Gezi'den Kobanê'ye kadınlar adalet için buluştu
DEM Parti Kadın Meclisi "Gezi'den Kobanê'ye kadınlar adalet için buluşuyor" forumu düzenledi. Foruma çok sayıda kadın örgütünün yanı sıra Kobanê davasından tahliye olan Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak da katıldı. Kışanak ve Tuncel salona kadınlarla birlikte "Jin, jiyan, azadî" sloganıyla girdi. Konuşmalarda, özgürlük, adalet, eşitlik mücadelesi için yürütülen mücadelenin büyütülmesinin önemine vurgu yapıldı. Kayyum saldırısına değinilen konuşmalarda, bu saldırıların durdurulması için mücadelenin büyütülmesi çağrısı yapıldı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi'nin düzenlediği "Gezi'den Kobanê'ye kadınlar adalet ve özgürlük için buluşuyor" forumunda onlarca kadının bir araya geldi. Buluşmaya Kobanê davasından tahliye olan Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel, Gezi şehidi Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan, SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekteri Fidan Ataselim, DEM Parti milletvekilleri Çiçek Otlu, Kezban Konukçu, Özgül Saki, HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Kırkyama Dayanışma Derneği, Prof. Dr. Beyza Üstün, Dr. Nesrin Nas, Dr. Fatma Bostan Ünsal, Feministler, Filiz Karakuş, HDP eski milletvekili Çağlar Demirel ve Filiz Kerestecioğlu, Mor Çatı, TJA, Yeşil Sol Parti, Kadın Savunması, Demokratik Alevi Dernekleri, Halkevleri, Kadınların Kurtuluşu, Mor Dayanışma, EMEP'li kadınlar, Yeni Demokrat Kadın'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kurum üyesi ve yöneticileri katıldı.
KIŞANAK VE TUNCEL SLOGANLARLA KARŞILANDI
Kadınlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılanan Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel, salona kadınlarla birlikte "Jin, jiyan, azadî" sloganıyla girdi.
Forumun açılış konuşmasını DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu yaptı. Yönetenlerin itaat eden kadınlar olmalarını istediğini, ancak itaat etmeyeceklerini vurgulayan Türkoğlu, "Hala cezaevlerinde yargılanan, esaret altında tutulmaya çalışılan arkadaşlarımız var. Biz onlara söz verdik" dedi.
TÜRKOĞLU: GEZİ VE KOBANÊ DAVALARININ SON SÖZÜNÜ BİZLER KURACAĞIZ
Figen Yüksekdağ, Zeynep Ölbeci, Pervin Oduncu, Gezi dava tutsakları Çiğdem Mater ve Mine Özerden'i selamlayan Türkoğlu, Yüksekdağ'ın "Son sözü direnenler söyler" sözünü hatırlattı, "Bu çok anlamlı bir söz. İktidar sona doğru gidiyor. O baskı politikasıyla sömürü düzeniyle başta kadınlar, halklar, emekçilerin mücadelesine son vermek istiyor. Biz bunu kabul etmiyoruz, direneceğiz dedik. Bu son söz mücadeleyle kuruluyor, bugün burada kuruluyor. Gezi ve Kobanê davalarının son sözünü bizler kuracağız" diye konuştu.
Hem Kobanê devrimi hem Gezi direnişinin bu ülkenin kodlarını sorgulayan direnişler olduğuna dikkat çeken Türkoğlu, "Makul kadın yaratma, emek sömürüsü gibi birçok kodu ters yüz etti. İntikam alır gibi iktidar hukuku da araç olarak kullanarak düşmanlık hukuku inşa etmeye çalıştı. Bu ülkede faşizmin inşası, kurumsallaşmasının kanıtı haline geldi. Hakkari'de atanan kayyum tesadüf değil. Bizi cezalandırarak tüm Türkiye kamuoyunun barış, eşitlik, özgürlük mücadelesi üzerinde baskı kurulmaya çalışılıyor. Bu ülkede birlikte yaşamı tehdit ediyorlar" dedi.
