Gümüştaş: Geleceksizlik herkesin sorunu, çözüm herkesin meselesi
ESP Eş Genel Başkanı Gümüştaş, "İşçiler, emekçiler bugüne kadar AKP'den istikrarlı politika bekleyen, sürekli oy veren kesimler bizimle tartışmaya açıklar. Çünkü geleceksizlik ve çıkışsızlık bugün herkesin sorunu, çözüm arayışı herkesin meselesi" dedi. "AKP'nin ekonomik birikim ayaklarından bir tanesi emeğin vahşice sömürüsü diğer ise doğanın talanıdır" diyen Çepni, birleşik mücadele çağrısı yaptı.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İzmir İl Örgütü, "Kriz kapitalizmde çözüm sosyalizme" konulu panel düzenledi. Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde düzenlenen panele ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, konuşmacı olarak katıldı.
'DÜNYADA DERİN BİR KAOS YAŞANIYOR'
Moderatörlüğünü Semra Ustabaş'ın yaptığı panelde ilk sözü ESP Eş Genel Başkanı Gümüştaş aldı.
Konuşmasına, "Bir tarafta faşizmin saldırılarının arttığı ve ekonomik krizin derinleştiği, diğer tarafta ise halkların direnişinin de büyüdüğünü" belirterek başlayan Gümüştüş, "Dünyada derin bir kaos yaşanıyor" dedi.
2008'de meydana ve bugüne kadar devam eden krizin döngüsel, devrevi krizlerin son halkası olduğunu belirten Gümüştaş, "O kriz giderek toplumu içine çeken derin bir çözümsüzlük, çıkışsızlık yaratıyor. Yönetilenlerin artık bu duruma isyan ettiği ve bu biçimde yönetilmek istemediği büyük bir toplumsal huzursuzlukla karşı karşıyayız. Devlet giderek sosyal devlet olma olgusundan sıyrılıyor ve halkla devlet arasında derin bir çelişki oluşuyor" şeklinde konuştu.
'TEMEL SORUN ORTAK BİR GÜÇ YARATAMAMIŞ OLMAK'
Dünya ezilenlerinin sermayenin bir avuç tekelin elinde toplanmasına karşı itiraz ettiğini kaydeden Gümüştaş, şunları söyledi: "Şu anda kapitalizmin krizi başta egemenleri, emperyalist ülkeleri ve onların işbirlikçi devletlerini sararken, kitle hareketini de aynı şekilde sarıyor. Harekete geçiriyor, bilincine etki ediyor. Bugün aslında işçi sınıfı ve onun onu çevreleyen geniş bir ordu haline getiren ezilenlerin hareketinde bu mücadele cephesinde gerçek bir karşı hegemonya sorunu yaratıyor. Temel sorun aynı talepler ve amaç etrafında birleşik, ortak bir güç yaratamamış olmak."
Türkiye'de AKP'nin 2015 yılından itibaren tekli bir rejim yapısına yöneldiğini belirten Gümüştaş, "Rejim giderek tekçileşiyor, sosyal ve ekonomik politikalardan, dış politikalara kadar savaş politikaları sürdürülüyor. Baştan aşağı terör ve güvenlikle örülmüş bir siyaset. Ama elbette bu politik özneler içende de itiraz gerekçelerinde ve amaçta bir yan yana gelme bir program etrafında buluşma ve politik duruşun tek bir örgütünü yol yürüyüşünü yaratamamanın sorunları da bizim kendi krizimizi üretiyor" şeklinde konuştu. ESP Eş Genel Başkanı Gümüştaş, şöyle devam etti:
Peki biz bu tablo, siyasi tablo, ekonomik tablo karşısında ESP olarak neden bugün 'kriz kapitalizmde çözüm sosyalizmde' diyoruz? Biz ekonomik krizin şu anda Türkiye'de hissedilen krizin AKP'nin en geri yığınlarla kurduğu politik özneleri kastetmiyorum. Kendi İslami dizaynını kastetmiyorum. En geri kitle hareketiyle, kitle bilinciyle kurduğu politik bağları dinamiklerine aday gerçek bir siyasi olgu olarak örüyoruz. Ekonomik krizin görüngülerine karşı yerel düzeyde politika yapmayı, yerel taleplerle buluşmayı ve halkın suya doğal gaza elektriğe ücretsiz ulaşımı ve gelir eşitsizliğinin bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması biçiminde taleplere yöneliyor. Kampanyamızın çok önemli bir bilinçli dönüşüm aşaması. Çünkü bugün kitle bilinci en geri noktalarda dolanıyor olabilir, böyle yorumluyor olabilir ama kapitalizmin krizinin ortaya koyduğu temel olgulardan buru şu: En gerideki talep en ileriye çektiğiniz siyasal taleple çok hızlı şekilde buluşabilir. Ve bu bilinç bir anda sıçramalı şekilde değişebilir."
Kampanyayı Gezi'de olduğu gibi bir bilinç değişimi yaratması amacıyla yürüttüklerini vurgulayan Gümüştaş, "Bunu 8 Mart'ta kadın grevini birleştirerek, devamında 1 Mayıs'a kadar uzanan bir eşgüdümlü çalışma boyunca krizden çıkışın yolunun insanlığa, ezilenlere, dünya halklarına bir şey vaat etme şansı olmayan kapitalizmin karşı başka bir yaşam gerçeği olduğunu göstermek, somut politika ve örgütünü yaratmayı gösterme aşaması olarak görüyoruz" dedi.
