Gider: Genel grev genel direnişi öğrencilerle ve işçilerle birlikte örgütlemeliyiz

İnşaat İş Örgütlenme Sekreteri Deniz Gider ile 19 Mart sonrası başlayan halk hareketini konuştuk. Gider, öğrenci gençliğin militanlığının halkı da militanlaştırdığını belirtti. "Genel grev genel direniş" şiarının bugün için işçi sınıfında karşılığı olmadığını söyleyen Gider, 1 Mayıs'ta Taksim'e çağrı yaptı. "Boykottaki öğrencileri de işçi sınıfını da büyük kavga günümüzde Taksim'de birlikte olmaya çağırıyoruz" diyen Gider, Taksim dışında bir seçeneğin hareketi geriye düşüreceğini kaydetti.
19 Mart'ta başlayan halk hareketi üniversitelerde boykot, forum ve yürüyüş biçimlerinde devam ediyor. Halk da tüketim boykotu yaparak tepkisini ortaya koyuyor. Yıllardır faşist saray rejiminin politik özgürlük isteyenlere yönelik baskısına karşı açığa çıkan hareketi büyütme tartışması yapıyor.
Önümüz 1 Mayıs. 1 Mayıs'a giderken sokakların hem işçilerin eylem ve etkinlikleri ile hem de öğrencilerin boykotuyla ısınacağı kesin. Öğrenciler her fırsatta işçi sınıfına "Genel grev genel direniş" çağrısı yaparken 19 Mart'ta başlayan halk hareketini ve işçi sınıfının hareketle ilişkisini İnşaat İş Sendikası Örgütlenme Sekreteri Deniz Gider ile konuştuk.
'DİSK, HAK İŞ, TÜRK İŞ GENEL GREV ÖRGÜTLEYEMEZ'
Mücadeleci sendikalar olarak "Genel grev genel direniş" sloganını hayata geçirmek gerektiğini ancak bugün bunun koşulu olmadığını söyleyen Gider, "Bugün mücadeleci sendikalar olarak bir etkimiz var işçi sınıfı üzerinde ama derinliğimiz olmadığı için hayata geçiremiyoruz. DİSK, HAK İŞ, Türk İş ise bugün genel grev örgütleyemez. Çünkü sınıfa yabancılaşmış sendikalar bunlar" dedi.
Gider'in, ETHA'ya verdiği cevaplar şöyle:
19 Mart'ta başlayan halk hareketinde birçok insan sokaklara döküldü, genel grev genel direniş çağrısı yaptı. Bu çağrıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
19 Mart'ta başlayan halk isyanı ile bu rejim, nasıl bir düzen inşa ettiğini en geride duran kitlenin bile gözüne soktu. Bugün var olan bir şeyi iptal etmenin, birinin malına mülküne çökmenin yürütme erkinin iki dudağının arasında olduğu, seçilmişlerin bile güvencesinin olmadığı durumda öğrenci hareketi ile başlayan halk hareketi, taşrada bile insanları sokağa döktü. Gençlerin militan duruşu, gözaltı ve tutuklama saldırganlığı ise rejimin baskıcı yüzünü bir kez daha ortaya çıkardı.
GENÇLERİN MİLİTANLIĞI HALKI DA MİLİTANLAŞTIRDI
Öğrenciler arasında güvencesizlik daha yaygın. Eskiden üniversiteye gidip en azından bir diploma almakla tarif edilen güvenli geleceğin artık bir işe yaramadığı görüldü. Gençlerin o militan duruşu, halkı ve anne babalarını bile daha militanlaştırdı. Boykot çağrısı yapılıyor, boykotun kitleyi örgütlemekte bir etkisi var ama boykotu da mutlaklaştırmamak gerekiyor. Çünkü bugün boykot çağrısı yapan insanlar, o genel grev genel direniş çağrısında bulunmayanlar. Çünkü genel grev onların da hayatını durduracak bir şey.
GENEL GREV GENEL DİRENİŞİN BUGÜN KARŞILIĞI YOK
Sendikalar olarak "Genel grev genel direniş" sloganını hayata geçirmeliyiz ama bugün bunun koşulu yok. Militan mücadelenin işçi sınıfı üzerinde bir etkisi var ama bu etkinin derinliği yok. Bugün bu sloganın veya talebin ayakları yere basmıyor. İşçi ve emekçiler bugün daha o sarsıcı düzeye ulaşmadı. Asgari ücretle geçinmek zorunda kalıyor, sendika yasağı var ama zam taleplerine karşı direnişe geçiyorlar ve polis şiddetine maruz kalıyorlar. Yani açlıktan ölmemeye çalışıyorlar. Bugün işçi sınıfının kımıldayacak yeri yok, aldığı maaş enflasyon karşısında eriyor ama bugün yine de genel grev genel direnişinin hala ayakları yere basmıyor.
