldırıların boyutu daha iyi anlaşılacaktır. Reuters'in açıkladığı rakam, sadece 6 aylık süre içerisinde gerçekleştirilen saldırı sayısını kapsamaktadır. Sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin tanklarla, toplarla ve obüslerle yaptığı saldırılar bu sayıya dahil mi bilmiyoruz. Fakat evveliyatını da dahil ettiğimizde sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin Kürt halkına karşı sürdürdüğü soykırımın boyutunu gözler önüne sermektedir. İşgalci faşist Türk devletinin Kürdistan topraklarında gerçekleştirdiği hava saldırılarının önemli bir kısmı Güney Kürdistan'da yaşanmıştır. Bu hava saldırılarında yüzlerce sivil Kürt katledilmiştir. Başurê Kürdistan'da katledilen sivil Kürtler dışında yüzlerce köy hava saldırılarıyla yok edilmiş, yine yüzlerce köy bu nedenle boşaltılmıştır. Yine Hewlêr ve Silêmanî'de (Süleymaniye) birçok yurtsever, Türk MİT'i tarafından gündüz gözüyle katledilmiştir. Sömürgeci faşist Türk devleti, Güney Kürdistan'da özgürlük gerillasına karşı kimyasal silah kullanmıştır. Tüm bunlar yaşanırken, Mesut Barzani ve şürekasının sömürgeci faşist Türk devletinin bu katliam ve saldırılarına karşı bir tek kınama mesajını görmedik. Sömürgeci faşist Türk devletine "Bu yaptığınız zulümdür, haksızlıktır, insanlık suçudur, namertçedir, sabrımızın da bir sınırı var, daha fazla sessiz kalamayız vb." türünden hiçbir açıklamasına tanık olmadık. Tam tersine soykırımcı faşist Türk devletinin katliam ve saldırılarını ya görmezden gelip üstünü örtmeye ya da Kürt özgürlük hareketini bahane ederek saldırı ve katliamları meşrulaştırmaya çalışmıştır. Tıpkı emperyalistlerin Kürt soykırımı karşısındaki sessizliği gibi... Fakat saldırgan İran, saldırının hedefi sınıfsal çıkarlar olunca İran'a dönük kınama mesajları birbiri ardına gelmiştir.

"Barzani ailesinin ve şürekasının İran'ı kınamasından daha doğal ne olabilir" diye sorulabilir. Evet bunda bir sorun yok, olması gereken de budur. Bizim sorun olarak gördüğümüz, Barzani ve şürekasının, sömürgeci faşist Türk devletinin başta Güney Kürdistan olmak üzere, Kürt halkına karşı gerçekleştirdiği binlerce saldırı ve bu saldırılarda yüzlerce Kürdün katledilmesi karşısında üç maymunu oynamasıdır. İran devletine karşı sarf ettiği sözlerin bir tekini bile Türk devletine yapmamasıdır.

İran'daki faşist molla rejimine karşı bu açıklamaları yapan Mesut Barzani ve şürekası, söz konusu katliamcı faşist Türk devleti olunca neden üç maymunu oynamaktadır? Biz komünistler bunun nedenini iyi biliyoruz. Çünkü, KDP ve Barzani ailesi, sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin suç ortağıdır. ABD'nin dayatmalarıyla ve de ailesel çıkarları -ne kadar çıkarlarına uygun olduğunu zamanla anlayacaklar- doğrultusunda soykırımcı faşist Türk devletiyle girdikleri en ilkesiz ve en aşağılık ilişki içerisinde olmaları, Barzani ve şürekasının üç maymunu oynamasını zorunlu kılıyor. Bu nedenle İran'daki molla rejimine karşı "aslan" kesilen Barzani ve şürekası, söz konusu katliamcı faşist Türk burjuva devleti olunca dut yemiş bülbüle dönmektedirler. İradesini ABD'ye teslim eden Barzani ailesi ve KDP'nin, ABD politikaları dışında bir davranış göstermesini beklemek büyük bir saflık olur. ABD'nin, Barzani ve şürekasından beklediği, işgalci faşist Türk devletiyle ilişkilerini sıcak tutmasıdır. Kendisine biçilen rolün dışında bir davranış göstermemesidir. ABD'nin ve emperyalistlerin kendisine biçtiği rol; Güney Kürdistan başta olmak üzere Irak'ta ABD'nin ve emperyalistlerin çıkarlarını koruması, yine bu kapsamda Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi için ne yapılması gerekiyorsa faşist Türk devletine destek sunmasıdır. Bu, Barzani ve şürekasının işbirlikçiliğinin ve hainliğinin bir yanını oluştururken diğer yanını ise bu işbirlikçi politikaları sınıfsal çıkarlarını ve iktidarlarını korumanın teminatı olarak görmeleridir.

