27 Temmuz 2024 Cumartesi

Kobanê Davası: Kendilerini yalanlayan tanıkların beyanları mütalaaya konuldu

Kobanê Davasındaki açık ve gizli tanıkların mahkeme huzurunda kendi kendilerini yalanladığına dikkat çeken tutsak siyasetçi Alp Altınörs, buna rağmen savcının mütalaada ifadelere yer vermesinin siyasi amaç taşıdığını kaydetti.

DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde birçok kentte başlayan eylemler gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 18'i tutsak 108 siyasetçinin yargılandığı dava sürüyor. Kobanê davasının 35. duruşmasının üçüncü oturumu, Sincan Hapishane Kampüsündeki salonda görülmeye başladı.

Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan duruşmaya, siyasetçi Sebahat Tuncel, Alp Altınörs ve tutsak bazı kadın siyasetçiler katıldı. Siyasetçi Gülten Kışanak ve Figen Yüksekdağ ile bazı siyasetçiler, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile tutuldukları hapishaneden katıldı.

Duruşmayı, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekilleri Öznur Bartın ve Ömer Faruk Hülakü ile çok sayıda kişi izledi.

'DÜNYA KAMUOYU ÇAĞRI YAPTI' 
Üçüncü gününde beyanlarını sürdüren siyasetçi Alp Altınörs, Kobanê'ye sahip çıkmanın yargılama konusu yapılmaya çalışıldığını dile getirdi. Dünya kamuoyunun da kendileri gibi DAİŞ'e tepki gösterdiğini ve olası soykırıma karşı harekete geçme çağrısında bulunduğunu kaydeden Altınörs, HDP olarak yaptıkları çağrının suç olmadığının AİHM kararlarıyla tescillendiğini vurguladı.

HDP'nin paylaştığı çağrı tweetinin KCK tarafından gönderildiğini dosyada yer alan bir tanığın iddia ettiğini, bu kişinin daha sonra bu iddiasını yalanlayacak düzeyde beyanlarda bulunduğunu ancak bu hususun buna rağmen mütalaadada yer aldığını anımsatan Altınörs, savcının iddiasını ispatlayamadığını ve bu nedenle yargılamada suçsuz olduklarını ispatlamak zorunda bırakıldıklarını dile getirdi.

'SOYKIRIMA KARŞI ÇIKMAK SUÇ DEĞİLDİR'
"Burada savcılık, ortaya sunduğu iddiaların ağırlığı ve sindirici yönüyle sanıkları ezmeye çalışmıştır" diyen Altınörs, savcının iddialarının çöktüğünün söyledi. Altınörs, "Savcı, söz konusu çağrının demokratik bir çağrı olduğuna ve AİHM kararına karşı bir iddia öne sürmemiştir. Bu, iddianamenin çöküşü demektir. Savcı da bu çöküşün içindedir. Delil bile sunmadan bizi suçlamaya çalışmaktadır. Halkı protestoya çağırmak suç değildir. Soykırıma karşı çıkmak da suç değildir. Bu ikisi de anayasal bir haktır. Çağrı meşru bir gerekçeye dayanan ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamındadır" diye belirtti.

'GİZLİ TANIKLAR ÜZERİNDEN KUMPAS KURULUYOR' 
Dosyada yer alan "gizli tanık"ların ifadelerine tepki gösteren Altınörs, devletin "gizli tanıklar" üzerinden toplumsal muhalefete kumpaslar kurduğunu söyledi. Dosyada yer alan tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu'nun ilk olarak açık tanık olarak dosyada yer aldığını ancak sonra AİHM kararıyla "ABC123" isimli gizli tanık olarak davada varlığını sürdürdüğünü belirten Altınörs, tanığın yargılanan ile avukatlar olmadan mahkeme tarafından dinlendiğini kaydetti. Buna rağmen bu kişinin ifadelerinin delil olarak kabul gördüğünü dile getiren Altınörs, "Dolayısıyla aynı kişi, aynı dava ile ilgili 4 ayrı ifade vermiş durumdadır. Bu ifadelerin 3'ü açık, biri ise gizli tanık sıfatı ile verilmiştir. Açık tanık olarak ifade verebiliyorken nasıl olur da gizli tanık olur? Mahkeme tarafından dinlenmiş bir tanık nasıl olur da gözaltına alınıp 12 gün boyunca ifadesi alınabilir? Bu hususların her birisi uzun uzun tartışmayı hak eden usulsüzlüklerdir. Tabiri caiz ise işin cılkı çıkmıştır. Gizli tanık ifadeleri hükme esas alınamayacağı için savcı Ahmet Altun açık tanık olarak bir kez daha ifadesini almıştır" ifadelerini kullandı.

Tanığın yalancı tanıklık yaptığını ve Yargıtay'ın önünde bulunan dosyasından ceza çıkmaması için iktidar ve devlet ile pazarlık yaptığını kaydeden Altınörs, bu tanığın daha sonra tekrar mahkemede dinlenmesi üzerine pek çok iddiasını bu sefer yalanladığını ve somut beyanlarda bulunamadığını ifade etti.

'ÇAMUR AT İZİ KALSIN'
Tanığın çelişkili beyanlarını ortaya koyan Altınörs, "Merdan Rüştü Ovalıoğlu adlı sahtekar verdiği o kadar beyanlara rağmen tutarlı bir şey söylememiştir. Açık olarak görülüyor ki devlet tarafından kendisine verilen gizli tanık sıfatı ile yalan söylemiş daha sonra açık tanık olmuştur. Gizli tanık olarak verdiği beyanlarda hafıza kartından söz etmiştir. Ancak daha sonra verdiği hiçbir ifadesinde bu hafıza kartının HDP'ye gönderildiğine dair bir şey söylememiştir" diye kaydetti.

Savcının en güvendiği tanığın kendini yalanladığını söyleyen Altınörs, "Birbiri ile çelişen beyanları ile sadece kuşku ve şüphe uyandırmıştır. Kuşkudan da sanık yararlanır. Bu davada ise kuşkudan savcı yararlanıyor. Halk deyişi ile 'çamur at izi kalsın' ile eşdeğerdir" dedi.

'SOMUT DELİL SUNAMADILAR'
Mahkemenin gizli tanıkları yargılanan siyasetçi ve avukatlarının yokluğunda dinlediğini ve bu yöntem ile sorulacak sorular karşısında gizli tanığın "çuvallamasının" önüne geçmeye çalıştığını kaydeden Altınörs, "Tanık Mahir; olasılık üzerinden beyanlarda bulunmuştur. Kesin bilgisinin olmadığını defalarca ortaya koymuştur. En basitinden toplantıya katıldığı söylediği sözcünün kim olduğunu bilmediğini daha sonra söylemiştir. Ayrıca verdiği isimlerin HTS kayıtları o gün Ankara'da yer almamıştır. İddiasına ilişkin somut bilgi sunamamıştır. Verdiği bir ismin Diyarbakır'da, bir ismin ise Suruç'ta olduğunu ifade etmiştir. Ancak HTS kayıtları ile bu iki iddia da çökmüştür. Savcı buna rağmen mütalaada bu iddialara yer vermiştir" dedi.

Açık tanık Kerem Gökalp'ın beyanlarına da değinen Altınörs, Gökalp'ın MYK toplantısı hakkında bilgisinin olmadığına dair beyanlarına işaret etti. Buna rağmen Gökalp'ın beyanlarının tutukluluk halinin devamına gerekçe yapıldığına dikkat çeken Altınörs, "Hiçbir toplantı hakkında bilgisinin olmadığını söylemesine rağmen toplantılara KCK'lilerin katıldığını iddia ediyor ve bu somut hiçbir şeye dayandırılmadan dosyada yer veriliyor. HDP'nin hiçbir toplantısına katılmamış ve toplantılar hakkında bilgisi olmayan birinin bu iddiası kabul edilemeyeceği ortadadır" dedi.

Altınörs, "Yaptığımız çağrı toplum önünde çoktan aklanmıştır. DAİŞ'e karşı çağrı yapmak suç değildir. AKP'nin politikalarını protesto etmek, protestoya çağırmak, HDP'nin MYK'sında yer almak, toplantıya katılmak da suç değildir. Temel siyasi haklarımı kullandığım için suçlanıyorum. Sizden de beraat vermenizi ve bu siyasi davayı kapatmanızı, 3 yıldır devam eden tutukluluk halime son vermenizi istiyorum" diyerek savunmasını sonlandırdı. 

Mahkeme, duruşmayı yarın saat 10:00'a erteledi.