24 Kasım 2024 Pazar

HDP'nin kadın adaylarından 'Yaşamlarımıza birlikte sahip çıkalım' çağrısı

24 Haziran seçimlerinin son maratonuna yaklaşırken HDP İstanbul milletvekili adayları Hacer Elçin ve Irmak Dumlupınar ile seçimlerden Flormar direnişine kadar kadınların gündemini konuştuk. Elçin, Flormar'da kadın dayanışmasının doğal bir sınıf bilinci ve cins bilinci oluşturduğunu belirtirken, Dumlupınar direnişçi kadın işçiler arasındaki emeğin ve paylaşmanın yarattığı bir bağ olduğuna vurgu yaptı, "Bu duygusal bağ şimdi politik bir ilişkiye dönüşüyor" dedi.
24 Haziran seçimlerini HDP İstanbul milletvekili adayları Hacer Elçin ve Irmak Dumlupınar ile konuştuk.
 
HDP İstanbul 2. bölge milletvekili adayı Hacer Elçin Sivas doğumlu ve Kangal Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı. Yıllardır sosyalist mücadelede yer alan Elçin, Emekli-Sen, Filistin Halkı ile Dayanışma Derneği gibi birçok demokratik kitle örgütünde de çalışma yürüttü. 
 
HDP İstanbul 1. bölge milletvekili adayı Irmak Dumlupınar ise 23 yaşında, üniversite öğrencisi.  
 
Elçin ve Dumlupınar'ın Etkin Haber'in sorularına verdiği şöyle:
 
İŞÇİLER, EMEKÇİLER, GENÇLER GEÇİNEMİYOR
 
Seçim maratonun son haftasına girdik, çalışmalarınız nasıl gidiyor, nasıl tepkiler alıyorsunuz?
 
Hacer Elçin: 2. bölge 12 ilçeyi kapsıyor ve neredeyse tamamında çalışma yürüttük. İlçeden ilçeye taleplerde farklılık olsa da tekçi zihniyet ve yoksulluk en temel gündem. İnsanlar ekonomik krizden, geçinemediklerinden, yaşam koşullarının git gide kötüleşmesinden ve özgürlüklerinin kısıtlanmasından şikayetçi ve tek adam zihniyetinden kurtulmak istediklerini ifade ediyorlar. Gaziosmanpaşa'da tekstil atölyelerinde kadınların kölelik koşullarında çalıştıklarını ve çocuk işçilerin çalıştığını görüyoruz. Rutubetli ve karanlık bir alanda çalışmak zorundalar. Geçinemediklerini ve ekonomik krizin onları zorladığını anlatıyorlar. Örneğin kadın işçilerden irtibat numarası istediğimizde birçoğu telefonu olmadığını çünkü haftalıklarını abilerine, kocalarına veya babalarına verdiklerini söylüyorlar. Daha önce AKP'ye oy vermiş insanlar pişman olduklarını ve 24 Haziran'da AKP'ye değil HDP'ye oy vereceklerini söylüyorlar. Bu nedenle dipten gelen bir dalganın olduğu görüyoruz.  
 
Irmak Dumlupınar: Gençlerin gelecek kaygısı belirgin. Gençler kendilerini ifade edebildikleri özgür bir yaşam istiyor, gerek üniversite gençliği gerekse de işsiz gençlik yoğun bir baskı altında.  Örneğin pazarcı ve esnafın genel olarak orta yaş ve üstü insanların olduğu algısı var ancak okulda olması gerekirken çalışan ya da yol kenarında su satan üniversite mezunu insanlarla tanışıyoruz çalışmalarda. Siyasetin dışında da kendilerini ifade edebilecekleri ve istihdam yaratılan alanlar istiyorlar. Bu yaşamın yaratılması için de HDP'yi umut olarak görüyorlar.
 
KADINLAR SEÇİM ÇALIŞMALARINDA ÖZGÜRLEŞİYOR
 
Kadınların 24 Haziran seçimlerine dair talepleri ve tepkileri nasıl?
 
H. Elçin: Kadınların seçimlere ilgisi daha fazla. 8 Mart'ta, 25 Kasım'da gördüğümüz kadın isyanı 21. yüzyılın kadın yüzyılı olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı. Örneğin standa gelen 10 kişiden 7'si kadın. Bu kadınlar HDP'nin kadın partisi olduğunu, kadın adayların sayısal çoğunlukta olduğunu belirtiyor. Bu bir sıçramadır ve aynı zamanda kadın isyanın seçimlere yansımasıdır.
 
