27 Nisan 2024 Cumartesi

Haydar Bahadır: Şenol ve Ümit yoldaşlar adanmış iki çizgi devrimcisiydi

SYPG temsilcilerinden Haydar Bahadır, komünist öncüler Şenol Sağaltıcı ve Ümit Tekin’in devrimi tüm Ortadoğu’ya yaymak istedikleri için sömürgeci faşist Türk devleti tarafından hedef alındıklarını söyledi. İki komünistin devrimci idealler ve partilerine bağlılıklarını tarif eden Haydar Bahadır, iki komünistin adanmış devrimciler olduğunu kaydetti.

Sömürgeci faşist şeflik rejiminin Rojava devrimi ve öncülerine dönük saldırıları sürüyor. Rojava’nın Heseke kentinde komünist öncüler Şenol Sağaltıcı ve Ümit Tekin, Türk devletinin tetikçileri tarafından kurulan pusuda katledildi.

Özgür TV’de yayınlanan Özgür Rojava programına konuk olan SYPG temsilcilerinden Haydar Bahadır, katledilen MLKP’li komünist öncüler Sağaltıcı ve Tekin’in devrimin inşası ve savunmasında nasıl bir rol üstlendiklerini, devrimin öncü kadrolarına yönelik saldırılarını amacını değerlendirdi. 

Haydar Bahadır’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

'SINIF SAVAŞIMI SOLUKSUZ VE SERT BİÇİMDE DEVAM EDİYOR'
Rojava devrim topraklarında çok sayıda SİHA ile suikast saldırısı gerçekleştirildi. Son olarak devrimin savunmasında ve inşasında büyük emekler harcayan komünist öncüler Ümit Tekin ve Şenol Sağaltıcıya yönelik saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şehit düşen bütün devrimcileri anmak istiyorum. Onların anılarına bağlı kalacağımızı bir kere daha ilan etmek istiyorum. Bildiğiniz gibi sınıf savaşımı, egemenlerin ezilenlere karşı savaşımı soluksuz sert şekilde devam ediyor. Bu yaşamın dışında, teorik bir şey değil. Gerçek anlamda düşman ile devrimciler, ezilenler, işçi sınıfı, kadınlar, halklar dişe diş, amansız ve göğüs göğüse bir çarpışma yürütüyor. Rojava devrimi, çok büyük bedeller ödenerek bugünlere getirildi. Yaklaşık on yıldır devrim korunuyor. Korunmakla kalmıyor, askeri, kültürel, politik ve ideolojik olarak ilerletiliyor. Biliyoruz ki, Rojava devriminin ve onun komünist bileşeninin düşmanları çok. Başta sömürgeci faşist diktatörlük olmak üzere, bölge gerici devletleri bu devrimi boğmak istiyor. Bunun için de her türlü aracı kullanıyorlar. El Kaide, ÖSO, DAİŞ gibi. Emperyalist kapitalist devletler ve onların işbirlikçi devletleri, ideolojik, politik kırılma yaratmak için her türlü saldırı argümanını, devrimin öncü kuvvetlerine karşı deniyorlar.

'MLKP DEVRİMİ BÖLGEYE YAYMAK İSTEDİĞİ İÇİN HEDEF ALINIYOR'

Şimdiye kadar çok devrimci katledildi. Soluksuzca devam eden devrim ve özgürlük mücadelesi, kadın mücadelesi aynı zamanda komünizm mücadelesidir. Doğal olarak bunlar, kapitalizme, sömürgeciliğe karşı duran kavramlardır. Ona engel olan, onu hedef alan değerlerdir. Devrimin komünist bileşeni olan MLKP’ye yönelik faşist sömürgeci Türkiye diktatörlüğünün özel bir yönelimi var. Rojava devrimini boğmak istiyorlar, aynı zamanda MLKP’nin devrimde oynadığı özel rolden dolayı da ona yönelmiş durumdalar. Çünkü komünistler, devrim perspektiflerini sadece Rojava ile sınırlandırmış değiller. MLKP, Rojava’da tarihsel ve güncel çok önemli bir rol oynuyor. Birleşik Kürdistan devrimi, bunun Türkiye devrimiyle birleşmesi, faşizmin, sömürgeciliğin en temel korkularından biri. Çünkü MLKP’nin böyle tarihsel, stratejik, politik rolü ve önemi var. Bundan dolayı MLKP ve öncü kadrolarının stratejik düzeyde hedef alınması tesadüf değil. 

