16 Kasım 2024 Cumartesi

ESP'den halk buluşması: Adaletsiz düzene karşı çaresiz değiliz

"Kriz ve yoksulluk kaderimiz değil" şiarıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda halk buluşması düzenleyen ESP, adaletsiz ve sömürü düzenine karşı çaresiz olmadıklarını vurguladı. Halkın alkışlarla ilgi gösterdiği buluşmada sosyalistler dayanışma ve birlikte mücadele çağrısı yaptı.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İstanbul İl Örgütü, "Kriz kapitalizmde çözüm sosyalizmde" kampanyası kapsamında halk buluşması düzenledi.

Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda, "Kriz ve yoksulluk kaderimiz değil" şiarıyla düzenlenen buluşmaya HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, ESP İl Eşbaşkanları Ezgi Bahçeci, Hüseyin İldan, SGDF Eşbaşkanları Alev Özkiraz, Deniz Bahçeci, SKM, DİSK Yönetim Kurulu üyesi ve Limter-İş Sendikası Genel Bakşanı Kanber Saygılı, Eğitim Sen, Dev Yapı-İş Sendikası, Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi ve çok sayıda kişi katıldı.

"Kriz kapitalizmde çözüm sosyalizmde, yoksulluk kader değil" pankartının açıldığı etkinlikte, ekonomik kriz ve kapitalizmi teşhir eden dövizler taşındı. Etkinlikte, "Çaresiz değiliz direndikçe güçlüyüz", "Zafer direnen emekçinin olacak", "Zam, zulüm, işkence işte AKP", "Saray'ın kölesi olmayacağız", "Bu düzen gidecek patronlar hesap verecek" sloganları atıldı.

BAHÇECİ: KADERİMİZ İNSANCA, ONURLU BİR YAŞAMDIR
ESP İl Eşbaşkanı Ezgi Bahçeci, sokak sokak yürüttükleri çalışmalarını bugün yapılan açıklamayla sonlandıracaklarını ancak mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi. Bahçeci, "Yaşamaya, barınmaya, ısınmaya çalışan milyonlar var, bir yerde de zenginliğinden birşey kaybetmeyen zenginler var. Bu adaletsiz sömürü düzenine karşı çözümsüz, çaresiz olmadığımızı söylemeye geldik. Bizler bu hayatı yaratan, üreten, hayatın her alanında var olan işçiler, emekçiler olarak 'kaderimiz, fıtratımız bu değil' diyoruz. Kaderimiz insanca, onurlu bir yaşamdır" dedi.

Kriz, zam ve vergilerin, kötü yaşamın "kader ve fıtrat" denilerek dayatıldığını kaydeden Bahçeci, "Çığ düştü kader dediler, deprem oldu kader dediler, uçak düştü kader dediler... Biz diyoruz ki bunlar bizim kaderimiz değil. İşçiler, emekçiler, kadınlar olarak onurlu, insanca bir yaşam istiyoruz" diye konuştu.

'KANAL İSTANBUL'U DA YAPTIRMAYACAĞIZ KRİZİN FATURASINI DA ÖDEMEYECEĞİZ'
Yoksulluk nedeniyle yaşanan intiharları yok sayan iktidarın bütçesini İstanbul'u yok edecek olan rant ve talan projesi Kanal İstanbul'a yatırılmak istediğine dikkat çeken Bahçeci, "Bu Kanal İstanbul'u da yaptırmayacağız, krizin faturasını ödemeyeceğiz" diye vurguladı. En çok bedeli kadınların ödediğini söyleyen Bahçeci, "Bu düzene karşı adaletsiz, sisteme karşı çaresiz ve umutsuz değiliz. Çözüm sosyalizmde, bu mücadeleyi birlikte vermeye çağırıyoruz" diye belirtti.

