23 Aralık 2024 Pazartesi

HDP Kadın Meclisi 5 merkezde yürüyüş düzenleyecek

Haftalık basın toplantısında HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, İstanbul, Dersim, Mersin, Aydın ve Ağrı'da yürüyüş düzenleyeceklerini açıkladı. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, haftalık basın toplantısında kadın özgürlük mücadelesinin gündemlerini ve siyasal gelişmeleri değerlendirdi. Sivas ve Çorum katliamlarının yıldönümü olduğunu hatırlatan Başaran, katledilen Alevileri andı, katliamı bir kez daha lanetledi. 

Pandemi nedeniyle bir süre ara verdikleri haftalık basın toplantısında Başaran, son dönemde artan kadın intiharlarına dikkat çekti. İntihar adı altında kadın ölümlerinin arttığını belirten Başaran, Ağrı'da 35 gün içinde 5 kadının şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiği bilgisini paylaştı. Başaran, "Kayıtlara intihar olarak geçmiş ama vereceğimiz örneklerde de görüleceği üzere bunların hiçbiri intihar değil; kadınlar bir şekilde katledilip intihar süsü verilmiş ya da kadınların içinde bulduğu psikoloji, kadınlara uygulanan psikolojik şiddet sonucunda kadınlar yaşamına son vermek zorunda kalmış. Kadınlar ölüme ve intihara sürüklenmiş."

'KADIN ÖLÜMLERİNİ MECLİS ARAŞTIRMAYACAK DA KİM ARAŞTIRACAK?'
Ağrı dışında kayıtlara intihar geçen olayları da aktaran Başaran, Meclis'e verdikleri araştırma önergelerinin reddedildiğini söyledi. Başaran şöyle konuştu: "Mardin'de bu süreç içinde 4 kadın, Diyarbakır'da 2 kadın ve çok ilginç şekilde Nevşehir'de Nevşehir Barosu Kadın Komisyonun yaptığı araştırmaya göre sadece pandemi sürecinde 37 kadın intihara teşebbüs etmiş. Bu şüpheli ölümler ve intihara sürüklenme vakaları üzerine geçen hafta Meclis'e bir araştırma önergesi verdik. 'Gelin bu şüpheli ölümleri hep birlikte araştıralım, bunu hamaset meselesi yapmayalım, kadınların yaşamından daha kıymetli bir şey yoktur' diye bir araştırma önergesi verdik. Ancak bir AKP ve MHP klasiği olarak hamasi bir takım değerlendirmelerle önergemiz reddedildi. Buradan soruyoruz: Bu kadınların neden katledildiğini ya da şüpheli bir şekilde öldürüldüklerini ya da öldüklerini Meclis araştırmayacaksa kim araştıracak? Meclis bu sorumluluğu kendisinde görmüyorsa bu sorumluluğu kim üstlenecek? AKP iktidarının siyasetinin Kürt düşmanı ve kadın düşmanı siyaset olduğunu biliyoruz."

'AKP DÖNEMİNDE KADININ ADI İŞKENCE, KATLİAMLA TELAFUZ EDİLİR OLDU'
AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin'nin "AKP'den önce kadının adı yoktu" sözlerini hatırlatan Başaran, şöyle devam etti: 

"Kadın katliamlarının araştırılmasını engelleyen, kadınların bütün kazanımlarını berhava etmek için elinden gelen gayreti gösteren, kadınlara her alanda saldıran, polis ve askerleri eliyle Rojbin arkadaşımızın yaşadığı gibi işkenceye uğratan bir taraftan da örgütlendirdiği erkek eliyle kadınların şiddete maruz kalmasına neden olan, İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açan, kadınları koruyan 6184'ü tartışmaya açan, sığınaklara başvuruyu pandemi sürecinde durduran AKP'den önce kadının adı yokmuş! 

"Ben sizlerle sadece birkaç veriyi paylaşmak istiyorum. AKP iktidarının getirdiği noktayı temsili olarak paylaşmak istiyorum. Meclis'teki vekil sayısına baktığımızda bile AKP'nin kadına bakışını, kadının temsiliyetine, siyasette var olma iradesine yaklaşımını net olarak görebiliyoruz. Aslında Özlem Zengin'in ifadesinin aksine bugün eğer Türkiye'de kadınların özgürlüğü adına söz kurabiliyorsak, bu topyekun kadınların kolektif emeklerinin ve mücadelelerinin bir sonucudur. Kadınlar mücadele ederek büyük bedeller ödeyerek kazanımlar elde etti. Sayın Özlem Zengin'in bir kadın grup başkanvekili olması da bu kadın mücadelesinin bir sonucudur. Meclis'teki tabloyu sizinle paylaşalım. 2015'te HDP'nin kadın temsiliyeti yüzde 40, AKP'nin yüzde 15. 2015 genel seçimlerinde HDP'nin grup içerisindeki kadın temsiliyeti yüzde 39 AKP'nin yüzde 11. 24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde HDP'nin genel grup içindeki temsiliyet oranı yüzde 38, AKP'nin yüzde 17.  Meclisin 2020 itibariyle kadın temsiliyet oranı yüzde 17. Bütün bu tabloyu yan yana koyduğumuzda kimin kadın mücadelesi yürüttüğü kimin de hamasi söylemlerle kadın mücadelesinin önüne set koyduğu, kadın kazanımlarına saldırı gerçekleştirdiği çok açık ortada. 

