24 Kasım 2024 Pazar

GİK-DER 'LGBTİQ+'lara yönelik önyargılar ve ayrımcılık' paneli düzenledi

GİK-DER 10. Kültür ve Sanat Festivali kapsamında "LGBTİQ+'lara yönelik önyargılar ve ayrımcılık" başlıklı panel düzenledi.
Göçmen İşçiler Kültür Derneği (GİK-DER) 10. Kültür ve Sanat Festivali kapsamında "LGBTİQ+'lara yönelik önyargılar ve ayrımcılık" başlıklı panel düzenledi.
 
İlginin yoğun olduğu panele Kızıl Okyanus Aktivisti Eda Kırmızı ve Cambridge Üniversitesi Doktora Adayı Hakan Sandal konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılış konuşmasını ve moderatörlüğünü yapan festival komitesi üyesi Eylem Özdemir yaptı. Özdemir, ırkçılığa karşı düzenlenen festival kapsamında LGBTİQ+'ların uğradığı ayrımcılığın ve ırkçılığın ele alınacağını söyledi.
 
Panelde ilk olarak söz alan Kızıl Okayanus aktivisti Eda Kırmızı öncelikli olarak eşcinsellerin toplumsal yerine vurgu yaptı. Kırmızı, toplumun eşçinselleri bir hastalık gibi gördüğünü ve onları dışladıklarını bundan kaynaklı kendi kimliklerini açıklamada çekingenlik ve korku yaşadıklarını belirtti. Kızıl Okyanus'un halen kendi çevrelerinde de iyi anlaşılmadığını ifade eden Kırmızı, "Bundan dolayı öncelikle kendi içimizde bunu kavramalı ve bitirmiş olmamız lazım" dedi.
 
Kırmızı'dan sonra söz alan Cambridge Üniversitesi Doktora Adayı Hakan Sandal, LGBTİQ+'ın örgütlenme tarihine değinerek 90'larda çok zor koşullarda örgütlenildigini, 2000'lerde 1 Mayıslara kendi pankart ve sloganlarıyla katılarak diğer gruplarla ortak hareket edildğini ve Gezi direnişinde bunun daha da geliştirildiğinin altını çizdi. HDP'nin LGBTİQ+'lar içinde önemli yeri olduğunu belirten Sandal, Meclise sunulan eşcinsellerle ilgili önergelerin birçoğunun HDP tarafından sunulmuş olduğuna dikkat çekti. Sandal, ayrımcılığı aşmanın en önemli yolunun diyalog ve konuşmak olduğuna dikkat çekerek konuşmasını sonlandırdı.
 
Mezopotamyalı ve Anadolulu Kuirler (Maqfa UK) aktivisti Gayal da eşcinsellerin toplum içinde yaşadıkları sorunlara ve sıkıntılara değindi. Gayal, eşcinsellik meselesine sadece cinsel anlamda bakıldığını ancak aslında bunun bir varlık meselesi olduğunu, kapitalist eğitim sisteminin insanları homofobik olarak yetiştirdiğini, bir çok arkadaşlarının bu tür toplantılara katılmaktan ve yönelimlerini açıklamaktan çekindiklerini, bu tür toplantıların daha sık yapılaması ve daha çok katılımcıyla tartışarak birbirimizi anlamamız gerektiğini söyledi.
 
Panel soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.