SAYGILI: BİZE REVA GÖRÜLEN BU DÜZENE MAHKUM DEĞİLİZ
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kanber Saygılı ise büyük bir ekonomik ve siyasi kriz yaşandığını söyledi. Saygılı, "Servet ve sefalet hiç bu kadar görülmemişti. Hiç bu kadar birbirinden uzak olmamıştı. Bir tarafta krizi yaratanlar siyasi iktidar ve onun çevresindekiler lüks, şatafat, zenginlik içinde yaşarken öbür tarafta yani madalyonun öbür tarafında olan bizler faturalarımız her ay yükseliyor. Ekmeğimiz her gün küçülüyor. Temel ihtiyaçlarımıza sürekli zam yapılıyor. Kötü koşullarda işçi cinayetleriyle koyun koyuna çalışıyor, koyun koyuna yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Hakkımızı aradığımızda işten atılıyoruz. İşsizlikle tehdit ediliyoruz. Biz böyle yaşamaya bu yaşamı bize reva gören bu düzene mahkum değiliz" diye konuştu.

'TEK ÇÖZÜM,DİRENMEK'
Düzenin işçi ve emekçilere intiharı dayattığının altını çizen Saygılı, "Bizler ağlamayacağız, intihar etmeyeceğiz. Tek çözüm var, birleşmek, direnmek. Bakmayın siz AKP'lilerin ahkam kestiğine; 31 Mart'ta, 23 Haziran'da gördük. Gönderemeyiz derken, 31 Mart'ta İstanbul'u kaybettiler. Yani bizim onları büyüttüğümüz kadar değiller, bundan emin olun. Yapacağımız şey şu; işçisiyle emekçisiyle, türbanlı, türbansızı, Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi, Ermenisi Rumuyla, camiye gideni gitmeyeni... Birleşeceğiz, birleşmek zorundayız. Bu memleketin gerçek sahipleri bizleriz. Bu memleketi, bu toprakları Amerikan, Rus haydutlarına peşkeş çeken onlardır, biz topraklarımıza sahip çıkacağız. Ancak topraklarımızda eşit, özgür bir şekilde yaşamak için sahip çıkacağız. Biz gelecek günlere, güzel günlere inanacağız ki, bu düzeni değiştirelim. İnanıyorum, bu düzen mutlaka değişecek. Birleşmezsek çok acı çekeceğiz" dedi.

PİROĞLU: İSTANBUL'DA BİR DEPREM OLURSA İKTİDARIN TEK DERDİ TOKİ YAPMAK OLACAK
HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu ise "Ülke bir çöküntüyle yüzyüze" dedi. Yaşanan depremlere ve çığa dikkat çeken Piroğlu, "Herkes büyük İstanbul depremini bekliyor. Herkes biliyor bir kıyamet bekleniyor. On binlerce insanın öleceği 60 bin binanın çökeceği bir depremden söz ediliyor. Yıkılan binaların altından çıkıp çıkmayacağımızı merak ediyoruz. Ve biliyoruz ki bu binalar yıkıldığında iktidarın tek derdi yıkılan binaların yerine TOKİ yapmak olacak" diye konuştu.

Deprem vergilerinin nereye gittiğini soran Piroğlu, vergilerin bir kısmının Suriye'deki cihatçıların maaşına harcandığını söyledi. "Saray'ın dünürü servetine servet ekliyor" diyen Piroğlu, vergilerin bir kısmının da Libya'daki savaşa akıtıldığını kaydetti. Piroğlu, "Daha fazla savaş, savaş baronlarını zengin ediyor. Kızılay yardımıyla vergiler yandaş tarikatlara gidiyor. Bu tarikatlarda taciz yapılıyor, çocukların canına kıyılıyor, tecavüz ediliyor ve bu belgeleri. Bu belgeli tarikatlar devletten yardım almaya devam ediyor. Vergiler Saray'a gidiyor. Yeni saraylar yapmak için gidiyor" vurgusu yaptı.

Ocak ayında günde 4 işçinin katledildiğini dile getiren Piroğlu, şöyle devam etti: "Her gün kadınlar katlediliyor ve patronlar servetine servet eklemeye devam ederken, işçilere yoksulluk, işsizlik kader diye dayatılıyor. Ölüm çığ altında, deprem göçükleri altında, maden göçüklerinde bize kader. Kader diyenler zırhlı korumasıyla geziyor ama bize kader diyorlar. Ülke çöküyor. İzlersek, seyretmeye devam edersek; Saray'ın kendiliğinden yıkılmasını beklersen ülke tepemize çökecek."