Yakın zamanda Rojava halklarının “Doktor Ferhat” ve “Metin” yoldaşları alçakça, hain bir pusu yöntemiyle katletti. Rojava devrimi başladığında Kobanê’nin yeniden inşa sürecinde, 33 sosyalisti devrimciyi Suruç’ta katletti. 

Sömürgeci faşist Türk devleti, halkların, ezilenlerin, işçilerin, yoksulların, Kürdün haklarını elde etmemesi için her türlü alçaklığa başvuruyor. Her türlü suçu işleyerek, hak mücadelesini, öncüyü ezmek istiyor. Bugün Kürdistan dağlarında kimyasal silah kullanıyor. Pozisyonunu tehdit eden öncülere karşı tarihte eşi benzeri görülmemiş alçaklıkta  katliamlarla, Hitler'in kullandığı kimyasal silahları ve gazları kullanarak bugün devrimcilere karşı savaşıyor. Biz anlıyoruz, şaşırmıyoruz ama tabi kabul edilebilir bir şey değil. 

'MLKP DİRENİŞ ÇİZGİSİNE BAĞLI, SALDIRILAR İRADESİNİ KIRAMAZ'
"Gestapo Şefi" Soylu’nun açıklamalarına baktığınızda, "MLKP zor bir örgüttür" tanımlaması var. Bu gerçektir, doğrudur. MLKP, zor bir örgüttür. Direnişçi, fedai bir partidir. Çizgisine, ideolojisine, kadın devrimine, ezilenlere bağlı olan, bu doğrultuda kararlıca mücadele eden, fedai savaşçıları olan bir partidir. Tepeden tırnağa kendini özgürlük ve sosyalizm için örgütlemiştir. Türkiye’de, Kürdistan’da, Ortadoğu’da dünyanın dört bir tarafında, yer altında, yer üstünde, fabrikalarda, kampüslerde düşmanla dişe diş çarpışan bir partidir. Dolayısıyla “Gestapo Şefi” Soylu’nun bu açıklaması, kiminle mücadele ettiğinin tarifidir de.

Bu açıklama şu gerçekliği de gösterir. Öyle kolay kolay öncü kadrolarını katletmeyle zayıflatılacak, iradesi kırılacak bir parti değildir. Bunu daha önce Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da denediler, kayıplar yaptı, infaz yaptılar, öncü kadrolarını zindanda, işkencede katlettiler, parti üstlerinde katliamlar yaptılar. Ama başaramadılar. Bugün baktığımızda, tüm saldırılarına, katliamlarına, terörüne rağmen MLKP büyüyerek, gelişerek, yeni alanlara açılarak gelişmesini sürdürdü. Bu saldırılara verilmiş bir cevaptır. Rojava'da belli oranda halklaştı. Bunda Doktor Ferhat ve Metin yoldaşların çok büyük katkısı var. 

'SAVAŞ KESKİNLEŞİYOR, ÖNCÜLER ÖZSAVUNMAYI GÜÇLENDİRMELİ'
Düşmanla savaşa girişildiğini unutmuyoruz. Bu savaşta düşman devrimcilere karşı her yöntemi kullanıyor. Bugün Rojava’da, dün Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da sayısız katliamlar ve işkenceler işledi. İktidarını kaybetmemek için daha da sertleşiyor. Faşist diktatörlük, tüm ezilenlere karşı kavgaya tutuşmuş durumda. MLKP, bu savaşa öncülük etmek istiyor. Belli oranda bu görevini de yapıyor.  Doğal olarak düşmanın hedefi olacak. O yüzden, devrimcilerin, komünistlerin düşman saldırılarına karşı uyanık olması, boşa çıkarması ve özsavunmasını daha güçlü inşa etmesi gerekiyor. 