"Çalışma alanlarını AKP'nin oy deposu olan ve muhafazakar olarak bilinen noktalara doğru götürme, bildiğimiz ajitasyon sahasından çıkmanın koşulları oldukça yüksek. Bu çalışmanın değdiği, dokunduğu bütün sahalarda tartışılma gücü var" diyen Gümüştaş, "İşçiler, emekçiler bugüne kadar AKP'den istikrarlı politika bekleyen, sürekli oy veren kesimler bizimle tartışmaya açıklar. Çünkü geleceksizlik ve çıkışsızlık bugün herkesin sorunu, çözüm arayışı herkesin meselesi. Biz aslında tam da ortak sorunlara karşı emekçi ve ezilenlerle tartışıyor, çözüm araçlarını beraber geliştirmeyi çalışıyoruz" dedi.
'AKP YÜZDE BİRİN İKTİDARI'
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, kapitalizmin esaslı bir kriz içerisine olduğunu belirtti. Dünyanın en zengin 26 kişisini toplam servetinin 3.8 milyar insanın servetine eşit eşit olduğunu ve 4.3 milyar insanın yoksulluk sınırında yaşadığına dikkat çeken Çepni, 2000 yılında Türkiye'de en zengin yüzde birin toplam servetin yüzde 38'ine sahipken, bugün bu rakamın yüzde 60'a ulaştığını kaydetti.
AKP'nin iktidara geldiği ilk dönemlerden beri ekonominin her geçen gün kötüleştiğini söyleyen Çepni, "AKP zenginlerin, yüzde birin iktidarı derken tam olarak bunu söylüyoruz. AKP, işçilerin, Kürt halkının, kadınları cesetleri ve sömürüsü üzerinden kendisine beka kurmaya çalışıyor" dedi.
'AKP SAVAŞMADAN AYAKTA DURAMAZ'
AKP'nin bir savaş iktidarı olduğunu vurgulayan Çepni, şu rakamları paylaştı: "2014 yılında iktidarın savaş bütçesi 51.9. Bu rakam 2019'da 111 milyara yükseliyor. Bu bütçe Sarayın etrafındaki beş şirket tarafından kullanıyor. Bu beş şirket dünyadaki yüz şirket sıralamasına girmiş bulunuyor. Yani AKP iktidarı savaşmadan ayakta kalamayacak bir şirket."
Kürt halkı başta olmak üzere AKP'nin tüm topluma savaş açtığını ifade eden Çepni, "inkar, imha ve asmilasyon" politikasının derinleştirilmeye çalışıldığını kaydetti ve ekledi: "Yani Kürt'ün katledilmesi, Alevinin yok sayılması, katledilmesi, komünistlerin, devrimcilerin, yurtseverlerin yok edilmesi üzerine kurulu bir politika. Buna bir de ek olarak doğanın ve yaşamın talanı var. Bu politika yürütülebilir bir politika değildir. Tüketime dayalı, sıcak paraya dayalı bir ekonomik model ve kendisini sadece savaş sanayisi ile var edebilir. Bu model tıkınmış durumunda. Ve iktidarın başvurduğu çıkış yolu, savaş ve doğanın talanı" şeklinde konuştu.
Bu politikanın daha çok işsizlik, yoksuluk, açlık, kadın katliamları ve savaş ürettiğini belirten Çepni, "İktidar, Bu politikanın yürütülebilmek için de Kürt düşmanlığı üzerinden milliyetçi politikaları derinleştirmeye çalışıyor" dedi.
'AKP'NİN ZAFİYETİNİ, HALKLARIN ZAFERİNE DÖNÜŞTÜRMEK ZORUNDAYIZ'
"AKP'nin ekonomik birikim ayaklarından bir tanesi emeğin vahşice sömürüsü diğer ise doğanın talanıdır" diyen Çepni, ekoloji ve doğanın talınına karşı verilen mücadeleleri hatırlattı. Çepni, şunlaırı söyledi: "Bir tarafta faşizmin azgın saldırıları sürüyor ama diğer taraftan da işçi sınıfı ve ezilenlerin direnişi büyüyor. Kapitalizmin sonu gelmiştir, sosyalizm her zaman olduğundan daha çok günceldir. Örgütlülüğümüzü geliştirerek, emekçi halklarımıza başka bir alternatif olduğunu, başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösterme görevimiz dünden daha yakıcı bir şekilde önümüzde duruyor. Bu anlamda HDP önemli bir yerde duruyor. Kürt halkı, Kürt işçi ve emekçilerin mücadelesi ile Türkiyeli işçi ve emekçilerin mücadelesinin birleştirilmesi bakımından önemli bir yerde duruyor. AKP bugün, iç ve dış ilişkiler açısından tarihinin en zayıf anını yaşıyor. Bu nedenle bize yönelik saldırılarını arttırdı. Biz de ezilenler olarak, bu zafiyeti halkların zaferine dönüştürmek zorundayız. Birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz."