29 Mart 2024 Cuma

Faşizme karşı serî hildin

Bu uğrakta tüm emekçi sol hareketimiz bir kez daha faşizmin çok yönlü saldırılarıyla sınanacaktır. Emekçi sol hareketimiz her bakımdan buna hazır olmalıdır. Emek ve Özgürlük İttifakı kendini bir seçim ittifakı ufkuyla sınırlayamaz. Halihazırdaki pratiği dönemi karşılamaya yetmez. Seçim muharebesi, tüm emekçi sol hareketimizi daha ileri bir antifaşist mücadele konumu almasını dayatıyor. Seçim ittifak düzleminden faşizme karşı birleşik cephe düzenine geçmek günün yakıcı görevidir.

Bugünkü faşist şeflik rejimi koşulları altında olağan bir burjuva seçim sürecinin olmayacağını ne kadar vurgularsak azdır. Geçen haftaki yazımızda AKP-MHP faşist iktidarının seçimleri hile ve terör yöntemleriyle "kazanma" pratiklerine dikkat çekmiş, faşist terör, baskı ve yasakların artacağını; gerçek bir sorun olarak seçim güvenliği, sandık güvenliği ve halk güvenliği konularının en acil ve yakıcı görev olarak önümüzde durduğunu vurgulamıştık. Tam da işaret ettiğimiz gibi AKP-MHP faşist bloku seçim saldırı konseptini adım adım uygulama pratiğini boyutlandırdı. Seçim takviminin ilanından hemen sonra İstanbul ve İzmir'de SGDF, HDP, HDK, Demokratik Gençlik Meclisi, Barış Annelerinin hedeflendiği siyasi soykırım operasyonları yapıldı. Onlarca Kürt demokratik hareketi mensubu ve sosyalist gözaltına alındı. Çok sayıda insan "terör" yaftasıyla tutuklandı. Faşist baskı, yasak ve terör biçimleriyle özellikle Kuzey Kürdistan'da artacağı bir sır değildi. Nitekim Kürt halkımıza karşı iç savaş ve kontrgerilla bakanı olarak misyon üstlenmiş olan Kirli Süleyman saldırı konseptinin yeni adımını pratikleştirdi.

Yeşil Sol Parti seçim faaliyetlerinin kampanya boyutuna yükselip tempo kazandığı, siyasal coşku ve ivmenin yükseldiği bir 'an'da faşist şeflik rejimi Amed merkezli 21 ilde yeni bir siyasi soykırım operasyonu yaptı. Kürt demokratik hareketinin tüm bileşen alanlarını kapsayan bu faşist saldırı bize seçim sürecinin gerçek bir muharebe süreci olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. HDP, ÖHD, Kürt basını ve diğer Kürt demokratik kurumlara yapılan bu operasyon doğrudan seçim güvenliğine ve örgütlenmesine açık fiziki bir saldırıdır. Seçimlerdeki örgütsel dizilim ve faaliyete açık bir darbedir. Ama en önemlisi seçim ve sandık güvenliğine yönelik bir saldırıdır.

Açık ki siyasal iradesiyle Kürt halkımız, Yeşil Sol Parti ile Emek ve Özgürlük İttifakı seçimlerde tayin edici bir konumda bulunuyor. İşte tam da bu nedenle Kürt halkımızın siyasal iradesinin sandıklara güçlü biçimde yansıması AKP-MHP faşist kliğinin en büyük korkusudur. Faşist şeflik rejimi Kürt halkımızın, Yeşil Sol Parti ile Emek ve Özgürlük İttifakının siyasal iradesiyle 2015 Haziran'ında yarattığı gibi bir seçim tablosuyla karşılaşmak istemiyor. Daha başında bu gücü dağıtmayı ve iradesini zayıflatmayı öncelikli amaç kabul ediyor. Aslında seçim güvenliği ve halk güvenliği dediğimiz sorun düpedüz ezilenlerin siyasal iradesinin tecelli etmesinin engellenmesi ya da tasfiye edilmesidir.

