17 Kasım 2024 Pazar

İHD: Sınırlar açılsın, mültecilerin mağduriyeti giderilsin

Kapıkule, Pazarkule, Bosnaköy ile İpsala sınır kapıları ile Ayvacık, Assos'taki mültecilerle görüşen İHD İstanbul Şubesi, gözlem ve izlenimlerden oluşan raporu açıkladı. İHD, mültecilerin insanlık dışı uygulamala maruz kaldıklarını belirtti, Avrupa ve dünya devletlerinin derhal sınırlarını mültecilere açarak serbest dolaşım ve yerleşim hakkını kabul etmeye çağırdı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Edirne ve Çanakkale'de bulunan mültecilerle ilgili gözlem ve izlenimlerine ilişkin raporu kamuoyuyla paylaştı.

Şube binasında yapılan basın toplantısında konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 29 Şubat ve 1 Mart, dernek yöneticileri ve üyeleri ile Çocuk Komisyonu üyelerinden oluşan iki ayrı heyetin Kapıkule, Pazarkule, Bosnaköy ve İpsala sınır kapılarında, yine 1 Mart'ta Çanakkale Şube üye ve yöneticilerinden oluşan bir heyetin de Ayvacık, Assos bölgelerinde incelemelerde bulunduğunu kaydetti. 

'ENFEKSİYON VE SALGIN HASTALIK RİSKİ ÇOK YÜKSEK'
1951 Cenevre Sözleşmesini hatırlatan Yoleri, Türkiye'nin coğrafi çekince nedeniyle 4 milyonu Suriyeli olmak üzere milyonlarca mülteciye statü vermediğini söyledi. Sınır bölgesindeki gözlemlerini aktaran Yoleri, "Yol boyunca yürüyerek sınıra giden topluluklara rastlandı. Polis tarafından kontrol noktaları oluşturulduğu ve son kontrol noktasında mülteciler dışındakilere kimlik soruluyor. Kapı civarında yaklaşık 3-5 bin mülteci olduğunu gördük. Buna rağmen muayene, tedavi, pansuman dahil, sağlık hizmeti verilen bir yer bulunmuyor. Bu sabah, Yunanistan'ın gazlı saldırısı sonrası yaralananların pansumanlarının dahi yapılmadığı, enfeksiyon ve salgın hastalık riskinin çok yüksek olduğunu gördük" dedi.

'10 BİN KADAR İNSANIN TUVALET İHTİYACI İÇİN SADECE 2 MOBİL TUVALET'
Resmi kurumların barınma, beslenme, tedavi gibi yardımları yapmadığını belirten Yoleri, İstanbul'a dönmek isteyen mültecilerden ise yüksek fiyatlar istendiğini kaydetti. Pazarkule Sınır Kapısında ortalama 10 bin kadar mültecinin toplandığını ifade eden Yoleri, "İnsanlar, soğuktan ve rüzgardan korunmak için kendilerine brandalardan ve ormandan topladıkları ağaçlardan barınak yapmaya çalışıyor. Tenekelerde ya da yerlerde yaktıkları ateşle ısınıyorlar. Hava çok soğuk olmasına rağmen, hiçbir mültecinin soğuktan korunmaya yetecek eşyası bulunmuyor. 10 bin kadar insanın tuvalet ihtiyacını karşılaması için sadece 2 mobil tuvalet bulunuyordu" diye belirtti.

'İNSANLAR UMUDA TUTUNARAK GELMİŞ'
Tampon bölgede çok fazla çocuk olduğunu ve çoğunun hasta olduğunu aktaran Yoleri, şunları söyledi: "İnsanlar bir umuda tutunarak buraya kadar geldiklerini, ancak karşılaştıkları gerçeklik karşısında hayal kırıklığı ve çaresizlik içine düştükleri ve sık sık kandırıldıkları yönünde açıklamalarda bulunduklarını gördük. Çeşitli araçlarla balık istifi şeklinde getirilen mülteciler, sırtlandıkları eşyaları ile sınır kapısının yaklaşık bir km uzağında boş çamurlu araziye bırakılıyor. Mülteciler buradan sınır kapısına kadar yürüyor."

'SINIRDAN GEÇİŞ BÜYÜK BİR RİSK İÇERİYOR'
Pazarkule'ye 8-10 kilometre mesafede bulunan Bosnaköy'de ise yolun zırhlı birlikler tarafından kapatıldığını ifade eden Yoleri, "O yöne giden araçlar ve insanlar geri dönmeleri yönünde uyarılıyorlar. Yaklaşık 1 km uzakta bir hatta dumanlar havaya yükseliyor. Bölgeden sürekli olarak silah sesleri geliyor ve bu sınırdan geçişin büyük bir risk içerdiği gözlenmiştir" dedi. Çanakkale Ayvacık'taki durumu da aktaran Yoleri, bölgenin mülteciler bakımından çok hareketli olduğunu belirtti. Karşıya geçmeye çalışan mültecilerin botlarının battığını aktaran Yoleri, "Bu olaydan sonra, artık denizden geçişe izin vermeyeceklerini söyleyerek, sahilde bot bekleyen yaklaşık 25 kişi getirilen bir arabaya adeta zorla bindirilerek Edirne'ye götürüldüler" ifadelerini kullandı.

'ÖLÜMÜ GÖZE ALARAK AVRUPA'YA GEÇİŞ YOLLARINI KULLANIYORLAR'
Mültecilerin hükümet yetkililerinin açıklamalarına güvenerek Avrupa'ya geçme umudu ile sınır bölgesine gittiğine dikkat çeken Yoleri, şu ifadeleri kullandı: "Birçoğu evini ve işini bırakarak tüm ailesi ile birlikte, çocukları ile anne-babaları, hamile eşleri ile birlikte gelmiş durumda ve dönecek bir evleri, kurulu bir düzenleri yok. Bu yüzden ölümü göze alarak karadan, nehirden ya da denizden kaçak yollarla Avrupa'ya geçiş yollarını kullanıyorlar. Avrupa devletlerinin mültecilere sınırlarını açması konusunda bir mutabakat olmaksızın mültecilerin sınırlara ve riskli geçiş noktalarına yönlendirilmeleri, hiçbir insani ihtiyaçlarının giderilmeyerek mağdur edilmeleri, yaşanan ölümler de dikkate alındığında büyük bir suçtur."

Mültecilere insani yaşam koşulları sağlanması gerektiğini söyleyen Yoleri, şu talepleri sıraladı:

■ "Mültecilerin Avrupa ile pazarlık aracı olarak kullanılmasına son verilmeli, bu tutumu ile mültecilerin hak ihlali yaşamasına neden olanlar hakkında hukuki ve cezai işlem başlatılmalı, mültecilerin yaşadıkları mağduriyetler giderilmelidir.

■ Mültecilere insani yaşam koşulları sağlanmalı, eğitim, sağlık, barınma, beslenme, iş gibi temel ihtiyaçları karşılanma, mültecilere yönelik ayrımcılık ve nefret saldırıları önlenmelidir.

■ Avrupa ile imzalanmış olan Geri Kabul Anlaşması feshedilmelidir.

■ 1951 Cenevre Sözleşmesine konulan coğrafi çekince kaldırılmalıdır, Türkiye'de bulunan mültecilere, mültecilik hukuki statüsü verilmelidir.

■ Avrupa ve dünya devletleri sınırlarını mültecilere açmalı, mültecilerin serbest dolaşım ve yerleşim hakkı kabul edilmelidir."