Barzaniler ve şürekasının, faşist molla rejiminin Hewler'e yönelik gerçekleştirdiği balistik füze saldırısı karşısından "aslan" kesilmesinin, sabırlarını zorlamasının nedeni ne olabilir? Saldırılarda sivillerin ölmesi ve yaralanması mıdır? Bunun böyle olmadığını biraz önce anlatmaya çalıştık. Bir kez daha tekrarlamak gerekirse, dört parça Kürdistan'da, Şengal'de binlerce Kürt, sömürgeci faşist Türk devleti tarafından katledilirken, Kürt köyleri yakılıp yıkılırken, Kürtler zorla yerinden, yurdundan sürgün edilirken, soykırıma maruz bırakılırken, siyasi soykırımdan geçirilirken, dili-kültürü yok sayılırken, Türkiye zindanları Kürtlerle dolup taşarken Barzani ve şürekasının hiçbir şey olmamış gibi davranmasından biliyoruz. Peki o zaman Barzanileri ve şürekasını İran devletine karşı bu kadar "öfkelendiren" şey nedir?

Bilindiği gibi bu saldırıyı gerçekleştiren İran Devrim Muhafızları, saldırıdan sonra "Erbil’de (Hewlêr) bulunan, MOSSAD'la ilişkili İsrail casus karargahını vurduk" diye açıklama yaptı. Hewlêr'in değişik noktalarında gerçekleştirilen on balistik füze saldırısında ölen ve yaralanan siviller oldu. İran devletinin gerçekleştirmiş olduğu bu saldırılarda hedef alınanlardan birinin de bu saldırıda ölen Kürt sermayedar Peşrev Dizayi olduğu belirtildi. Peşrev Dizayi'nin multimilyoner bir sermayedar olduğu, Irak'ın en zenginlerinden biri olduğu ve IKBY'nin petrolünün İsrail'e ulaştırılmasında kilit rol oynadığı belirtildi. Gerçekleştirilen bu saldırıda, Peşrev Dizayi ve kız çocuğu da dahil olmak üzere en az 4 sivilin katledildiği ve 16 sivilin de yaralandığı belirtildi.

Faşist molla rejimi yapmış olduğu katliamı meşrulaştırmaya dönük olarak Peşrev Dizayi'nin MOSSAD adına faaliyet yürüttüğünü ve Kırman'da gerçekleştirilen saldırının Dizayi'nin evinde planlandığını açıklayarak, yaptığı saldırı ve katliamı meşrulaştırmak istedi. Peşrev Dizayi'nin MOSSAD adına faaliyet yürütüp yürütmediği tam olarak bilinmiyor. Fakat Peşrev Dizayi'nin Barzani ailesi adına petrol ve başkaca alanlarda ticaret yaptığı az çok netleşmiş görünüyor. İşte Barzani ailesinin ve şürekasının molla rejimine "kükremesinin" esas nedeni budur. Yani, her zaman olduğu gibi bir kez daha Barzani ailesi ve şürekası için esas sorunun sınıfsal çıkarları olduğunu görüyoruz. Faşist molla rejiminin saldırıları karşısında sarf ettikleri sözlerin başka bir izahı yoktur. Kürt olmakla, Kürt halkının çıkarlarını korumakla, masum insanların ölmesi ve yaralanmasıyla ilgili bir durum değildir. Tamamen sınıfsal çıkarlarının zarar görmesiyle ilgilidir.

Bu olayla birlikte, Barzani ailesi ve şürekasının sadece şahsi çıkarları ve iktidarları tehlikeye düşünce sabırlarının zorlandığını, "aslan" kesildiklerini gördük. Fakat yarın hiçbir şey olmamış gibi İran'la ilişkilerini sürdürmeye devam ederlerse de -ki ediyorlar- bu kadar da olmaz dememek gerekir. Çünkü, KDP'nin ve Barzani ailesinin emperyalistlerle ve sömürgecilerle geliştirdiği ekonomik, askeri, siyasi ilişki biçimi dün olduğu gibi bugün de Barzani ailesinin ve şürekasının rotasını belirlemeye devam edecektir. Gerisi onlar için teferruat. İşbirlikçi hainlerden başka ne beklenir ki!