AKP-MHP faşist iktidarı çok iyi biliyor ki Kürt halkının iradesi engellenebilirse faşist şeflik rejimi iktidarını sürdürebilir. Kürdistan'da düşük yoğunluklu savaşın kullanışlı aparatı Hizbulkontra'nın Cumhur İttifakına dahil edilmesi bundan ötürüdür. Siyasi soykırım operasyonuyla, Kürt halkımızın siyasal iradesinin güvencesi olan tüm bileşenleriyle Kürt demokratik hareketini esaslı biçimde darbeleyerek seçim, sandık ve halk güvenliğini zayıflatmak istiyor. Faşist şeflik rejimi bu saldırı konseptiyle seçimi gasp etmenin yolunu döşüyor. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci ve ikinci tur etaplarına göre hazırlık yapıyor. Seçimlerde sandık görevlisi, müşahit, avukat olarak görev yapacak on binlerce Yeşil Sol Parti gücünün sevk ve idaresini yapacak kapasitesinin daraltılması bu operasyonun somut hedefidir. Seçim ve halk güvenliği bu aşamada daha da önem kazanmıştır.

Burjuva restorasyoncu Millet İttifakı'nın politik liderliğini yürüten Kemal Kılıçdaroğlu, faşist AKP-MHP kliğinin Kürt siyasal hareketine ve kurumlarına yönelik yaptığı seçim güdümlü operasyonlara sessiz kaldı. Kürtler videosu yayınlayarak Kürt meselesinde CHP'nin bilinen 'çözümün adresi meclistir' klişesini yavan biçimde tekrarlayan Kılıçdaroğlu, bir kez daha sömürgeci Türk burjuva devletin geleneksel Kürt siyasetinin çizgisinden bir milim bile sapmadı. Kürt demokratik hareketinin siyasal desteği ve Kürt halkımızın seçmen oylarıyla cumhurbaşkanı seçilmeyi isteyen K. Kılıçdaroğlu'nun bütün hakikati budur işte! Dost suretinden görünmekten bile imtina ediyor. Kendisine desteğinin ilan eden kesimleri görmezden geliyor. Nihayet kimliğini Alevi olarak kamusal siyasete taşıma cesaretini gösteren K. Kılıçdaroğlu, Kürt halkımızın ve ezilen milyonların oylarını bu suya sabuna dokunmayan ucuz burjuva politikasıyla almak istiyor.

Kuşkusuz CHP'den dostluk, solculuk, siyasal dayanışma vs. bekleyen de yok. Müzakere sürecinde, HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması momentinde, HDP'nin kapatılması, Rojava'ya sömürgeci işgal savaş ve saldırılarında olduğu gibi bugün de CHP, devletinin yanında ve halklarımızın karşısında yer alıyor. Bir kez daha CHP müesses nizamın has partisi misyonunu yerine getiriyor. Kürt ulusal demokratik hareketi, basın ve demokratik kitle örgütlerine yapılan operasyonlar karşısındaki tavırsızlık ve suskunluk tam olarak CHP'nin bu gerçekliğini belgeliyor. Bu tavır aynı zamanda CHP ve Millet İttifakı'nın Emek ve Özgürlük İttifakı karşısındaki hasım misyonunu da açık biçimde somutluyor. Bu vesileyle devrimci sosyalistlerin cumhurbaşkanlığı seçimindeki taktik tutumunun ne denli isabetli olduğunu bir kere daha vurgulamak, ideo-politik anlamına yeniden bakmak, anlamak ve hatırlatmak gerekiyor. Ezilenlerin mücadele kutbu ve cephesi olarak mücadele konumunu daha ileri düzeyde inşa edemeyen ve taktik zaaf gösteren emekçi sol hareketimizin açığa çıkan bu verilere bakarak siyasal ve pratik eksiklerini aşması için yeni adımlar atması elzemdir.

