21 Kasım 2024 Perşembe

Kara: Yaşamak ve yaşatmak için özsavunma hakkımız var

Giderek artan kadın cinayetlerinin temel sebeplerinden birinin iktidarın cezasızlık politikaları olduğunu vurgulayan SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, "Erkek şiddeti erkek yargı tarafından ödüllendiriliyorsa, biz de özsavunma hakkımızla yaşarız, aynı Nevin, Çilem, Name ve daha nice özsavunma hakkını kullanan kadın gibi" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de 2024 yılında en az 296 kadın erkekler tarafından katledildi. 4 Ekim'de Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'in Semih Çelik tarafından katledilmesi sonrası ülkenin dört bir yanında kadınlar "Artık yeter" diyerek sokaklara çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara, giderek artan kadın cinayetlerini, iktidarın cezasızlık politikalarını, kadınların neler yapması gerektiğini ETHA'ya değerlendirdi.

'BÜTÜN KARARLARIMIZ DENETİM ALTINDA TUTULMAYA ÇALIŞILIYOR'
Kadın cinayetlerinin artışının en önemli sebeplerinden birinin iktidarın cezasızlık politikaları olduğunu belirten Kara, "Erkek egemenlikli bir düzen içerisinde yaşıyoruz, yani erkeğin egemen olduğu bir toplumsal düzende. Kadınlar olarak nasıl yaşamak istediğimizden, ne yapmak istediğimize kadar bütün kararlarımız erkeklerin ve erkek devletin denetimi altında tutulmaya çalışılıyor" dedi.

'HER HANENİN BAŞINA BİR ŞEF ATIYORLAR'
Erkek devletin kadınların toplumsal yaşama katılımı üzerinde belirleyici olduğunu ifade eden Kara, AKP-MHP iktidarının hem kadınların emeğini sonuna kadar sömürmek, hem de kadınları evde tutarak "makbul kadınlar" yaratmak istediğini söyledi. Bu "makbul kadın" profilinin iktidarın aile politikalarıyla iç içe geçtiğinin altını çizen Kara, "Ailenin güçlendirilmesi, kadının boşanmasının engellenmesini, fiili kürtaj yasağının uygulanmasını bu kapsamda ele alıyor ve her hanenin başına bir şef atıyorlar. Kim mi bunlar? En yakınımızda olan erkekler; babalar, abiler, kocalar, akrabalar" dedi.

'BİR UCU AİLE POLİTİKALARI, DİĞER UCU EMEK SÖMÜRÜSÜ'
Kadına yönelik şiddetin bir ucunu aile politikalarının, diğer ucunu kadın emeğinin sermaye tarafından sömürülmesinin oluşturduğunu belirten Kara, "Emeğimiz ucuz iş gücü olarak görülüyor ve sömürülüyor, esnek ve güvencesiz koşullarda çalıştırılıyoruz, eşdeğer işe eşdeğer ücret alamıyoruz, yani kadınların emeği karşılıksız olarak en kolay el koyulabilecek emek olarak görülüyor. İş yerlerinde erkekler, patronlar tarafından mobbinge, erkek şiddetine maruz kalıyoruz ve bu bir hak olarak görülüyor. İşten çıkarılma tehdidi, maaşına el koyma tehdidi, hepsiyle karşılaşıyoruz" dedi.

Evlerde, iş yerlerinde, kampüslerde kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğine ve erkeklerin korunduğuna dikkat çeken Kara, "Çünkü bu erkekler erkek-devlet tarafından kadınları zapturapt altında tutmak için görevlendirilmiş, yetkilendirilmişlerdir. İşin özü özeti erkek yargı- devlet erkek şiddetini bilerek ve isteyerek engellemiyor" ifadelerini kullandı.

'KATLEDİLEN KADINLARIN ÇANTALARINDAN KORUMA KARARLARI ÇIKIYOR'
Ortada kadınlara yönelik bir cins kırımı olduğunu belirten Kara, cezasızlık politikalarının kadına yönelik şiddeti arttırdığını belirtti. Kara, şöyle devam etti: "Bu cezasızlık politikalarını; yıllarca uğruna mücadele ederek kazandığımız haklara saldırarak, bu haklarımızı elimizden alarak gerçekleştiriyorlar. İstanbul Sözleşmesinden tek gecede çıkıyorlar, 6284 sayılı kanuna her fırsatta saldırıyorlar, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran sözleri bütün kürsülerden yükseltiyorlar, iyi hal indirimleri ile katil erkekler salıveriyor. Katledilen kadınların çantalarından koruma kararları çıkıyor. Karakollara giden kadınlar şikayetçi olmasın diye ikna edilmeye çalışılıyor. Koruma kararlarına rağmen korunmuyor. Elektronik kelepçe uygulaması ile şiddet faili erkekleri denetleyeceklerini söylüyorlar ama yapmıyorlar. Neden mi? Çünkü kelepçeler devrimcilerin bileklerine takılıyor."

'ÖFKE VE İSYANIMIZLA SOKAKLARDAYIZ'
Tüm bunlara karşı kadınların haklarına sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Kara, "İstanbul Sözleşmesinin yeniden imzalanmasını, 6284 sayılı kanunun uygulanmasını, kadınlara yönelik işlenmiş cinsel suçlar karşısında etkin soruşturmalar yürütülmesini sağlayacağız. Ve bunları hep birlikte örgütlü bir mücadele etrafında birleşerek yapacağız. Başta genç kadınlar olmak üzere liselerde, üniversitelerde kent merkezlerinde, mahallelerde kadınlar her yerde eylemde. Bir kadının daha erkek şiddetiyle aramızdan ayrılmasına tahammülümüz kalmadı. Katledilen kadınların öfkesi ve isyanıyla sokaklardayız" ifadelerini kullandı.

Kara, şöyle devam etti: "Sokakta eylemde olan her bir kadın kendini güvende hissetmediğini söylüyor. Unutmamalıyız ki başka bir seçeneğimiz daha var: Yaşamak ve yaşatmak için öz savunma hakkımız var. Erkek şiddeti erkek yargı tarafından ödüllendiriliyorsa, biz de özsavunma hakkımızla yaşarız, aynı Nevin, Çilem, Name ve daha nice özsavunma hakkını kullanan kadın gibi. Artık harekete geçme, kadın cinayetlerine karşı örgütlenme, özsavunma hakkımızı kullanarak yaşama ve yaşatma zamanı."