Bugün mücadeleci sendikalar olarak bir etkimiz var işçi sınıfı üzerinde ama derinliğimiz olmadığı için hayata geçiremiyoruz. DİSK, HAK İŞ, Türk İş ise bugün genel grev örgütleyemez. Çünkü sınıfa yabancılaşmış sendikalar bunlar.
BOYKOT ETKİSİNİ KAYBEDİYOR
Üniversite öğrencileri boykota devam ederken, her çarşamba tüketim boykotu kararı alındı. 1 Mayıs'a giderken açığa çıkan kitle öfkesini işçi sınıfının mücadelesi ile birleştirmeye yönelik nasıl bir hat izlenmeli?
Her çarşamba bir boykot kararı alındı ama dün yapılan boykotun 2 Nisan'daki kadar etkili olmadığını görüyoruz. Ama iktidarda boykot bir tedirginlik yaratıyor. İşçi sınıfı için ise enflasyon karşısında düşen alım gücü bakımından ise zaten sürekli bir boykotta olma hali var. Genel grev için ise öğrencilerin boykotu veya çağrısı tek başına yeterli değil. Bugün genel grev genel direnişi havza havza öğrencilerle ve işçilerle birlikte örgütlemek gerekiyor.
GENÇLİK İLE İŞÇİ SINIFINI BİRLEŞTİREN YER TAKSİM
Önümüzde 1 Mayıs var ve dün gençleri Saraçhane'ye terk eden anlayış bizim sokağımızdan geçmeyecek. Bugün keskin bir sonuç almak istiyorsak, adres Saraçhane değil Taksim'dir. Kavganın en sert adresi Taksim'dir. Öğrenci hareketinin de işçi sınıfının da ortak paydası Taksim'dir. Bugün gençlerin de sendikaları tanıması gerekiyor, çünkü işçi sınıfından kopukluk mevcut. İşçi sınıfı da bu kitleye yabancı. Sosyal medyadan paylaşım yaparak öğrenci hareketine destek oluyor ama bu gençliğin mücadelesine yabancılaştığı gerçeğini değiştirmiyor. Bu desteği sokağa taşımak gerekiyor elbette.
TAKSİM BARİKATINI GENÇLİKLE BİRLİKTE YIKARIZ
Mücadeleci sendikalar olarak lokal direnişler örgütlüyoruz, fiili meşru grevler örgütlüyoruz, sokağa çıkıyoruz, gözaltı ve tutuklama saldırısına rağmen geri adım atmıyoruz ama tüm bunları sınıfın tamamı ile birleştirmemiz gerekiyor. Örneğin bugün inşaat kolunda yaşanan bir sorun sadece İnşaat İş'in sorunu ya da tekstilde yaşanan bir sorun sadece tekstil iş kolunda örgütlenen bir sendikanın sorunu olmamalı. Tam da bu düğümü daha sıkı hale getirirsek, bu gücü öğrenci gençlik mücadelesi ile birleştiren ve Taksim'e akıtan bir hat yakalarız. Taksim barikatını da böyle yıkarız.
TAKSİM DIŞINDA BİR SEÇENEK HAREKETİ GERİYE DÜŞÜRÜR
Aslında yakın tarihimize baktığımızda 2007-2009 1 Mayıs'ı tam da böyle bir andı. O dönem metal işçilerinin grevi vardı. Devletin çok sert saldırılarına rağmen militan bir kitle vardı ve barikatları yıkarak Taksim'i özgürleştirmişti. Bugün de aynı kararlılıkla Taksim'e çıkmayı zorlamalı ve Takism'e çıkmalıyız. O büyük kavga günümüzü Taksim'de kutlamalıyız. Çünkü bunun ötesinde bir seçenek kitle hareketini daha da geriye düşürür. Taksim'i bugün işçiler ile gençlik olarak birlikte özgürleştirebiliriz. Bugün bunun koşulu var ve bu yol Taksim'dir. Bu nedenle sokakta olan gençleri, işçileri, gençleri yan yana, kol kola yürümek için Taksim'e çağırıyoruz. Unutulmamalı ki işçi sınıfı patronlarla Taksim'de çarpışacaktır. Bu yüzden boykottaki öğrencileri de işçi sınıfını da büyük kavga günümüzde Taksim'de birlikte olmaya çağırıyoruz.