Yerel yönetimlerde de tablo farklı değil. 2020 itibariyle yerel yönetimlerde kadın oranı yüzde  2.66. Bu oran 2014 seçimleri sonrası yüzde 3.2'ydi. O zamanki artışın nedeni de AKP'nin kadın siyaseti değildi. Eşbaşkanlık sistemimizin bir yansımasıydı. Biz son seçimde de 65 belediyemizin 61'inde eşbaşkanlık sistemi uygulayarak neredeyse bütün alanlarda eşit temsiliyeti sağladık. Şimdi bütün bu gerçeklik ortadayken öte yandan kadınların son süreçte yaşadıkları saldırılar ortadayken AKP Grup Başkanvekilinin 'AKP'den önce kadının adı yok' söyleminin altının ne kadar boş olduğunu biliyoruz."

"AKP'nin 'kadının adının' işkenceyle, katliamla, hak gaspıyla telaffuz edildiği bir Türkiye'yi ortaya çıkardığı" değerlendirmesi yapan Başaran, DTK operasyonunda işkenceye uğrayan Rojbin Çetin'i ve DTK Delegesi olduğu için tutuklanan Makbule Özbek'i hatırlattı.

'KADIN SESİNİ YÜKSELTMEK İÇİN 5 MERKEZDE YÜRÜYÜŞLER DÜZENLEYECEĞİZ'
HDP Kadın Meclisi'nin yürüttüğü "Kadın Mücadelesi Her Yerde" kampanyasıyla ilgili bilgi veren Başaran, 5 merkezde yürüyüş düzenleyeceklerini duyurdu. Başaran şöyle konuştu:

"AKP'nin bu siyasetinin hiçbir zaman sonuç alıcı olmadığını bir kez daha daha ifade etmek istiyoruz. Daha önce de çokça saldırıya maruz kaldık; ama kadın mücadelesi toplumun bütün alanlarında kendini var etmeye devam etti. Biz bir ay önce "Kadın Mücadelesi Her Yerde" başlıklı bir kampanya başlatmıştık. Bir aylık süre içerisinde de AKP ve MHP'nin yarattığı kadın düşmanı politikalarına ve kadın kazanımlarını yok eden yaklaşımlarına karşı alanlarda, Meclis kürsüsünde mücadele etmeye devam ettik. Çünkü biz biliyoruz ki bizi diri tutan, ayakta tutan mücadelemizdir. Bizi ayakta tutan, bir arada tutan kolektif aklımız ve ortak mücadele inancımızdır. Bu saldırıların hiçbirinin karşılığı olmadığını, başarıya ulaşamayacağını ifade etmek istiyoruz. Önümüzdeki günlerde kampanyamızın devamı olarak kadına yönelik şiddete ve intihar süsü verilerek kadınların şüpheli öldürülmesine tepkimizi ortaya koyacağız. Kadının sesini yükseltmek için 5 merkezde yürüyüşler düzenleyeceğiz. Bunlardan biri Ağrı olacak. Çünkü maalesef Ağrı kadına yönelik şiddetle anılan bir kent haline geldi. Dersim'de olacağız, Gülistan Doku için yürüyeceğiz. İstanbul'da olacağız. Aydın'da olacağız; yani Türkiye'nin dört bir tarafında kadınlar olarak sokağa çıkıp artık bize reva görülen bu yaşamı kabul etmediğimizi, hiçbir şekilde mücadeleden geri adım atmayacağımızı daha yüksek sesle ifade edeceğiz."

'GENÇLER UMUT OLDULAR'
Başaran'ın son gündemi, sosyal medyaya getirilmek istenen yasak oldu. "Tuşa basan gençlerin söyleyecek çok sözü var" diyen Başaran, "Gençler, siyaseten sadece oy deposu olarak görülüyorlar. Ama pandemi sürecinde de sınavın bir ileri bir geri alınması, sınavda başarılı olsalar bile işsizliğe mahkum olmaları karşısında, AKP'nin ölüm siyasetine karşı gençlerin sosyal medya üzerinden dislike diyerek kendi dilleriyle ortaya koydukları bir tepki var. Ben bütün gençleri buradan selamlıyorum. Umut oldunuz! Birkaç saatliğine de olsa bu ülkede başka bir biçimde siyaset yapılabileceğini ve başka bir biçimde tepkinin ortaya konulabileceğini gösterdiniz. Birkaç saatliğine de olsa bastığınız birkaç tuşla belki milyonlarca insanın sokağa çıkarak ortaya koyacağı tepkiyi yansıttınız. Bütün gençleri dislike'larından selamlıyorum" şeklinde konuştu.