30 Ekim 2024 Çarşamba

HDP Hewlêr temsilcisi Vakar: Halkımız kurtuluşu için işgalcilere refleks göstermeli

HDP Hewlêr temsilcisi Sıtkı Vakar, Güney Kürdistan'da işgalci Türk devletinin artan askeri hareketliliğini, işgal planlarını değerlendirdi. KDP'nin işgalcilerle işbirliğine dikkat çeken Vakar, bölge halkına dönük saldırıların ve baskıların arttığını söyledi. Vakar, Kürdistan'ı bölenlere karşı kurtuluşun, halkların, ezilenlerin mücadele ortaklığını oluşturmaktan geçtiğini vurguladı.

İşgalci Türk devleti, son 2 ayda yüzlerce tank, zırhlı araç, top ve ağır silahla, binlerce askerini Güney Kürdistan'a sevk etti. Yine Behdinan bölgesinde 80'den fazla askeri üs ve yeni nokta inşa etti. Ana yollara kontrol noktaları kurarak bölge halkına kimlik kontrolleri yapmaya başladı. İki ay içinde Asuri halkına ait köylerin de olduğu yaklaşık 300 köy boşaltıldı. Boşaltılan köylere dönüş izni de verilmiyor.

Bunlarla yetinmeyen sömürgeci Türk devleti, Behdinan bölgesinde gerillanın kullanabileceği yerlere yüzlerce kamera yerleştirdi, sarp yerlere yollar yaptı, stratejik noktalara yeni üs ve kalekollar inşa etti. KDP'nin işbirlikçi tutumunu dünyaya duyurmaya çalışan Süleyman Ahmet gibi gazeteciler tutuklandı. İşgal planlarını yerinde takip eden Hejîn Fetah gibi gazeteciler kaçırıldı, tehdit edilerek basın susturulmaya çalışıldı.

Sömürgeci Türk ordusu bölge halkının ulusal özgürlük mücadelesine desteğini kesmek için, özelde Behdînan bölgesinde bulunan kentlere yakın köylerde ajanlık dayatmasında bulunuyor. Yine Akrê, Amêdîye ilçeleri ve Şêladiz gibi ilçelerde Türk ordusuna bağlı askeri güçler rahatlıkla geziyor. İşgalci orduya bağlı savaş uçakları, SİHA'lar yaşam alanlarını bombalıyor, ormanlar, ekili alanlar yakılıyor.

İşgal planları kapsamında Güney Kürdistan'a yönelik saldırılar ve güncel görevleri HDP Hewlêr temsilcisi Sıtkı Vakar ile konuştuk.

GÜNEY KÜRDİSTAN'DA İLHAK PLANLARI YÜRÜRLÜKTE

Sömürgeci Türk devletinin Güney Kürdistan'a dönük askeri sevkıyatı da kapsayan işgal hazırlıklarını hızlandırdığı görülüyor. Son dönemde neler yaşanıyor?
Türk devletinin 2015 çöktürme planı kapsamında Kürtleri bitirme planı; gerek toplumun tüm kesimini kapsayacak özel savaş konseptiyle, gerekse Medya Savunma Alanlarında gerillaya yönelik askeri operasyonlarla, saldırılarla hız kesmeden devam etmektedir. 21 Nisan'da Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan'ın 12 yıl aradan sonra Irak ve Güney Kürdistan'a ziyaretleri oldu. Bu ziyaretlerde 27 maddelik bir anlaşma imzalanmıştı. Anlaşmanın temelini, 'Kalkınma Yolu Projesi' başta olmak üzere ekonomi projelerini hayata geçirme, Irak ve Güney Kürdistan'ı kendine bağlama ve savaştaki cephede yer alma stratejisi oluşturuyor. Zaten farklı isimlerle süren bir operasyon silsilesi de vardı. Türk devleti, bu anlaşmayla savaşı yeni bir aşamaya geçirdi.

İlhak dediğimiz kavramın ortaya çıkışı da budur. Uluslararası ülkelerin işbirliğiyle bir ülkenin bir bölümünü ya da toprağını zorla alma girişimi, yerleşme ve hukuki olarak işletmedir. Türk devleti, yerel güçlerin işbirliğiyle de ticaret yolları yapıyor, bu yollarla da sevkıyatlar gerçekleştiriyor.