Düşmanın saldırısı sadece komünist bileşene değil, YPG-YPJ ve devrimin inşasının öncü güçlerine dönük SİHA'larla suikastlar yapıyor. Rojava devrimi bir kadın devrimi ve öncü kadın kadrolarına  yönelik da çok alçakça saldırılar, katliamlar yapıyor. Düşman yine de amacına ulaşamamıştır. Kitlelere, halka, merasim törenlerine baktığımızda  genci, yaşlısı her yaştan insan, on binler olarak şehitlerini uğurluyor. Şehitleri kendi evladı olarak görüyor, bağrına basıyor. Devrim, faşist diktatörlüğün bütün bu saldırılara rağmen, bütün öncü kuvvetleriyle birlikte kendini koruyor, özsavunmasını yapıyor ve güçleniyor. 

'METİN VE FERHAT YOLDAŞLAR ÇİZGİ DEVRİMCİLERİYDİ'
MLKP Rojava Temsilcisi Baran Serhat, Serêkaniyê’de 2019 yılında uğradığı suikast saldırısında katledilmişti. Sağaltıcı ve Tekin’de Baran Serhat’ın öğrencileriydi. Sağaltıcı ve Tekin’in devrimde oynadığı rolü nasıl tarif edebilirsiniz? 

Devrimci mücadele somut insanlarla, öncülerle yürütülüyor. Doktor Ferhat ve Metin yoldaşlar da bu anlamıyla, devrimi her düzeyde hisseden, öznesi olan, kanını, terini akıtmakta geri durmayan bir çizgide devrimci pratik yürütüyorlardı. Günümüzde kapitalizm insanların kişiliği üzerinde oynuyor, yapısını bozuyor. Devrimciler de belli bakımlardan bundan nasibini alıyorlar. Bazı yoldaşlara baktığımızda, kapitalizmin bunu başaramadığını görüyoruz. O zaman demek ki devrimciliği içselleştirme; çizgi devrimcisi olma, programa bağlı devrimci olmak, devrimciliği manevi ve ruhsal olarak güçlü yaşama, amaçlarına, ideallerine bağlı tutkuyla mücadele etmek ve değiştirmek buralarda somutlanıyor.  Bir teoriye, felsefeye, programa, bir bakış açısına inanabilirsiniz. Bunun yaşamdaki karşılığı, kişide somutlanır. Doktor Ferhat ve Metin yoldaşlara baktığınızda, bu somutlanmış kişilik görülüyor. 

'DEVRİMİN VE PARTİNİN İHTİYAÇLARINA GÖRE KONUMLANMIŞLARDIR'
Örneğin Doktor Ferhat’ın, devrim başlar başlamaz partisinin talimatıyla 2012 yılından itibaren Rojava’ya adımını atması, bir kadro olarak partisinin ihtiyacını anlayan, hisseden, gören pratiktir. Başka duygularla gelmesine rağmen -direk askeri alana ve cepheye gitme- devrimin ihtiyaçları, sağlık alanında görev almasını gerekli kılmıştır. Bunda tereddüt etmemiştir. Devrimcilik böyle bir şey işte. Devrimcilik; devrimin, mücadelenin, partinin, o anda sizden ne istediğiyle ilgilidir. Ona yanıt olabiliyor musunuz? Olamıyor musunuz? Bu halka, devrime adanma halidir. 