I. Dumlupınar: Kadınlar seçim çalışması yürüttükleri alanları kendilerini ifade ettikleri özgür alanlar olarak görüyor. Seçim çalışması ile özgürleşiyorlar ve seçimden sonra da HDP'nin onlar için bu alanları yaratmaya devam edeceğine güveniyorlar. 
 
YAŞAM HAKKIMIZI İKTİDARIN ELİNDEN ALACAĞIZ
 
HDP kadınların temel sorunlarını nasıl çözmeyi düşünüyor?
 
H. Elçin: Figen Yüksekdağ ve HDP'li milletvekilleri, eş başkanlar dahil siyasette aktif olan kadınlar AKP tarafından rehin alındı. HDP'nin kadın bakanlığı kurma, kadınların çalışma yaşamına aktif katılımının önündeki engellerin kaldırılması, çocuk bakımının kadınların sorumluğundan çıkarılması için her mahalleye kreş gibi politikaları var.
 
I. Dumlupınar: HDP, genç kadınların en büyük talebi olan inançlar, halklar arasında barış, özgür alanlar, iş, anadilde eğitim ve tacizsiz yaşam alanları için birlikte mücadele etmeye çağırıyor. Kadınların şort giydiği, kahkaha attığı için taciz edildiği, şiddet gördüğü bu sisteme karşı kendi yaşam alanlarımıza birlikte sahip çıkmak istiyoruz. Çalınmış yaşam hakkımızı iktidarın elinden çekip almayı istiyoruz.
 
AKP İLE MÜCADELE EDERKEN ONLARA DÖNÜŞMEYECEĞİZ
 
HDP'ye yönelik saldırılar çalışmalarınızı nasıl etkiliyor?
 
H. Elçin: Erdoğan'ın HDP'yi baraj altında bırakmaya dönük yaptığı konuşma halkın AKP'nin HDP üzerindeki planlarını anlamasını sağladı. Adana, Kocaeli, Suruç gibi birçok ilde saldırılar var ve Suruç özel olarak seçilmiş bir yer. 2015 seçimlerinde de Suruç'ta DAİŞ 33 sosyalist genci katletti. Yine bir katliam yaptılar ve AKP çıkıp HDP'yi ve yaşamını yitirenleri suçluyor. İnsanların serum kablosu ile boğazı kesilip, oksijen tüpü ile katledildiği bir durumda hala HDP'yi suçlaması çaresizliğinin ve kaybettiğini anladığının göstergesidir. Ama bu saldırılar bizi yıldırmıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmıyoruz ve soğukkanlılığımızı da koruyoruz.  
 
I. Dumlupınar: Bu saldırılar halkın iktidarından korktuklarının göstergesidir. Bu iktidar sadece kendinden olmayanı değil aynı zamanda kendi tabanındaki işçi, emekçi, kadın herkese de zulüm uyguladı. Aynı zamanda saldırıların hedefi HDP'nin genç, yaşlı, kadın bütün halkta yarattığı umuttur. Biz kutuplaşma siyasetine karşı barış ve birlikte yaşamdan yana olduğumuzu her zaman söyledik ve onların bu politikaları ile mücadele ederken onlara dönüşmeyeceğiz. 
 
DİRENİŞ SINIF BİLİNCİ OLUŞTURUYOR
 
Flormar'da direnişte olan kadınlarla güçlü dayanışma ilişkisi geliştirdiniz. Direnişi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
I. Dumlupınar: Flormar direnişi seçim gündeminin içinde kaybolmadı çünkü herkes için bir umut oldu. İnsanlar Flormar'ı kadın direnişi olarak biliyor çünkü direnişte erkek işçiler de var ancak kadınlar daha görünür ve güçlü. Ziyarete gittiğimizde sıcak karşıladılar bizi. Gördük ki oradaki kadınlar dayanışmaya çok hazır. Genç bir kadın direnişçi sohbetimizde şöyle dedi: "Patronlar her yıl lüks otellerde şirketin büyümesini kutluyor fakat biz bu büyümeden etkilenmiyoruz. Bunu dile getirdiğimizde ise maaş kesim gibi birçok ceza ile karşı karşıya kalıyoruz.”
 
