3 Aralık 2024 Salı

Kayyum belleğimizi silemez

Kürdistan'ın kadim tarihini yansıtan eserleri yıkmak, katliamları ve adalet talebini haykıran anıtları ortadan kaldırmak, insan haklarının ve barış elçilerinin isimlerini silmek, ?gün ola devran döne umut yetişe' diyen şairlerin büstlerini parçalamak, 12 yaşında infaz edilen ve üzerinde ?Memleketin sokaklarında güler yüzlü çocuklarız/ Kan yüzlü bulutlar canımızı alıyor/ Biz Mezopotamya çocuklarıyız/ Barış güvercinleriyiz/ Size göre ise bir can/ Bazen hatırlayın bizi/ Yüreğinizde yer açın bize' dizelerinin yazılı olduğu Uğur Kaymaz anıtını kaldırmak çaresizliğin ve sömürgeciliğin itirafıdır.
Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz 21 Kasım 2004'de, Mardin'in Kızıltepe ilçesinde polisler tarafından "terörist" oldukları gerekçesiyle öldürülmüştü. 12 yaşında 13 kurşunla evinin önünde öldürülen Uğur Kaymaz (ve babasının) davasında 4 polis tutuksuz yargılanmış ve "meşru müdafaa" gerekçesiyle hepsi beraat etmişti. Bu adaletsizlik toplumsal vicdanımızda derin bir yara olarak yerini aldı. Hiç kimse Uğur'un ilkokul fotoğrafındaki o masumiyetini unutmadı!
 
Geçtiğimiz günlerde Kızıltepe Belediyesi kayyumu ilçe merkezinde Uğur Kaymaz'ın adını taşıyan bulvar üzerindeki heykelin etrafını TOMA ve zırhlı araçlarla çevirdi. İlçede öğretmen Kamuran Aydoğan tarafından yapılan, avuçlarında güvercin bulunan 2 çocuk heykeli bir oldubitti ve polis operasyonu ile kaldırıldı. Aynı kayyumun geçtiğimiz yıl 21 Kasım'da oğlunun katledildiği günde anne Makbule Kaymaz'ı işten attığını da hatırlamakta fayda var.
 
Bu keyfilik ve hukuk tanımazlık sadece Kızıltepe kayyumuna has bir durum değil. Van/Çatak Belediyesi kayyumu da geçtiğimiz aylarda, Sur'da katledilen insan hakları savunucusu Avukat Tahir Elçi'nin ismini bir parktan silmişti. Cizre kayyumu da yurtsever siyasetçi ve barış elçisi Orhan Doğan'ın anıtını yıktırmıştı. Diyarbakır/Kayapınar Belediyesi kayyumu 34 köylünün savaş uçaklarıyla katledildiği Roboski anısına yapılan Anıtı sökmüştü. Diyarbakır kayyumu da belediyenin önünde bulunan Asur medeniyetini yansıtan insan başlı aslan heykeli Lamassus'u kaldırmıştı. Bu listeye şair Ahmed Arif'in surların dibindeki büstünün tahrip edilmesi gibi ‘kimliği belirsiz' saldırıları da ekledik mi, Bakur'da sistematik bir değerlere saldırı ve bellek silme operasyonu yürütüldüğünü söyleyebiliriz. 7 bin 500 yıllık tarihi Sur ilçesinin yıkılmasını da bu kapsamda değerlendirebiliriz.
 
Saray ve AKP iktidarı seçim hileleri, OHAL ve KHK'lar ile yetkileri elinde toplasa da bununla yetinmiyor. Bakur'da seçilmiş yerel yöneticileri ve vekilleri tutuklasa da halkların iradesini, kazanılmış haklarını ve mevzilerini gasp etse de kendini güvende hissetmiyor. Halkımızın, inanç ve kültürel toplulukların, bireylerin belleklerini silmek, geleneklerini ortadan kaldırmak, değerlerini yok etmek istiyor. AKP ‘Türk-İslam' sentezi dışında gördüğü; tekçi toplum, tekçi kültür, tekçi kent ve mimari tasavvuruna aykırı her şeye karşı yıkıcı bir politika izliyor.
 
DAİŞ'in insanlığın ortak mirası ve değeri olan Palmira ve Musul Müzesi'ndeki heykelleri büyük bir öfke ile parçalaması, yok etmesi de tekçi zihniyetin neler yapabildiğinin diğer bir göstergesidir. Zorla, ölüm ve katliamlarla girilen kentlere Emir atayan DAİŞ, o kentlerde yaşayan insanların iradesini hiçe sayarak, farklı inanç ve kültürdeki insanlara yaşam hakkı tanımayarak, geçmiş ve gelecek ile köprü olan anıt ve tarihi eserleri paramparça ederek yıkıcı bir politika izliyor.
 
DAİŞ'in ve AKP iktidarının paralel politikalarının amacı, halklarımızın gelenekten geleceğe aktarılan değerlerini, toplumsal belleğini silerek zor ve korku ile iktidarlarını korumaktır.
 
Kürdistan'ın kadim tarihini yansıtan eserleri yıkmak, katliamları ve adalet talebini haykıran anıtları ortadan kaldırmak, insan haklarının ve barış elçilerinin isimlerini silmek, ‘gün ola devran döne umut yetişe' diyen şairlerin büstlerini parçalamak, 12 yaşında infaz edilen ve üzerinde ‘Memleketin sokaklarında güler yüzlü çocuklarız/ Kan yüzlü bulutlar canımızı alıyor/ Biz Mezopotamya çocuklarıyız/ Barış güvercinleriyiz/ Size göre ise bir can/ Bazen hatırlayın bizi/ Yüreğinizde yer açın bize' dizelerinin yazılı olduğu Uğur Kaymaz anıtını kaldırmak çaresizliğin ve sömürgeciliğin itirafıdır.
 
Binlerce yıldır tarihine ve kültürüne sahip çıkan Kürdistan halkları, kayyumların yok etme siyasetine karşı da değerlerine sahip çıkacaktır. Yıkılan her eserin ve anıtın anlamını siyasal mücadelede ve toplumsal yaşamda daha fazla bayraklaştıracaktır. Katliamları ve infazları unutmayacak, adalet talebini daha gür bir sesle haykıracaktır. Uğur Kaymaz'ı unutmayacak, unutturmayacak ve katilleri affetmeyecektir!