17 Mayıs 2024 Cuma

HDP Kanal İstanbul için Meclis araştırması istedi

HDP Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkanı Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Çepni, Kanal İstanbul'un çevreden insan yaşamına kadar, ekolojik ve ekonomik olarak yaratacağı etkilerin ve buna ilişkin önlemlerin alınması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Çepni, Kanal İstanbul projesinin çevreye, doğaya, insana yönelik ekolojik ve ekonomik olarak yaratacağı zararların belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması talebiyle Meclis Araştırması yapılmasını istedi.

Yıllardır gündemde olan Kanal İstanbul projesinin hızlandırıldığını kaydeden Çepni, projenin olumsuz sonuçlarına ilişkin bilim insanları, çevre, ekoloji örgütleri ile çevrecilerin yaptığı uyarıları hatırlattı. Projenin ekonomik olarak yeni bir karadelik yaratacağı gibi ekolojik açıdan da geri dönüşümsüz zararlar oluşturacağına dikkat çeken Çepni, kamuoyunun projenin iptal edilmesini istediğini belirtti.

'YERLATI SULARI KİRLENECEK, TARIM ALANLARI ÇORAKLAŞACAK, GÖÇLER YAŞANACAK'
Bilim çevreleri ve ekoloji hareketlerinin, kanalın açılmasıyla yer altı su rezervuarlarının tuzlanmasına, Trakya bölgesinde tarım alanlarının çoraklaşmasına ve bölgeden göçlere sebep olacağına dikkat çektiğini vurgulayan Çepni, "Tahribat içme suyu rezervuarlarını da etkileyecektir. İstanbul bugün bile gıda ve içme suyu sıkıntısı yaşamaktadır. Artan nüfus ve var olan kaynakların tahribiyle birlikte proje sonunda temel sorunlardan biri su ve gıda temini olacaktır" dedi.

'KİRLİLİK MARMARA VE EGE DENİZİ'NE DE TAŞINACAK'
17 ülkenin ev, tarım ve sanayi atıklarının bırakıldığı Karadeniz'in yüzde 87'sinde canlı yaşamının tamamen yok olduğuna dikkat çeken Çepni, Kanal İstanbul ile bu kirliliğin Marmara ve Ege Denizi'ne taşınacağını, kıyı ekolojisinin bozulacağını, canlı türlerinin olumsuz etkileneceğini vurguladı.

Ekolojik tahribatının sonuçlarının bugünle sınırlı kalmayacağına işaret eden Çepni, şunları kaydetti: "Küçükçekmece Gölü, Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı doğallığını yitirecektir. Sazlıdere, İstanbul'un endemik koridorudur. Yanı sıra Terkos ve Sazlıdere Barajları İstanbul'un su toplama alanlarıdır ve bu su kaynakları yok olacaktır. Bu bölgeler dünya ekosistemindeki önemli bölgelerdir. Birçok endemik tür burada yaşam sürdürmektedir.

"Bunlara ek olarak yapılacak bir projeyle 89 milyon metrekarelik bir alan yapılaşmaya açılacak. Toplam 41 milyon metrekarelik tarım alanı, 5 milyon metrekarelik orman yok olacak. Başta İstanbul'un akciğeri olan ve önceki projelerde tahrip edilen Kuzey Ormanları'nın yok olması hızlanacaktır, İstanbul'u nefessiz bırakacaktır."

3. Havalimanı inşaatında işçilerin yaşadıklarını hatırlatan Çepni, bu tür "çılgın", "mega" projelerin taşeron sistemiyle güvencesiz çalışma, göçmen işçilerin kayıtsız şartsız çalıştırılması ve iş cinayetleriyle adeta çalışma kampı olarak hayat bulduğunu ifade etti. Çepni, "Vahşi sömürü düzeniyle eşdeğer biçimde çalıştırılan işçilerin tahtakurusu olan yataklarda yatmak istememesi gibi en insani taleplerle iş bıraktığı, bu taleplerin karşılanması yerine tutuklandığına şahit olduk. Benzer büyüklükteki proje kapsamında işçilerin ücret ve çalışma koşullarının nasıl olacağı bilgisi paylaşılmamıştır" dedi.

'PROJE HALKA HİZMET AMAÇLI DEĞİLDİR'
Çepni, "Proje halka hizmet amaçlı değildir" dedi ve ekledi: "Esas amaçlardan biri ekonomik krizin en derin etkilerini yaşayan inşaat sektörüne hareketlilik kazandırmaktır. İnşaat kalkınma projesi olarak planlanan Kanal İstanbul'a ilave olarak Karadeniz Konteyner Limanı, Marmara Konteyner Limanı, Küçükçekmece Yat Limanı projeleri başta olmak üzere birçok proje bulunmaktadır. İnşaat odaklı kalkınma projelerinin hem emek kırımına hem ekokırıma hem de yurttaşların borçlandırılmasına sebep olduğu bilinmektedir."

Kanal İstanbul'un yapılacağı güzergahta bulunan arsaların satışında hareketlilik yaşandığını söyleyen Çepni, özellikle Katar Emiri'nin annesi 44 dönüm arazi satın aldığını, projenin sonunda arazinin değerleneceği garantisiyle Katarlıların arsa almasının teşvik edildiği yönündeki açıklamaları hatırlattı.

'YURTTAŞLARIN SIRTINA YENİ BORÇ YÜKÜ YARATACAK'
Proje maliyetindeki belirsizliğin de kamuoyunda güvensizliğe sebep olduğunu kaydeden Çepni, ihale bedelinin 75 milyar TL (12.6 Milyar Dolar) olduğu söylenirken bu rakamın geçen yıl Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın resmi sunumunda 118 milyar TL (20 milyar dolar) olarak verildiğini anımsattı. Çepni, "Ekonomik krizde olan, temel yaşam giderlerini karşılayamayan, çözümsüzlükle intiharlara yönelen kamuoyunun bu konuda net bilgisi olmalıdır. Yap-işlet-devret ya da kamu eliyle yapılacağı söylenen bu projenin yurttaşların sırtına yeni borç yükü yaratacaktır. Diğer zararlarıyla birlikte yurttaşların geleceği de ipotek edilecektir" diye vurguladı.

Projenin belirlenmiş bazı şirketlere verileceği yönünde haberler yapıldığına da dikkat çeken Çepni, burada çalışacak işçilerin çalışma koşullarının nasıl olacağı, konaklama ve ücret koşullarının nasıl sağlanacağı gibi konuların belirlenmesi, projeye nasıl başlanacağı, ilerleneceği, sonuçlanacağı, projenin ekolojik ve ekonomik anlamda olumlu ve olumsuz etkilerinin ne olduğu ve bu sorunlara nasıl çözümler üretileceğinin belirsizliklerle dolu olduğunun altını çizdi. HDP İzmir Milletvekili Çepni, tüm bunların araştırılması için Meclis Araştırması açılmasını istedi.