Onlar, Rojava devriminin geleceğine ve ihtiyaçlarına göre kendilerini konumlandırmışlardır. MLKP’nin verdiği görevler doğrultusunda hareket etmişlerdir. Yaşamlarını adamış, mücadele etmişlerdir. Direnişe, devrimin gelişimine katılmışlardır. En büyük anlamı budur. Çünkü günümüz devrimciliğinin en çok zorlandığı yanlardan biri budur. Kendine göre bir devrimcilik anlayışı, kendine görelikler vardır. Devrimcilik böyle bir şey değil. Eğer düşmanı yenmek istiyorsanız -ki bu kadar tankıyla, topuyla, dünyanın en gelişkin teknolojik silahlarıyla örgütlenmiş “Nazi Ordusuna” karşı mücadele etmek istiyorsanız- siz on kat daha fazla ideallerinize bağlı kalmalısınız. On kat daha fazla tutkuyla, partinizin  programıyla, devrimin sizden istediğine göre kendinizi şekillendireceksiniz.  Gerçek devrime adayacaksınız. 
Doktor Ferhat ve Metin yoldaşlar bunu önemli oranda başarmışlardır. Bu anlamıyla devrime katkıları çok büyüktür, sınırsızdır. Hangi alanda ihtiyaç varsa oraya gitmişlerdir. Görev almışlardır. Budur işte gerçek anlamda devrimcilik. Bu yapıldığında başarı gelir. Rojava devrimi ayaktaysa sömürgeciliğe, emperyalizme, faşizme, gericiliğe, çetelere karşı direniyorsa böyle adanmış devrimciler olduğu içindir. Sadece MLKP’de değil, toplamda devrimin bu nitelikte sayısız öncü kadrosu olduğu için Rojava devrimi direniyor, örgütleniyor ve bundan dolayı düşman amacına, hedefine ulaşamıyor. 

'DOKTOR FERHAT GAZİ OLDU AMA ASLA BUNA TESLİM OLMADI'
Şenol Sağaltıcı aynı zamanda bir devrim gazisiydi. Minbic savaşında yaralanmıştı. Yaşamına ve devrimciliğine dair yaptığı konuşmalar da yayınlandı. Siz yakından da tanıyorsunuz. Bir yoldaşı olarak Şenol Sağaltıcı’nın devrimciliğini yöneten fikri nasıl tariflersiniz? 

Kendisinin "Dema Baranan" belgeselindeki beyanından yola çıkarak söyleyecek olursak; "ayaklarım olmazsa kollarım ve ellerim, ellerim olmazsa sesimle, moralimle devrimciliği yaparım." 

Gerçek anlamda devrimcilik budur. Bir devrimcinin aklı, fikri, beyni ezilenlerin mücadelesinden yana atıyorsa onu kimse durduramaz. Doktor Ferhat bunu bütün kalbiyle, beyniyle  içselleştirmiş ve uygulayan devrimciydi. Meselenin özü burada. O ifade ettiği, gerçekten kendisidir. Söylediğine uygun davranan, ona uygun yaşayan bir devrimcidir. Mücadelesinin Rojava öncesi süreçlerine baktığımızda; sayısız gözaltı ve tutuklama saldırına maruz kalmış, ama düşman onu diz çöktürememiştir. Rojava devriminde sayısız kez düşmanla karşı karşıya gelmiş, risk üstlenmiş, çok ağır yaralanmış, gazi olmuş, sağlık sorunları mücadelesini belli oranda bir süre engellemiş ama asla durduramamış, teslim alamamış onu. Çünkü, o bir ideale inanıyor. Özgürlüğe, sosyalizme inanıyor. Partisinin programatik görüşlerine tutkuyla inanıyor. Yaşam pratiğinde de görülüyor, devrimin nerede ona ihtiyacı varsa oraya gitmiştir. Sağlık alanında, toplumsal alanda, siyasal alanda, asayiş çalışmasında olsun, tereddüt etmeden nerede boşluk varsa onu doldurmak için mücadele etmiştir. 

Yoldaşın meziyetleri saymakla bitmez. Bir çok yoldaş tanıktır. Tıptan teknolojiye, elektronikten mekaniğe, bitkilere, çiçeğe ve daha bir sürü şeye. Bir insanın bu kadar mı yeteneği olur. Çok az tanık olunmuştur böyle çok yönlü devrimcilere. Doktor Ferhat böyle bir yoldaştı. Yaşamıyla, duruşuyla, yetenekleriyle, bunları kullanmasıyla, ideallerine bağlılığıyla zapt edilemez bir kişiliği ve ruhu vardı. Düşman bundan dolayı da yoldaşı özel olarak hedefledi.