'İKTİDARI, FAŞİZMİN İLERLEMESİNİ DURDURACAĞIZ'
Bu iktidarı ve faşizmin ilerlemesini durduracaklarına inandığını söyleyen Türkoğlu, tüm kadınlara buna inanma çağrısı yaptı. Türkoğlu konuşmasını, "Bu iktidarı, faşizmin ilerlemesini durduracak olan biz kadınlarız, adalet, özgürlük, eşitlik mücadelesini hayata geçirebiliriz. Bu konuda hepimiz kararlıyız. Bu kararlılıkla toplumsal barışı inşa edecek olan bizleriz. Eşitlik, barış, özgürlük için yan yana gelmek birlikte mücadele etmek zorundayız. Son sözü biz kadınlar söyleyeceğiz, son sözü direnenler söyleyecek" sözleriyle tamamladı.
Ardından Kobanê davası kapsamında yaklaşık 8 yıl rehin tutulan Gültan Kışanak söz aldı. Uzun zamandır bu kadar çok kadını yan yana görmediğini, sarılmadığını söyleyen Kışanak, hapishanelerdeki tecrit koşullarına değindi. "Cezaevleri insanı insandan tecrit eder. Sebahat ile farklı hücrelerde kaldığımızda koridorda birbirimizi gördüğümüzde sarılamıyorduk" diyen Kışanak, kadınlarla yan yana oldukları için güzel bir gün olduğunu söyledi, ardından "Güzel bir gün sözünü umutlarımızı büyütmek için söyledim. Oysa güzel bir günde değiliz" diyerek Hakkari'deki kayyum darbesini hatırlattı.
KIŞANAK: BİZE DİRENMEK, KARŞI KOYMAK DÜŞÜYOR
Van'daki kayyum darbesini halkın direnişinin durdurduğunu hatırlatan Kışanak, ülkede ciddi bir demokrasi krizi olduğunu söyledi. Türkiye'nin krizler ülkesi haline geldiğini söyleyerek konuşmasını sürdüren Kışanak, "Demokrasi, kadın cinayetleri krizleri var. Bu topraklar çoğulcu kimlikleri, kültürleriyle, tarihsel yaratıcılıkları, insanlık tarihine kazandırdıkları fırsatlar coğrafyası. Ama maalesef biz adalet, eşitlik, özgürlük krizleri yaşıyoruz. Bu ülkede biz kadınlar eşitliğe, özgürlüğe inananlar bir adım öne çıkarsak bu karanlığı dağıtabiliriz. Bu karanlığa teslim olmak geleceği yok etmek anlamına geliyor. İnsanlar umudunu yitiriyor, bu ülkeye dair gelecek hayalleri kuramıyor. Birileri bu imkanları ortadan kaldırıyorsa bize de bunları bulmak, karşı koymak, direnmek düşüyor. Bunu yapabileceğimizi düşünüyoruz" diye konuştu.
Figen Yüksekdağ'ın, Selahattin Demirtaş'ın, Çiğdem Mater'in, Mine Özerdem'in toplumsal muhalefeti teslim almak için hapishanede tutulduğunu vurgulayan Kışanak, "Başta kadınlar olmak üzere toplumsal muhalefet teslim olmadı" dedi.
Kadın mücadelesini güçlendiren kadınlara teşekkür eden Kışanak, "Görevimiz bitmedi diğer arkadaşlarımızı aramıza alıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" diye vurguladı.
'MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ'
Kobanê ve Gezi'yi toplumu rehin almak için kullandıklarını, bunun gibi yüzlerce toplumsal adaletsizliğin devam ettiğini söyleyen Kışanak, "Adalet, özgürlük, eşitlik mücadelemizi sürdüreceğiz" diye ekledi.
Kayyum saldırısına değinen Kışanak, yerel demokrasinin, sandıkla gelen sandıkla gitmekten öte olduğunu, yerel demokratik belediyeciliğin kadınların nefes almasını sağladığını vurgulayan Kışanak şunları söyledi: "Kayyumlar bütün kadın kurumlarını kapattılar, kadın cinayetleri attı. Diyarbakır'da neredeyse sıfırlamıştık. Alo şiddet hattını kurduğumuzda hiç ihbar almamaya başlamıştık. Geleneksel toplumsal yargılar değişmişti çünkü. Toplumda cinsiyetçi değer yargılarının değişmesiyle kadına yönelik şiddet ortadan kalktı."
