26 Aralık 2024 Perşembe

'Gözaltında kaybedilenlerin akıbetleri açığa çıkartılmalı'

İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, 663. hafta eyleminde gözaltında kayıplar mücadelesinin önemine işaret ederek, tüm kayıpların akıbetinin açığa çıkarılmasını istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 663. haftasında Gülistan Caddesinde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yan yana geldi. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açıldı.

İHD Batman Şubesi Eşbaşkanı Ahmet Şiray, "Cumartesi Anneleri ilk kez 27 Mayıs 1995'te Galatasaray Meydanı'nda oturmaya başladıklarında, gözaltına alınıp öldürülen Hasan Ocak, Kimsesizler Mezarlığı'nda 10 gün öncesinde bulunmuştu. Aylarca kayıp olarak aranan Rıdvan Karakoç'un da Hasan Ocak'la aynı akıbeti paylaştığının ortaya çıkarılması, diğer kayıp yakınları için bir umut oldu" ifadelerini kullandı.

'HALA BU SUÇLAR UYGULANMAKTADIR'
Hasan Ocak kampanyasından hareketle, kayıplara karşı mücadelenin uluslararası düzeyde ele alınması amacıyla bir yıl sonra İstanbul'da Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Kurultay'ın toplandığını hatırlatan Şiray, "17-19 Mayıs 1996 tarihleri arasında tüm baskılara, gözaltına alınmalara rağmen toplanan Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı, Arjantinli Plaza De Mayo Anneleri ile Cumartesi Annelerini ve dünyanın birçok yerinden kayıp ailelerini bir araya getirdi. Acılar kadar mücadele deneyimleri de paylaşıldı" dedi.

"Zorla kaybetme"nin Nazi Almanyasından günümüze dek diktatörlükler ve askeri rejimler tarafından on binlerce insanın yok edildiği yaygın bir devlet pratiği olarak uygulandığını belirten Şiray, "Yine, Türkiye'den Sri Lanka'ya, Pakistan'dan Irak'a, Suriye'den Mısır'a kadar dünyanın çeşitli bölgelerinde düzen karşıtı insanlara karşı hala bu suçlar uygulanmaktadır" ifadelerini kullandı.

'EN AZ 1388 KİŞİ KAYBEDİLDİ'
Türkiye'de ağırlıklı olarak 1980-2001 yılları arasında olmak üzere en az 1388 kişinin devlet güçleri ve bağlı paramiliter unsurlar tarafından kaybedildiğini aktaran Şiray, gerçek sayıların bunun çok daha üzerinde olduğuna dikkat çekti. Aynı dönemde binlerce faili meçhul siyasi cinayet de işlendiğini vurgulayan Şiray, "Bu dönemin askeri, idari ve siyasi sorumluları hiçbir zaman gerçek anlamda soruşturulmadı, yargılanmadı ve hukuk önünde hesap vermedi. Zorla kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Hiçbir savaş gerekçesi, savaş ilanı, iç siyasi istikrarsızlık ya da olağanüstü haller zorla kaybedilmeleri haklı çıkarmaz" dedi.

90'lı yıllarda yaşanan yoğun çatışmalı sürecin en ağır bedelini sivillerin ödediğini vurgulayan Şiray, "Yine büyük çoğunluğu bu yıllarda devletin kolluk kuvvetleri ve paramiliter oluşumlar tarafından gözaltına alınıp kaybedildi. Binlerce insanımızın bedeni bu alanlarda bulunan toplu mezarlardadır" dedi.

'DEVLET TÜM ARŞİVLERİNİ AÇMALI'
Devletin yaşanan ağır insan hakları ihlallerine ilişkin sorumluluğunu kabul etmediği gibi kayıp yakınlarının adalet ve hakikat mücadelesini engellemeye çalıştığına işaret eden Şiray, taleplerini şöyle sıraladı:
🔹"Her şeyden önce zorla kaybettirilenlerin akıbetleri ortaya çıkarılmalı ve zorla kaybedilenlerin bulunması, faili meçhul cinayetler sonucu katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açması gerekmektedir.
🔹Toplu mezarların Minnesota Protokolü çerçevesinde usulüne uygun açılması ve faillerin yargı önünde hesap vermesi sağlanmalıdır.
🔹Hükümeti, 'BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmaları ile İlgili Uluslararası Sözleşme'yi imzalamaya ve sözleşme gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
🔹Türkiye'nin Uluslararası Ceza Mahkemesini kuran Roma Statüsüne taraf olması gerektiğini hatırlatıyoruz.
🔹İçinde bulunduğunuz zaman diliminde geçmişte yaşanmış birçok katliam ve kayıp davaları maalesef bugün zamanaşımına uğramış durumdadır. Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zamanaşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz.
🔹Bu topraklarda bir daha benzer acıların yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için 'Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu' kurulmasını talep ediyoruz."

Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.