Doktor Ferhat aynı zamanda bir Rojava tablosudur. Arap Alevi halkının bir evladıdır. Rojava devrimi diğer halkları kapsamakla birlikte esas olarak Arap ve Kürt halklarının ittifakına dayalıdır. Bu iki halkın güçlü ittifakı, Rojava devrimini yenilmez kılacaktır. Doktor Ferhat, Arap gençlerine yönelik askeri, siyasi, ideolojik olarak eğitim görevleri üstlenmiştir. Çok emek verdi, çok insanı etkiledi ve örgütledi. Düşman Doktor Ferhat’ı katletti ama onun izinden yürüyecek onlarca genç var. Kürt, Arap her ulustan, mezhepten, dinden gençler yetiştirdi.

'DOKTOR FERHAT’IN ADANMIŞ DEVRİMCİLİĞİ ÖRNEK ALINMALIDIR'
Düşman belki, yoldaşlarımızı fiziki olarak aramızdan aldı. Ama asla onların yarattığı değerleri yok edemezler. Sade, temiz her şeyiyle kendini devrime adamış, maddi dünyadan çıkarı olmayan pırıl pırıl bir yaşam. Bu çok yüksek nitelikli bir devrimciliktir. Bakarsınız öyle sessiz sedasız oturur. Meziyetlerini bilmezseniz, kendisinden asla övgüyle bahsettiğine tanık olmazsanız. O kadar sade, mütevazı, yalın, giyimiyle, kuşamıyla da bütün maddi dünyadan arınmış bir devrimci kişiliktir. Ferhat yoldaş, devrimciliğin çıtasını bize gösteriyor. Onu fiziksel olarak da tanıyan, tanımayan, birlikte çalışan yoldaşlar bu şekilde tanımalı, bilmelidir. 

Günümüzün devrimciliği nasıl olmalıdır, bunun karşılığı nedir? Önemli olan, bilip anlamak değil, bunu kendi yaşamımızda uygulama becerisini gösterebilmektir. Öyle arınmış devrimciliği, Doktor Ferhat gibi bir adanmış devrimciliği, halklara, partiye, devrime bağlılığı ve fedailiği örnek alınmalıdır. Zorlandığı zamanlar da olmuştur herkes gibi. Bütün devrimciler zorlanır. Kendisi “En zor zamanlarda, en zorlandığım anda en büyük sıçramayı yaşadım” demiştir. Yaşamın diyalektiği de böyledir. 

Bugün Doktor Ferhat yoldaşın pratiğini, devrimci yaşamını ve mirasını ancak özümseyerek, daha da geliştirerek, O'nun yarattığı değerlere bağlı kalarak yerine getirebiliriz. Onu tanıyanlar bilir çok farklı özellikleri, çok güzel yetenekleri olan, duygu olarak, insan olarak sevgiyi, bağlılığı çok güçlü hissettiren, insanı çok etkileyen bir devrimcidir.

'ÜMİT TEKİN KENDİNİ KÜRDİSTAN DEVRİMİNE ADADI'
Ümit Tekin, Rojava devriminin savunulmasının yanı sıra Rojava gençliğinin örgütlenmesinde önemli roller üstlendi. Rojava devrimi Metin Dicle'yi hangi yanlarıyla hatırlayacak, tanıyacak? 
Metin yoldaş, Rojava ve parti gerçekliğini yansıtır. Ulusal inançsal kökenine baktığımızda Kürt ve Şafi mezhebindendir. Tam anlamıyla Rojava, Ortadoğu ve MLKP gerçekliğidir. Rojava; halkların birleşerek devrime tutunduğu, bu idealler doğrultusunda aynı safta buluştukları bir tablodur. Metin yoldaş da bu tablonun bir parçasıdır. 

Metin yoldaşın, daha özelde, öne çıkan özelliklerinden biri onun sosyalist yurtseverlik kimliğine önem vermesidir. Yoğunlaşması, derinleşmesi, aklı ve bilinciyle gerçek anlamda Rojava ve Kürdistani bir kadro olma isteğidir. Kürtçe düşünme, yazma ve konuşma, bütün varlığını bu anlamıyla partisinin çizgisi doğrultusunda Kürdistan devrimine adaması ve böyle hareket etmesi, kendisini bu anlamıyla yenileme, anlama çabası, eksikliklerini zaaflarını aşma isteği tutkusu vardır. Bunu da partisiyle birlikte yapma çabası, Metin yoldaşta öne çıkan en önemli olgulardandır. Bunu yürüttüğü çalışmalarda ve birlikte çalıştığı yoldaşlarda görebilirsiniz.

Gençlik çalışması içinde de yer alıyordu yoldaş. Gençler üzerinde önemli bir rol oynadı. Neden? Çünkü Rojava gençliğinin ne istediğini, onlara neyin gerekli olduğunu bilen, kavrayan, hisseden bu anlamıyla yaşamını buna göre örgütleyen, gençlerle bu temelde ilişki kuran pratiği vardı. Bütün meselelerde ve devrimcilikte de böyle oluyor. Mesele geliyor pratikte somutlaşıyor. Örneğin siz, sosyalist yurtseverlik kavramını, bilincini kitlelere, gençliğe mal etmek istiyorsanız önce onun öncüsü kendiniz olacaksınız. Bu değerleri kendinizde birleştireceksiniz, buluşturacaksınız. Öyle yaşayacak, öyle hareket edeceksiniz. 

'FİKİRLERİ DOĞRULTUSUNDA YAŞADI VE ÖYLE ŞEHADETE ULAŞTI'
Samimiyet, tutarlılık, yalınlık pratiğinde görülüyor. Onunla yürümede, onun sözüne, yaşamına, hak vermede, itimat etmede herhangi bir sıkıntı görmüyor. Güçlü dostluk ve yoldaşlık bağları, güçlü partililik, devrimcilik, halk sevgisi, Kürdistan sevgisi, Kürdistan’ın savunulması için mücadele etme ve bedel ödemede buralarda karşımıza çıkıyor. Hepimiz için en önem vermemiz gereken şey, söylediğimiz, inandığımız şeyleri yaşamımızda somutlaştırmak. Halkta somutlaştırmaktır. Buna önem verildiği oranda o fikir etrafında örgütlü bir güç ortaya çıkabiliyor. Çünkü ne kadar örgütlü güç inşa edilebilirse, düşmanın hedefine ulaşma yanı ortadan kalkar. Metin yoldaş, bu anlamıyla gençleri, kadınları, halkı çok önemseyen, sürekli koşturan, mücadele eden, örgütlemeye çalışan, sürekli onlarla birlikte olan bir yoldaştı.  İnandığı fikirler doğrultusunda yaşadı ve öyle şehadete ulaştı. "Ölümsüzleşti" demekte en küçük bir tereddüt etmemek gerek. Rojava gençliğinde, Metin yoldaşın yarattığı devrimci yaşam, pratik, idealler ve bakış açısı şimdiden etkisini gösterdi. Şehadetinden sonra, onun yolundan eylemini, düşüncesini, yaşamını ve mücadelesini sürdüreceğine söz veren onlarca genç ortaya çıktı.

'ROJAVA HALKLARI KOMÜNİST ÖNCÜLERİ SAHİPLENDİKLERİNİ GÖSTERDİ'
Ümit Tekin ve Şenol Sağaltıcı görkemli bir törenle son yolculuklarına uğurlandı. Rojavalı komünistlerin ve halkın bu saldırılara karşı duruşu nasıl oldu? 

İfade ettiğiniz gibi görkemli bir uğurlamayla karşılık verildi. Yüzlerce Rojavalı, Doktor Ferhat ve Metin yoldaşları uğurladı. Uğurlama tesadüfen olan bir şey değil. Onların yarattığı değerlerin, halklara verdiği emeklerin karşılığıdır bu. Halklarla kurulan ilişkideki güvenin karşılığıdır. Merasimde ortaya çıkan bir yönüdür sadece. Emin olalım ki bu çok daha derinlerde iz bıraktı. 

Merasime gelenler, kuşkusuz çok açık ve net bir yanıttı düşmana. Merasime katılarak şunu söylemiş oluyorlar; "Biz onların yarattığı değerlerin mirasçıyız, devamcısıyız. O değerleri koruyacağız ve sahipleneceğiz. Yoldaşların verdikleri emek boşa gitmeyecek. Bu emekleri biz sürdüreceğiz, özgürlük ve sosyalizmi kazanana ve düşmanı Rojava topraklarından kovana kadar."

