21 Kasım 2024 Perşembe

KESK İstanbul Kadın Meclisi: Kadın cinayetleri politiktir

Kadın cinayetlerine karşı eylem yapan KESK İstanbul Kadın Meclisi, "Erkek adalet değil gerçek adalet sağlanana kadar hiçbirimiz güvende değiliz" dedi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Kadın Meclisi, son dönemde artan kadın cinayetlerine karşı Kadıköy rıhtımda basın açıklaması düzenledi. "Haklarımıza hayatlarımıza sahip çıkıyoruz" pankartı açılan eylemde, "Koruma, aklama, yargıla", "Erkek adalet değil gerçek adalet" dövizleri taşındı. Eyleme, BEKSAV ve DİSK Genel-İş üyesi kadınlar da katıldı.

Basın açıklamasını okuyan Heval Deniz Çakıcıoğlu, günlerdir kadınlar olarak sokaklarda, kampüslerde, meydanlarda, işyerlerinde yaşam hakkı için yan yana geldiklerini belirtti.

Hükümetin ilk imzalayıcısı olmakla ve sonrasında çekildiği İstanbul Sözleşmesi'nin tekrar imzalanması, kadın düşmanı politikaların son bulması, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik düzenlemeler yapılması çağrısında bulunan Çakıcıoğlu, "Kadın ve çocuk düşmanı ceza hukukunun değişmesi gerektiğini vurguluyoruz; Erkek adalet değil gerçek adalet sağlanana kadar hiçbirimiz güvende değiliz" dedi.

'ERKEKLER ŞİDDETİ HAK GÖRÜYOR'
"Sokaklarda tek bir talepte birleşen, jin, jiyan, azadi diyen kadınları açıktan hedef göstererek susturma gayretinin de eşlik ettiği kadınların hayatını hiçe sayan uygulamalar ve söylemlerin, erkeklerin şiddetini daha da derinleştirdiğini, meşrulaştırdığını, olağanlaştırdığını söylüyoruz ve yineliyoruz: Kadın cinayetleri politiktir" diyen Çakıcıoğlu, AKP-MHP iktidarının kendisine benzemeyen kimseye yaşam hakkı tanımadığını vurguladı. İktidarın kadın yerine "kutsal aile"yi ikame ettiğini belirten Çakıcıoğlu, "Bu 'makbullüğün' çerçevesi de anneliği reddetmeme, doğurmak için sezeryanı yöntem seçmeme, iş hayatına katılsa da bakım emeği ve ev-içi yeniden üretim emeğini üstlenmeye rıza göstermek zorunda olduğunun ilamı olan 'asli görevleri'ni de aksatmamayla tanımlanıyor" dedi.

Bütün bu uygulamaların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiğini ifade eden Çakıcıoğlu, "Adalete erişemiyoruz, şiddete uğradığımızda yaptığımız başvurular dikkate alınmıyor. Erkekler patriyarkanın kendilerine tanıdığı bu ayrıcalıklarla, kadınlara ve çocuklara psikolojik, ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddet uygulamayı hak görüyor" dedi.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR'
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamsal olduğunu vurgulayan Çakıcıoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Diyoruz ki 6284 Sayılı Kanun kadın mücadelesinin bir kazanımıdır etkin uygulansın. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, 6284'te yaptığınız her değişiklik kadınların, çocukların hayatına mal oluyor oluyor. Öldürülen kadınların hemen hepsi daha önce şikâyette bulunmuş oluyor, 6284'ü uygulasaydınız, kadının beyanı esas alınsaydı bunca kadın ölmeyecekti diyoruz. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi yaşatır şiarını yükseltiyoruz. Dedik ya güvende değiliz. İşyerlerimizde de güvende değiliz, sadece kadın olduğumuz için baskıya, mobbinge ve tacize maruz kalıyoruz. İşyerimizde güvende olmak için ILO'nun 190 Sayılı Sözleşmesine taraf olunsun diyoruz."

'POLİTİKALAR KADIN VE ÇOCUK HAKLARI ÖRGÜTLERİYLE OLUŞTURULMALI'
İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Çakıcıoğlu, "AKP-MHP iktidarından kadınlara ve çocuklara karşı her türlü şiddet ve ayrımcılığı önlemeyi ulusal planına almasını; bu plan ve ilgili politikaları kadın ve çocuk hakları örgütlerine danışarak oluşturmasını; her düzeyde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için gerekli olan kaynakları sağlamasını istiyoruz. Önleyici, koruyucu ve caydırıcı mevzuatla, kadına yönelik şiddetten değil kadından yana bir ceza hukukuyla, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun'un tam olarak uygulanmasıyla, ILO'nun 190 Sayılı Sözleşmesi'ne taraf olunmasıyla, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikalar hayata geçirilerek kadına yönelik şiddetin önü alınabilir" dedi.

Eylem boyunca, "Jin, jiyan, azadi", "Kadın cinayetleri politiktir", "Erkek adalet değil, gerçek adalet" sloganları atıldı.