'ORTAK MÜCADELE BAKIMINDAN ÇOK YOL ALDIK'
Demokrasinin batıya, erkeğe, sermayeye uygulanmasından ibaret olmayacağını vurgulayan Kışanak, kadınlara, doğuya ve işçilere adalet, özgürlük olmadan demokrasinin gelemeyeceğine işaret etti. Kışanak, "Kadınlar özgür olursa toplum özgür olacak. Toplumun yarısını köleleştirirseniz, Kürdü köleleştirirseniz toplumda demokrasi olamaz, özgürlük olmaz. Demokrasi mücadelesi bir bütündür. Bu konularda kadınlara, bize, size güveniyorum. Ortak mücadele bakımından çok yol aldık. Gezi, Kobanê tutsaklarını özgürlüğüne kavuşturacak mücadeleyi birlikte öreceğiz" diyerek konuşmasını tamamladı.
TUNCEL: BU ÜLKEDE KÜRTLERE YAS TUTMA HAKKI TANINMIYOR
Sebahat Tuncel de, hapishanede birlikte kaldığı tutsakların selamlarını iletti, "Biz de onlara selam gönderelim" dedi. Bu etkinlikte Gezi direnişinde katledilen Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan'ı, Diyarbakır'da da oğlunun kemikleri kargoyla gönderilen ve daha sonra tutsak edilen Halise Aksoy'u gördüğünü söyleyen Tuncel, çocukları katledilen annelere yas tutma hakkının dahi tanınmamasına tepki gösterdi. "Bu ülke Kürtlere yas tutma, cenazelerini defnetme hakkı tanımıyor. Bunların hepsinin nedeni Kürt sorunu. Gülsüm anne 10 yıldır adalet arıyor. Mahkemelerde sesini duyuyor. Halise anne oğlunun cenazesini aldı, ama onu hapse attılar. Biz bunu kabul etmeyeceğiz. Biz çocuklarımız genç yaşta toprağa düşmesin diye birlikte özgür bir yaşam için mücadele ediyoruz" diye konuşan Tuncel, Medeni Yıldırım'ın Gezi direnişi döneminde Lice'de katledildiğini hatırlattı, "Medeni katledildiğinde Gezi'den Lice'ye köprü kurmak istemişti. Ama bu ilerletilemedi. Devlet bunu engelledi" dedi.
'HAKKARİ'DE KAYYUM SOYKIRIM POLİTİKASIDIR'
Kürt sorunu var olduğu sürece bunları konuşmaya devam edeceklerini vurgulayan Tuncel, Hakkari'deki kayyum saldırısına dikkat çekti. Tuncel, "Hakkari'de kayyum soykırım politikasıdır. Türkiye'de Kürt olup demokrat olup da hakkında dava açılmayan kimse var mı. Yok. Cezaevinden çıkınca aman ha sakin tekrar cezaevine girme diyorlar. Ama bunun garantisi yok. Konuşmayacağız mıyız, kusura bakmasınlar konuşacağız" dedi.
CHP'nin kayyum saldırısının ardından "mahkeme karar versin" tutumunu eleştiren Tuncel, "Hangi mahkeme adaletli karar veriyor" diyerek tepki gösterdi. Kayyumun hukuki değil siyasi bir mesele olduğunu söyleyen Tuncel, "Kürtlerin kendi kendini yönetme hakkının gasbıdır. Zulümdür. Belediye başkanı, milletvekili seçiyorsunuz cezaevine atıyor, dernek başkanını, sivil toplum örgütlerinin üyelerini yöneticilerini cezaevine atıyor. Bu yasa olduğu sürece herkes terörist" diye ekledi.
'BİZ GELECEĞİMİZİ YARATMAK İSTİYORUZ'
Tahliyelerinin ardından 5 arkadaşları hakkında yeni bir Kobanê davası açıldığını vurgulayan Tuncel, "Bunlar soykırım davası. Başka bir karar alınıp bizi tekrar alabilirler. Bunun garantisi yok" dedi. Tuncel konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiyeli arkadaşlarımıza şunu söylemek istiyorum. Bizim bir derdimiz var, bunları söylemeyelim diye bizleri cezaevlerine koyuyorlar. Biz bu yalanları anlatmalıyız. Faşizm yalan üzerinden kendisini inşa eder. Hakikati birlikte örmeliyiz. Faşizm, baskı, tehdit var. Sinip kenara mı oturacağız, oturmayacağız. Biz geleceği yaratmak istiyoruz."
Tecrit sistemine değinen Tuncel, tutsakların direnişini hatırlattı. Tecridin sadece Kürtlerin meselesi olarak görülmesi durumunda çözülemeyeceğini vurgulayan Tuncel, "Masa ricayla olmuyor mücadeleyle oluyor. Masayı biz kadınlar kuracağız, bizim barışa ihtiyacımız var. Biz daha son sözümüzü söylemedik. Yaşamı yeniden kuracağız. Bize dayatılan zulmü, umutsuzluğu sona erdireceğiz. Faşizm, zindan, baskı var ama umut da var. umut varsa gelecek de var" diye konuştu.
