16 Kasım 2024 Cumartesi

HDK 3. Anadil Buluşması: Renkler dillere, diller yaşama dönsün

HDK Halklar ve İnançlar Meclisi, "Renkler Dillere, Diller Yaşama Dönsün" şiarıyla 3. Anadil Buluşması'nı gerçekleştirdi. 13 dilde şarkı, türkü, fıkra, şiir ve anıların anlatıldığı buluşmada, anadilde eğitimin önemine vurgu yapıldı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Komisyonu, "Renkler Dillere, Diller Yaşama Dönsün" şiarıyla.  3. Anadil Buluşması'nı İstanbul Fatih'de bulunan Su Gösteri Sanatları Sahnesi'nde gerçekleştirdi. Buluşmaya çok sayıda kongre bileşeni temsilci ve üyesi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) il, ilçe örgütleri ile çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisinin yanı sıra yüzlerce kişi katıldı.

'TÜRKİYE'DE 18 DİL YOK OLMAKLA KARŞI KARŞIYA'
HDK Halklar ve İnançlar Meclisi adına söz alan Çiğdem Küçükkeleş, "Komisyon olarak her 21 Şubat'ta anadillerimizi yan yana getirmeye, bu coğrafyada hala var olduklarını anlatmaya, türkülerini söyleyip fıkralarına gülmeye, şiirleriyle duygulanıp, dansları ile neşelenmeye devam ediyoruz" dedi.

'DİLLER EVLERE HAPSEDİLDİ'
UNESCO verilerine göre Türkiye'de 18 dilin yok olmakla karşı karşıya olduğunu ifade eden Küçükkeleş, "Herhangi bir dilin 100 yıl içerisinde bir çocuk tarafından konuşulmayacak olması, o dili tehlike altındaki diller kategorisine dahil ediyor. Dilin 'kırılgan' olması ise birçok çocuğun anadilini konuşmasına rağmen bu dilin ev gibi kısıtlı/özel alanlarda kullanılması anlamına geliyor. Türkiye'de de Adigece, Abazaca, Çeçence, Osetçe ve Kırmançki (Zazaca) kırılgan yani evlere kapattığımız diller arasında yer alıyor. Aslında binlerce yıllık kültürler, sığamayacağı küçücük evlere hapsediliyor. Güneşsiz, aysız bırakılıyor" diye konuştu.

'ANADİL MİRASI YAŞATILMALI'
Küçükkeleş devamla şunları belirtti: "Biliyoruz ki anadilimiz ne bizim ne de annemizin ömründen ibaretti. İnsanlığın, tarihsel süreç içerisinde bin bir emek ve bedelle kültürlerini günümüze taşıdığı en temel araçlarından biriydi. Sadece iletişim kurmak amacıyla değil; kültürünü adlandırma ve duygusunu taşımada da ihtiyaç duyduğu, başvurduğu gönül kapısıydı. O nedenle önceki kuşaklar tarafından bırakılan bu miras korunmalı, yaşatılmalı, nesilden nesile taşınmalıydı. Bu değerli miras en iyi taşıyıcısı olan kadına emanet edildi. Bugün dünya üzerinde yaşayan anadillerin en büyük koruyucusu, taşıyıcısı ve emekçisi kadınlardır, o nedenle de adı anadilidir."

'TEKÇİLİĞE KARŞI ÇOĞULCULUKTA ISRARLI OLUNMALI'
Anadilini kaybedenlerin dilleriyle birlikte birçok şeyi kaybettiklerini dile getiren Küçükkeleş, "Anadili kaybolan toplumlara bakıldığında, dille bitlikte ne çok kaybolduğunu kolaylıkla görürüz: Sofraların tek tipleşmesi, moda kavramı altında insanların aynı şeyleri giymesi, manadan uzak tek dil ile duygudan kopmamız. Yani değişim sadece dilimizin ucunda değil, hayatın her alanında olur. O nedenle anadile sahip çıkmak hayata sahip çıkmaktır. Bu nedenle bu coğrafyanın farklı renkleri olarak bugün bir kez daha 'tekçiliğe' karşı 'çoğulculukta' ısrarcı olmamız gerek. Tek olanın yalnız ve çaresiz; çok olanın ise dayanışmadan aldığı bir güce sahip olduğunu söylememiz gerek. Umut ediyoruz ki bugünkü etkinliğimiz de buna hizmet etsin. Dillerimizin yaşam hakkının kurslara değil okullara teslim edilmesine hizmet etsin. Umut ediyoruz ki bir gün annelerimizin dillerinin çarpıştığı değil birlikte güzelleştiği günler olsun" diye belirtti.

13 DİL AYNI SAHNEDE
Konuşmanın ardından Esat Özen Abazaca, Çiğdem Duman Adıgece, Hüda Yıldırım Arapça,  Kadir Polat Çeçence, Yerçanik Danikoğlu Ermenice, Eka Nadiraşvili Gürcüce, Efraim Vayiç Hemşince, Veli Haydar Güleç Kırmançki, Cihan Çelik ve Zinet Kalka Kurmanci, Mevlüt Yarpazoğlu Lazca, Muammer Tekin Osetce, Katrin Nikolas Rumca, Ninorta Aslan Süryanice dillerinde şiir, türkü, fıkra, anı gibi kısa sunumlar gerçekleştirdi.

Buluşma, yapılan konuşmaların ardından son buldu.