'YA DİZ ÇÖKECEĞİZ YA AYAĞA KALKACAĞIZ'
Piroğlu, birleşik mücadelenin önemine dikkat çekti. Piroğlu'nun konuşması basın açıklamasını dinleyen halk tarafından alkışla karşılandı. "Ya diz çökeceğiz kader diye dayatılan ölüme, kuzu gibi boyun uzatacağız ya da Şili'deki, İran’dakiler gibi ayağa kalkacağız. Eğer bize ekmek yoksa zengine huzur yok. Bize barış yoksa Saray'a huzur yok" diyen Piroğlu, "Biz ayağa kalkacağız ve Saray yıkılacak. Onlar kaybedecek, halklar kazanacak" diye vurguladı.

TÜMÜKLÜ: KAPİTALİZME VE ONUN SİYASİ ÖRGÜTLENMELERİNE KARŞIYIZ
Son olarak konuşan ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü çocuklarına ekmek götüremediği için kendini yakan Adem Yarayıcı'yı andı. "Biz buna karşı çıkıyoruz. Biz kapitalizmin krizine ve onun siyasi örgütlenme biçimlerine, faşizmine, savaşına karşı çıkıyoruz. İşte onun için yoksulluk, intihar kader değil diyoruz. Bunlar bir cinayet, sistemin cinayeti" diyen Tümüklü, AKP'nin seçime girdiği yıllarda önlerine işçilerin yazar kasa attığı eylemi hatırlattı. Tümüklü, "Doğanın yağmalanması, savaş ile ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar. Yönetemiyorlar. Tarafımız çok net kapitalizmin krizine de onun devlet biçimine de karşı çıkıyoruz. Çaresiz değiliz 150 yıldır Paris Komünü'nden Rojava'ya devrimler yaşandı. Bazıları başarısız oldu ama bize bir yol gösteriyor" dedi.

'KARŞI ÇIKMAK ÖRGÜTLENMEKTEN YANA OLMAKTAN GEÇİYOR'
"Emekçiler krizin bedelini ödemeyecek" diyen Tümüklü, "Kendi ideolojik çemberini devam ettirmek için Ensar'a, tecavüzcü tarikatlara gönderiyor. Buna karşıyız, örgütlenmekten yanyana olmaktan geliyor karşı çıkmak" diye konuştu. Birleşik mücadele ve dayanışmanın önemine dikkat çeken Tümüklü, krizi yaratanın kapitalizmin kendisi olduğunu vurguladı ve yıkacaklarının altını çizdi.

Tümüklü'nün konuşması alkışlarla karşılanırken, "Yaşasın devrim ve sosyalizm" sloganı yükseldi.

BİRLEŞİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Açıklamanın ardından etkinlik serbest kürsüyle devam etti. Dev Yapı-İş Sendikası Genel Sekreteri Sedat Aydın, işçilerin kurdukları sosyalist iktidar hayali ve mücadelesinden dolayı elde edilen kazanımları hatırlattı. "Sosyalistlerin ve emekten yana sendikaların işçi ve emekçi halka mücadeleyi örgütlemesi gerekiyor" diyen Aydın, sosyalistlere birleşik mücadele ve dayanışma çağrısı yaptı.

İnşaat-İş Sendikası'dan Deniz Gider de konuşmasında "Bugün burada başta 3. Havalimanı direnişi olmak üzere iş cinayetlerinin yaşandığı ve bütün faturaların işçi ve emekçilere kesildiği bir coğrafyada yaşıyoruz" dedi. Krizin her saniye yaşandığının altını çizen Gider, kendi kriziyle birlikte patronları tarihin çöplüğüne gömeceklerini söyledi.

ÖZKİRAZ: KRİZİN BEDELİNİ GENÇLİK DEĞİL SARAY VE YARATANLAR ÖDEYECEK


SGDF Eşbaşkanı Alev Özkiraz ise açlık ve sefalete karşı intiharı değil mücadeleyi seçtiklerini ifade etti. Özkiraz, "Bizler, bize dar edilen üniversitelerde bize dayatılan üniversitelerde yaşamak zorunda bırakılıyoruz. 75 milyar gibi bir bütçeyi Kanal İstanbul'a ayıran iktidardır bunun sebebi. Krizi gençlik ödemeyecek, Saray iktidarı, krizi yaratanlar ödeyecek. Yaşasın genç kadınlar ve gençlik" dedi.

Etkinlik, BEKSAV'ın tiyatro gösteriminin ardından sona erdi.