19 Nisan 2025 Cumartesi

Gıda Mühendisleri Odası: Tarım arazileri ranta peşkeş çekilemez

Antakya'da depremzedelerin tarım arazilerinin ranta açılmak istenmesine tepki gösteren Gıda Mühendisleri Odası, "Bu politikalar, bu rant hırsı, bu beton ekonomisi her gün gıda güvenliğimizi ve gıda güvencemizi tehdit eden bir felakete dönüşmektedir" dedi.

TMMOB'a bağlı Gıda Mühendisleri Odası, Antakya'da depremzedelerin tarım arazilerinin TOKİ projeleri eliyle ranta teslim edilmek istenmesine karşı açıklama yaptı.

Antakya'nın Samandağ ilçesinde tapulu arazilerin, bahçe ve zeytinliklerin "acele kamulaştırma" adı altında TOKİ aracılığıyla halkın elinden alındığını, ranta teslim edildiğini söyleyen Gıda Mühendisleri Odası, Türkiye'nin dört bir yanında tarım arazilerinin, meraların, zeytinliklerin, sulak alanların ve su havzalarının sağlık turizmi, inşaat, madencilik vb. projeler uğruna yok edilmeye çalışıldığını vurguladı.

"Bu politikalar, bu rant hırsı, bu beton ekonomisi her gün gıda güvenliğimizi ve gıda güvencemizi tehdit eden bir felakete dönüşmektedir" denilen açıklamada, Samandağ'ın Mağaracık, Kurtderesi, Hıdırbey, Vakıflı ve Dikmece mahallelerinde, halkında yıllarca emekle işlediği zeytinlikler, narenciye bahçeleri ve tarım arazilerinin, TOKİ'nin toplu konut projeleri için kamulaştırıldığı hatırlatıldı.

'BÖLGENİN KÜLTÜREL, SOSYAL DOKUSUNA DARBE VURULDU'
Bu süreçte halka danışılmadığını, tapuların bir sabah e-devlet üzerinden ellerinden alındığı anımsatılan açıklamada, "Zeytin ağaçları sökülmekte, verimli tarım arazileri beton yığınlarına dönüştürülmektedir. Örneğin, Dikmece köyünde zeytinlikler, konutlara su hattı çekmek bahanesiyle tahrip edilmiştir. Bu durum, yalnızca ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda bölgenin kültürel ve sosyal dokusuna vurulan bir darbedir" ifadelerine yer verildi.

Balıkesir, İzmir Çeşme ve Narlıdere, Muğla Milas ve İkizköy, Konya Karapınar'da verimli tarım arazilerinin ranta açıldığı hatırlatması yapılan açıklamada, İstanbul'da Kanal İstanbul projesinin tarım arazileri, meralar ve su havzalarında geri dönüşü olmayan tahribata yol açtığı, İstanbul'un ekolojik dengesini bozarak gıda güvencesini riske attığı vurgulandı.

1990 yılından bu yana Türkiye'deki tarım alanında yüzde 40 oranında daralma yaşandığını, kişi başına düşen tarım alanı miktarının azaldığına işaret eden Gıda Mühendisleri Odası, "Hızla artan dünya nüfusuyla birlikte gıda ihtiyacının karşılanması giderek zorlaşırken, Türkiye'de tarım arazilerinin azalması, üretimi de sınırlandırmaktadır" diyerek, gıda ihtiyacında yaşanan krize dikkat çekti.

'ACELE KAMULAŞTIRMA UYGULAMASINA SON VERİLSİN'
Tarım arazilerinin kaybının, ithal gıdaya bağımlılığı arttırdığı, sulak alanlar, meralar ve su havzalarının tahribatının, biyolojik çeşitliliği yok ettiği, su kaynaklarının kirlendiği, iklim değişikliğinin hızlandığı kaydedilen açıklamada şu taleplere yer verildi:
" Acele kamulaştırma uygulamalarına derhal son verilmelidir. Kamulaştırma kararları, kamu yararı ilkesine uygun, şeffaf ve halkın katılımıyla alınmalıdır. Şirket çıkarları için acele kamulaştırma süreçleri derhal durdurulmalıdır.
Tarım arazilerinin korunması sağlanmalıdır. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına izin veren politikalar gözden geçirilmeli, verimli araziler mutlak koruma altına alınmalıdır.
 Sürdürülebilir tarım politikaları hayata koyulmalıdır. Agroekolojik tarım, akıllı sulama ve erozyon önleme gibi uygulamalar teşvik edilmelidir.
 Yurttaşın görüşleri alınmadan hiçbir kamulaştırma veya proje kararı uygulanmamalıdır. Yurttaşların tarım ve gıda politikalarının oluşturulmasına katkı koyması sağlanmalıdır.
 Türkiye'nin gıda güvenliğini ve güvencesini güçlendirecek, kendi kendine yeterliliğini artıracak uzun vadeli bir tarım ve gıda stratejisi geliştirilmelidir. Gıda egemenliğine dayalı kamucu tarım ve gıda politikaları ivedilikle uygulanmalıdır."

Açıklamada, tarım arazileri rant için sermayeye peşkeş çekilirken sessiz kalan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'ya görevini yapma, beton ekonomisi yerine üretim ekonomisini destekleme çağrısına yer verildi.

Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi: "TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da doğru bildiklerimizi her platformda yüksek sesle ve inatla söylemeye, Samandağ'dan başlayarak Türkiye'nin dört bir yanındaki yurttaşlarımızla birlikte tarım arazilerimiz, meralarımız, zeytinliklerimiz, ormanlarımız, su havzalarımız ve sulak alanlarımız için, tüm canlıların yaşam alanları için ekoloji mücadelesinden bir geri adım dahi atmadan direnmeye, mücadele etmeye var gücümüzle devam edeceğiz. Adı her ne olursa olsun, hangi gerekçeyle olursa olsun, buraların ranta kurban edilmesine karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Gıda güvenliğimiz ve gıda güvencemiz için, çocuklarımızın geleceği için ve ekosistemimizin sağlığı için bu talana dur demeye devam edeceğiz! Çünkü tarım arazileri, meralar, zeytinlikler, ormanlar, sulak alanlar ve su havzaları ranta peşkeş çekilmeyecek kadar değerlidir."