24 Kasım 2024 Pazar

Kadınlar Birlikte Güçlü: Erkek vuruyor, devlet koruyor

Yarım saat arayla katledilen İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil için Taksim'de toplanan yüzlerce kadın, erkek devletin politikalarıyla kadın katillerini cesaretlendirdiğini vurgulayarak, tüm kadınları mücadeleye çağırdı.

Kadınlar Birlikte Güçlü, 4 Ekim'de İstanbul'da yarım saat arayla Semih Çelik tarafından katledilen İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil için Taksim Tünel'de bir araya geldi. "Hasta, cani, sapık değil erkek şiddeti, erkek şiddetine karşı önleyici politikalar hemen şimdi!" pankartı açılan eylemde, "Erkek yargı kadınlara hesap verecek", "Kadınları değil, katilleri engelle", "Kadın cinayetleri politiktir" dövizleri taşındı. Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Kezban Konukçu ve Özgül Saki, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir ve Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara'nın da aralarında bulunduğu çok sayıda kadın katıldı.

Taksim yoğun bir polis ablukasına alınırken, kadınlar katiller yerine kendilerini engellemek isteyen polislere tepki gösterdi. Polisin engelleme çabalarına rağmen yüzlerce kadın, Taksim Tünel'den Şişhane Meydanına yürüdü. Yürüyüş ve eylem boyunca, "Erkek vuruyor, devlet koruyor", "Katil devlet, işbirlikçi AKP", "Kadın cinayetleri politiktir", "Kadınlar sokağa, özgürleşmeye", "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "Jin, jiyan, azadi" sloganları atıldı.

Polisin "Katil devlet, işbirlikçi AKP" sloganının ardından anons geçerek sloganı bastırmaya çalışmasına ise kadınlar yuhalamalar ve sloganlarla tepki gösterdi.

Basın açıklamasını Evrim Gürenin ve Leyla Can okudu.

Açıklamada, bir erkek iki kadını katlederken devletin koruyucu, önleyici, caydırıcı hiçbir adım almadığına, Beyoğlu'nda bir kadını taciz eden, saldırıda bulunan erkeklerin ise serbest bırakılıp, sosyal medyada tepkilerin yayılmasıyla tutuklandığına işaret edildi.

Erkek şiddetine maruz kalan kadınların karakollara değil sosyal medyaya başvurduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Karakollardan faillerin elini kolunu sallayarak çıktıklarını, çıktıkları gibi kadınları katletmeye devam ettiklerini biliyoruz. İktidarın cezasızlık politikalarının kadınların şiddetten uzak bir yaşam kurmalarını nasıl olanaksız hale getirdiğini, fail erkekleri nasıl cesaretlendirdiğini her gün görüyoruz" denildi.

'KADIN DÜŞMANI POLİTİKALARA İTİRAZIMIZ VAR'
Erkek şiddetine karşı önleyici, koruyucu tedbirleri almayan devletin sokaklarda sesini yükselten kadınların eylemlerini engellemeye çalıştığı belirtilen açıklamada, "'O saatte dışarıda ne yapıyordu?' sözleriyle, 'güçlü aile birliği' politikalarıyla bizleri aileye, evlere, dört duvara mahkum etmek istediğinizi biliyoruz. Kadınların kahkahasına, kaç çocuk yapacağına, hangi saate hangi sokakta olacağına karar vermeye çalışan cinsiyetçi diliniz erkekleri cesaretlendiriyor. Kadınları güçlü, kutsal olarak tanımladığınız şiddet, baskı, sömürü dolu ailenin 'makbul' ferdi haline getirmek istiyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz. Kadın düşmanı politikalarınıza itirazımız, isyanımız var" ifadeleri kullanıldı.

'ERKEK ŞİDDETİNİN ÜSTÜNÜ BAHANELERLE ÖRTEMEZSİNİZ'
Erkek şiddetinin üstünün "alkollüydü, uyuşturucu, bağımlısıydı, psikolojik sorunları vardı" gibi bahanelerle örtülemeyeceği vurgulanan açıklamada, "Erkek şiddetini muğlaklaştırmak için algı operasyonları ile faillerin ırkını ya da mültecilik konumunu öne çıkarmak kadına yönelik şiddeti engellemez" denildi.

'FAİLLERİ CESARETLENDİREN BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYAYIZ'
Açıklama, şöyle devam etti: "Şiddeti önleyecek olan yaptırımların uygulanması bir yana İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek, kadınların mücadelesiyle elde edilen kazanımlarını gasp ederek, 6284'ü tartışmaya açarak, şiddet uygulayanları karakollardan, adliyelerden serbest bırakarak failleri cesaretlendiren bir iktidar ile karşı karşıyayız. Sizin iktidarınızda Gülistan Doku kayboldu, sizin iktidarınızda Narin şüpheli bir şekilde katledildi, sizin iktidarınızda yalnızca eylül ayında 34 kadın katledildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş'ten hala haber alınamıyor.
Sizin iktidarınızda kadınlar şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor, daha da yoksullaştırılıyor, ötekileştiriliyor. Siz ise bakanlıklarınızla, kolluk ve yargı ile bu gerçekleri görmezden geliyorsunuz, üstünü kapatmak için çeşitli hikayeler oluşturuyorsunuz."

'ERKEK KATLEDERKEN DEVLET KORUYOR'
Aile Bakanlığının kadınların şiddete maruz kaldığı, katledildiği, sömürüldüğü aileyi korumak için çalıştığı vurgulanan açıklamada, "Kadın cinayetleri politiktir diyoruz. Bu yüzden söylüyoruz: Erkek katlederken devlet koruyor. Artık yeter! Korkmadan, susmadan, itaat etmeden sokaklarda istediğimiz saatte güvenle var olma hakkımızdan vazgeçmemeye, erkek şiddetinin karşısında sesimizi yükseltmeye, özgür bir yaşam için mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadınları katleden erkeklerden de; fail erkekleri koruyup aklayanlardan, cesaretlendirenlerden de hesap soracağız" denildi.

'ÖZGÜR YAŞAMI İSYANIMIZLA KURACAĞIZ'
Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü'nde, Onur Yürüyüşü'nde; kadınlar ve lubunyalar olarak yıllardır bu caddede, bu sokaklarda sesimizi yükseltiyoruz. Eylemlerimizin, yürüyüşlerimizin yasaklandığı, tüm ilçenin kolluk tarafından işgal edildiği, toplu ulaşımın durdurulduğu, bu caddeye ulaşmaya çalışan kadınların, lubunyaların türlü şekillerde engellenmeye çalışıldığı, gözaltına alındığı bu cadde eşitlik, özgürlük isteyen kadınlara, lubunyalara kapatılırken kadınları taciz eden erkeklere, kadınlara şiddet uygulayan polislere açık. Biz bu sokaklarda, meydanlarda, bulunduğumuz her alanda mücadeleye devam ediyoruz ve tekrar dile getiriyoruz: Bu sokaklar, meydanlar bizim. Gücümüzü bir kişi daha eksilmemek için her yerde mücadele eden kadınlardan, birbirimizden, bu isyandan alıyoruz. Şiddetten uzak, eşit, özgür bir yaşamı biz kadınlar mücadelemizle, isyanımızla, kadın dayanışmasıyla kuracağız."

Eylem sloganlarla son buldu.