SAVAŞ POLİTİKASIYLA KRİZİNİ YÖNETMEYE ÇALIŞIYOR
Türk devleti ile gerilla arasında yoğun bir savaş sürmektedir. Türk devleti yetkilileri tarafından, bu yılın başından itibaren "savaşta yeni bir aşamaya geçilecek" denilmişti. Yeni aşama dedikleri buydu. Yeni bir teknik tarz denilmiş, denenmeyen yöntemler kullanılacak diye belirtilmişti. Ortadoğu'da süren kaosta tavizlerle taraf kazanmaya çalışılan bir yöntem. Sömürgecilik hukukudur. Yoksa yıllardır teknik olarak gerillaya yönelik tüm uluslararası güçlerin gözleri önünde başta kimyasal silahlar olmak üzere her türlü suç teşkil edecek metotlar kullanılmaktadır. Kısaca amaçlanan, gerillayı tasfiye edip kültürel soykırımı tamamlamaktır. Özellikle seçim sonrası krize giren, iktidarı tartışmaya açılan AKP-MHP faşizmi çıkmaza girdiği bu yolda savaşı tırmandırıp, taraflarını çoğaltıp krizi derinleştirerek faşizm üzerinden kurduğu bu dalgayla da halkın sesini bastırmak istemektedir.

İŞGALE KARŞI TEPKİLER ÖRGÜTLENEREK GÜÇLENDİRİLMELİ

Süren işgal hazırlıklarına ilişkin Güney Kürdistanlı parti ve örgütlerin eylem ve etkinlikleri oluyor. Parti ve örgütlerin bağımsız ya da ortak ne tür çalışmaları var?
Elbette halkın işgale karşı bir tavrı var. Basına da yansıdı. Kurulan kontrol noktalarında Türk devleti yetkilileri kimlik sorgulaması yapmakta. Yine halkın arazilerine el konuluyor. Köyler yakılıyor, halkın geçim kaynakları elinden alınmış durumda. Bunların hepsi Kürdistan'ı boşaltma çalışmalarıdır. Bu durum yıllarca canıyla, kanıyla kendi toprağında özgür yaşamak için bedel veren yurtsever Güney halkını derinden etkiliyor. Ülkelerini işgal eden güçlere karşı duygularını ifade ediyorlar. Fakat örgütsellikten uzak, zayıf kalmaktadır.

Basına da yansıdı, birkaç yerde 'işgalcilere dur de' çağrısı yapıldı. Son olarak Xanekîn halkı işgalcilere karşı eylem örgütledi. Siyasi partilerin de açıklamaları bulunuyor. Bizim de HDP ve DEM Parti olarak bu kapsamda bir çalışmamız bulunmaktadır. Günlük hayatımızın bir parçasıdır bu gündem. Rutin görüşmeler dışında Başûrlu siyasi partilerle görüşmeler için randevu alındı. DEM Parti'nin vekil heyetiyle birlikte kısa süre içinde Başûr'da görüşmeler yapılacak. Bu görüşmelerde hedeflediğimiz işgalciliğe karşı ortak duruş açığa çıkarabilmektir.

KURTULUŞUMUZ İÇİN İŞGALCİLERE REFLEKS GÖSTERELİM

İşgal saldırılarına karşı Kürt halkı ve bölge halklarına çağrınız nedir?
Önder Apo'nun fiziken esaret altına alınmasıyla fiilen başlayan 3. dünya savaşı Ortadoğu'da bitmek bilmeyen bir kaosa yol açmıştır. Bu kaostan çıkmanın tek yolu halkların kendini yönetmesi ve ulusal birlikten geçmektedir.

Yüzyıllardır ülkemizi anlaşmalarla, suni sınırlar ile bölen emperyalist ve kapitalist sisteme karşı kurtuluşumuz ülkemizde yaşayan bütün halkların, ezilenlerin, ötekileştirenlerin eylem ve düşünce birliğinden geçmektedir.

Bu anlamda başta bizim görevimiz olmak üzere her onurlu Kürt, bulunduğu yerde bu gerçekliği anlatmalıdır. Ve bu toplumsal reflekse dönüşmelidir. Halkımızın kurtuluşu işgalcilere karşı göstereceği reflekstedir. Gerisi de köleliği kabul etmedir.