Öte yandan, restorasyoncu burjuva muhalefetin diğer önde gelen partisi faşist İYİP, Cumhur İttifakı'yla şovenizm ve ırkçılık yarıştırıyor. Cumhur ve Millet İttifakı adlı iki burjuva blokta hem kendi kitlelerini konsolide etmek hem de Türk şovenizmiyle zehirlenmiş gerici kitleleri karşı bloktan koparmak için en berbat şovenizm ve ırkçılık ajitasyonuna başvuruyor. AKP'yi Kürt sorunu üzerinden yıpratmayı amaçlayan söylem politikasıyla İYİP, Millet İttifakı'nın MHP muadili rolü oynuyor. Terör umacılığına sarılıyor. Seçim söylemini Kürt özgürlük hareketi ve Kürt düşmanlığı üzerinde yürütüyor. İmralı müzakere sürecini faşist ajitasyonun konusu yaparak hedefleştiriyor, bu yolla Türk şovenizmini azdırıyor. Bu faşist partinin K. Kılıçdaroğlu yerine cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği ve Millet İttifakı'nın müstakbel cumhurbaşkanı adayı olan Mansur Yavaş'ın 'Kandil'i yerle bir etme' sömürgeci-ırkçı hezeyanları olası AKP-MHP sonrasının karakterine işaret ediyor.

İYİP kuruluşundan beri Suriyeli göçmenleri ırkçı siyasetin hedefi ve nesnesi haline getiriyor. Irkçı faşist bir politikayla göçmenlerin zorla sürülmesinin koşullarını hazırlıyor. 'Demokrat', 'dürüst', 'naif', 'iyi', 'ahlaklı' Alevi gibi bir sürü olumlu sıfatla ezilenlere seçenek olarak sunulan cumhurbaşkanı adayı K. Kılıçdaroğlu bu konuda İYİP'le tam bir mutabakat içinde yürüyor. Mütemadiyen Suriyeli göçmenleri tersine göçle sürme taahhüdünde bulunuyor. Mülteci ve göçmen düşmanlığı yapıyor.

Faşist şeflik rejiminin saldırı konsepti boyutlanarak sürecektir. Amed merkezli faşist devlet operasyonu bu sürecin önemli darbelerinden biridir. Yeni ve farklı biçimlerde saldırılar beklemek ve buna göre hazırlanmak gerekiyor. Yeşil Sol Parti ile Emek ve Özgürlük İttifakı, Amed merkezli saldırılar vesilesiyle seçim, sandık ve halk güvenliğini yüksek bir ciddiyetle ele almalıdır. Faşist şeflik rejimi halklarımızın birleşik demokratik mücadele ittifakı olarak kendini ortaya koyan Emek ve Özgürlük İttifakı'nı tam bir politik cendereye hapsetmek istiyor. Bu nedenle faşist baskı, yasak ve şiddete dayalı saldırıları artırıyor. Halay çekmenin bile saldırı ve gözaltı gerekçesi yapıldığı bu faşist cendere ancak ve yalnızca fiili meşru mücadele pratiğiyle paramparça edilebilir. Bu uğrakta tüm emekçi sol hareketimiz bir kez daha faşizmin çok yönlü saldırılarıyla sınanacaktır. Emekçi sol hareketimiz her bakımdan buna hazır olmalıdır. Emek ve Özgürlük İttifakı kendini bir seçim ittifakı ufkuyla sınırlayamaz. Halihazırdaki pratiği dönemi karşılamaya yetmez. Seçim muharebesi tüm emekçi sol hareketimizi daha ileri bir antifaşist mücadele konumu almasını dayatıyor. Seçim ittifak düzleminden faşizme karşı birleşik cephe düzenine geçmek günün yakıcı görevidir. Siyasi soykırım saldırılarına karşı Amed'de yükselen kararlı duruş ve meydan okuma dönemin mayalanan ve olgunlaşan kavga iradesini gösteriyor. Gencecik SGDF militanı Serhat ile Barış Annesi Aklime'nin faşist polis iradesini hükümsüz kılan ve aşan direnişi yürünecek fiili meşru mücadele yolunu işaret ediyor. Aklime Annenin serî hildin (başkaldırın), meydan okuma şiarı Serhat'ın zafer işareti yeni kavga buyruğudur. Devrimci sosyalistler tüm cüret, kararlılık ve coşkuyu kuşanıp, başta seçim ve halk güvenliğini sağlayacak olan Antifaşist Halk Komiteleri olmak üzere örgütsel ve siyasal çalışmayı gürül gürül büyütmelidir.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 28 Nisan tarihli 113. sayı başyazısı.