YÜKSEKDAĞ: ASLA BOYUN EĞENLERDEN OLMADIK
Ardından Kobane kumpas davasında ağır hapis cezasına çarptırılan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın mesajı okundu. Mesajda şu ifadeler yer aldı:
"Sevgili kadınlar, değerli yoldaşlar, dostlar merhaba;
"Öncelikle kadınların mücadele birliğini, bilincini ve dayanışmasını geliştirme yolundaki çabalarınızı, kararlılığınız selamlıyorum. Kazanılmış haklarımızın ve emekle, bedellerle yaratılmış birimimizin kesintisiz saldırı altında olduğuna bakarsak, birliğin, dayanışmanın ve direniş kararlılığının büyütülmesi tayin edicidir.
"Kadının yaşam ve özgürlüğünün katledildiği, eril faşist düzende, ya boyun eğilecek ya da direnişle örgütlenmeyle yeni yollar açılacak. Günümüz ve tarihimiz şahittir ki asla boyun eğenlerden olmadık. Bu sadece kendimiz adına değil, asıl olarak milyonlarca kadının yaşam, özgürlük ve gelecek hakkı adına verilen bir mücadeledir. Gittikçe zifiri karanlığa dönüşen ve bütün gerici faşist karakteri kadına karşı yaklaşımda sivrilen mevcut rejim, şüphesiz ki yine en çok düşmanlık güttüklerinin, bizlerin iradesi karşısında yenilecektir. Sokaklarda, yasaklı meydanlarda, direniş halaylarında büyütülmüş değerlerin ve haklı bir kavganın paydaşlarıyız. Bazılarımızın payına bu değerleri ve mücadeleyi zindanlarda savunmak, büyütmek düşüyor. Jin, jiyan, azadî haykırışları hiç susmadığı ve zılgıtlar eşliğinde kadınların kurtuluş yolunu çınlattığı sürece, bu pay başımız gözümüz üstüne.
'UMUTLA, DİRENÇLE KALIN'
"Önemli olan her yoldaşın, her özgürlük gönüllüsünün payına düşen görevi en iyi şekilde yerine getirdiği, payına düşen bedeli yürek ferahlığıyla göğüslediği toplumsal davanın başarısıdır. Biz tutsak kadın siyasetçiler, içeride de dışarıda olduğu gibi görevimizi yaptık, yapıyoruz. Bizlerin özgürlük davasını sahiplenen, dayanışma kamuoyuna, esas olarak da kadın hareketinin bütün bileşenlerine sevgilerimizi, selamlarımızı gönderiyoruz. Daima umutla, dirençle kalın."
YAPICI: ONLARCA ARKADAŞIMIZ TUTSAKKEN HİÇBİRİMİZ ÖZGÜR DEĞİLİZ
Kodınların buluşmasında Gezi davasında yargılanan ve tahliye edilen Mücella Yapıcı'nın mesajı okundu. Mesajda şu ifadeler yer aldı: "Gezi ve Kobanê davaları iktidarın hukuku ve adaletsizliği ile maluldür. Dünyanın belki de en haklı direnişleri olan Gezi ve Kobanê'de onlarca canımızı kaybettik ve onlarca arkadaşımız hala haksız ve hukuksuz olarak tutsak. O nedenle hiçbirimiz özgür değiliz. Bugün Gezi'den, Kobanê'den, Galatasaray Meydanı'ndan, Plaza Ne Mayo'dan, İran'dan, Filistin'den velhasıl dünyanın her yerinden yükselen barış ve adalet isteyen çığlıklarımız bir gün barışa, adalete ve daha güzel bir dünyaya ulaşmak için en büyük gücümüz olacaktır."
Forum ardından etkinliğe katılan kadınların konuşmalarıyla devam etti.