Çünkü orada bir kişinin var olan duruma itiraz etmesi o sesin büyümesi demektir. Oradaki kadınlar bunun farkında. Bunu dile getirenler genç kadınlar ve onlar diğer kadın çalışanlara bir alan yaratıyor. Bu patronlar için büyük bir tehlike. Çünkü kadınlar şunu tartışıyor; şirket büyüyor ama biz zam alamıyoruz, yemeklerimiz ve çalışma koşullarımız kötü. Şirket büyüyorsa bizim koşullarımız iyileşeceği yerde daha da kötüleşiyor. Bir de sendikalaşmaya çalıştıklarında patronların kadınları 10 kişilik gruplar halinde ayrı odalara çektiği ve çocukları ile tehdit ettiklerini dile getirdiler. Daha sonra herkesle toplantı yapıp sendikalaşmaları halinde sadece onları işten atmakla kalmayıp aynı zamanda çocuklarının okul hayatını da bitirecekleri yönünde tehdit edildiklerini söylediler. 
 
DİRENİŞ CİNS BİLİNCİ OLUŞTURUYOR
 
Kendi aralarında da güçlü bir kadın dayanışması var...
 
I. Dumlupınar: Sabah 6'da alana geliyorlar ve çocuklarının sorunlarından ekmeğe kadar birçok şeyi birlikte paylaşıyorlar. Patron direnişçi işçiler ile diğer işçilerin arasına duvar çekmiş iletişim kurmasınlar diye ama zaten hepsi komşu ya da akraba. Birbirleri sayesinde o işe girmişler. Aynı zamanda onların arasında emeğin ve paylaşmanın yarattığı bir bağ var. Bu duygusal bağ şimdi politik bir ilişkiye dönüşüyor. 
 
H. Elçin: Flormar'da ağırlıklı olarak kadın ve çocuk işçiler çalışıyor. Anayasal hakları olan sendikalı olmayı istediklerinde karşılarına koskocaman Flormar şirketi çıkıyor. Ama kadınlar farklılıklarına rağmen dayanışma içindeler. Direniş doğal bir sınıf bilinci ve cins bilinci oluşturdu. Direniş tüm kadınlara umut oldu ve bir kez daha gördük ki, direnenlerin önünde hiç kimse duramaz ve direniş birleştirir. 
 
I. Dumlupınar: Direnişteki kadınlar şimdiye kadar HDP'yi yanlış tanıdıklarını söylüyor, bizim adaylarımızın gençlerden, işçilerden oluştuğunu görüyorlar. Sonuçta biz de geçmişte başka bir yerde başka bir direnişin içindeydik. Bunları onlarla paylaştığımızda birbirimize yabancı olmadığımızı görüyorlar. 
 
KORKU DUVARI YIKILDI
 
HDP ve diğer muhalefet partilerde sandık güvenliği çağrısı yapıyor. Halkın sandık güvenliğine ilgisi nasıl?
 
H. Elçin: Halk AKP'nin oyları çalma ihtimaline karşı yoğun olarak müşahitlik başvurusu yapıyor. İnsanlar 'Gündüz sandık başında akşam sandık peşinde' olacaklarını söylüyor, bu önemli bir söylem. Bu defa çalamayacaklar diye düşünüyorum. Sonuçta tek bir insan her şeyi yapamaz, o tek kişi biz halklarız, milyonlarız ve oylarımızı mutlaka koruyacağız. Seçim çalışmalarının ilk günü ile bugün arasında çok fark var. İnsanlar korkuyu yıktı ve dipten gelen dalga su yüzüne çıktı. Biz halka umut, cesaret ve mutluluk dağıtıyoruz ve bu karşılık buluyor. Oysa AKP 16 yıl boyunca seçim erzağından başka bir şey vermedi bu halka. İnsanlar da almıyor artık o erzakları.
 
I. Dumlupınar: İnsanlar seçim sürecinde bu kadar baskı yaşadıktan sonra seçim sonrasında AKP'nin çoğunluğu alması durumunda neler yaşamak zorunda kalacağını biliyor. Dolayısıyla insanlar müşahit olarak, olamasa bile oy kullandığı okulda kalarak sandığa sahip çıkmak istiyor. AKP'nin tabanı da durumdan rahatsız. Örneğin AKP seçim zarfı ile birlikte 100 TL dağıtıyor ve insanlar bu parayı şimdi alsa bile seçimden sonra yine asgari ücretin altında bir parayla geçinmek zorunda kalacağını ifade ediyor. Halk artık bu seçim vaatlerine de keklere de kanmıyor.