Bu onun çok somut ve yalın haliydi. Esas olarak çok daha derinlerde. Her iki yoldaşın halklarla, kadınlarla, gençlerle kurduğu ilişki, bağ, kendi yaşamları ve çok derinlerde elde edilen güç, onları gerçek anlamda Rojava’da ölümsüz kıldı. Bu öyle basit bir şey değildir. Bundan dolayı güçlü mücadeleler yürüten, halka inanan, ezilenlere sevgiyle bağlı olan her devrimci kesinlikle çok derin izler bırakır halk üzerinde. Bu hiçbir zaman boşa gitmez, karşılıksız kalmaz. 


'ROJAVA HALKLARI ÖZGÜRLÜĞÜNDEN VAZGEÇMİYOR'
Sömürgeci faşist diktatörlük eğer Rojava devrimini alçakça katliamlarla, sabotaj ve suikast saldırılarına rağmen yenemiyorsa bu başta devrimin öncü şehitlerinin halklar üzerinde yarattığı değerlerden kaynaklıdır. Halklarla kurduğu ilişkilerden, halka inandıklarından ve bağlı olduklarından kaynaklıdır. Yoksa niye insanlar bu devrim için bu kadar zorluğa katlansınlar. Biliyoruz  yeri geliyor, tüp olmuyor, ekmek olmuyor, gaz olmuyor, en temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Yeri geliyor sağlık ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Ama bunun nedenlerini biliyoruz. Her tarafta kuşatılmışlık var. Ekonomik, politik, diplomatik, askeri olarak her yönüyle. Bütün bunlara rağmen Rojava halkları özgürlüğünden, kazandığı değerlerinden, yurtseverliğinden, sosyalist yurtseverliğinden vazgeçmiyor. Bunda şehitlerin bıraktığı mirasın önemli bir payı var. Zira bir bilinç oluşturdu şehitler. Niye şehit olunduğunu, düşmanın kim olduğunu, özgürlüğün nasıl kazanıldığını biliyor halkımız. 

Özgürlüğü elde etmenin kolay olmadığını, kimsenin kimseye özgürlük bahşetmediğini biliyor. Çok büyük bedeller ödeyerek, kendini ortaya koyarak, feda ederek özgürlük elde edildi. Buda bütün Rojavalı yoldaşlarımızda, siper yoldaşlarımızda, bütün şehitlerimizde somutlaşıyor. Doğal olarak Rojava halklarımız şehitlerine sahip çıkıyor, çıkacaktır da, onların yerlerini dolduracaktır. Şimdiye kadar olduğu gibi. Doktor Ferhat ve Metin yoldaşlar nezdinde bunu gördük. Görkemli şekilde uğurlandılar, sahiplenildiler ve yüreklere basıldılar. Mücadelelerini sürdürme, kararlılık sözü verildi, antlar içildi. Düşman saldırısı öyle kimseyi falan korkutmadı. Tam tersine daha kararlı, tutkulu, güçlü bir mücadele sözü ve pratiği ortaya çıktı. Merasimde de bu son haliyle görüldü. 

'ŞEHİTLERE BAĞLILIĞIMIZIN TEK ÖLÇÜSÜ MÜCADELELERİNİ YÜKSELTMEKTİR'
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ortadoğu’da en gerici, despotik, faşist devletlerden biri sömürgeci Türk devletidir. Bir tane daha var. İran. İran biliyorsunuz, son dönemde kadınların muazzam direnişi onlara can çekişiyor. Dilerim başarılı bir sonuç alırlar. Bu iki sömürgeci faşist rejim yıkılmadığı sürece bu bölgede kimseye huzur yok. Şehitlerimizin de bize mirası budur. Onlar başta faşist sömürgeci Türk devletinin yıkılması için kan ter içinde büyük emeklerle mücadele yürüttüler ve ölümsüzleştiler. 

Biz de daha tutkulu biçimde onların bize devrettiği mücadele pratiği ve geleneğini zaferle taçlandırma sözünü vermemiz gerekiyor. Veriyoruz da. Her cepheden komünistler bakımından böyle. Şehitlere bağlılığımızın tek ölçüsü bu. Onların mücadelelerini daha da yükseltmek.