DOĞAN: BERABER OLACAĞIZ HEP BİRLİKTE KAZANACAĞIZ
Forumun kapanış konuşmasını yapan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Gezi'den Kobanê'ye hep birlikte direniyoruz. Başaramadılar, kazanamadılar, teslim alamadılar. İşte teslim alamadıkları burada oturuyor. Rehin aldılar ama teslim alamadılar o yüzden ben de heyecanlıyım sevgili kadınlar. Niye heyecanlıyım çünkü çoğunuzu alandan tanıyorum sokaktan tanıyorum birlikte yan yana omuz omuza zor zamanlarda coşkulandık öfkeli anlarda konuşup birlikte sloganlar attık birlikte haykırdık birlikte direndik. Eğer herkes için eşitlik herkes için özgürlük herkes için adalet herkes için demokrasi demezsek eğer gerçekten Kobanê'den Gezi'ye bağrında çok büyük bir direniş ve mücadele azmi aynı zamanda acı ama aynı zamanda gurur taşıyan bu mücadele için yeni bir başlangıç yapmazsak birlikte kaybedebiliriz. Oysa biz ne diyoruz günümüzde beraber olacağız hep birlikte kazanacağız" ifadelerini kullandı.
Doğan konuşmasının ardından Gezi şehidi Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan, Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak'ı sahneye davet etti. Gülsüm Elvan, "Direne direne kazanacağız" dedi. Daha sonra toplu fotoğraf çektiren kadınlar, "Jin, jiyan, azadî" sloganını attı.
TÜRKOĞLU: KADINLARIN İRADESİNE KAYYUM ATANMASINA İZİN VERMEYEECEĞİZ
Forumun ardından dışarıya çıkan kadınlar, Hakkari'de yapılan irade gasbına karşı ortak açıklama yaptı. Açıklamayı DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu okudu. "Gezi'den Kobanê'ye adalet ve özgürlük" diyerek bir araya geldiklerini belirten Türkoğlu, bu buluşmanın öznelerini bir araya getiren duygunun kadınların adalet ve özgürlük duygusu olduğunu kaydetti. Gezi ve Kobanê'nin karşısında iktidarın yürüttüğü politikaların AKP-MHP ittifakının kadınlara yaklaşımının göstergesi olduğunu dile getiren Türkoğlu, "İktidar kadın düşmanlığını her iki davanın sonucuyla bir kez daha tescillemiştir. Kobani Kumpas davasının sonucunda arkadaşlarımıza verilen cezalar bunun göstergesidir. Gezi davasında arkadaşlarımıza verilen cezalar bunun göstergesidir. Kayyım politikaları bunun göstergesidir. Kadınların haklarına ve kazanımlarına yönelik saldırılar bunun göstergesidir. Ancak bu saldırılar karşısında direnen mücadele eden kadınlar var, kadın mücadelemiz var. Bugün Kobanî'de kadın devrimi büyüyorsa, 'Karanlık gider Gezi Kalır' diyerek Gezi direnişi ruhunu bugünlere getirdiysek işte bu inanç ve kararlılığın bir sonucudur. Nasıl ki; 31 Mart yerel seçimlerinde kayyımları gönderdiysek bugün Hakkari'de de kadınların iradesine kayyım atanmasına izin vermeyeceğiz" dedi.
'SAVAŞ VARSA BÜYÜYEN MÜCADELE VE DİRENİŞİMİZ VAR'
Türkoğlu, şunları söyledi: "Çünkü bizler şunu çok iyi biliyoruz ki; kayyım meselesi sadece bir yerel demokrasiye, seçme seçilme hakkına saldırı, irade gaspı değildir. Kayyımlar bizzat iktidarın yürüttüğü kadın düşmanı politikaların yerellerdeki yürütücüleridir. Kadın merkezlerini, sığınma evlerini kapatan, kadınların yaşamlarına saldıran kayyımların bir kez daha Hakkâri halkının, Hakkarili kadınların iradesini gasp etmesine izin vermeyeceğiz. İstanbul sözleşmesine, 6284'e, haklarımıza ve kazanımlarımıza yönelik saldırılarda nasıl birlikte mücadele yürüttüysek bugün kayyımlara karşı da birlikte mücadele edeceğiz. Sadece direne direne değil faşizme karşı kadın özgürlük mücadelemizin büyüte büyüte daha fazla birleşme zamanıdır. Savaş varsa bunun karşısında büyüyen kadın mücadelemiz var, feminist mücadelemiz var, sosyalist mücadelemiz var. Mücadele ve direnişimizin geldiği aşamanın yarattığı bu güzel duygularla yaşasın kadın dayanışması; jin, jiyan, azadî!"
Açıklamanın ardından kadınlar "Jin, jiyan, azadî" sloganını attı.